T. C. Erciyes üNİversitesi sosyal b
Download 1.24 Mb. Pdf ko'rish
|
2ш3 сипат сабуни
3- İNSAN İRADESİNİN ETKİNLİK ALANININ SINIRLARI Mâturîdî’ye göre kulun fiilleri iki haldedir: Birincisi, insan aklı ve idrakinin bu fiillerin mâhiyetini kavrayamaması, ikinci ise, insanın, akıl ve idraki ile bunların mahiyetini bilmesidir. Birinci haldeki fiiller, insanın kendi fiilleri değildir. İkinci haldekiler ise, ona ait fiillerdir. Mesela, bir şeyin yoktan var olduğunun tasvir edilmesi, açıklanması, birinci grubun içine giren fiilleri teşkil etmektedir ki, bunları insan aklının idrak etmesi güçtür ve iradenin burada herhangi bir sorumluluğu yoktur. Yüce Allah’ın bizatihî kendi nefsini vasıflandırdığı şekilde vasıflandırılmış olması bu duruma örnek olarak gösterilebilir: “O gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Zevcesi olmadan nasıl çocuğu olabilir? Oysa her şeyi O yaratmıştır; Her şeyi bilen O’dur. İşte Rabbiniz Allah budur. O’ndan başka Tanrı yoktur, her şeyi yaratandır. Öyle ise, O’na kulluk edin; O her şeye de vekildir.” 576 “Şimşeğin çakması neredeyse gözlerini alır; onları aydınlattıkça ışığında yürürler ve üzerlerine karanlık basınca durakalırlar. Allah dileseydi işitme ve görmelerini giderirdi. Doğrusu Allah her şeye kadirdir.” 577 İkinci tür fiiller ise, Allah’ın emir veya nehiylerine uygun bir şekilde 573 En’am 6 /39 574 Maturîdî, Tevilât, c. 5, s. 60 575 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s. 382 576 En’am 6/101-102 577 Bakara 2/20 118 hareket etmek veya etmemek gibi, insana ait hareketlerdir ki, bunlar insan idrakinin ve kavramının içine giren ve dolayısıyle insan iradesinin etkinlik alanına giren fiillerdir. İşte insan, bu gibi fiilleri yapıp yapmama konusunda tam bir irade hürriyetine sahiptir. 578 “Allah insanlara emirler ve yasaklar yöneltmiştir. Birine, kendisine ait fiili bulunmayacak konumda emir ve yasak yöneltmek imkânsızdır.” 579 diyen Maturîdî, kulların fiillerinin Allah tarafından yaratıldığını ısrarla belirterek, bu yaratılmışlığın cebir anlamına gelmediğini 580 , burada geçerli olanın (kulun fiilinin yaratılmışlığının) ıztırar değil ihtiyar (hür irade) olduğunu da söylemektedir. Bunu da, kulun fiilini halk ve kesb açısından değerlendirerek şu şekilde izah etmektedir: “Fiil halk açısından zorunlu olup bu açıdan kulun bir dahli yoktur ve zaten bununla da (hâlik) diye isimlendirilmemektedir. Kesb açısından ise ihtiyarîdir… Fiilin halk yönü, onun ihtiyarî özelliğini ortadan kaldırmaz. Burada “yaratma” derken kulun fiilini yaratmakla semayı ve arzı yaratmak arasında hiçbir fark yoktur, çünkü bunların hiçbirinde “halk” fiilini insanlardan menetmek veya onlardan ihtiyarı izale etmek söz konusu değildir; fiillerin yaratılması da bunun gibidir. Eylemi “halk” diye isimlendirmek cebir vasfını gerektirmez, çünkü fiile ait kudret de mahlûktur ve zaten fiilin ıztırarî değil de ihtiyarî oluşunun sebebi de budur.” 581 Fiilimizin ihtiyarî olmasını sağlayan bu hür irade, bizim hem Allah’a karşı sorumluluğumuz, hem de Allah’ın fiillerimizi yaratırken esas aldığı unsurdur. Maturîdî’ye göre Allah’ın iradesi kula göre tecelli eder ve o, bu görüşünü de Kur’ân-ı Kerîm’den aldığını söylemektedir. 582 Böylece, mutluluk ve kederin, iyilik ve kötülüğün yolunu insan 578 Işık, Maturîdî’nin Kelam Sisteminde İman, Allah ve Peygamberlik Anlayışı, s. 90-91-92 579 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s. 287 580 Yeprem, İrade Hürriyeti ve İmam Maturîdî, s. 307 581 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s. 305. 582 Maturîdî’nin irade konusundaki görüşlerini ortaya koyarken delil olarak gösterdiği ayetler ş unlardır: “Ancak Allah dilerse onu başınıza getirir. Siz onu aciz bırakamazsınız. Allah sizi azdırmak isterse ben size öğüt vermek istesem de faydası olmaz.” Hûd 11/33-34 “… İşte onlar Allah’ın kalplerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahrette de büyük azab vardır.” Maide 5/41 Bu ayetler ilâhî iradenin, ilahi va’di gerçekleştirmek için kulların fiillerine tabi olarak tecelli ettiği görülmektedir. Bir de ilahi iradenin “vakı olana tabi” bulunduğunu gösteren ayetler vardır: “Allah ahrette onlara bir pay vermemek istiyor. Onlara büyük azab vardır.” Âl-i İmran 3/176 “İnsan zayıf yaratılmış olduğundan Allah sizden yükü hafifletmek ister.” Nisa 4/28 119 kendi iradesiyle belirler. 583 Hatta en çetin konulardan birisi olan iman ve küfrün (hidayet ve dalâletin) irade ile gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda Maturîdî’nin tavrı nettir; “Eğer Allah dileseydi elbette onları hidayet üzere toplardı. O halde sakın cahillerden olma.” 584 ayetinin tevilinde şöyle bir izah getirmektedir: “Onların hidayeti dalâlete tercih etmeleri yönüyle hepsini mühtedî kılardı, fakat küfrü hidayete tercih ettiklerini bildiği zaman, onları hidayet üzere toplamayı istemedi. (Çünkü) hidayet zorlamayla olmaz, ancak tercihle gerçekleşebilir.” 585 Maturîdî’ye göre, hidayet ve dalâlet insanın kendi tercihi sonucu Allah’ın yaratması iledir. Allah dalâleti isteyene dalâleti yaratır, hidayeti isteyene hidayeti yaratır. Çünkü kâfir, küfrü tercih edendir. Dalâleti istediği için Allah da onun isteği üzerine onun dalâletinden küfrü yaratır. Hidayeti isteyenin isteğinden de hidayeti yaratır. 586 Şurası bir gerçek ki, küfrün irade edilmesinden küfür fiilini yaratan 587 Allah, “karanlık ve çirkinlik olduğu halde kâfirin küfrü iradesinden küfür fiilini yarattı. Aydınlık ve güzellik olduğu halde müminin imanı irade etmesinden iman fiilini yarattı.” 588 O halde kâfirin küfrünü Allah mı dilemektedir? gibi bir soru hemen akla gelmektedir. Maturîdî’ye göre, imana kudreti olmakla beraber küfür, kâfirin kendi irade ve ihtiyarı ile yaptığı bir tercihtir. Nitekim Allah, Kur’ân-ı Kerîm’inde “Dileyen iman etsin, dileyen de inkâr (küfür) etsin” 589 buyurarak kulun iradeye (ve tercih hakkına) sahip olduğunu açıkça beyan etmektedir. “Allah’ın iradesi, ilmi ile beraber yürür” kaidesi gereğince “Allah-u Teâla’nın irade ve ilminin Yine ilâhî iradenin kulları baskı altında tutmadığına ve cebir manası taşımadığına delil de şu ayetlerdir: “Rabbin dileseydi yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı.” Yunus 10/99 “Biz dilesek, herkese hidayet verirdik.” Secde 32/13 583 Cenâb-ı Hakk'ın irâde ve kudreti şümullüdür. Ancak insanların elinden ihtiyar ve irâde alınmış değildir. Saadetin ve şakavetin, bahtiyarlığın ve bedbahtlığın yolunu insan kendi iradesiyle tutar. Taftazânî, Şerhu’l-Akaid, s. 230 584 Ea’am 6/35 585 Maturîdî, Tevilât, c. 5, s. 53. “Küfür, Allah tââlânın kazası değil, kazasının bir eseridir. Çünkü onun kazası aynı zamanda onun sıfatıdır, küfür ise kulun sıfatıdır. Onun buradaki kazası, küfrü kâfirin nefsinde kötü, çirkin ve bâtıl bir nesne olarak yaratmasıdır; fakat bu, kulun, ebedî azaba müstahak olacak şekilde küfrü irâde ve ihtiyar etmesi halinde olur.” Sabûnî, Maturîdiyye Akaidi, s. 156 586 Maturîdî, Tevilât, c. 1, s. 65, c. 5, s. 60 587 Maturîdî, Tevilât, c. 2, s. 262 588 Maturîdî, Tevilât, c. 9, s. 78. Allah’ın Küfür fiilinden küfrü yarattığına dair Maturîdî’nin diğer yorumları için bkz. c. 10, s. 422, c. 11, s. 270 589 Kehf 18/29 120 taalluk ettiği şey, kulun ihtiyarî fiili olunca bunun faili olan kulun cebir altında bulunduğu nasıl iddia olunabilir?” 590 İlahî iradenin kulun iradesi yönünde tecelli etmesi, kulun fiilinde özgürce seçim hakkı bulunduğuna delâlet eder. Bu durumda, önceden tespit ve tayin edilmiş bir durum söz konusu olmadığından, herhangi bir baskıdan söz etmek imkânsızdır. Maturîdî, insan iradesinin etkinlik alanıyla ilgili görüşlerinde kendisinden önceki kelamcılardan farklı, orijinal bir metod izleyerek, fiilde yönler kabul etmiş, hem insanı hem de Allah’ı fail kabul ederek, yaratma yönünden Allah’a, (yapma) gerçekleşme yönünden insana ait görerek, kulun fiilini çift yönlü bir eylem olarak izah etmiştir. 591 Diğer taraftan insanın, yaratılışı ve aklı ile iyiyi kötüyü bilip ayırt edebilecek yeterlilikte olduğunu düşünen Maturîdî’nin insan iradesi için kabul ettiği sorumluluk alanı artmaktadır. Zira insan aklı ve iradesiyle hayatını yönlendirmekte, ayet ve hadisler ona yön göstermektedir. Böyle olunca, insan kendi fiilinin vasıflarını belirleme özelliği kazanmaktadır. Bu durum da, insan iradesinin iman ve küfür dahil (tercih yapabildiği) bütün eylemlerinde özgür iradesiyle karar verdiğine, Allah’ın da onun bu azmetmesine ve yönelmesine binaen fiilini yarattığına delil oluşturmaktadır. Maturîdî’ye göre insan, hayatını nasıl idare edeceğinden bütünüyle sorumludur, yaşadığı mutluluklar ve kederler onun tercihleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Download 1.24 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling