Til va madaniyat
Kara Agrık (Müzmin Hastalık)
Download 1.17 Mb. Pdf ko'rish
|
Тил ва маданият журнали
- Bu sahifa navigatsiya:
- 1.9. Ur (Yara).
- 2. Ruhsal Hastalıklar.
1.8. Kara Agrık (Müzmin Hastalık).
Kara agrık, “şekaklus hastalığı, kangren, kalıcı hastalık, süreğen hastalık” anlamına gelmektedir [Rahimi 2016, 919]. Âşık, müzmin hastadır. Bu bakımdan şair, âşığın hastalığını “kara agrık” olarak nitelendirmiştir: Közi hecri mini bîmâr itti Kara agrıkka giriftâr itti (G. 665/1). (Sevgilinin gözlerini görememek beni hasta etti. Müzmin hastalıklara beni giriftar etti). 1.9. Ur (Yara). Halk arasında vücuttaki hücrelerin oluşturduğu yaraya ur de- nilmektedir. Ur, dışarıdan gelen bir tesir neticesinde oluşmaz, vücut hücrelerinin ürettiği yaradır. Aşağıdaki beyitte vücutta çıkan urun yakılarak tedavi edilebileceği söylenmiştir. Şeyhin sarığı ile vücutta çıkan ur arasında şekil bakımından tedai oluşturulmuştur. Harabat ehli ‘ur u dâg dir kim köydürüŋ sâkî Devâ yok sirmeben kaçmakdın özge şeyh destârın (G. 504/8). (Harabat ehli, ur ve dağ yaralarını yakın der. Saki! Şeyhin sarığını çalıp kaçmaktan başka çare yok). 2. Ruhsal Hastalıklar. 2.1. Delillik (Tilbe, Cünûn). Delilik, pek çok türü olan ruhsal bir hastalıktır.Delilik, âşığın hastalığıdır. Klasik Türk şiirinde kalpteki süveyda adlı sıvı ile delili- ğin arasında ilgi olduğuna inanılması, âşığın ve gönlün deli olarak nitelendirilmesine sebep olmuştur. Anber gibi kokuların dimağa iyi geldiği divanda ifade edilmiştir. Anber sakinleştirici ve rahatlatıcı etkisi olan bir kokudur. Aşağıdaki beyitte, sevgilinin anber renkli kaşının âşığın gönül deliliğine iyi geldiği ifade edilmiştir: Kayu perîga ki kıldıŋ yüzin kuyaş birdiŋ Köŋül cünûnı üçün ‘anberîn hilâl ile kaş (G. 253/4). (Hangi güneş yüzlü perinin yüzüne baktın, gönlünü deli ettin. Gönül deliliğine anber renkli hilal kaş iyi gelir). Kükürt yanıcı bir madendir. Divanda pek çok beyitte kükürt ateşinin yanıcılık vasfı vurgulanmıştır. Aşağıdaki beyitte, kükürt ateşinin dimağa noksanlık verdiği söylenmiştir: 15 Ali Şîr Nevâyî’nin Garâibü’s-Sigar Adli Divaninda Tababet ve Halk Hekimliği Çarhdın mihr ısı tapkanga tekebbür ni ‘aceb İl dimâgıga çü kükürd otı eyler noksân (G. 489/7). (Felekten merhamet kokusu bulan kibirlense buna şaşılmaz. Kükürt ateşi, başkasının dimağına noksanlık verir). Safranın kokusu ve sakinleştirici etkisi, eski zamanlarda in- sanlar tarafından bu bitkinin tababette kullanılmasına sebep olmuş- tur. Aşağıdaki beyitlerde yüze safran sürme âdetinden bahsedilmek- tedir: Aşağıdaki beyitte; ayrılık içindeki âşığın sararmış yüzü ile safran, âşığın kanlı gözyaşları ile lale arasında çağrışım yapılmıştır: Fürkatıŋdın za’ferân üzre töker min lâleler Lâleler irmes ki bagrımdın irür pergâleler (G. 157/1). (Ayrılığından safran üzerine laleler dökerim. Laleler değil, bağrımdan kanlı parçalar dökerim). Safran yemenin insanı rahatlattığı ve insana gülme hissi ver- diği divanda zikredilmiştir. Safranın bu etkisi sebebiyle benzi sarar- mış kişilerin yüzüne safran sürmek suretiyle deri yoluyla vücuda nüfuz eden safranın kişiye rahatlama hissi verdiği düşünülebilir. Aşağıdaki beyitlerde safranın kişiye rahatlama ve gülme hissi verdiği söylenmiştir: Subhnıŋ her taŋ irür il gafletidin külgüsi Mihr hânıdın gümân kılmaŋ yiyip tur za’ferân (G. 456/7). (Her tan vaktinde güneş, başkalarının gafletine güler. Şüphe- siz güneş, sofrasında safran yemektedir). Ali Şîr Nevâyî’nin yaşadığı çağda, peri görenin delirdiğine ina- nılmıştır. Peri gören kişinin delirdiğine dair inanış, aşağıdaki beyitte yer almıştır: Ni taŋ mecnûnlugum kimcilve eyler Közümge lahza lahza bir perî-zâd (G. 126/3). (Deliliğimin zaman zaman ortaya çıkmasına şaşmayın. Gözüme ara sıra bir peri görünür). Deliliği tedavi etmek için Nevâyî’nin yaşadığı çağda insan- lar, boyunlarına tûmâr, ta’vîz, köz duası, hırz adı verilen muska- lar asmışlarıdır. Aşağıdaki beyitten anlaşılacağı üzere tûmâra kan sürülmektedir. Yüz sararmış sayfa olarak tasavvur edildiğinden saf- ran ile ilgi kurulmuştur. Tilbe köŋlümniŋ kuşıdın kan u yüzdin za’ferân Kılsalar def’-i cünûnum bes durur tûmârga (G. 582/3). 16 Muhterem SAYGIN (Deli gönül kuşundan kan, yüzümden safran alıp deliliğimi te- davi etmek için tûmâr yapsalar yeter). Deliliğin ilkbaharda ve hilalde arttığı inanışı şiirlerde dile get- irilmiştir. Sevgilinin kaşının yeni aya, yüzünün ilkbahara benzetildiği aşağıdaki beyitlerde âşık; deli olarak düşünülmüştür. Sevgilinin kaş ve yüz güzelliğini gören âşığın hali ile yeni ay gören veya ilkbaharda cünunu artan deli arasında tedai oluşturmuştur: Kaş u yüzüŋdin eger artar сünûnum ni ‘aceb Tilbelikke hem yeŋi aydur meded hem nev bahâr (G. 167/2). (Kaş ve yüzünden artarsa deliliğim buna şaşılmaz. İlkbahar ve yeni ay deliliğin artmasına sebep olur). Sonuç Ali Şîr Nevâyî’nin Garâibü’s-Sıgar adlı divanında; fiziksel hast- alıklardan ur, kara agrık, ısıtma (sıtma), hararet, safra hasta- lıkları ve göz hastalıkları ile ruhsal hastalıklardan delilik ve deliliğin teda- visine dair yöntemler hakkında bilgiler yer almaktadır. Taba- betle il- gili olarak tabip, fetîle, pamuk, nîş, nîşter, merhem, dârû, zehr, pâzehr (panzehir), şerbet gibi hastalıkların tedavisinde rolü olan unsurların adı zikredilmiştir. Psikolojik hastalıklardan delilik ile ilgili olarak peri görenin delirdiği inanışı, kükürt ateşinin dimağı zayıflattığı düşüncesi, yüze safran sürmenin veya safran yemenin insanı rahatlatması, delilikten korunmak ve deliliği tedavi etmek için boyna tûmâr, hırz, ta’vîz, köz duası asmak gibi davranış biçimlerinden bahsedilmiştir. Hastalık ve yaralanmalar, insanların hayatında pek karşılaş- mak istemediği durumlardır.Dönemin koşulları gereği divanda en çok kanamalı hastalıklar, göz hastalıkları, delilik ve bu hastalıkların tedavisine dair halk inanışları ve uygulamaları dile getirilmiştir. Kanamalı hastalıklarda kanamayı durdurmak için vücuda sapla- nan okun kırılması, kanamalı hastaya su verilmeyip dudaklarının pamukla ıslatılması, ağır kanamalarda yarayı dağlamak suretiyle kanamanın durdurulması gibi tedavi yöntemlerinden söz edilmiştir. Sanatkâr, içinde yaşadığı toplumun bir ferdidir. Sanatkâr; insanı, doğayı, varlıkları birey olarak algılamakta, toplumun değer yargıları çerçevesinde evreni anlamlandırmakta ve eserlerinde al- gılarını estetik biçimde ifade ederek toplum tarafından kabul görme- ktedir. Ali Şîr Nevâyî, yaşadığı çağdan günümüze kadar eserleriyle Türk milletinin sevgisini kazanmış, kendi ifadesiyle “dil kılıcı ile Türk illerini fethetmiş” bir aydındır. Yaptığımız çalışma, Ali Şîr Nevâyî’nin eserlerinde halk kültüründen beslendiğini; halk hekimliği ve tıp 17 Ali Şîr Nevâyî’nin Garâibü’s-Sigar Adli Divaninda Tababet ve Halk Hekimliği |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling