Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ
Download 6.7 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- B. Safevi Kızılbaşlar’ının Osmanlılar ile Bağları
- C. Türkmenler’in Sufilik Algıları
- D. Osmanlı-Safevi Ortak Kültürü: Âşıklar
VIII. Bölüm 1.Osmanlı-Safevi Kültürel ilişkileri A. Safevi-Osmanlı Kültürel İlişkileri, Bilim, Sanat ve Siyasi Göçler
Osmanlı ve Safevi toplumları Ġslamiyet, tasavvuf ve ortak hikâyeleri olan iki sınırdaĢ ve komĢu ülkelerdirler. Ġslam‟dan önce Türkistan‟la komĢu olan Ġran Ġslam‟dan sonra Gazneliler, HarezmĢahlılar ve Selçuklular zamanında birlikte yaĢadılar. Anadolu Selçuklular, Ġlhanlılar ve bizim araĢtırmamıza konu olan altı yüz yirmi üç sene Devleti süren Osmanlılarla komĢu oldular. Bu iki komĢu ülkenin tarih ve kültürel açıdan birbiriyle çok kapsamlı ve kırılmayan bağları vardır. Bu ciddi iliĢki ve iç içe yaĢamalarına rağmen bir birinin hakkında araĢtırmaları özellikle kültürel iliĢkileri az incelenmiĢtir. Osmanlı-Safevi Devletlerinin iliĢkilerinde her Ģeyden çok kültürel iliĢki daha çoktur. Bu ortak kültürün esas elemanı Türkmenlerdir. Hem Osmanlı hem de Safeviler de Devlet oluĢumunda esas rolü Türkmenler oynamıĢlardır. 2653 Bu iki Devletin tarih sahnesine çıktıkları ve kurumlaĢtığı zaman her ikisinin de ortak dili Türkçe idi. Sadece Ġslamiyet değil belki Sufilik açısından da bir ve ortak kaynaktan besleniyorlardı. Hükümet açısından, divan iĢleri ve iki Devlet adına ortak (Doğu, Ġran-Ġslami) bir mirasa sahiptiler. 2654
Her iki devlet de fars dili bilim, edep ve divanı iĢleri on altıncı yüzyılın sonuna kadar
2653
Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Dowlete Sefavi,çev. Doktor Ehsan EĢragi ve Doktor Muhammed Taki Emami, NaĢr Gosterde Yayınları, Tahran 1992, s. 10. 2654
Muhammed Hasan Kazemi ġirazi, Tarih Cıhan-ı İslam ve Revabeti Hareciye An, Nevid ġiraz Yayınları, ġiraz 1992, s.254-255.
866
devam etmiĢtir. 2655 Hem Osmanlıların hem de Safeviler‟in ana dilleri Türkçedir. ġah Ġsmail‟in Türkçe Ģiirleri Farsça Ģiirlerinden daha çoktur. Bu iki Müslüman devletin ortak ve benzer kültürlerinden dolayı birbirinden geri kalmamaları için rekabete girip siyaset, iktisat, ordu vs. özellikle kültürel açıdan birbirinden yararlanmaya baĢladılar. Safevi Devleti kurulduğu zaman Osmanlı Devleti iki yüzyıl önce tarih sahnesine çıkmıĢtı. Bu nedenle Osmanlı Devleti daha tecrübeli idi.
2655
Mansüri, Zarrin Yayınları, V.baskı, c. I, Tahran 1996, s. 88-89.
867
Safevi KızılbaĢlar‟ı ve Anadolu Türkleri konuĢma dilleri trükçedir. Kendi Kızıl Ģapkaları ile tanınan Anadolu Türkmenleri daha önce Osmanlıların asıl ordusu sayılıyorlardı. 2656
Her iki devlet de aynı din, kültür, çevre ve dilden olan Türkmenlere dayanıyordu. Bu iki devletin temelini atan bu Türkmenler bir yerde karar tuttuktan sonra kadar da Osmanlı ve Safevi devletlerin yanındaydılar. Osmanlı-Safevi Devletleri ortaya çıktıktan sonra hayatlarını bir müddet kabilecilikle geçirmiĢlerdi. Bu nedenle iki devletin sosyal hayat ve kültürleri baĢlangıçta bir ve aynı idi. 2657
Osmanlı Devleti‟nden rahatsız olan Türkmenler ve ġah Ġsmail‟e yakınlaĢmalarının nedeni bunların ġah Ġsmail‟in yanında bulunan Türkmenler ile akraba olmaları idi. Bu Türkmenlerin akrabalığını anlamadan onların Safeviler‟e taraftar olmalarını incelemek mümkün değildir. Osmanlı devletinin tarzını değiĢmesi ve onların eskiden bu Türkmenler tarafından yağmalanan bölgelere nüfuz etmesi Türkmenlerin üzülmesine neden olmuĢtur. 2658
Ama gerçek neden bu değildir, asıl neden bu Türkmenlerin ġeyh Safi Tarikat ve Erdebi ocağıyla uzun zamandan beri iliĢkileri ve akraba olmalarındandır. Bu iliĢki ġeyh Safi ve Timur zamanında mevcut olmuĢtur. 2659
Timur Anadolu seferinden döndüğü esnada kendisiyle getirdiği Türkmen esirleri
2656 P.M Holth, Tarihi İslam Kembridj, çev. Ahmed Aram, Emikabir Yayınları, Tahran 1998, s. 416. 2657
Lord Kin Raus, Gurüne Osmanı, çev. Parvane Sattari, KahkeĢan Yayınları, Tahran 1994, s. 174. 2658 Stanford j Shaw, Tarihi İmparatoriye Osmanlı ve Türkiye‟ye jadid, çev. Mahmud Ramazanzade, Astan Kudus Razavi Yayınları, c. I, Tahran 1991, s. 159. 2659
Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Dowlete Sefavi, s. 19. 868
ġeyh Safi‟nin torunu Hace Ali‟ye devretmiĢti. Bu Türkmenlerin sayısı 100000 kiĢi kadar olduğu söylenmektedir. 2660
Safevi ordusunun asıl kuvvetleri bu Türkmenlerin içinden oluĢmuĢtu. Ġlk baĢta bu Türkmenler I. Bayezid‟in (Yıldırım Bayezid)ana ordusuydu. Ama Osmanlı Devleti aĢiretlikten merkezîleĢme sistemine geçtikten sonra bu Türkmenlerin rolü azaldı. Safevi Devleti onların sosyal hayatıyla benzediği için onlara katıldılar. II. Bayezid‟in Akkoyunlu Elvend Mirza‟ya yazdığı mektupta Safeviler‟in her gün askerlerinin artmasını merak ettiğini belirtmektedir. 2661 Ġsmail‟in dedesi ġeyh Cüneyd askerlik faaliyetine geçtikten sonra bölük bölük bu Türkmenler Anadolu‟dan Safeviler‟i desteklemek için Erdebil‟e geliyorlardı. 2662
2660 Anonim, Alemaraye Safevi, s. 26. 2661 Abdulhuseyin Nevayi, Esnad ve Mukatebate Tarihi, Ġlmi-Ferhengi Yayınları, Tahran 1962, s 708. 2662
Anonim, Alemaraye Safevi, s. 28. 869
Ġran‟ın batısı ve Anadolu‟da yayılan Türkmenler Türkistan‟dan bu mekânlara göç etmiĢlerdi. Bu yüzden bunların birçok kültürel özellikleri onların geçmiĢinden gelmekte idi. Bu algılardan biri de onların sufilik yönüdür. Horasan‟ın doğusunun üstünde yaĢayan Oğuz Türkler Müslümanlarla karĢılaĢarak Ġslamiyet‟i kabul ettiler. Birçok Ġslamiyet‟e girmeyen Türk, Sınır Gazileri ve çoğu Türk olan derviĢler, Müslümanlarla birleĢerek Ġslam‟ı yaymak için onlara katıldılar. 2663 Horasan tasavvufun ilk merkezlerinden idi. Bu diyar da; Ġbrahim Edhem, Bayezid Bestami, ġakik Belhi ve birçok tasavvufun koruyucusu bu bölgede sufiliği yaymıĢlardı. Türkler Ġslamiyet‟e girmeden bu sufi büyükleri Ġslamiyet‟i sufilik akidesiyle birlikte Türkler arasında yayıyorlardı. Bu nedenle Ġran‟a ve buradan Anadolu‟ya giden Oğuz Türkeri‟nin tasavvufla tanıĢıklıkları vardı. Horasan ve Türkistan‟ın ünlü sufileri olan Ebu Ali Tirmizi 2664 ve Ebulhasan Harakani 2665 idiler. Tirmizi‟nin iki büyük halefi Yusuf Hamadani ve Ahmed Gazzali 2666
herkesten çok mürĢitlerinin fikrini yaydılar.
2663 Barnard Lowis, İstanbul Dar Tamaddune Emperaturiye Osmanî, çev. Mah Melek Bahar, Ġlmi-Ferhengi Yayınları, II. baskı, s17, Tahran 1986. 2664
Dr Subhi Es-Salih, Hadîs İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı Yayınları, 1988, s. 18. 2665 javad NorbahĢ, Ebulhasan Harakani, Hangah Nimetüllahi Yayınları, önsüz, Londra 2006; Hakikat Abdulraf‟ı, Tarih-i Gavms, KavmĢ Yayınları, Tahran 1992, s 359-365. 2666 Köprülü Fuat, Türk Edebiyatında Ġlk Mutasavvıflar, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı Yayınları, s. 172-173; Zarrinküb Abdülhuseyin, Cosucü Dar Tasavvuf-i Ġran, Emikabir Yayınları, Tahran 2006, s. 110. 870
Yüsuf Hamadani‟nin Anadolu tasavvufunun önderi idi. 2667 Hamadani‟nin tarikatını iki meĢhur müridi olan Abdul-Halık Cevzcani ve Ahmed Yesevi 2668
geliĢtirdiler. Ahmed Yesevi‟nin sufilik tarikatı Türkler için uygun idi. Moğolların saldırısında sonra bu Türkler Anadolu‟nun her tarafına göç ederek tasavvufu yaydılar. Örneğin Ahmed Yesevi‟nin müridi olan Hacı BektaĢ Veli 2669 birçok göç eden halk ve derviĢler için simgeleĢmiĢti. Türk zahit silsileleri Ahmed Yesevi ve Hacı BektaĢ Veli‟nin tarikatının Ģeyhlerinin Anadolu‟ya göç etmesiyle meydana gelmiĢti. Anadolu da yayılan Mevleviye tarikatı da Ġran‟dan göç eden bir miras idi.
2670 BektaĢi‟ye Tarikatı Hacı BektaĢ olarak tanılan Seyyid Muhammed Razavi‟ye mensup olanlara denilir. 2671
Bu tarikatın akideleri Anadolu Aleviler, KızılbaĢlar ve Kürt Aliyüllahiler‟in akidelerine benzemektedir. Kendilerini sünnet ve cemaat bilen bu fırkanın davranıĢları ve amelleri ġii Gulatlar‟a (abartılı) yakındır. Öyle ki Ġmamiye (on iki imamlık)özellikle Ġmam Cafer Sadık ve on dört Masum‟u
2667
Köprülü Fuat, Türk Edebiyatında Ġlk Mutasavvıflar, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı Yayınları, s 24-26, 51-59, 60-61, 89, 93, 97.102.131, 134, Ġstanbul 1919; Hamdani Hoca Yusüf, Rütbetül-Hayat, Muhammed Emin Riyahi çalıĢması, Tus Yayınları, Tahran 1983, s. 56. 2668 Köprülü, s. 3-5, 18- 20- 152, 185,200, 204. 217, 223, 305-307. 2669 Köprülü, a.g.e, s. 24, 38-45, 47, 48, 93-95. 2670 Spenser, El-Firekül-Sufiye Fil-İslam, çev. Abdul-Kader Bahravi, Darul-Nihzetül- Arabiye Yayınları, Beyrut 1997. I.baskı, s. 98, 2671
Seyyid Ziyaeddin Saccadi, Mukaddemeyi Bar Mabaniye İrfan ve Tasavvuf, Samt Yayınları, V. Baskı, Tahran 1996, s. 234. 871
büyüklükle övüyorlar. 2672 ġiilik yönü olan hayatı efsaneye benzeyen Hacı BektaĢ‟ın Bektaşi Tarikatı Tevil (adlandırma) ve hoĢgörü tarikat idi. 2673
Her halde Anadolu Türkmenler de Alevilikle karıĢan sufilik akideler vardır. Bu özellikler aynen Safevi Hanekahlarında da mevcut idi. Safevi tarikatla Anadolu Türkmenler arasında sağlam bir iliĢki varıydı. 2674 Diğer taraftan Mevleviye 2675 tarikatı sufilik Ģiirleriyle Ġran Tasavvufunu Türklerin Tasavvufuna bağlamıĢlardı. Mevleviye tarikatı Türklerin kültüründe önemli rol oynadı. Hz. Mevlana‟nın oğlu Sultan Veled‟in ölümünden sonra bu tarikat geniĢ bir ölçüde Anadolu da yayıldı. 2676
Bir taraftan Alevilik diğer taraftan Mevleviye Ģiirleriyle Anadolu ve Ġran halk Müslümanlarının arasında yakınlık ve kültürel bağları olmuĢtur.
2672 Muhammed javad MeĢkür, Ferhenge Fereki İslami, Astan Küdüs Razavi Yayınları, III. baskı, Tahran 1996, s. 105. 2673
Abdul-Huseyin Zarrinküb, Erzeşi Mirası Sufiye, Emirkebir Yayınları, VI. Baskı, Tahran 1990, s. 84. 2674 UzunçarĢılı, Osmanlı tarihi, çev. Vahhab Veli, Muassiseye Mutalaatı Ferhengi Yayınları, C. II, Tahran 1991, s. 257. 2675
Fuat Köprülü, s 177, 180, 186, 193,194, 296. 2676
Spenser, El-Firekül-Sufiye Fil-İslam, s. 109. 872
On altıncı yüzyılda birçok saz Ģairleri ortaya çıkmıĢtır. 2677 Kul Mehmed, Öksüz Dede, Hayâlı, Ozan, BahĢı ve en önemlisi Köroğlu‟dur. 2678
Bu saz Ģairleri halkın durumuyla ilgileniyorlardı. Bu saz Ģairlerinden biri Köroğlu, ortaya çıkan Celaliler isyanlarına katılanlardan idi. 2679
Bu isyanlar toplumun damarı ve onu harekete getiren içindeki kanıdır. Anadolu Türklerin aracılığıyla Köroğlu‟nun hikâyesi Ġran Türklerin arasında yayılarak Ġran‟ın milli destanı sayıldı. 2680
Köroğlu‟nun ayaklanması yıkıp yakma, yağmalama, güç ve hükümdarlığa eriĢmek, Ģöhret yada bencillik için değildi. O, sadece halk, özgürlük ve insanlık Ģerefine çalıĢıyordu. 2681 Köroğlu‟nun gücü sonsuz halkın gücüdür. Onun en büyük sıfatı bu güce dayanmak ve bütün güçlere üstün olan halkın gücüdür. Köroğlu asla halkından ayrılmadı, o bir ġah gibi halkının yağmalanmasına izin vermedi. Köroğlu bir an bile unutmadı niçin savaĢıyor, kimdir ve nasıl kendi halkını özgürlüğünü koruyabilir. O halk ki zulümden belleri büküktür. ٍي وهیذ ٌكگ اكُیؿاتاه نلانٕه “Ben kullar önünde giden okum” 2682
2677 Fuat Köprülü, XIV. Asır Saz Şairleri, Ahmet ġukru, Kanaat Kitabevi, s 3. Tarihsiz. 2678
Fuat Köprülü, a.g.e, s. 15-60. 2679
A.g.e, s. 39; Semed Behrengi, Gessehaye Behreng, Namek Yayınları, Tahran 2008, s.275. 2680 Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Dowlete Sefavi, s. 10. 2681 Fuat Köprülü, s. 39-47; Behrengi, s. 278-279. 2682 Semed Behrengi, Gessehaye Behreng, Namek Yayınları, Tahran 2008, s. 281. 873
Anadolu‟dan baĢlayan Köroğlu öyküsü Ġran‟ın batısı ve Azerbaycan‟ı etkiledi. Buradan Ġran‟ın diğer Doğu ve Kuzeyle Merkezi bölgelerine yayıldı. Hatta Ġran Türklerinin aracılığıyla Hazar Deniz‟in ötesi ve Tuna Nehrine kadar yayıldı. 2683
mevcuttur. On altıncı yüzyılda Ġran‟ın ve Azerbaycan da yayılan bu hikâye on yedinci yüzyılda Köroğlu‟nun olayı gibi haksızlığa karĢı Ġran‟da Safevi PadiĢah‟ı ġah Abbas zamanında aynı adla meydana gelmiĢtir. Bu isyanlardan en önemlisi kör edilen Ali KiĢioğlu RevĢen Köroğlu adına meydana gelmiĢtir. 2684 Ayrıca Aslı ve Kerem, AĢık Garip ve Arzu Kanber gibi Ġran‟da oluĢan hikâyeleri Türkiye ve Türkmenistan‟da da halk sevinçle günümüze kadar okunmaktadır. Bu da bize Safevi Devleti‟nin kültürel açıdan Anadolu ve Osmanlı‟dan ayrı olmadığı göstermektedir. 2685
Safevi Sarayında Ali ġir Nevai ve Fuzuli gibi büyük Ģairlerin Ģiirleri okunuyordu. 2686 Köroğlu hareketinin kahramanları Ġran‟da da Anadolu‟da da benzeri yer isimleri ve Ģahıs isimleri olarak seçmektedir. Örneğin Erzincan ve Tokat her iki örnekte de mevcuttur. 2687 Buda bize Ġran‟daki Köroğlu‟nun hikâyesi Anadolu‟daki Köroğlu‟nun hikâyesinden esinlendiğini göstermektedir. Ermeni Tarihçi Tebrizli Arakel Vagarşapad Tarihi adlı eserinde Ġran‟daki Köroğlu‟nun hareketini
2683
Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Dowlete Sefavi, s. 10. 2684
Semed Behrengi, Gessehaye Behreng, Namek Yayınları, s. 276. 2685
Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Dowlete Sefavi, s. 10-11. 2686
Faruk Sümer, a.g.e, aynı sf. 2687
Semed Behrengi, a.g.e, Gessehaye Behreng, Namek Yayınları, s. 277. 874
Anadolu‟daki Köroğlu‟nun hareketine benzetmektedir. 2688 Her iki hikâyede de dağla iliĢkili konu esas tutulmaktadır, Anadolu hikâyesinde; ,Bre Beyler bre PaĢa Karlı karlı dağlar aĢa, 2689
Ġran‟daki hikâyesinde; یق ّهٍت ٌاقاُیت یُي
2690 اكَُٕیٕه اكَُٕیٕه نلاؿاق Her ikisinde de halkla bir olmak veya halkı temsil edene yardım etmek ortaktır; Ayvaz‟a imdat edelim Üç bir yana beĢ bir yana 2691
. Diğerinde: , ٌكُیهئا واًهیهیآ چیْ ٌلأا دیگیا
2692 ,ٌكَٕنٕگ ىيهئٔ إٌَ ٌلأا ٌلاهذ .Cesur ve Kahraman halktan ayrılmaz Tarlan ve Suna kuĢlar gibi gölden ayrılmaz.
Tasavvuf insanlarının manevi bağı ve mezhebi ortaktır. Ġnsanlar bu olguyla birbirine yakınlaĢarak her hangi bir mezhep, Irk vs. gibi insanları ayırt eden konuları bir kenara atıp tasavvuf aracılığıyla birbirine yakınlaĢıyorlar. Ġran halkı tasavvufta önemli bir mevkie sahiptir. Öyle ki tarihçilerin saptamasına göre Ġran‟ın dünyanın
2688 Semed Behrengi, a.g.e, s. 277-278. 2689 Köprülü, XIV. Asır Saz Şairleri, s. 39. 2690 Behrengi, a.g.e, s. 278. 2691 Köprülü, a.g.e, s. 39. 2692 Behregi, a.g.e, s. 280. 875
tasavvuf merkezi olduğu söylenmektedir. Anadolu ise tasavvufun geliĢmiĢ mekânını oluĢturmuĢtur. Tasavvuf Ġran‟dan Anadolu‟ya göç ederek 2693
Anadolu da geliĢme fırsatı bulduktan sonra tekrar Ġran‟a dönmüĢtür. Buna kanıt birçok kaynak; Velâyetname Kitabında nasıl Hem Hacı BektaĢ Veli hem de müritlerinin Ġran‟ın uygun olmayan siyası durumundan dolayı Anadolu‟ya göç ettikleri konusunda bir örnektir. 2694
ġeyh Safi Erdebili‟nin müritleri; Halife, Baba, Pire ve Ahı adıyla Anadolu Türkmenlerin arasında bu tarikatı yayıyorlardı. 2695
Ahmed Yesevi Maveraün-Nehir‟de Yesi ġehrinde doğdu ve sonralarda Ġran‟ın coğrfiyasına gelmiĢtir. Yesevi Tarikatı sülük silsilesi bakımından Hoca Ahmed Yesevi‟ye mensup bulunan
Tarikatlar Nakşbendiye ve
Bektaşiye‟dir. 2696
Ahmed Yesevi ile alakalı sayılması tarikatın piri Hoca Bahaü‟ddin NakĢibendî lakabıyla tanınmıĢ Muhammed bin Muhammedü‟l-Buhari‟nin, Yesevi Ģeyhlerinden “Kasam Şeyh” ve Halil Ata ile bir müddet beraber bulunarak onlardan feyz almasından dolayıdır. Hoca Bahaü‟ddin, ilk zamanlarında Emir Seyyid Kelal‟ın iĢareti gereğince Kasam Şeyh yanına geldi; iki üç aydan fazla orada bulundu; sonunda ġeyh, ona teĢrif verdi ve “Benim oğlum vardır, sen onuncusunun ve hepsine müreccahsın” dedi. Hoca Bahaü‟ddin Yesevilik‟le ikinci bir alakası da, yine Yesevi
2693 Perisa Kurban-Nejad, Tasavvuf Dar Azerbaycan, Ġlmi-Ferhengi Yayınları, Tahran 2008, s 107.108.166. 2694
Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Dowlete Sefavi, s. 17. 2695
Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Dowlete Sefavi, s.19. 2696
Mehmet Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Akçağ Yayınları, Ankara 2013, s. 125. 876
Ģeyhlerinden Halil Ata‟dan nasip aldığından dolayıdır. 2697 Ahmed Yesevi‟nin NakĢibendîlik büyük bir yer kazandı ve bu tarikat Horasan ve Azerbaycan‟ı da kapladı.
2698 ġah Ġsmail Maveraün-Nehir Özbeklerle savaĢmak için gittiği zaman NakĢibendî Tarikatı‟nın hocasının duasıyla savaĢı kazanmıĢtır.
Ahmed Yesevi ‟den etkilenen ikinci büyük bir tarikat da BektaĢiliktir. BektaĢilik tarikatı da Hurufilik Tarikatı gibi Timur‟un eline öldürülen liderlerinden (Fazlüllah Esterabadı) sonra müritleri Anadolu‟ya göç etmiĢlerdi. 2699
Hac BektaĢ Veli‟nin Yesevi müritlerinden olduğu hakkında menkıbede mevcut rivayet, Osmanlının oluĢmasından önce Anadolu‟ya birçok Yesevi derviĢlerinin gelmesi sebebiyle onun da bunlardan sayıldığı tarzında tevil ve tefsir olunabileceği gibi, hakikaten Hacı BektaĢ‟ın Yesevi müritlerinden olmak ihtimali de vardır. 2700
ġeyh Ali Reis‟in ifadesi XVI. Asırda Batı Ġran‟da Yesevi ġeyhlerine rastlandığı göstermektedir. Atai‟nin ifadesine göre ġeyh Hacı BektaĢ hizmetinde inti‟aĢ bulan
olarak onunla birlikte ġah Tahmasb‟a sığındılar. Sünniliği sezilip Osmanlı memleketine kaçmıĢtır. 2701
ġah Ġsmail‟in asıl askerleri ve Alevi tarikatında olan KızılbaĢlar Hacı BektaĢ Veli‟nin izleyenlerindendiler. Hacı BektaĢ Veli‟den sonra Moğolların son dönemlerinde Safevi tarikatı olarak tanınan ġeyh Safi‟nin mektebi ve
2697 Mehmet Fuat Köprülü, a.g.e, s. 125-126. 2698 Mehmet Fuat Köprülü, a.g.e, s.133. 2699 Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Devlet-i Sefavi, s. 17. 2700 Mehmet Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Akçağ Yayınları, s. 128. 2701
Mehmet Fuat Köprülü, a.g.e, s. 132. 877
onun devamından gelen soyları ġeyh Cüneyd‟e kadar Anadolu Türkmenleri üzerinde bu tarikatın etkisi devam ettirmekte idi. Sonrada Ġsmail‟in babası ġey Haydar bu kültürel ortaklıkla onlardan 5 belki 1000 asker toparladı. Bu Türkmenler ġah Ġsmail‟i saltanat tahtına geçmesinde önemli role sahiptiler. Bunlar Ġran‟a geldikten sonra Ġran halkı üzere etkilerini bıraktılar. 2702 Kemal PaĢazade Türkmenlerin göç ettiği hususunda ve Safevi Devleti‟nin oluĢması hakkında diyor ki: ٍیهننأاق نلایكذاٌ ایاْات مٕی ٍیهننایق ههیكئا کهذ ههکهذ ,Türkler vatanlarını terk ettiler Kendi koyunlarını ucuz fiyata sattılar gittiler 2703 .
ve Ġran‟da etkisi gittikçe artmaktaymıĢ. Nevai‟yle birlikte Emir Seyfeddin, Mir Haydar, Lütfi, Sekkaki gibi Ģairler de vardır. 2704
Süleyman Bakırgani, yani meĢhur Hakim Ata‟dan baĢlayarak Yesevi ve NakĢibendi ġeyh ve derviĢlerinden birçoğu Divanı Hikmet tarzında Hikmetler yazdılar. ġair mutasavvıflar süfiyane Ģiirler, münacatlar, kıssalar yazdılar. XVI. Yüzyılında aruz vezni tekkelere ve hanekahlara girmesi Ali ġir Nevai‟den sonra meydana gelmiĢtir. 2705
Ahmed Yesevi‟nin halk âĢıkları üzerinde de çok etkisi olduğu görülmektedir. 2706 Ahmed Yesevi bir taraftan 2702
Faruk Sümer, Nakşe Turkane Anatoli Dar Teşkile Dowlete Sefavi, s 19-20. 2703
Faruk Sümer, a.g.e, s. 2. 2704
Mehmet Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Akçağ Yayınları, s. 173-174. 2705 Mehmet Fuat Köprülü, a.g.e, s. 173. 2706 Mehmet Fuat Köprülü, a.g.e, s. 175. 878
tasavvuf hareketleri ve tekkeler üzerine etkisi diğer taraftan Türklerin Ġslamiyet‟i iyi öğrenmelerine katkıda bulunmakta idi. 2707
Husam Kâtib‟in Cemceme Sultan adlı ünlü Kesikbaş hikâyesinin ve iĢte daha bu kabilden birtakım eski hikâye ve manzumelerin halk arasında yaĢıyorlardı. Büyük bir ihtimalle Hoca Ahmed Yesevi‟nin bilhassa Süleyman Bakırganı‟nın Hikmet‟leri de bu eserler arasında bulunuyordu. 2708
Halk Ģiirleriyle bedii ihtiyaçlarını temin ve tatmin eyleyen Türkmen halkı eskiden beri Dede Korkut hikâyeleriyle beraber, Ahmed Yesevi ve takipçilerinin mutasavvıflık Hikmetlerine de büsbütün yabancı değildiler. Mahtum Kulu‟nun Ģiirlerinde, Ahmed Yesevi etkisi Vambery‟nin söylediği gibi de görülmektedir. Hemen hemen bundan bir buçuk asır önce hayata olup elinde saz ile Maveraün-Nehir‟i ve Ġran‟ın Kuzey tarafını gezen bu NakĢibendî derviĢ bugün bile Türkmenlerin en büyük Ģair-mutasavvıfı sayılır. Halk kahramanları vasfında “Alaman” yani aĢiret kavgaları hakkında günlük olarak yazdığı parçalarda Azerbaycan ve Anadolu‟nun aĢıkları gibi çok mahalli manzumeler vücuda getirmiĢ olan bu Ģair, tasavvufi-ahlakı Ģiirlerinde de tamamıyla Ahmed Yesevi ruh ve edasını gösterir. Bu Ģiirlerin konusu; ahiret için çalıĢmak, dünyanın faniliği vs. Ahmed Yesevi‟nin Divan-i Hikmet‟te telkin edilen Ģeylerdir. 2709 Hoca Ahmed Yesevi, Türkmenlerin halk Ģairleri üzerinde de kuvvetli etkisi baĢarılıyla olmuĢtur. Buda Ġran‟ın batısı Azerbaycan aracılığıyla Türkmenlere aktarılmıĢtır.
2707
Nesimi Yazıcı, HocaAhmed Yesevi Döneminde Türk-İslam Kültürünün Oluşumu-Gelişimi, Diyanet Ġlim Dergisi, c. 29, Ankara 1993, s. 3-5. 2708
Fuat Köprülü, a.g.e, s. 180. 2709
Mehmet Fuat Köprülü, a.g.e, s. 181. 879
Bu Ġran Anadolu iliĢkisi Ahmed Yesevi „den sonra Yunus Emre‟nin aracılığıyla BektaĢilerin üzerine devam ederek ve BektaĢilerin aracılığıyla KızılbaĢlar‟a yol açmıĢtır. Yunus Emre Türklerin en büyük arif ve Ģairidir. Yüzlerce yıllardan beri Türk halkı kendi duygu ve yürek sözlerini Yunus Emre‟nin diliyle söze ediyorlardı. Yunus‟un düĢünce ve duyguları insanlığı kendinde beslemiĢtir: “Ben savaĢ için gelmedim Benim çalıĢtığım dostluk içindir” 2710
“YetmiĢ iki millete aynı gözle görmemek Herkes tarafından yapılırsa isyanlıktır” 2711
“Kemik ve etle sarıldı Yüz de Yunus görünen” 2712
Yunus Emre‟nin insan görüĢü nedeniyle ÜNESCO Miladi 1991 yılını Yunus Emre yılı saydı. Karaalioğlu‟na göre EskiĢehir‟in Sarı Köyünde doğan Yunus Emre Hacı Ġsmail‟in oğlu ve ataları Horasan‟dan Anadolu‟nun Karaman bölgesine göç etmiĢler. 2713 Çiftçiliğiyle geçiren Yunus Emre rivayetlere göre Hz. Mevlana‟yı mülakat etmiĢtir: “Bana nazar eden Hünkâr Mevlana
2710
Abdulbaki Golpinarlı, Yünus Emre Divan-ı, Ġstanbul 1990, s. 5. 2711
Abdulbaki Golpinarlı, a.g.e. 2712
Mehmet Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, s. 417. 2713
Seyyid Kemal Karaalioğlu, Türk Edebiyatı Tarihi, Vol, I, Ġstanbul 1980, s. 180.
880
Benim güzel nazarlık ve yüreğimin aynasıdır” 2714
Yunus Emre BektaĢi sufilerinden olan Taptuk Emre‟nin müritlerinden idi. Muhtemelen tasavvufun feri dallarına Emre adı yani âĢık deniliyordu. Yunus Emre Türklerde en büyük sufi edebiyatının Ģairidir. Yunus Emre Divanı‟nda: Allah, Ölüm ve Fakirliği halkın istediği tasavvufuyla bitiĢtiren bu Anadolu‟nun baĢlangıç Ģairlerindendir. Onun Divanı 360 Nefes ve Ġlahi‟yi içermiĢtir. Yunus‟un küçük bir Mesnevi Risaletu‟l-Nüshiye adıyla mevcuttur. Allah‟ın aĢkına dair Yunus Emre‟nin Ģiirleri meĢhur arif Hallac-ı Mansur‟un Ģiirleri ortak ve onun itikadından etkilendiğini görülmektedir. 2715
Türkler hatta Azeriler de dil açıdan Yunus Emre‟den etkilenmiĢtiler. O halk diliyle insanlığı bütün âleme hediye ve barıĢa davet eden bir ariftir. Selahattin Eyyuboğlu kendi kitabında Yunus Emre‟nin felsefe ve sanatı hakkında yazmıĢtır. 2716
tabiidir. BektaĢi Ģiirinin orijinal parçaları Nefes adıyla tanınan tekkelerde belli bestelerle okunmaktadır. Ayrıca hece vezniyle Hz. Ali‟ye veya sair Al-i Resul‟e ait methiyeler, mersiyeler, destanlar, devriyeler örneğin Ģiirin devriyesi Mir‟ati Baba‟nın destanı, PeriĢani, Pir Sultan, Kalender Abdal, Seher Abdal, Kul Nesimi, Ġbrahim Baba, Niyazi, Kemteri, Hatayi (ġah Ġsmail), Veli Baba vb. çeĢitli zamanlara ait derviĢlerin nefesleri Yunus Emre edasıyla alınmıĢ ve daha Ģuh ve zarif bir tarzıyla
2714
Abdulbaki Golpinarlı, Yunus Emre Divan-ı, Ahmet Halit Kitabevi, Ġstanbul 1948, s 385.
2715 A Schimmel, The Triumphal Sun. A Study of Mowlana Jalalodin Rumi‟s Work, London and the Hague 1999, s. 126. 2716
Selahettin Eyyuboğlu, Selam Olsun Yünus Emreye, Çan yayınları, Ġstanbul 1966. 881
yazılmıĢtır. 2717 Bunlar gibi KızılbaĢlar, Kalenderiler, Hurufiler ve Hayderi Ģairlerini de kapsamıĢtır. Bu batıni mesleklerin esas akideleri ve birine ait Ģiirler, daima ötekileri tarafından da makbul görülmüĢ ve zevkle okunmuĢtur. 2718 BektaĢilik Ģiiri, Babailik, Ahilik, Abdallık, Hurufilik, KızılbaĢlık, Kalenderlik, Hayderilik akidelerden mürekkep olunması aĢk ve muhabbet Allah, Muhammed, Ali‟den sonra Al-i Aba‟ya Fazl‟ın ulûhiyetine, harflerin gizli anlamına, Hacı BektaĢ Veli‟nin Muhammed ve Ali‟den ayrı olmadığına, tarikin sorunlarına, ayın usullerine, Pir-i Abdalan, Seyyid Gazi‟nin, sonra Kızıl Deli Sultan, Balım Sultan ve … BektaĢi büyüklerinin menkıbelerine, Yezid‟in mel‟anetine ait birçok Ģeye tesadüf olunur. Üslup bakımından Yunus Emre‟nin etkisi o kadar açıktır ki, bazen aynı konuya ve hatta aynı mısra rast bile gelinir. BektaĢi Ģiiri edebi tarzı, zevk ve eda bakımından en çok Yunus Emre‟den etkilenen bir sanat kolu ve BektaĢilik, KızılbaĢlık ve Hurufilik adı itikatları halk arasında kuvvetle yayılması, uygun güzel Ģiirlere Yunus‟un büyük bir nüfuzu ve bu Ģiirlerin ortaya çıkmasına yardım etmiĢtir. 2719
Safevi döneminde Tasavvuf kendi asıl anlamından çıktığı esnada doğru sufiler zor durumda kalıyorlardı. KızılbaĢlar‟ın tasavvufa karıĢtığı zaman gerçek Safevi Sufileri zor durumda kalarak Ġran‟dan Hint veya Anadolu‟ya Hz. Mevlana‟nın Türbesine sığınıyorlardı. 2720
2717
Mehmet Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, A.g.e, s. 322. 2718
Mehmet Fuat Köprülü, a.g.e, s. 323. 2719
Mehmet Fuat Köprülü, a.g.e, s. 324-326. 2720
Bastani Parizi, Siyaser ve İktisatı Asre Safevi, s. 218. |
ma'muriyatiga murojaat qiling