Cİlt 1 – 1978 erciyes üNİversitesi yayini-163


II. OSMANLI-ABD İLİŞKİLERİNİN BAŞLANGICI


Download 3.2 Mb.
Pdf ko'rish
bet30/41
Sana17.10.2017
Hajmi3.2 Mb.
#18084
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   41

II. OSMANLI-ABD İLİŞKİLERİNİN BAŞLANGICI

Osmanlı ile ABD arasındaki ilişkiler, ABD’nin 1776 yılında bağımsız-

lığını kazanmasından hemen sonrasında başlamıştır. 18. yüzyılın sonu ile 

19. yüzyılın ilk yıllarında daha çok ticarî ilişkilerin yoğunlaştığı iki ülke 

ilişkileri, 1830’da imzalanan Ticaret Antlaşması ile gelişmiş ve bir düzen 

içine oturmuştur. ABD’nin 1831 yılında, ilk Amerikan maslahatgüzarı 

David Porter’in İstanbul’da diplomatik temsilcilik açmasıyla iki ülke 

ilişkileri daha da gelişmiştir. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine 

olumlu etki eden ABD açısından bazı faktörler vardır. Bunlar sırasıyla 

şöyle sıralanabilir.



A. TİCARΠİLİŞKİLERİN ARTMASI

1785 yılında Amerikan ticaret gemilerinin İzmir limanına geldikleri, 

İzmir’deki İngiliz konsolosluğu dokümanlarından anlaşılmaktadır. Daha 

önceki yıllarda Amerikalı tacirlerin İzmir limanına İngiliz bayrağı taşıyan 

gemilerle seyahat yaptıkları zannedilmektedir. İzmir limanı, 18. yüzyı-

lın sonunda Amerikalı ticaret gemileri için Ortadoğu’ya yönelik ticaret 

bakımından en büyük antrepo haline gelmiştir. Ticaretin artması, ABD 

açısından Osmanlı Devleti nezdinde bir konsolosluk görevlendirmeye 

yöneltmiş ise de, iki ülke arasında bir ticaret anlaşması ve diplomatik 

ilişkilerin kurulmamış olması, Osmanlı Devleti’ni ABD’nin gönderdiği 

görevlileri Amerikan konsolosu olarak tanımamıştır. 

Akgün, “Ermeni Sorunu”, s.204.



376

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

Napolyon Savaşları sırasında tarafsızlığını ilan eden ABD’nin ticaret 

gemileri, Avrupa ülkelerinin gemilerine göreli olarak daha rahat etme 

imkânı bulmuştur. Bu dönemde İzmir limanına yapılan seferler de 

artmıştır. ABD, ticarî alanda en büyük rakibi İngiltere ile Osmanlı top-

raklarında eşit koşullarda hareket etmeyi arzu ettiğinden en kısa sürede 

Osmanlı Devleti ile ticaret anlaşması yapmak için yoğun girişimlerde 

bulunmaya başlamıştır.    

B. AMERİKAN MİSYONERLERİNİN 

FAALİYETLERİNİN ARTMASI 

Amerikalı misyonerler ilk kez 1819 yılında Amerikan Başkanı 

James Monroe döneminde Osmanlı ülkesine gelmişler ve dünyanın 

evangelistleşmesi için hareket eden misyonerler kısa sürede Anadolu, 

Suriye ve Lübnan’a yayılmışlardır. Misyonerlerin başlangıçtaki amaçları 

Müslümanları ve Yahudileri Hıristiyanlaştırmak ise de bunda başarılı 

olamayınca Ermeniler, Nesturiler, Marunîler gibi Hıristiyan unsurları 

Protestanlaştırmaya girişmişlerdir. 

Önceleri diplomatik himayeden yoksun olan misyonerler, diplomatik 

ilişkinin kurulması ile rahatlamışlardır.



C. OSMANLI DEvLETİ’NE GELEN AMERİKAN 

vATANDAŞLARINDA ARTIŞIN OLMASI     

Osmanlı Devleti’ne ve İslam dinine ilişkin bilgileri genellikle Avru-

palı gezginlerin kitaplarından öğrenen birçok Amerikalı, 19. yüzyılın 

başında Şarkı temsil eden Osmanlı topraklarına gelmeye başlamıştır. 

Osmanlı ülkesine gelen Amerikan vatandaşları arttıkça, bunların çeşitli 

haklarını korumak amacıyla ABD, diplomatik ilişkinin kurulması konu-

suna ağırlık vermiştir.

D. ABD’NİN OSMANLI DEvLETİ’NE 

ATFETTİĞİ STRATEJİK KONUM

Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu, Karadeniz, Balkanlar bölgelerini 

kapsaması dolayısıyla ABD bakımından stratejik bir konuma sahiptir. 

ABD, Osmanlı Devleti ile kuracağı diplomatik ilişki yoluyla Osmanlının 

kapsadığı bu bölgelerde ortaya çıkabilecek ticarî alternatifleri değer-

lendirmenin yanı sıra, bölgedeki siyasî gelişmeleri de takip etmek için 



377

Yrd. Doç. Dr. Bülent UĞRASIZ

Osmanlı Devleti ile kurulacak diplomatik temsilcilik önem kazanmak-

tadır.


Osmanlı-Amerikan ilişkileri, 1830 yılında imzalanan Ticaret ve 

Seyrüsefain Anlaşması ile yeni bir döneme girmiş ve 1831 yılında ilk 

Amerikan maslahatgüzarı görevine başlamıştır. 1834 yılında Amerikan 

temsilciliği elçilik düzeyine çıkarılmıştır. ABD, Osmanlı Devleti ile kur-

muş olduğu diplomatik ilişkiye önem vermiş, İzmir, Erzurum, Halep, 

Mersi, Trabzon, Sivas, Bağdat, Beyrut, Harput ve Kudüs’te konsolos-

luklar açmıştır

8



III. MİSYONERLER

Misyonerlik, esas itibariyle İncil’i öğretmek, Hıristiyan olmayanları 

bu dine kazandırmak ya da belirli bir mezhepten olmayanları o mez-

hebe çevirmek şeklinde düşünülmüş ve matbaa, tıbbî bakım, okul gibi 

araçların yardımıyla uygulanmaya konulmuştur.  

19. yüzyıl misyonerliğin altın çağıdır. Çünkü bu çağ kapitalizmin 

emperyalizme dönüştüğü çağdır. Bu dönüşümde, misyonerlik, emper-

yalizmin bir aracı olmuş ve önemli ve ulvi bir amaçmış gibi lanse edil-

miştir. Misyonerliğin özü dindir. Başlıca araçları ise, okul, matbaa, kitap, 

hastane vb. modern kurumlardır. Misyonerlik bu modern kurumların 

içinde derece derece yer alır ve iyi işleyen, etkin sistemin yardımıyla 

ekonomik, ticarî çıkarlar ve siyasal, kültürel yayılmanın bir aracı olarak 

kullanılır

9



Osmanlı ülkesine gelen misyonerlerin önemli bir kısmı, American 

Board of Commissioners for Foreign Missions isimli Amerikan misyoner 

örgütüdür. Kısaltılmış olarak ABCFM veya BOARD diye anılır. Bu örgüt, 

ABD’deki Protestan misyoner örgütünün en büyüklerinden birisidir. Tüm 

Protestan misyoner örgütleri arasında misyoner sayısı itibariyle ABD 

%35’lik bir paya sahiptir. ABCFM misyonerlik örgütü, faaliyet olarak 

Çağrı Erhan, “Osmanlı-Amerikan İlişkilerinin Başlangıcında Temel Faktörler 



(1774-1830)”, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Editör İsmail Soysal, TTK 

Yayını, Ankara 1999, s.21-25.

Uygur Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika: 19. Yüzyılda Osmanlı 



İmparatorluğu’ndaki Amerikan Misyoner Okulları, Arba Yayınları, İstanbul 1989, 

s.14-23.


378

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

amacı Hıristiyanlığı yaymaktır. Ama amaç, bununla sınırlı kalmayarak 

ticaret ve politikayla iç içe olmuştur

10



Dünya pazarı için mücadele eden emperyalist ülkelerin dış ticaretiyle 



yabancı ülkelere yönelik misyonerlik faaliyetleri arasında karşılıklı bir 

etkileşim vardır. Misyonerler, bulundukları bölgelerde insanların yaşam, 

düşünce, adet ve alışkanlıklarını yeniden biçimlendirmede önemli bir 

güçtür. Misyoner okullarından mezun olanlar, kendi ülkelerinin yöne-

timinde yer almışlar, varlıklı tüccar ve iş adamları olmuşlar ve Batı ülke-

lerinden imal olan ürünleri Doğu ülkelerine artan bir oranda girişi bu 

sayede gerçekleşmiştir. Misyonerler sayesinde, Batı uygarlığının çeşitli 

tarım ve sanayi ürünlerini dünyaya yaymışlardır. Örneğin patates 1827, 

gaz lambası 1865, fotoğraf makinesi 1856, dikiş makinesi 1854 yılında 

Osmanlı ülkesine girmiştir

11

.

Misyonerler, ABD yönetimi ya da hariciye bakanlığı ile doğrudan 



işbirliği yapıyor görünmemeye özen göstermişler, ancak bir baskı grubu 

olarak yönetim üzerinde her türlü etkiyi yapmaktan geri durmamışlar-

dır. Misyonerlerin özellikle ABD’deki yerel basını harekete geçirebilme 

konusundaki becerileri, yönetimin misyoner taleplerine her zaman 

duyarlı olmasını sağlamıştır. Bu talepler, bir ABD’li diplomatın göre-

vinden alınması ya da alınmaması, her hangi bir bölgede konsolosluk 

açılması ya da Osmanlı yönetiminden tazminat alınabilmesi, ya da bir 

misyonerin sınır dışı edilmesinin önlenmesi için Türk karasularına savaş 

gemisi gönderilmesine kadar çok değişik biçimler almıştır.

ABD, 19. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti ile daha yakın-

dan ilgilenmeye, yani Doğu Sorunu ile uğraşmaya başlamıştır. Bunda 

misyonerlerin oldukça büyük payı vardır. Çünkü ABD’nin politik olarak 

ve diplomatik yollardan Osmanlı Devleti ile her türlü ilişkisi misyoner-

lerle ilgiliydi. En büyük sürtüşme konusu da okullardı. Osmanlı Devleti, 

1869 yılından itibaren her türlü yabancı okulu, bu arada Amerikan 

misyoner okullarını daha yakından izlemeye başlamıştı. Dolayısıyla 

Amerikan okulları, Türk-Amerikan ilişkilerinde sürekli bir sürtüşme 

merkezi olmuştur.

1890 yılından başlamak üzere baş gösteren Ermeni olayları da iki 

ülke arasında başlıca sürtüşme konularından birisiydi ve bir ucu da mis-

10  Bilal N. Şimşir, Ermeni Meselesi 1774-2005, Bilge Yayınevi, Ankara 2007, s.16.

11  Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika..., s.20.



379

Yrd. Doç. Dr. Bülent UĞRASIZ

yonerlerle ilintiliydi. Misyonerler kendileriyle ilgili olaylarda Osmanlı 

yönetimine baskı yapılması için her türlü olanaktan yararlanıyorlardı. 

Anadolu’daki misyonerlerin başkanları ile Amerikan yönetiminde yer 

alan şahıslarla yakın ilişkisi vardı. Bu ilişki, Osmanlı karasularına savaş 

gemileri gönderilmesini isteyebilecek kadar saldırgan bir gunboat dış 

politikası örneğidir

12



Misyonerlerin ilk işi kendisini dinleyecek insanlar bulmaktır. Bu 



insanlar basılı malzeme ve sözlü olarak yoğun bir ideolojik bilgi akışı ile 

karşılaşırlar. Bu aşamada çeviri, kitap basımı ve dağıtımı önemli işler 

arasındadır. Temaslar sonucunda ilk çekirdek oluşturulur ve bunların 

çocuklarına eğitim verilir. Bu arada kilise kurularak onun çerçevesinde 

bir cemaat oluşturulur. Bu cemaatin en azından İncil’i okuyacak kadar 

eğitilmesi zorunludur. İlk zamanlarda kiliselerde halk eğitimi nevin-

den çalışmalar yapılır, daha sonra yetişkinler için Sabbath School adı 

altında Pazar Okulları, çocuklar için ilkokullar common school faaliyete 

geçirilir. Misyoner faaliyetlerinin genişlemesiyle kiliselere vaiz papaz 

ve ilkokullara öğretmen gereksinimi doğacağından daha ileri düzeyde 

ilahiyat Theological Seminary ve yatılı/gündüzlü liseler high school faaliyete 

geçmesi planlanır. Misyoner faaliyeti yalnızca dinsel bir olgu değildir. 

Dinsel boyutları aşan ekonomik, sosyal, kültürel boyutları olan bir çeşit 

nüfuz etme aracıdır. Misyonerliğin kendisi ekonomik, sosyal, kültürel 

bir yaşam alanı yaratma çabalarının bir aracıdır. Misyonerliğin aracı 

ise okuldur. Çünkü okul ideolojinin devamını sağlayan toplumsallaşma 

sürecinin bir parçasıdır

13

.



Dolayısıyla 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Batı kapitalizmi ile 

bütünleşmesi ve bu bütünleşmenin Osmanlı içindeki devamının sağ-

lanması Amerikan misyoner okulları yoluyla gerçekleştirilmek üzere 

planlanmıştır. Amerikalı misyonerler, Osmanlı ülkesindeki Hıristiyan 

azınlıkları, misyoner okulları yoluyla eğitilmiş bir orta sınıf ortaya 

çıkarılması için çaba göstermiştir.     

12  Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika..., s.22.

13  Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika..., s.24.



380

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1



Iv. ABD’NİN OSMANLI DEvLETİ’NE 

YÖNELİK ATTIĞI ADIMLAR

A.1840-1870 DÖNEMİ

Osmanlı İmparatorluğu’ndaki göreli olarak küçük addedilebilecek 

Protestan cemaatinin 1850 yılında millet statüsüne kavuşması için 

İstanbul’daki İngiliz elçi Sir Stratford Canning uğraşmış ve bu konuda 

perde arkasında Amerikalı misyoner William Goodell’dan destek almıştır. 

İstanbul’daki Ermeni Protestan cemaatle İngiliz elçi Canning arasındaki 

bağlantıyı misyoner Goodell sağlamıştır

14

. Aynı şekilde 1846 yılında 



Ermeni Protestan Kilisesi’nin organize edilmesi ve bu organizasyonun 

1856 Islahat Fermanı yoluyla Osmanlı yönetimine empoze edilmesinde 

İngiliz büyükelçisi ve Amerikalı misyonerlere tam destek sağlayan ABD 

Dışişleri Bakanlığı işbirliği yapmıştır. 1858 yılında İngiliz Büyükel-

çisi İstanbul’dan ayrılırken kendisine veda eden misyonerlere Osmanlı 

İmparatorluğu’nun hayatta kalmasının Avrupa’nın çıkarları ile yakından 

ilgili olduğunu söylemiştir. Hâlbuki Amerikan misyoner örgütü ABCFM 

dış ilişkiler sorumlusu Anderson, Osmanlının yaşatılmasını, İngiltere’nin 



Hindistan imparatorluğuna ve oraya engelsiz ulaşma ihtiyacından kaynak-

landığını Sir Canning’in ilişkin değerlendirmesinde ifade etmiştir

15

.



Aslında 1820’lerden sonra İngiltere’nin sanayileşmesiyle artan 

hammadde ve ürettiği malı satacak pazara duyduğu gereksinimin yanı 

sıra buharlı gemilerin gelişmesiyle kısalan mesafeler Doğu ticaretinin 

ve dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun önemini arttırmıştır. İngiliz 

büyükelçisi Sir Canning Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koru-

ması için birtakım reform yapması gerektiği düşüncesi, onu Amerikalı 

misyonerler ile müttefik yapıyordu. Çünkü Amerikalı misyonerlerin 

kendileri ve Protestanlaştırdıkları az sayıda kişi, geleneksel Ermeni 

Kilisesince dışlandıkları için Protestan Kilisesinin Babıâli tarafından 

tanınmasının sağlanmasından başka seçenek yoktu. 

 ABD’nin İç Savaş sonrası misyonerlere desteği daha da arttı. Önce-

leri Amerikalı misyonerler İngiltere’nin desteğine muhtaç idiler. Hatta 

14  Şimşir, Ermeni Meselesi..., s.17.

15  Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika..., s.72.



381

Yrd. Doç. Dr. Bülent UĞRASIZ

ABD’nin İç Savaş dolayısıyla ABCFM misyoner örgüte kaynak aktara-

maması sonucunda İngiliz Kilisesi imdada çağrılmıştır

16



Osmanlı Devleti’ne yönelik İngiliz ve Amerikan politikalarının ortak 



noktası, Türklerin (Müslümanların) Osmanlı yapısı içindeki hâkim, ege-

men konumundan çıkarılması ve Hıristiyan azınlıklar özgürleştirilme-

dikçe, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurtuluş umudu olmadığı inancıydı. 

Tanzimat, hiç kuşkusuz, misyonerlerce iyi karşılandı.



B.1871-1900 DÖNEMİ

Batının Osmanlı Devleti’ne karşı tutumu 1870’lı yıllarda artık değiş-

miştir. Her şeye rağmen Avrupa’nın çıkarları için yaşatılması gereken 

Osmanlı Devleti, artık paylaşılması gereken devlet pozisyonundadır. 

Batı kendi çıkarlarını Osmanlı İmparatorluğu bünyesindeki gayrimüs-

lim azınlıklar yoluyla koruma ve geliştirme yöntemleri planlıyordu. 

Amerikalı misyonerler, Osmanlı Devleti’nin gayrimüslimlerin durumunun 

düzeltmesi için yapacağı reformların bile yeterli olmayacağını bu yüzden, bu 

ülkeyi kötü yönetenlerin elinden alınmadan hiçbir zaman ıslah edilemeye-

ceği düşüncesindeydi. Amerikalı misyoner Trowbridge’ın 1872 yılında 

hazırladığı rapora göre; 

Osmanlının tüm nüfusunun yarısı Rum, Ermeni ve Bulgarlardan 

oluşmaktadır. Amerikalı ve diğer misyonerler uzun zamandır bu 

topluluklar için çalışmaktadır ve özellikle Ermeniler arasında başarılı 

olmuşlardır. Operasyonların genişletilmesini ve bunu yaparken de 

Amerika’dakiler kadar İngiltere’deki dostların işbirliğine güven-

mektedir


17

.

Bu tutum, doğal olarak Osmanlı Devleti’nin tutumunu da etkilemiş 



ve özellikle 1870’den sonra, yerli ve yabancı, Müslim ve gayrimüslim tüm 

eğitim kurumları disiplin altına alınmak istenmiştir. Bunun ilk örneği 

1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’dir. Bu nizamnamenin esas amacı, 

özellikle cemaat ve yabancı okulları hedeflemiş olmasıdır

18



Bu arada Amerikan hükümetinin tutumunda değişiklik olmuş ve 



Amerikan Dışişleri Bakanlığı misyonerlere daha yakın koruma sağlamaya 

16  Erhan, Türk Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, İmge Yayınları, Ankara 2001, 

s.263.

17  Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika..., s.119.



18  Uras, Tarihte Ermeniler..., s.149.

382

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

başlamıştır. Önceleri diplomatik koruma için İngiltere’ye bakan misyo-

nerler artık kendi ülkelerini arkalarında bulmaya başlamışlardır.

19. yüzyılın son otuz yılında Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Amerikan 

misyoner faaliyetlerinde önemli gelişmeler oldu. Amerikalı misyonerler, 

Bulgarları Ortodoks hiyerarşinin baskısından ve Türk despotizminden 

kurtarmak amacıyla harekete geçtiler

19

. Bulgarların Protestanlaştırılma-



sına yönelik çalışmalar, 1850’li yıllara kadar geri gider. Hatta Balkanlar’da 

bu konuda gelişecek olayları tek başına üstlenemeyeceğini düşünen 

ABCFM, bu bölge ile sınırlı kalmak kaydıyla yine bir başka Amerikan 

misyoner örgütü olan Methodist Episcopal Mission ile 1851 yılında ortak-

lığa girişmiştir. Bu konudaki, çalışmaları yürütmek için Turkish Missions 

Aids Society adlı bir örgüt kurulmuştur

20

. Balkanlar’da yapılacak çalış-



malar için kurulan bu örgütü hayata geçiren Türkiye’de Robert Kolej’in 

kurucusu Cyrus Hamlin’dir. Hamlin’e göre, Bulgaristan Protestanlaştı-



rılmadan Osmanlı İmparatorluğu’ndaki işin tamamlanmış sayılmayacağını, 

çünkü Ermeni nüfusun İmparatorluk ahalisinin 1/20’si civarında olduğunu 

söylüyordu. 1858 yılında her iki örgütte Bulgaristan’da birer misyon 

istasyonu kurdular. Ancak, Eski Zağra, Plovdiv ve Samakov’da kurulan 

okullara pek fazla rağbet edilmedi. Hatta Eski Zağra’daki kız okulu 1867 

yılında kızgın kalabalığın saldırısına bile uğradı. Bu başarısızlık üzerine 

Avrupa Türkiye’si Misyonu (European Turkey Mission) adıyla yeni bir 

örgütlenmeye gidilir. Ancak, beklenmedik bir faktör, Amerikalı misyo-

nerlerin faaliyetlerini engelledi. 1876-1878 yılları arasında Balkanlar’da 

terör ve sosyal karışıklıklar yüzünden can güvenliği kalmamıştı. Bu 

durumda, Misyoner okulları Türk zaptiyelerince korundu ve Amerikalı 

misyonerler can güvenlikleri için Türk subaylarına sığındılar. Misyoner 

faaliyetleri güç anlar yaşasa da gelişerek devam etti. Özellikle, Selanik 

ve Manastır bölgelerinde misyonerlik faaliyetleri daha başarılı oldu ve 

buraları merkez olmak üzere geniş bir alana yayıldı.

Bulgaristan’ın Protestanlaştırılması projesini Robert Kolej’in kuru-

cusu Cyrus Hamlin başlattıysa da, Balkanlar’da olumlu sonuç alınma-

sında en büyük pay, Hamlin’in damadı Robert Kolej’in ünlü müdürü 

George Washburn’dir. Bulgaristan’ın Osmanlı yönetiminden kurtarıl-

masından her ne kadar Amerikalı misyonerlerin katkısı olmuşsa da, 

19  Erhan, Türk-Amerikan İlişkilerinin..., s.284.

20  Kocabaşoğlu,

 

Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika..., s.123-124.



383

Yrd. Doç. Dr. Bülent UĞRASIZ

bu konudaki sonuç alıcı esas desteğin Rusya’dan geldiğini belirtmekte 

yarar vardır.

Sonuç olarak, 1900 yıllarına geldiğimizde, Osmanlı bünyesi içinde 

örgütlü Protestan kilise sayısı 112, kiliseye üye sayısı 12.109, toplam 

Protestan sayısı 44.959’dur. Osmanlıdaki gayrimüslimlerin içinde Pro-

testanların oranı %9’dur. Ermeni Protestanların toplam Ermeniler 

içindeki oranı %4’dür. Ancak, arkalarına Amerikan misyonerlerini almış 

olan Ermeni Protestan cemaatin gerek Osmanlı içinde, gerekse dışında, 

ağırlığı sayısal rakamların ötesinde bir anlam taşımaktadır. Doğrudan 

veya dolaylı olarak ABD içindeki 5.500’den fazla kiliseye ve onların aracı-

lığıyla Amerikan kamuoyuna seslerini duyurabilme özelliğine sahiptiler. 

Ayrıca, Anadolu’daki eğitim ve sağlık olanaklarından başkalarına göre 

daha çok yararlanabiliyor, daha da önemlisi gerektiğinde kendilerini 

ABD’ye Yeni Dünya’ya atabiliyorlardı

21

.

C. ABD’YE ERMENİ GÖÇÜ



Türkiye’den Amerika’ya Ermeni göçlerini Amerikan misyonerleri 

başlatmıştır. Misyonerler, Ermeniler arasında Yeni Dünya’ya ilgiyi ve 

merakı arttırdılar. Misyonerlerle tanışmadan önce Ermeniler Amerika’yı 

tanımıyor ve Amerika’ya göç etmiyorlardı. 19. yüzyılın ikinci yarısına 

kadar Amerika’da bir Ermeni varlığı yoktu. 

Misyonerler 1840’lardan başlayarak bazı Ermeni gençlerini seçip 

yükseköğrenim için Amerika’ya gönderdiler ve onların bir bölümünü 

Amerikan teoloji fakültelerinde, bir bölümünü de diğer fakültelerde 

okutup yetiştirdiler. Bunlardan geri dönenleri misyoner yardımcısı 

olarak yanlarına aldılar

22

.

Amerikan üniversitelerinde okuyan Ermeni gençlerinin bir bölümü, 



doktor, dişçi, mühendis gibi meslek sahibi oldular ve Amerika’da kaldılar. 

Amerika’da okuyup meslek sahibi olan Ermenilerden bazıları da Ame-

rikan pasaportu ile Türkiye’ye dönüp iş tutmuşlardı. Amerika’da kalan 

okumuş Ermeni gençleri Amerikan kolonisinin çekirdeğini oluşturdular. 

Bunlar sayıca azdı, ama yükseköğrenim görmüşlerdi, genç ve dinamik 

kişilerdi. Aynı zamanda, koyu birer Türk düşmanı olarak yetiştirilmiş-

21  Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika..., s.219-223.

22  Şimşir, Ermeni Meselesi..., s.17.



384

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

lerdi. Amerika’da Türk düşmanlığını yaymak ve Türk imajını karalamak 

yolunda etkin rol oynadılar.

Amerika’ya yerleşen ikinci Ermeni grubu küçük tüccar takımıdır. 

Bunların Amerika’ya göçlerini Türkiye ile ticaret yapan Amerikan tacirleri 

ile misyonerler teşvik ettiler ve onların ötesinde iş tutmalarına yardımcı 

oldular. Bu Ermeni iş adamaları Türkiye’den Amerika’ya halı, kilim gibi 

mallar götürürken Türk düşmanlığını da götürdüler

23



Okumuş ve küçük tüccar takımının ardından, vasıfsız Ermenilerin de 

Amerika’ya göçlerine sıra geldi. Vasıfsız Ermenileri Amerika’ya gönder-

mek için iş bilen bazı Ermeniler Harput’ta, İstanbul’da, Boston’da şebe-

keler oluşturdular. Nerdeyse toplu bir göç hareketi başladı. 1890’larda 

Osmanlı Ermenilerinin Amerika’ya göçleri gittikçe arttı. 19. yüzyılın 

ikinci yarısında Amerika zaten dünyanın birçok yerinden göçmen alı-

yordu. Eski Dünya’dan Yeni Dünya’ya göçler sürüp gidiyordu. Osman-

lıdan ABD’ye göçler de bu genel göç akını içinde yerini aldı.   

Amerika 1890’dan sonra uyguladığı açık kapı politikası ve denizlerde 

serbestlik düşüncesi ile Avrupa, Uzak Doğu ve Osmanlı İmparatorluğu’yla 

ticaretini ikiye katlamıştır. Amerika-Osmanlı ticaret hacmi ile 1899 

yılında 6.2 milyon dolara çıkmıştır. Standart Oil, Singer Sewing Machine 

ve American Tobacco şirketleri gibi Amerikan şirketleri uluslararası 

ticarî faaliyetlerin genişlemesini sağlamıştır.

Gelişen ticarî faaliyetler ve propagandanın da etkisiyle Ermenilerin 

ABD’ye göç etme hayali ile yaşamaya başlamıştır. İmkân bulanlar para 

kazanmak için gittiği ABD’nin huzur ve güven ortamından ayrılama-

mış ve geriye dönmemişlerdir. Amerika, geniş coğrafyası ve iş gücüne 

ihtiyacı nedeniyle başlangıçta nitelikleri göz önüne almadan, bulaşıcı 

hastalıkları olmayan her göçmeni kabul etmiştir. Osmanlı Devleti’nin 

ise Amerika’ya giderek tabiiyet değiştiren tebaasından rahatsız olmuş 

ve Amerika’nın da Osmanlı Devleti’nin sıkıntılarını dikkate almaz bir 

şekilde davranması iki ülke arasındaki ilişkilerin 19.yüzyılda zaman 

zaman gerilmesinin en önemli nedenini oluşturmuştur.

Osmanlı Devleti, göçün sonuçlarını tahmin etmekte ve kendine göre 

tedbirler almaktadır. New York şehbenderliği, 22 Mayıs 1893 yılında 

23  Ahmet Akter, Ermeni Göçü (1834-1915), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2007, 

s.24.


385

Yrd. Doç. Dr. Bülent UĞRASIZ

Amerika’da bulunan Ermenilerin ailelerini getirmek istediklerini ve bunu 

başardıklarında zararlı faaliyetlerinde kesinlikle daha çok gideceklerini 

belirtmiştir. Şehbendere göre, ailelerini getirmelerine izin verilmemeli 

ve firarlar da engellenmelidir

24

.

Osmanlı  Devleti’nin  bu  davranışı  üzerine  Amerikan  Dışişleri 



Bakanlığı, 1894 yılında Ermenilerin Amerikan tabiiyetine geçmelerinin 

Osmanlı Devleti’nce yasaklanmasının nedenlerini sormuştur. Sefaret, 

Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na malını satıp ailesiyle birlikte yerleşmek 

için gidenlere izin verildiğini, fakat Ermenilerin gayelerinin bir yabancı 

pasaport temininden sonra yurda dönerek zararlı faaliyetlerini kolay-

laştırmak olduğunu bildirmiştir.

Göç tamamen engellenemeyen bir olgudur. Yasaklama kanunsuz 

yollara sevk etmeye neden olmaktadır. Osmanlı Devleti’nin göçü yasakla-

ması da Ermenilerin göçünü engellemiş, izinsiz tabiiyet değiştirmelerine 

neden olmuştur. Bu durum daha çok tabiiyet sorununu ortaya çıkararak 

iki devletin ilişkilerinin zaman zaman gerilmesine neden olmuştur. 

Osmanlı Devleti, sorunun çözümünü, diğer Avrupa devletlerinin çöz-

düğü şekilde emlak ve emvalini satarak ve ailesini de götürmek suretiyle 

Amerika’da ikamet etmek üzere hicret edenlere müsaade etmekte bul-

muştur. 1896 yılına gelindiğinde, Osmanlı Devleti’ne göre, Amerikan 

vatandaşı olan Ermenilerin Osmanlı topraklarına dönmeleri sakıncalıdır. 

Ayrıca, ailelerin Amerika’ya gitmelerine izin verilmesi gerekmektedir. 

Çünkü izin verilmezse Osmanlı topraklarına dönemeyecek olan Erme-

nilerin ailelerini de yanlarına aldırmazlarsa üzüntüye düşerek her türlü 

kötülüğü yapmalarından çekinilmektedir. 1896 yılında Meclis-i Vükela 

mazbatasıyla Ermenilerin Amerika’ya gitmeleri yasaklanmışsa da, bir 

kısım Ermenilerin ticaret yapmak veya başka maksatla Avrupa’ya gitmek 

üzere aldığı pasaportla Amerika gitmiştir. Göç yasağından istenen sonuca 

ulaşılamadığından bir daha dönmemek ve Osmanlı Devleti’ndeki mal-

larını satıp ilişkilerini tamamen kesmek koşuluyla isteyen Ermenilerin 

Amerika’ya gitmelerine izin verilmesi uygun bulunmuştur

25

.

Bunun yanında tabiiyet değiştirerek göç edenlerin ailelerinin yan-



larına gönderilmesi ile ilgili sorun devam etmiştir. Meşrutiyet’in ila-

nından sonra göç politikası değişmiştir. 1894 yılında meydana gelen 

24  Akter, Ermeni Göçü (1834-1915), s.33.

25  Akter, Ermeni Göçü (1834-1915), s.21.



386

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

Ermeni isyanından sonra eski yönetim tarafından konulan Ermenile-

rin Amerika’ya göç yasağı, Meşrutiyet’in ilanı ile kaldırılmış ve herkes 

istediği yere gitmekte serbest bırakılmıştır. 

Osmanlı Devleti yetkililerine göre Ermeniler, Amerika vatandaşlı-

ğının Osmanlı Devleti’ndeki ayrıcalıklarından faydalanmak maksadıyla 

çeşitli yollarla Amerika’ya giderek tabiiyet değiştirmiş ve tekrar mem-

leketlerine dönmüşlerdir. Bu şekilde her türlü kanunsuz faaliyetlerinin 

cezalarından Osmanlı kanunlarındaki yaptırımlarından kurtulmaya 

çalışmışlardır. Bir Ermeni için Amerika bolluğun, iyiliğin ve özgürlüğün 

yüksek idealiyle eşdeğer olsa da eğitim, ekonomik ve kısmen politik 

nedenlerle gelen Ermenilerin çoğu ABD’yi geçici servet, iş ve çalışma 

yeri olarak görmüştür. Ermenilerin çoğu ABD’ye yerleşmeyi düşünme-

miş, ailelerinin yaşamını sağlayacak serveti edindikten sonra ABD’den 

dönmeyi planlamıştır. ABD’de uygun sosyo-ekonomik koşulları bulanlar 

giderek yerleşmeye başlamışlardır. Ermeniler, bununla birlikte vatanla-

rıyla ilişkilerini de koparmayıp akraba ve yakınlarının Amerika’ya göç 

etmesini desteklemişlerdir.  

Anadolu’ya 18. yüzyılın ilk çeyreğinde gelen Amerikan misyonerleri, 

amaçlarına ulaşmak için yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamak maksa-

dıyla Amerika’ya öğrenci göndermişlerdir. Ancak Osmanlı Devleti’nin 19. 

yüzyılda yaşadığı siyasî, ekonomik ve sosyal durum, öğrencilerin daha 

gelişmiş bir toplumun bulunduğu ve daha fazla sosyo-ekonomik özgür-

lüklerin yaşandığı coğrafyadan ayrılmak istememişlerdir. Yaşadıkları 

yere olan bağlılıkları zengin olup zengin olup geriye dönme fikrini üstün 

kılmışsa da zamanla uyum sağlamaya başladıkları toplumun bir ferdi 

olabilmek için aile ve akrabalarının da gelmesini teşvik etmiştir

26

.


Download 3.2 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   41




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling