Hazirlayanlar


III- Darendelilerin Anıları


Download 3.42 Mb.
Pdf ko'rish
bet20/41
Sana17.10.2017
Hajmi3.42 Mb.
#18082
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   41

III- Darendelilerin Anıları

Önceleri Darende’de yaşayan, 1915 yılında çıkarılan Ermeni İskân 

Kanunu gereği Halep’e (ki o zaman orası, Osmanlı Devleti’nin en emin 

ve en müreffeh şehirlerden biri idi) yerleştirilen Ermenileri, Darendeliler, 

gidişte uğurlamışlar ve ardında da unutmamışlar ve bir iş için ya da hacca 

gidişlerinde Halep’te onları ziyaret etmişlerdir

16

.

Ermenilerle ilgili olarak 1915 yılında o günün şartları gereği çıkarılan 



kanuna Tehcir Kanunu denilmesi hatadır. Kanun İskân Kanunu’dur. Olay, 

deprem ya da heyelan sebebiyle tehlikeli bir yerden alınıp emin yere nakle-

dilen insanların durumuna benzer bir durumdur. Devlet, Ermeni vatandaş-

larını, vatanın merkezinde -kalbinde- emin bir yer olan Halep ve çevresine 

yerleştirmiştir.

Halep’e uğurlama ve Darende’de birlikte mutlu yaşam anıları:



Halep yolcusu. Güneş yükselmekte, azdan ısıtmaya başlamakta. Yolcu 

edecekler de yolcular da vaktin pek geçmesini istememekte. Sürücüler ise 

sabırsız. Erken çıkıp yol almak gerekiyor...

Gidecek kadınların ve yolcu edeceklerin ellerinde bükük bükük renkli, 

beyaz mendiller, gözleri dolu dolu. Kadınlar birbirlerini avutur gibi kok-

laşmaya doymamakta. Uğurlayan Müslüman tazeler, sürücülerden biraz 

sakınarak ayrılanlarla son kucaklaşmalarını yapmaktalar. Bunca yıllar 

beraber yemiş, içmiş, birbirlerine ikramda, hizmetlerde bulunmuşların, 

acı tatlı günlerde karşılıklı yardım görmüşlerin boğulan hıçkırıkları.  İki 

tarafl ı birbirine iyi dilekler, tembihlemeler... Görüşülemeyenlere selam 

bırakmalar... Sabahın alacakaranlığında hazırlanmış azıklar, çıkınlarla, 

paketlerle yerlerine veriliyor. Un helvaları, peynir helvaları iyi anı olsun 

diye  şekerle yapılmıştı.  İnce undan (kepeği alınmış) tereyağında pişmiş 

lokumlar, gevrek gevrek... Peynirli, ıspanaklı, tereyağında kızarmış börek-

15  Dunn, a.g.e., s.358-363; Kevenk, a.g.e., s.261-266.

16  İsmail Arıkan, Mahallemizde Ermeniler, İstanbul 2001 s.1-14, 94; Ahmet Akgündüz-Said 

Öztürk, Darende Tarihi, İstanbul 2002, s.357.



301

Dr. Seyfullah KORKMAZ



ler. Günlerce sürecek yollarda bunlar tok tutardı ve çabuk bozulmayacak 

şeylerdi. Altın sarısı dut pestilleri ile seçme ceviz içi koyanlar da olmuştu. 

Yolcu kadınların kalanlara verdikleri küçük kolye, yüzük, nazarlıklar, men-

diller, eldivenler, çoraplar...

Hayvanlar tek sıra yola yukarı yürümeye başladı. Az sonra yol batıya 

doğru yöneliyor, Heyik’e doğru ilerliyor. Yolcular, kadın ve erkek, onların 

sağında solunda, üzgün dikkatli. En arkada uğurlayanlar. Çocuklar arala-

rında zıplıyorlar

17

...

İki hafta sonra sürücüler döndüklerinde, yolcularını herhangi eşkıya 

ya da edepsiz baskınına uğramaksızın Antep’e selamet hastalıksız ulaştır-

dıklarını ve oradan da Halep’e götürerek güvenilir kimselerle tanıştırdık-

larını söylemişlerdi

18

.



Yaşlı ya da yaşlılığa dönmüş Ermeni kadınlarının hepsine Gelin Aba 

(Abla) derdik. Bunlardan birisi mahallede adeta merkezdi... Soğukça bir 

gün, akşam yemekten sonra idi. Gelin Aba, gece oturmasına bize geldi. 

Özelden daha özel bir kabul gördü, anamla pek dostça bakıştılar. Köz ta-

vası ile getirilen ateş kürsünün tandırına konmuş, herkes çekebildiğince 

kalın yorganı göğsüne kadar getirmişti. Bir yandan hal hatır sorarken Ge-

lin Aba oturdu, ayaklarını herkes gibi yorganın altına uzattı. Başka hanım 

komşular da vardı. Torus anasını bırakıp evlerine dönmüştü. Konuşmalar 

sürerken kürsünün üstüne ceviz, kavurma, çeşitli pestiller, meyve, leblebi, 

peksimetler, üzümler yığıldı. Yaşlı teyzelere ve Gelin Aba’ya kahve yapıldı. 

Çay o zamanlar yaygın değildi. Gelin Aba kardeşlerim gibi beni de çok 

severdi. Ondan hep gülümser yüz görürdük

19

...



İsmail Arıkan’nın Mahallemizdeki Ermeniler isimli eserindeki anılar, 

Türk ve Ermenilerin birlikte, uzun yıllar mutlu bir yaşam geçirdiklerini ve 

birbirlerinin kültürlerinden son derece etkilendiklerini belgelemektedir.

IV- Hallacyan (Bedros) Efendi

Nafıa Nazırı Noradokyan Efendi istifa edince yerine konacak bir 

Ermeni vatandaşa lüzum görülmüştü. Araya araya Hallaçyan’ı buldular. 

Avrupa’da hukuk doktorası yapmıştı; Türkçe biliyordu. Ermeni komitacı-

lardan hiçbirine mensup değildi, Osmanlılık idealine bağlı görünüyordu. 

17 Arıkan, a.g.e., s.1-11. 

18 Arıkan, a.g.e., s.14.

19 Arıkan, a.g.e., s.39-40.



302

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Güzel, uzun bir sakal yüzünü süslüyordu. Yeni fi kirli idi. Bu meziyetlerini 

göz önüne alan Osmanlı hükümeti, Hallacyan Efendi’yi Nafıa Bakanlığı’na 

getirdi

20



Osmanlı İmparatorluğu’nun Nafi a Nazırı Hallacyan Efendi, işi ciddi-

ye aldı. Bakanların en devamlı ve en çalışkanlarından biri oldu. Memur-

larına heybetli tavırlarla nutuklar verdi. Kendisine bağlanan ümitleri boşa 

çıkarmadı ve Osmanlılık politikasına bağlı kaldı.  İlk icraatı ile en ateşli 

milliyetçilere bile parmak ısırttı. Haydarpaşa’da bir açılış töreni (küşat res-

mi) yapılıyordu. Alman direktör Kauç, vükelâdan, rüfekadan, yerliden ve 

ecnebiden mürekkep büyük bir heyet huzurunda nutkunu okumak üzere 

ayağa kalktı. Birdenbire, kulaklara, alışmadığımız, bilmediğimiz bir dil 

çarptı. Bu ne tuhaf Almanca idi! Hayır, herkes aldanıyordu. Bir kelime 

Türkçe bilmeyen direktör Kauç şimdi Babıâli üslûbuyla Türkçe bir nutuk 

söylüyordu, yani elindeki kâğıttan okuyordu! Gözlerim Hallacyan’a gitti. 

O bakışlarında bir zafer tebessümü ile mağrur sakalını okşuyordu. Sonra 

bana izahat vererek aynen şöyle dedi:

-..Bu herifl er  Osmanlı topraklarında bulunuyorlar, burada çalışıp 

para kazanıyorlar. Bir resmî küşatta (resmî açılış töreninde) resmî nutuk 

Türkçe olmak lâzım değil mi? ‘Türkçe’den başka bir söz söyletmem, he-

pinizi berbat ederim’ dedim. Nutku Almanca harfl erle yazdırttım, Türkçe 

okuttum

21

...



Bulgaristan Kralı Ferdinand, Sultan Reşat’ı ziyarete geldiği zaman 

Hallacyan Nafi a Nazırı bulunuyordu. Osmanlı bakanları içerisinde Ferdi-

nand üzerinde en çok etki yapanı, unutulmaz bir hatıra bırakanı şüphesiz 

Hallacyan idi

22

.

Bu anıdan Osmanlı toplumunda Ermenilerin her hakka sahip oldukla-



rını anlıyoruz.

V- 1900-1915 Yılları, Gemerek, Çat köyü ve Sızır

G. G. Demiray diyor ki: 



Ben Gemerekliyim. Benim aile tarihim Gemerek’in tarihiyle özdeştir. 

Yaşlı kişilerden dinlediğime

23

 ve yaptığım araştırmalara göre Osmanlı dö-



20 Hüseyin Cahit Yalçın, Tanıdıklarım, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2002, s.155.

21 Yalçın, a.g.e., s.156.

22 Yalçın, a.g.e., s.156-157. 

23 Fikri Cadoğlu, Gülhanım Demiray -Babaannem-, Fatma Ünalmış -Anneannem-, Hayriye 

Kuyucu -Ermeni kökenli, İshak Çavuşla evli, en iyi komşumuz-, Kiraz Demiray -Annem-, 


303

Dr. Seyfullah KORKMAZ



neminde Gemerek ve çevresinde oldukça bir Ermeni nüfusu bulunmakta-

dır. O zamanlar Gemerek’in orta yerinde taş yapı kiliseleri vardı. Türklerle 

kardeş kardeş geçinip gitmektedirler. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na 

kadar göze batan bir olay yaşanmamıştır. Rahattır Ermeniler. Servet sahi-

bidirler. Özellikle nalbantlık, kuyumculuk, ticaret meslekleri onların elin-

dedir. Türkler daha çok tarımla uğraşmakta ve askerlik yapmaktadırlar.

XIX. yüzyılın sonlarına doğru Çarlık Rusyası’nın desteği ile Taşnak 

ve Hınçak örgütlenmeleri başlamış, Kayseri Talas’tan bu yana Amerikan 

misyoner propagandaları

24

 bir Ermeni devleti kurma fi krini yörede ya-

şayan Ermeni toplumuna aşılamaya durmuştur. Bu gizli, açık çalışmalar 

meyvelerini Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında vermeye başla-

mıştır. Tam savaşın içinde, Gemerek ve çevresinde bir Ermeni isyanı ken-

dini göstermiştir. Özellikle Taşnakçı Ermeni militan gençler ve bunların 

arkasına takılanlar Ermeni bayrağı açarak yürüyüşler düzenlemişler, Türk 

mahallelerine yer yer zarar vermişlerdir. Bu bulanık ortamda dostluklar, 

komşuluklar, kardeşçe ilişkiler sönmüş, Ermeni devleti kurma hayalleriyle 

gözü dönmüş topluluklar oluşmuş, bunlar Türk halkına öfke ve kin kusarak 

meydan okumaya başlamışlardır. Gemerek ve çevresinde şiddetli çarpış-

malar olmuştur. Dendil Kayalıkları silâhlı Ermeni çetelerinin barınağı ha-

line gelmiş, günlerce karşılıklı boğuşmalar yaşanmıştır. Her iki taraftan da 

çok sayıda insan ölmüştür. Yine Sızır’da Ermeni çeteleri tarafından birçok 

Türk öldürülmüştür. 

Hatta dağlık Çat köyünde kanlı savaşlar olmuş, Çat geçici bir süre 

çevreye kin kusan Taşnakların ordugâhı haline gelmiştir adeta...

...Evimizin bir üyesi bildiğimiz sürekli konuğumuz saygıdeğer Hay-

riye Kuyucu (Hayriye ablamız) Gemerekli bir Ermeni papazının kızıdır. 

Gemerek’ten İshak Çavuş’la evlenmiştir. O, bu olayları yaşadığını bize sık 

sık anlatırdı ve şunları söylerdi: ‘Bu isyan edenlere Doğu’dan mektuplar 

gelir şunları şunları yapacaksınız diye talimatlar verirlerdi. Babam papaz 

olduğu için ondan gizlemezlerdi. Ama babam bağırır çağırır bunun sonu-

nun kötü olacağını söylerdi. Yapmayın, etmeyin diye yalvarırdı. Ama onlar 

bayrak açarak, bağırıp çağırarak yürürler, Ermenistan kurmak için etra-

fı  kışkırtırlardı. Hayriye Kuyucu’nun kız kardeşleri, daha sonra Paris’e 

Hatun Bacı -Ermeni kökenli... yardımsever bir komşumuzdu- vb…

24  Bu benzeri faaliyetlerden olarak …Kayseri, Yozgat,, Talas ve Gemerek’te ve mevâkı’ı-i sâi-

rede birer komite teşkil edip Ermeni camaatı ezhanını tahtîş eylemek ve posta vurmak ve 

kat‛-i tarik ve katl-i nufûs etmek gibi bir takım harekât-ı ihtilâyyeye… Ayrıntılı bilgi için 

bkz. Hüseyin Nazım Paşa, a.g.e., s.27.



304

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



yerleşmişlerdir.. Kardeşlerini görmek için zaman zaman İnönü döneminde 

Paris’e gidip gelmiştir. Anlattığına göre; kendisinin Türkiye’ye dönmeme-

si için kardeşleri çok çaba sarf etmişler, ‘kıyım ve öldürme’ sözleriyle onu 

usandırmışlardır. O da onlara şunları söylemiş: ‘Ben de sağım, işte sizler 

de sağsınız, Paris’te rahat bir hayat sürüyorsunuz. Toplu bir öldürme ol-

saydı şimdi burada bir arada olur muyduk?’ demiştir

25

.



Şimdi M. Güner Demiray’ın anısı ile o günlerin tarihî olayları arasın-

da bağlar şu şekildedir: 

Birinci Dünya Savaşı başlarken Ermeniler, gruplar halinde Rus ordu-

suna katılarak özel Ermeni taburları teşkil etmişler ve Osmanlı Devleti’ne 

karşı  fi ilen  savaşa girmişlerdi. Cephe gerisine özellikle Doğu ve Orta 

Anadolu’da kalabalık  şekilde yaşayan Ermeniler kilisenin öncülüğünde 

silâhlandılar. Eli silâh tutan Türklerin cephede bulunmaları, geride ka-

lanları tamamıyla savunmasız bıraktı. Van, Erzurum, Erzincan, Sivas ve 

Yozgat’ta kasaba ve köylerde Müslümanlar vahşice öldürülüyordu. Taşnak 

Komitesi ise yandaşlarına verdiği talimatlarla, Rus ordularının sınırı geçti-

ğinde ve Osmanlı orduları geri çekilmeye başladığında her yerde isyanlar 

çıkarmalarını istemiştir

26

.. 


Erzurum’da, Kafkasya’dan gelen Taşnak delegelerinin de katıldığı 

Ermeni toplantısında alınan kararlardan dördüncüsü şu idi:...Türk ordu-



su ricat eder, yahut ilerleyemeyecek duruma gelirse, çetelerin ellerindeki 

programa uygun olarak ordu gerisinde faaliyete geçmeleri... Kararlar ay-

nen uygulanır. Bu söz konusu dördüncü maddede belirtilen ortam 1914’ün 

sonundan itibaren çok belirgin bir duruma gelince Ermeni ihtilâl ve terör 

faaliyetleri çığırından çıkar. Artık cephede savaşan Türk ordusunun geri-

sinde emniyet kalmamıştır. Van, Erzurum, Şebinkarahisar, Sivas, Gemerek 

ve benzer yerlerde Ermeni çeteleri derhal faaliyete geçer. Köyler, kasaba-

lar yakılır, masum savunmasız Türkler katledilir

27

...



25 M. Güner Demiray, http://www.mudafaai-hukuk.com.tr/test/okuyucu/8_gunerdemiray.

htm


26 Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918, Cilt I, Genelkurmay ATESE ve Ge-

nelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayını, Ankara 2005, s.123-129; Saray, Ermenistan ve 

Türk-Ermeni İlişkileri, s.55-59; Küçük, a.g.e., s.115, 121; Metin Ayışığı, “Ermeni Tehciri 

Konusunda Yeni Perspektifl er”, Türkiye’nin Ermeni Meselesi Sempozyumu, Celal Bayar 

Üniversitesi ve Manisa Yöresi Türk Tarihi ve Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi, 

Manisa 23-25 Mayıs 2002.

27  Ahmet Tetik, “Belgelerin Diliyle Gerçekler”, Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-

1918, Cilt I, Genelkurmay ATESE ve Genelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayını, Ankara 

2005, s.V-VII.


305

Dr. Seyfullah KORKMAZ

İşte M. G. Demiray’ın naklettiği anılarda sözü edilen Gemerek’teki 

Ermeni isyanının sebebi de budur. Ardından sunacağım Özvatan (Çukur) 

çevresinde geçen anılar da Gemerek olaylarının, başka bir ifade ile savaşan 

Türk ordusunun gerisindeki emniyeti bozma ve askerimizi iki ateş arasın-

da bırakma hareketinin

28

 bir uzantısıdır.



VI- Önceleri Özvatan’da Yaşamış Olup 1923 Yılında  İmzalan 

Lozan Antlaşması Mübadele Hükümleri Gereği Yunanistan’a 

Göç Etmiş Olan Kimselerin Anlattığı Anılar ve Bunları 

Doğrulayan Beyanlar

1914 yılı ortalarında Gemerek ve Çat köyünde isyan başlatan Ermeni-

ler, eşkıya mangaları oluşturup, bunları çevrenin stratejik yerlerine yerleş-

tirmeye başladılar. 

Amaçları, çevredeki Müslüman köylerine saldırılar yaparak Osmanlı 

emniyet kuvvetlerinin bir kısmını Gemerek-Çat-Çukur istikâmetine çek-

mek suretiyle, Ruslarla savaş halinde olan Türk birliklerine gönderilecek 

destek kuvvetlerini azaltmak ve Türk savunma hattını iki ateş arasında bı-

rakmaktı

29

. Bu durumu, Mustafa Kemal Atatürk, Amerikalı gazeteci Cla-



rence K. Streit’in sorusu üzerine şu cümleleri ile izah etmişti: 

...Rus ordusu, 1915’te bize karşı taarruzunu başlattığı bir sırada o 

zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askerî birliklerimi-

zin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve 

malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi 

daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoyla-

rımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tah-

rip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Bu cinayetleri 

işleten ve safl arına eli silâh tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silâh, 

cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından 

itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan is-

tifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaf-

fak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı

30

...

28  Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, s.55, 196.

29  Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, s.55-57, 117, 196.

30  Atatürk’ün Millî Dış Politikası, Millî Mücadele Dönemine Ait Yüz Belge, C. I, Kültür 

Bakanlığı Yayını, Ankara 1994, s.259-276; Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, 

s.117, 196.


306

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

  İşte bu terör eylemleri kapsamında olarak, 1915 yılı baharında bir 

Ermeni öncü birliği, saldırılar yapmak gayesiyle Gemerek’te yaptıkları

31

 

plan çerçevesinde, Çat köyünden kalkarak Özvatan istikâmetinde ilerle-



meye başlar.. 

Sayıları 300’ü geçen Ermeni eşkıya birliği, Çukur-Taşlık arasındaki 

hâkim ve son derece stratejik bir yer olan Murat Tepesi’ne yerleşip pusu 

kurar. İçlerinde bir de kadın vardır. 

O yıllarda (1914) Çukur, Kayseri’ye bağlı bir köy. Nüfusunun yarısı 

Müslüman Türk, yarısı Hıristiyan Türk. Çukur’da sadece Türkçe konuşu-

luyor.. dağ, tepe, yer... tüm isimler Türkçe. Türkçe düşünülüyor, Türkçe 

anlatılıyor, Türkçe yazılıyor.. Müslüman kelimesi pek fazla kullanılmıyor. 

Hıristiyanlardan birisi Müslüman dinine geçtiği zaman Türk oldu diyorlar. 

Müslüman olsun Hıristiyan olsun, düğünlerine beraber gidiyorlar, vefat 

eden olursa ölü evinde beraber ağlıyorlar. Köyün hocası Hasan Efendi ile 

köyün papazı her gün bir araya geliyorlar, sohbet ediyorlar, eğer köyde 

bir hasta varsa elden gelen tedavinin yapılmasının yanı sıra, hoca da pa-

paz da ziyaret ediyor aynı hastayı. Zaman zaman yakın köyler arasında 

güreş müsabakaları yapılıyor. Müslüman-Hıristiyan beraberce gidiyorlar 

güreşi seyretmeye... Çukur’dan da güreşe çıkan pehlivanlar oluyor. Müslü-

man olsun Hıristiyan olsun, çıkan pehlivanlar lehine tezahürat yapıyorlar, 

yenene alkış tutuyorlar. Köyde birkaç tane köy odası var, en meşhuru da 

Hüseyin Beyler’in odası. Akşamları köy odalarında toplanıp Türk, Hıristi-

yan beraberce sohbet ediyorlar. Odada Hıristiyan İshak, güzel sesiyle türkü 

söylerken diğerleri dinliyor... Hıristiyanlarla Türkler beraber ava gidiyor-

lar, imece olduğunda tüm köy halkı katkıda bulunuyor.. Çukur köyünde 

fakirlik, yoksulluk var ama bunun yanında, farklılığın güzelliği ve birlikte 

yaşamanın mutluğu da hâkim..

32

31 O yıllarda, Gemerek ve çevresi yıllardan beri süregelen komitacıların planlı çalışması so-



nucu Ermeni ihtilâl merkezi ve silâh deposu haline gelmişti. 28 Kanunusani 1895 tarihinde 

Londra’dan Plangazyan tarafından gönderilen bir mektupta şu ifadeler dikkat çekmektedir: 



… Gemerek etrafında bulunan on beş pare Ermeni köyü ahalisi ne hal içindedir ve Jirayir 

(nam-ı diğer Mardiros) vasıtasıyla tertip edilen kuvve-i ihtilâliye el-yevm vazifelerine de-

vam ediyorlar mı?.. (Vereceğiniz malûmat üzerine) oranın komitelerine daha ziyade kuvvet 

veririz. Bu mektup ve Gemerek’teki diğer Ermeni yıkıcı faaliyetleri için bkz. Hüseyin Na-

zım Paşa, a.g.e., s.17, 18, 27, 28, 30, 34, 39. 58, 59.

32 Yaşlıların Anlatımları; (Hanifi ’nin şehit edildiği yıllarda Çukur’da yaşamış olup mübadele 

gereği Yunanistan’a gidenlerin) Lorisa’ya Bağlı Karditsa İlçesinin Kapodokika Beldesin-

de 16.06.1984 Yılında Video Kasetine (Sesli-Görüntülü) Anlattıkları Anılar, Ercan Alımcı 

Özel Arşivi, Kayseri. 



307

Dr. Seyfullah KORKMAZ

1915 Mart ayında Çukur’da tüm erkekler, ya Çanakkale cephesine ya 

da Erzurum cephesine gittikleri için köyde sadece kadın, yaşlı ve çocuklar 

kalmıştı. Osmanlı idarecileri, bu gibi yerlerin tümden tüme savunmasız 

kalmaması için bir karakol kurmuşlardı. Ama karakoldaki jandarma sayısı 

çok mahdut idi. Bu sıkıntılı dönemde jandarmaya yardımcı olması ama-

cıyla köyden bir ya da iki kişiyi korumacı olarak görevlendiriyordu. İşte 

Çukurlu Hüseyin Bey ve Seyit Halil Ağa oğlu Hanifi  Bey de bu şekilde 

Çukur’da korumacı olarak görevlendirilmişti

33

.

Çukur’a yaya bir buçuk saatlik bir yerde o yıllarda Hıristiyan bir köy 



olan Taşlık’ın arazi bekçisi, Gemerek-Çat-Kavak köyü tarafından gelen bir 

Ermeni çete birliğinin, Hasan isminde birini vurduklarını ve Murat Tepe-

si zirvesine çıkmakta oldukları haberini köye ulaştırır. Korumacı Hüseyin 

bey ve Hanifi  Bey, bu haberi alır almaz hemen atlarına binerek o istikâmet-

te yola çıkarlar

34

.



Niyetlerinin Çukur’a yapılacak bir Ermeni çete saldırısını önlemek ve 

durdurmak olduğu bellidir. 

Erzincan-Erzurum hattında Türk ordusunun çok zor durumda olduğu 

günlerde, ordumuzu iki ateş arasında bırakmak

35

 ve cephe gerisine dair 



telaşa kapılmalarını sağlamak amacıyla, Taşnak ileri gelenlerinden sonra 

da Fransızlardan da Gemerek-Çat çevresi Ermenilerine, çevredeki Müslü-

man köylere baskınlar yapmaları

36

 hususunda emir ve talimatlar verildiği 



anlaşılmaktadır. 

O yıllarda Çukur’da yaşamış olup, mübadele ile Yunanistan’ın bir kö-

yüne yerleşmiş olan Hıristiyanların bizzat video kasetinde sesli anlattıkları 

ve köyün yaşlılarından dinlenen anılara göre olaylar şöyle gelişmiştir:

Hüseyin Bey ve Hanifi  Bey, Murat tepesi istikâmetinde ilerlerlerken 

aynı anda gafi l avlanmamak için yan yana yürümeyi bırakıp 200- 300 met-

relik aralıkla iki yandan ilerlemeye başlarlar. Hanefi  Bey, el işareti yaparak 

Hüseyin Bey’e orada beklemesini, kendisinin ise ilerleyeceğini bildirir ve 

atını zirveye doğru sürer. Tepe zirvesinde bulunan Ermeniler, kendilerine 

yaklaşmakta olan ve farklı yönlerdeki altıları görürler ve kuşatıldıkları-

nı zannederler. Biraz sonra da içlerinden iki kişi kendilerine yaklaşmakta 

olan Hanifi ’yi uzaktan tanır... Tanıyanlar, Hanifi ’nin  babasına ait değir-

33 Yaşlıların Anlatımları; Alımcı, “Hanifi ’nin Türküsü”, Erciyes, S.307-308, Temmuz-Ağus-

tos 2003, s.52.

34 Alımcı a.g.m., s.52. 

35  Saray, a.g.e., s.55-56, 196; Tetik, a.g.e., s.V-VII ve devamı.

36  Saray, a.g.e., s.55-56, 196; Ahmet Tetik, a.g.e., s.V-VII ve devamı.


308

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

mende uzun yıllar işçi olarak çalışmış olan iki Ermenidir. Çat-Çukur arası 

yolu iyi bildikleri için saldırı çetesine kılavuz oldukları anlaşılmaktadır. 

Aralarında geçen kısa konuşmalardan sonra Ermeniler Hanifi ’ye  birden 

şöyle seslenirler: 



Hanifi !.. bilirsin baban Seyit Halil Ağa’nın çok ekmeğini yedik, sofra-

sına günlerce oturduk...

Hanifi , korunmasız bir yerdedir, ilerideki kayayı kendine siper almak 

için atını sürer. Çete içerisinde bir de bayan vardır. 

Bu esnada çete içinde bulunan bu Ermeni kadın, ateş eder ve attığı 

kurşun Hanifi ’nin alnına isabet eder ve Hanifi  Bey o anda şehit olur (Mart 

1915).


 Hanifi ’nin, düşüp şehit olduğunu gören diğer bir Ermeni, koşup üze-

rini arar ve yeleğindeki cep saatini alarak kaçar

37

.

Haber, Çukur’a hemen duyulur. Çoğunluğu çocukların ve kadınların 



oluşturduğu kalabalık Murat tepesi istikâmetinde yollara düşerler.

Koşar ayak, yalınayak, toz toprak içinde ilk gelenlerin başında 

Hanifi ’nin kız kardeşi Ayşe (Arıboğan) Hanım vardır... Hanifi ’nin babası 

Kayseri’de olduğu için cenaze gömülmeyerek bir gün bekletilir...

Şehidin defninden altı ay sonra Hanifi ’yi vuran Ermeni kadının baba-

sı, Seyit Halil Ağa’ya haber göndererek, Seyit Halil Ağa’nın evinde yirmi 



gün misafi r kalan bir Ermeni olduğunu, Hanifi ’nin saatini geri vermek is-

tediğini söyletir. Seyit Hali Ağa da saati istemediğini bildirerek görüşmek 

istemez


38

....


Bir yıllık evli olan Hanifi ’nin hanımı Balcı kızı Fadime, üç aylık kızı 

Leyli’yi bağrına basıp şu ağıtı söyler:



Taşlık’ın yolu yokuşu

Murat tepesi Ağdağ’a karşı

……………………………

Hanifi ’nin tebdili şaştı

37 Yaşlıların Anıları; (Hanifi ’nin şehit edildiği yıllarda Çukur’da yaşamış olup mübadele gere-

ği Yunanistan’a gidenlerden) Giryaki Panagidodis ve Arkadaşlarının Anıları, Ercan Alımcı 

Özel Arşivi, Kayseri. 

38 Alımcı, a.g.m., s.52; 16.06.1984 tarihli a.g.e., Video Kaydı ve özel arşiv.


309

Dr. Seyfullah KORKMAZ



Taşklık’ın yolu arpa

Gır at gelir gırpa gırpa

Hanifi  de şehit düşmüş

Ellerini çırpa çırpa

Samanlıkta sarı saman

Hanifi ’nin hali yaman

Kayseri’de babası var

Bir günlük dursun aman

Belinde kuşağı sarı

Alnından akar kanı

Ana ben biliyom

Hanifi  gelmez gayrı

Kara çadırlı babam

Gamgalara karıştı atam

Yüce gönlüm yüce

Geçti Hanifi  bu dünyadan

Aman n’oldu bize n’ldu

Sarardı gül benzim soldu

Taşlık’tan haberci gelmiş

Hanifi  de şehit oldu

Ameleri ameleri

Leyli’m öksüz demeleri

Hanifi ’yi düşümde gördüm

Kapıya bayrak çekenleri

39

.



39 Alımcı, a.g.m., s.52.

310

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Olay Kayseri’ye bildirilir. Askerî birliğin gelmesi üzerine çete orman-

lık alanda gizlenir.. Daha sonraki aylarda bu Ermeni çetesinin Çukur yakı-

nından geçtiği, aralarındaki bayanın doğum yaptığı, çete reisinin adamla-

rımı tehlikeye sokar diyerek bebeği boğdurup öldürttüğü, sonra da Adana 

tarafına geçerek Fransız ordusuna katıldıklarına dair haberler gelir.

Sözün burasında, mübadele gereği Çukur’dan Yunanistan’a giden İs-

hak ….?’ın ağzından 1910’lu yılların yaşam anılarından kısa bir bölümü 

sunmak istiyorum:

Biz Türkiye’de iken Türklerle beraber ava giderdik. Tüfeğim var 

idi. Bir gün Pastek’in Astos, ben, kalabalık ava gittik. Hasan Kahyala-

rın Şükrü’nün meterisine vardık. Hazım’ın oğlu Hacı da geldi. Meteriste 

dört kişi olduk. O gün bir erkek keklik vurdum. Kekliği, o gün hiç vura-

mamış Ümmügülsüm’ün Mustafa’ya verdim. Bir gün Hüseyin Beyler’in 

odasında, bir gün Karaköse’nin oğlunun odasında, bir gün Delibeyler’in 

Ali Efendi’nin odasında, diğer gün Solak’ın oğlunun odasında beraber 

olurduk. Davet edip çağırırlar, oynatırlardı. Köye büyük bir adam geldiği 

zaman Karsantılı’nın Kosti keman (saz) çalar ben de türkü söyler oynar-

dım. Bir gün yine beni Hüseyin Beyler’in odasına çağırdılar. Orada çalıp 

çığırıp, (bir şeyler) içip türkü söylüyoruz, Türklerden Hıristiyanlardan hep 

beraber hendek eşmeye gedecekler. Türklerin hepsine çok çok selam ede-

rim

40

...



Yine mübadele gereği Yunanistan’a gidenlerden Girayki Panagidodis 

Türkiye’den ayrılışından 38 yıl sonra, 1960’lı yıllarda eski köyü Çukur’a 

ziyarete geldi. Hayatta kalan arkadaşlarını buldu. Birlikte mutlu yaşam 

anılarını yad ettiler. Çukurlular onu sevinçle karşıladılar ve pek çoğu evin-

de misafi r etmek için seferber oldu. Çok ısrar eden Mehmet Arslangiray 

40 Bu anılar o günlerin Çukur ağzı ile İshak …..?’ın dilinden (yaklaşık)  şu  şekildedir:  Biz 



Türkiye’daykene Türkiya’da Türklerinen barabar ben ava giderdim. Tüfeğam varıdı. Bir 

gün Pasteğin Astos, ben, kalabalıkh, ava getttik. Hasan Kaagliğ  Şükrü’nün meterisine 

vardıhk. Orıya Hazım’ıng oğlu Hacı da geldi. Meteriste dört dene olduk. Oğöng ben bir 

erkek keklik vurdum.. Ümmüsün’ün oğlu da var idi hiç vuramamış, kekliği Ümmüsü’nüng 

Mustafa’ya verdim.. Haydi bağlım, böğong Üsümbeğ’gilin odasında, böğonğ Garaköse-

niğ Oğlu’nun odasında, böğonğ Delibağlıng Ali Efendi’nin odasında, Solağıng Oğlu’nun 

odasında olurduk, böyle götürürler oynatırlardı.. Soğra köğe böyük bir adam geldiğinde 

de Garsantılınığ Kosti, keman çalar ben de türkü çağrır oynardım Bir gün ağşam beni 

Üsümbeğ’in odasına çağırdılar, orada çalıp çığrıp, içiyokh türkü söylüyohk. Türklerden 

Hıristiyanlardan hep beraber hendek atmaya gedecekler”,.. Türklerin hepsine çoh çoh se-

lam ederim. 01.07.1984’te Yunanistan’ın Lorisa İline Bağlı Karditsa İlçesinin Kapodokika 

Beldesinde Çekilmiş Video Kaydı (Sesli-Görüntülü Anı Anlatımı), Ercan Alımcı Özel Ar-

şivi, Kayseri.


311

Dr. Seyfullah KORKMAZ

(Ak Memet)’ın evinde misafi r kaldı. O yıllarda hayatta olan Hüseyin Bey 

(Hüseyin Kayhan), Rıza Efendi (Rıza Kayhan), Halil İbrahim Kaplan, Ali 

Koncaoğlu ve daha pek çok eski arkadaşları ile sohbet etti. Hoca Abdullah 

Efendi (Abdullah Karaköse)’yi ziyaret etti ve ona iyi dileklerini iletip ya-

nından ayrılırken hocam bizler için de Allah’a dua et dedi.

Yunanistan’a gidenlerin evlâtlarından bir grup (ikinci kuşak), 2002 

yılında Özvatan’a bir gezi düzenlemişlerdir. Bu gezi esnasında pek çok 

birlikte mutlu yaşama anısı dile getirilmiş ve her iki tarafın büyüklerinden 

duydukları, hafızalarda kalan aynı türküler birlikte söylenmiştir.


Download 3.42 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   41




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling