Hazirlayanlar
III- Darendelilerin Anıları
Download 3.42 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- IV- Hallacyan (Bedros) Efendi
- V- 1900-1915 Yılları, Gemerek, Çat köyü ve Sızır
- VI- Önceleri Özvatan’da Yaşamış Olup 1923 Yılında İmzalan Lozan Antlaşması Mübadele Hükümleri Gereği Yunanistan’a
III- Darendelilerin Anıları Önceleri Darende’de yaşayan, 1915 yılında çıkarılan Ermeni İskân Kanunu gereği Halep’e (ki o zaman orası, Osmanlı Devleti’nin en emin ve en müreffeh şehirlerden biri idi) yerleştirilen Ermenileri, Darendeliler, gidişte uğurlamışlar ve ardında da unutmamışlar ve bir iş için ya da hacca gidişlerinde Halep’te onları ziyaret etmişlerdir 16 .
kanuna Tehcir Kanunu denilmesi hatadır. Kanun İskân Kanunu’dur. Olay, deprem ya da heyelan sebebiyle tehlikeli bir yerden alınıp emin yere nakle- dilen insanların durumuna benzer bir durumdur. Devlet, Ermeni vatandaş- larını, vatanın merkezinde -kalbinde- emin bir yer olan Halep ve çevresine yerleştirmiştir. Halep’e uğurlama ve Darende’de birlikte mutlu yaşam anıları: Halep yolcusu. Güneş yükselmekte, azdan ısıtmaya başlamakta. Yolcu edecekler de yolcular da vaktin pek geçmesini istememekte. Sürücüler ise sabırsız. Erken çıkıp yol almak gerekiyor... Gidecek kadınların ve yolcu edeceklerin ellerinde bükük bükük renkli, beyaz mendiller, gözleri dolu dolu. Kadınlar birbirlerini avutur gibi kok- laşmaya doymamakta. Uğurlayan Müslüman tazeler, sürücülerden biraz sakınarak ayrılanlarla son kucaklaşmalarını yapmaktalar. Bunca yıllar beraber yemiş, içmiş, birbirlerine ikramda, hizmetlerde bulunmuşların, acı tatlı günlerde karşılıklı yardım görmüşlerin boğulan hıçkırıkları. İki tarafl ı birbirine iyi dilekler, tembihlemeler... Görüşülemeyenlere selam bırakmalar... Sabahın alacakaranlığında hazırlanmış azıklar, çıkınlarla, paketlerle yerlerine veriliyor. Un helvaları, peynir helvaları iyi anı olsun diye şekerle yapılmıştı. İnce undan (kepeği alınmış) tereyağında pişmiş lokumlar, gevrek gevrek... Peynirli, ıspanaklı, tereyağında kızarmış börek- 15 Dunn, a.g.e., s.358-363; Kevenk, a.g.e., s.261-266. 16 İsmail Arıkan, Mahallemizde Ermeniler, İstanbul 2001 s.1-14, 94; Ahmet Akgündüz-Said Öztürk, Darende Tarihi, İstanbul 2002, s.357. 301 Dr. Seyfullah KORKMAZ ler. Günlerce sürecek yollarda bunlar tok tutardı ve çabuk bozulmayacak şeylerdi. Altın sarısı dut pestilleri ile seçme ceviz içi koyanlar da olmuştu. Yolcu kadınların kalanlara verdikleri küçük kolye, yüzük, nazarlıklar, men- diller, eldivenler, çoraplar... Hayvanlar tek sıra yola yukarı yürümeye başladı. Az sonra yol batıya doğru yöneliyor, Heyik’e doğru ilerliyor. Yolcular, kadın ve erkek, onların sağında solunda, üzgün dikkatli. En arkada uğurlayanlar. Çocuklar arala- rında zıplıyorlar 17 ... İki hafta sonra sürücüler döndüklerinde, yolcularını herhangi eşkıya ya da edepsiz baskınına uğramaksızın Antep’e selamet hastalıksız ulaştır- dıklarını ve oradan da Halep’e götürerek güvenilir kimselerle tanıştırdık- larını söylemişlerdi 18 . Yaşlı ya da yaşlılığa dönmüş Ermeni kadınlarının hepsine Gelin Aba (Abla) derdik. Bunlardan birisi mahallede adeta merkezdi... Soğukça bir gün, akşam yemekten sonra idi. Gelin Aba, gece oturmasına bize geldi. Özelden daha özel bir kabul gördü, anamla pek dostça bakıştılar. Köz ta- vası ile getirilen ateş kürsünün tandırına konmuş, herkes çekebildiğince kalın yorganı göğsüne kadar getirmişti. Bir yandan hal hatır sorarken Ge- lin Aba oturdu, ayaklarını herkes gibi yorganın altına uzattı. Başka hanım komşular da vardı. Torus anasını bırakıp evlerine dönmüştü. Konuşmalar sürerken kürsünün üstüne ceviz, kavurma, çeşitli pestiller, meyve, leblebi, peksimetler, üzümler yığıldı. Yaşlı teyzelere ve Gelin Aba’ya kahve yapıldı. Çay o zamanlar yaygın değildi. Gelin Aba kardeşlerim gibi beni de çok severdi. Ondan hep gülümser yüz görürdük 19 ... İsmail Arıkan’nın Mahallemizdeki Ermeniler isimli eserindeki anılar, Türk ve Ermenilerin birlikte, uzun yıllar mutlu bir yaşam geçirdiklerini ve birbirlerinin kültürlerinden son derece etkilendiklerini belgelemektedir.
Nafıa Nazırı Noradokyan Efendi istifa edince yerine konacak bir Ermeni vatandaşa lüzum görülmüştü. Araya araya Hallaçyan’ı buldular. Avrupa’da hukuk doktorası yapmıştı; Türkçe biliyordu. Ermeni komitacı- lardan hiçbirine mensup değildi, Osmanlılık idealine bağlı görünüyordu. 17 Arıkan, a.g.e., s.1-11. 18 Arıkan, a.g.e., s.14. 19 Arıkan, a.g.e., s.39-40. 302 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Güzel, uzun bir sakal yüzünü süslüyordu. Yeni fi kirli idi. Bu meziyetlerini göz önüne alan Osmanlı hükümeti, Hallacyan Efendi’yi Nafıa Bakanlığı’na getirdi 20
Osmanlı İmparatorluğu’nun Nafi a Nazırı Hallacyan Efendi, işi ciddi- ye aldı. Bakanların en devamlı ve en çalışkanlarından biri oldu. Memur- larına heybetli tavırlarla nutuklar verdi. Kendisine bağlanan ümitleri boşa çıkarmadı ve Osmanlılık politikasına bağlı kaldı. İlk icraatı ile en ateşli milliyetçilere bile parmak ısırttı. Haydarpaşa’da bir açılış töreni (küşat res- mi) yapılıyordu. Alman direktör Kauç, vükelâdan, rüfekadan, yerliden ve ecnebiden mürekkep büyük bir heyet huzurunda nutkunu okumak üzere ayağa kalktı. Birdenbire, kulaklara, alışmadığımız, bilmediğimiz bir dil çarptı. Bu ne tuhaf Almanca idi! Hayır, herkes aldanıyordu. Bir kelime Türkçe bilmeyen direktör Kauç şimdi Babıâli üslûbuyla Türkçe bir nutuk söylüyordu, yani elindeki kâğıttan okuyordu! Gözlerim Hallacyan’a gitti. O bakışlarında bir zafer tebessümü ile mağrur sakalını okşuyordu. Sonra bana izahat vererek aynen şöyle dedi:
21 ... Bulgaristan Kralı Ferdinand, Sultan Reşat’ı ziyarete geldiği zaman Hallacyan Nafi a Nazırı bulunuyordu. Osmanlı bakanları içerisinde Ferdi- nand üzerinde en çok etki yapanı, unutulmaz bir hatıra bırakanı şüphesiz Hallacyan idi 22 .
rını anlıyoruz. V- 1900-1915 Yılları, Gemerek, Çat köyü ve Sızır G. G. Demiray diyor ki: Ben Gemerekliyim. Benim aile tarihim Gemerek’in tarihiyle özdeştir. Yaşlı kişilerden dinlediğime 23 ve yaptığım araştırmalara göre Osmanlı dö- 20 Hüseyin Cahit Yalçın, Tanıdıklarım, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2002, s.155. 21 Yalçın, a.g.e., s.156. 22 Yalçın, a.g.e., s.156-157. 23 Fikri Cadoğlu, Gülhanım Demiray -Babaannem-, Fatma Ünalmış -Anneannem-, Hayriye Kuyucu -Ermeni kökenli, İshak Çavuşla evli, en iyi komşumuz-, Kiraz Demiray -Annem-,
303 Dr. Seyfullah KORKMAZ neminde Gemerek ve çevresinde oldukça bir Ermeni nüfusu bulunmakta- dır. O zamanlar Gemerek’in orta yerinde taş yapı kiliseleri vardı. Türklerle kardeş kardeş geçinip gitmektedirler. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar göze batan bir olay yaşanmamıştır. Rahattır Ermeniler. Servet sahi- bidirler. Özellikle nalbantlık, kuyumculuk, ticaret meslekleri onların elin- dedir. Türkler daha çok tarımla uğraşmakta ve askerlik yapmaktadırlar. XIX. yüzyılın sonlarına doğru Çarlık Rusyası’nın desteği ile Taşnak ve Hınçak örgütlenmeleri başlamış, Kayseri Talas’tan bu yana Amerikan misyoner propagandaları 24 bir Ermeni devleti kurma fi krini yörede ya- şayan Ermeni toplumuna aşılamaya durmuştur. Bu gizli, açık çalışmalar meyvelerini Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında vermeye başla- mıştır. Tam savaşın içinde, Gemerek ve çevresinde bir Ermeni isyanı ken- dini göstermiştir. Özellikle Taşnakçı Ermeni militan gençler ve bunların arkasına takılanlar Ermeni bayrağı açarak yürüyüşler düzenlemişler, Türk mahallelerine yer yer zarar vermişlerdir. Bu bulanık ortamda dostluklar, komşuluklar, kardeşçe ilişkiler sönmüş, Ermeni devleti kurma hayalleriyle gözü dönmüş topluluklar oluşmuş, bunlar Türk halkına öfke ve kin kusarak meydan okumaya başlamışlardır. Gemerek ve çevresinde şiddetli çarpış- malar olmuştur. Dendil Kayalıkları silâhlı Ermeni çetelerinin barınağı ha- line gelmiş, günlerce karşılıklı boğuşmalar yaşanmıştır. Her iki taraftan da çok sayıda insan ölmüştür. Yine Sızır’da Ermeni çeteleri tarafından birçok Türk öldürülmüştür. Hatta dağlık Çat köyünde kanlı savaşlar olmuş, Çat geçici bir süre çevreye kin kusan Taşnakların ordugâhı haline gelmiştir adeta... ...Evimizin bir üyesi bildiğimiz sürekli konuğumuz saygıdeğer Hay- riye Kuyucu (Hayriye ablamız) Gemerekli bir Ermeni papazının kızıdır. Gemerek’ten İshak Çavuş’la evlenmiştir. O, bu olayları yaşadığını bize sık sık anlatırdı ve şunları söylerdi: ‘Bu isyan edenlere Doğu’dan mektuplar gelir şunları şunları yapacaksınız diye talimatlar verirlerdi. Babam papaz olduğu için ondan gizlemezlerdi. Ama babam bağırır çağırır bunun sonu- nun kötü olacağını söylerdi. Yapmayın, etmeyin diye yalvarırdı. Ama onlar bayrak açarak, bağırıp çağırarak yürürler, Ermenistan kurmak için etra- fı kışkırtırlardı. Hayriye Kuyucu’nun kız kardeşleri, daha sonra Paris’e Hatun Bacı -Ermeni kökenli... yardımsever bir komşumuzdu- vb… 24 Bu benzeri faaliyetlerden olarak …Kayseri, Yozgat,, Talas ve Gemerek’te ve mevâkı’ı-i sâi-
bkz. Hüseyin Nazım Paşa, a.g.e., s.27. 304 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER yerleşmişlerdir.. Kardeşlerini görmek için zaman zaman İnönü döneminde Paris’e gidip gelmiştir. Anlattığına göre; kendisinin Türkiye’ye dönmeme- si için kardeşleri çok çaba sarf etmişler, ‘kıyım ve öldürme’ sözleriyle onu usandırmışlardır. O da onlara şunları söylemiş: ‘Ben de sağım, işte sizler de sağsınız, Paris’te rahat bir hayat sürüyorsunuz. Toplu bir öldürme ol- saydı şimdi burada bir arada olur muyduk?’ demiştir 25 . Şimdi M. Güner Demiray’ın anısı ile o günlerin tarihî olayları arasın- da bağlar şu şekildedir: Birinci Dünya Savaşı başlarken Ermeniler, gruplar halinde Rus ordu- suna katılarak özel Ermeni taburları teşkil etmişler ve Osmanlı Devleti’ne karşı fi ilen savaşa girmişlerdi. Cephe gerisine özellikle Doğu ve Orta Anadolu’da kalabalık şekilde yaşayan Ermeniler kilisenin öncülüğünde silâhlandılar. Eli silâh tutan Türklerin cephede bulunmaları, geride ka- lanları tamamıyla savunmasız bıraktı. Van, Erzurum, Erzincan, Sivas ve Yozgat’ta kasaba ve köylerde Müslümanlar vahşice öldürülüyordu. Taşnak Komitesi ise yandaşlarına verdiği talimatlarla, Rus ordularının sınırı geçti- ğinde ve Osmanlı orduları geri çekilmeye başladığında her yerde isyanlar çıkarmalarını istemiştir 26 ..
Erzurum’da, Kafkasya’dan gelen Taşnak delegelerinin de katıldığı Ermeni toplantısında alınan kararlardan dördüncüsü şu idi:...Türk ordu- su ricat eder, yahut ilerleyemeyecek duruma gelirse, çetelerin ellerindeki programa uygun olarak ordu gerisinde faaliyete geçmeleri... Kararlar ay- nen uygulanır. Bu söz konusu dördüncü maddede belirtilen ortam 1914’ün sonundan itibaren çok belirgin bir duruma gelince Ermeni ihtilâl ve terör faaliyetleri çığırından çıkar. Artık cephede savaşan Türk ordusunun geri- sinde emniyet kalmamıştır. Van, Erzurum, Şebinkarahisar, Sivas, Gemerek ve benzer yerlerde Ermeni çeteleri derhal faaliyete geçer. Köyler, kasaba- lar yakılır, masum savunmasız Türkler katledilir 27 ... 25 M. Güner Demiray, http://www.mudafaai-hukuk.com.tr/test/okuyucu/8_gunerdemiray. htm
26 Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918, Cilt I, Genelkurmay ATESE ve Ge- nelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayını, Ankara 2005, s.123-129; Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, s.55-59; Küçük, a.g.e., s.115, 121; Metin Ayışığı, “Ermeni Tehciri Konusunda Yeni Perspektifl er”, Türkiye’nin Ermeni Meselesi Sempozyumu, Celal Bayar Üniversitesi ve Manisa Yöresi Türk Tarihi ve Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi, Manisa 23-25 Mayıs 2002. 27 Ahmet Tetik, “Belgelerin Diliyle Gerçekler”, Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914- 1918, Cilt I, Genelkurmay ATESE ve Genelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayını, Ankara 2005, s.V-VII.
305 Dr. Seyfullah KORKMAZ İşte M. G. Demiray’ın naklettiği anılarda sözü edilen Gemerek’teki Ermeni isyanının sebebi de budur. Ardından sunacağım Özvatan (Çukur) çevresinde geçen anılar da Gemerek olaylarının, başka bir ifade ile savaşan Türk ordusunun gerisindeki emniyeti bozma ve askerimizi iki ateş arasın- da bırakma hareketinin 28 bir uzantısıdır. VI- Önceleri Özvatan’da Yaşamış Olup 1923 Yılında İmzalan Lozan Antlaşması Mübadele Hükümleri Gereği Yunanistan’a Göç Etmiş Olan Kimselerin Anlattığı Anılar ve Bunları Doğrulayan Beyanlar 1914 yılı ortalarında Gemerek ve Çat köyünde isyan başlatan Ermeni- ler, eşkıya mangaları oluşturup, bunları çevrenin stratejik yerlerine yerleş- tirmeye başladılar. Amaçları, çevredeki Müslüman köylerine saldırılar yaparak Osmanlı emniyet kuvvetlerinin bir kısmını Gemerek-Çat-Çukur istikâmetine çek- mek suretiyle, Ruslarla savaş halinde olan Türk birliklerine gönderilecek destek kuvvetlerini azaltmak ve Türk savunma hattını iki ateş arasında bı- rakmaktı 29 . Bu durumu, Mustafa Kemal Atatürk, Amerikalı gazeteci Cla- rence K. Streit’in sorusu üzerine şu cümleleri ile izah etmişti: ...Rus ordusu, 1915’te bize karşı taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askerî birliklerimi- zin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoyla- rımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tah- rip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Bu cinayetleri işleten ve safl arına eli silâh tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silâh, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan is- tifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaf- fak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı 30
28 Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, s.55, 196. 29 Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, s.55-57, 117, 196. 30 Atatürk’ün Millî Dış Politikası, Millî Mücadele Dönemine Ait Yüz Belge, C. I, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 1994, s.259-276; Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, s.117, 196.
306 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER İşte bu terör eylemleri kapsamında olarak, 1915 yılı baharında bir Ermeni öncü birliği, saldırılar yapmak gayesiyle Gemerek’te yaptıkları 31
meye başlar.. Sayıları 300’ü geçen Ermeni eşkıya birliği, Çukur-Taşlık arasındaki hâkim ve son derece stratejik bir yer olan Murat Tepesi’ne yerleşip pusu kurar. İçlerinde bir de kadın vardır. O yıllarda (1914) Çukur, Kayseri’ye bağlı bir köy. Nüfusunun yarısı Müslüman Türk, yarısı Hıristiyan Türk. Çukur’da sadece Türkçe konuşu- luyor.. dağ, tepe, yer... tüm isimler Türkçe. Türkçe düşünülüyor, Türkçe anlatılıyor, Türkçe yazılıyor.. Müslüman kelimesi pek fazla kullanılmıyor. Hıristiyanlardan birisi Müslüman dinine geçtiği zaman Türk oldu diyorlar. Müslüman olsun Hıristiyan olsun, düğünlerine beraber gidiyorlar, vefat eden olursa ölü evinde beraber ağlıyorlar. Köyün hocası Hasan Efendi ile köyün papazı her gün bir araya geliyorlar, sohbet ediyorlar, eğer köyde bir hasta varsa elden gelen tedavinin yapılmasının yanı sıra, hoca da pa- paz da ziyaret ediyor aynı hastayı. Zaman zaman yakın köyler arasında güreş müsabakaları yapılıyor. Müslüman-Hıristiyan beraberce gidiyorlar güreşi seyretmeye... Çukur’dan da güreşe çıkan pehlivanlar oluyor. Müslü- man olsun Hıristiyan olsun, çıkan pehlivanlar lehine tezahürat yapıyorlar, yenene alkış tutuyorlar. Köyde birkaç tane köy odası var, en meşhuru da Hüseyin Beyler’in odası. Akşamları köy odalarında toplanıp Türk, Hıristi- yan beraberce sohbet ediyorlar. Odada Hıristiyan İshak, güzel sesiyle türkü söylerken diğerleri dinliyor... Hıristiyanlarla Türkler beraber ava gidiyor- lar, imece olduğunda tüm köy halkı katkıda bulunuyor.. Çukur köyünde fakirlik, yoksulluk var ama bunun yanında, farklılığın güzelliği ve birlikte yaşamanın mutluğu da hâkim.. 32 31 O yıllarda, Gemerek ve çevresi yıllardan beri süregelen komitacıların planlı çalışması so- nucu Ermeni ihtilâl merkezi ve silâh deposu haline gelmişti. 28 Kanunusani 1895 tarihinde Londra’dan Plangazyan tarafından gönderilen bir mektupta şu ifadeler dikkat çekmektedir: … Gemerek etrafında bulunan on beş pare Ermeni köyü ahalisi ne hal içindedir ve Jirayir (nam-ı diğer Mardiros) vasıtasıyla tertip edilen kuvve-i ihtilâliye el-yevm vazifelerine de- vam ediyorlar mı?.. (Vereceğiniz malûmat üzerine) oranın komitelerine daha ziyade kuvvet veririz. Bu mektup ve Gemerek’teki diğer Ermeni yıkıcı faaliyetleri için bkz. Hüseyin Na- zım Paşa, a.g.e., s.17, 18, 27, 28, 30, 34, 39. 58, 59. 32 Yaşlıların Anlatımları; (Hanifi ’nin şehit edildiği yıllarda Çukur’da yaşamış olup mübadele gereği Yunanistan’a gidenlerin) Lorisa’ya Bağlı Karditsa İlçesinin Kapodokika Beldesin- de 16.06.1984 Yılında Video Kasetine (Sesli-Görüntülü) Anlattıkları Anılar, Ercan Alımcı Özel Arşivi, Kayseri. 307 Dr. Seyfullah KORKMAZ 1915 Mart ayında Çukur’da tüm erkekler, ya Çanakkale cephesine ya da Erzurum cephesine gittikleri için köyde sadece kadın, yaşlı ve çocuklar kalmıştı. Osmanlı idarecileri, bu gibi yerlerin tümden tüme savunmasız kalmaması için bir karakol kurmuşlardı. Ama karakoldaki jandarma sayısı çok mahdut idi. Bu sıkıntılı dönemde jandarmaya yardımcı olması ama- cıyla köyden bir ya da iki kişiyi korumacı olarak görevlendiriyordu. İşte Çukurlu Hüseyin Bey ve Seyit Halil Ağa oğlu Hanifi Bey de bu şekilde Çukur’da korumacı olarak görevlendirilmişti 33 .
olan Taşlık’ın arazi bekçisi, Gemerek-Çat-Kavak köyü tarafından gelen bir Ermeni çete birliğinin, Hasan isminde birini vurduklarını ve Murat Tepe- si zirvesine çıkmakta oldukları haberini köye ulaştırır. Korumacı Hüseyin bey ve Hanifi Bey, bu haberi alır almaz hemen atlarına binerek o istikâmet- te yola çıkarlar 34 . Niyetlerinin Çukur’a yapılacak bir Ermeni çete saldırısını önlemek ve durdurmak olduğu bellidir. Erzincan-Erzurum hattında Türk ordusunun çok zor durumda olduğu günlerde, ordumuzu iki ateş arasında bırakmak 35 ve cephe gerisine dair telaşa kapılmalarını sağlamak amacıyla, Taşnak ileri gelenlerinden sonra da Fransızlardan da Gemerek-Çat çevresi Ermenilerine, çevredeki Müslü- man köylere baskınlar yapmaları 36 hususunda emir ve talimatlar verildiği anlaşılmaktadır. O yıllarda Çukur’da yaşamış olup, mübadele ile Yunanistan’ın bir kö- yüne yerleşmiş olan Hıristiyanların bizzat video kasetinde sesli anlattıkları ve köyün yaşlılarından dinlenen anılara göre olaylar şöyle gelişmiştir: Hüseyin Bey ve Hanifi Bey, Murat tepesi istikâmetinde ilerlerlerken aynı anda gafi l avlanmamak için yan yana yürümeyi bırakıp 200- 300 met- relik aralıkla iki yandan ilerlemeye başlarlar. Hanefi Bey, el işareti yaparak Hüseyin Bey’e orada beklemesini, kendisinin ise ilerleyeceğini bildirir ve atını zirveye doğru sürer. Tepe zirvesinde bulunan Ermeniler, kendilerine yaklaşmakta olan ve farklı yönlerdeki altıları görürler ve kuşatıldıkları- nı zannederler. Biraz sonra da içlerinden iki kişi kendilerine yaklaşmakta olan Hanifi ’yi uzaktan tanır... Tanıyanlar, Hanifi ’nin babasına ait değir- 33 Yaşlıların Anlatımları; Alımcı, “Hanifi ’nin Türküsü”, Erciyes, S.307-308, Temmuz-Ağus- tos 2003, s.52. 34 Alımcı a.g.m., s.52. 35 Saray, a.g.e., s.55-56, 196; Tetik, a.g.e., s.V-VII ve devamı. 36 Saray, a.g.e., s.55-56, 196; Ahmet Tetik, a.g.e., s.V-VII ve devamı.
308 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER mende uzun yıllar işçi olarak çalışmış olan iki Ermenidir. Çat-Çukur arası yolu iyi bildikleri için saldırı çetesine kılavuz oldukları anlaşılmaktadır. Aralarında geçen kısa konuşmalardan sonra Ermeniler Hanifi ’ye birden şöyle seslenirler: Hanifi !.. bilirsin baban Seyit Halil Ağa’nın çok ekmeğini yedik, sofra- sına günlerce oturduk... Hanifi , korunmasız bir yerdedir, ilerideki kayayı kendine siper almak için atını sürer. Çete içerisinde bir de bayan vardır. Bu esnada çete içinde bulunan bu Ermeni kadın, ateş eder ve attığı kurşun Hanifi ’nin alnına isabet eder ve Hanifi Bey o anda şehit olur (Mart 1915).
Hanifi ’nin, düşüp şehit olduğunu gören diğer bir Ermeni, koşup üze- rini arar ve yeleğindeki cep saatini alarak kaçar 37 .
oluşturduğu kalabalık Murat tepesi istikâmetinde yollara düşerler. Koşar ayak, yalınayak, toz toprak içinde ilk gelenlerin başında Hanifi ’nin kız kardeşi Ayşe (Arıboğan) Hanım vardır... Hanifi ’nin babası Kayseri’de olduğu için cenaze gömülmeyerek bir gün bekletilir... Şehidin defninden altı ay sonra Hanifi ’yi vuran Ermeni kadının baba- sı, Seyit Halil Ağa’ya haber göndererek, Seyit Halil Ağa’nın evinde yirmi gün misafi r kalan bir Ermeni olduğunu, Hanifi ’nin saatini geri vermek is- tediğini söyletir. Seyit Hali Ağa da saati istemediğini bildirerek görüşmek istemez
38 ....
Bir yıllık evli olan Hanifi ’nin hanımı Balcı kızı Fadime, üç aylık kızı Leyli’yi bağrına basıp şu ağıtı söyler: Taşlık’ın yolu yokuşu Murat tepesi Ağdağ’a karşı …………………………… Hanifi ’nin tebdili şaştı 37 Yaşlıların Anıları; (Hanifi ’nin şehit edildiği yıllarda Çukur’da yaşamış olup mübadele gere- ği Yunanistan’a gidenlerden) Giryaki Panagidodis ve Arkadaşlarının Anıları, Ercan Alımcı Özel Arşivi, Kayseri. 38 Alımcı, a.g.m., s.52; 16.06.1984 tarihli a.g.e., Video Kaydı ve özel arşiv.
309 Dr. Seyfullah KORKMAZ Taşklık’ın yolu arpa Gır at gelir gırpa gırpa Hanifi de şehit düşmüş Ellerini çırpa çırpa Samanlıkta sarı saman Hanifi ’nin hali yaman Kayseri’de babası var Bir günlük dursun aman Belinde kuşağı sarı Alnından akar kanı Ana ben biliyom Hanifi gelmez gayrı Kara çadırlı babam Gamgalara karıştı atam Yüce gönlüm yüce Geçti Hanifi bu dünyadan Aman n’oldu bize n’ldu Sarardı gül benzim soldu Taşlık’tan haberci gelmiş Hanifi de şehit oldu Ameleri ameleri Leyli’m öksüz demeleri Hanifi ’yi düşümde gördüm Kapıya bayrak çekenleri 39 . 39 Alımcı, a.g.m., s.52. 310 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Olay Kayseri’ye bildirilir. Askerî birliğin gelmesi üzerine çete orman- lık alanda gizlenir.. Daha sonraki aylarda bu Ermeni çetesinin Çukur yakı- nından geçtiği, aralarındaki bayanın doğum yaptığı, çete reisinin adamla-
tarafına geçerek Fransız ordusuna katıldıklarına dair haberler gelir. Sözün burasında, mübadele gereği Çukur’dan Yunanistan’a giden İs- hak ….?’ın ağzından 1910’lu yılların yaşam anılarından kısa bir bölümü sunmak istiyorum:
40 ... Yine mübadele gereği Yunanistan’a gidenlerden Girayki Panagidodis Türkiye’den ayrılışından 38 yıl sonra, 1960’lı yıllarda eski köyü Çukur’a ziyarete geldi. Hayatta kalan arkadaşlarını buldu. Birlikte mutlu yaşam anılarını yad ettiler. Çukurlular onu sevinçle karşıladılar ve pek çoğu evin- de misafi r etmek için seferber oldu. Çok ısrar eden Mehmet Arslangiray 40 Bu anılar o günlerin Çukur ağzı ile İshak …..?’ın dilinden (yaklaşık) şu şekildedir: Biz Türkiye’daykene Türkiya’da Türklerinen barabar ben ava giderdim. Tüfeğam varıdı. Bir gün Pasteğin Astos, ben, kalabalıkh, ava getttik. Hasan Kaagliğ Şükrü’nün meterisine vardıhk. Orıya Hazım’ıng oğlu Hacı da geldi. Meteriste dört dene olduk. Oğöng ben bir erkek keklik vurdum.. Ümmüsün’ün oğlu da var idi hiç vuramamış, kekliği Ümmüsü’nüng Mustafa’ya verdim.. Haydi bağlım, böğong Üsümbeğ’gilin odasında, böğonğ Garaköse- niğ Oğlu’nun odasında, böğonğ Delibağlıng Ali Efendi’nin odasında, Solağıng Oğlu’nun odasında olurduk, böyle götürürler oynatırlardı.. Soğra köğe böyük bir adam geldiğinde de Garsantılınığ Kosti, keman çalar ben de türkü çağrır oynardım Bir gün ağşam beni Üsümbeğ’in odasına çağırdılar, orada çalıp çığrıp, içiyokh türkü söylüyohk. Türklerden Hıristiyanlardan hep beraber hendek atmaya gedecekler”,.. Türklerin hepsine çoh çoh se- lam ederim. 01.07.1984’te Yunanistan’ın Lorisa İline Bağlı Karditsa İlçesinin Kapodokika Beldesinde Çekilmiş Video Kaydı (Sesli-Görüntülü Anı Anlatımı), Ercan Alımcı Özel Ar- şivi, Kayseri.
311 Dr. Seyfullah KORKMAZ (Ak Memet)’ın evinde misafi r kaldı. O yıllarda hayatta olan Hüseyin Bey (Hüseyin Kayhan), Rıza Efendi (Rıza Kayhan), Halil İbrahim Kaplan, Ali Koncaoğlu ve daha pek çok eski arkadaşları ile sohbet etti. Hoca Abdullah Efendi (Abdullah Karaköse)’yi ziyaret etti ve ona iyi dileklerini iletip ya- nından ayrılırken hocam bizler için de Allah’a dua et dedi. Yunanistan’a gidenlerin evlâtlarından bir grup (ikinci kuşak), 2002 yılında Özvatan’a bir gezi düzenlemişlerdir. Bu gezi esnasında pek çok birlikte mutlu yaşama anısı dile getirilmiş ve her iki tarafın büyüklerinden duydukları, hafızalarda kalan aynı türküler birlikte söylenmiştir.
Download 3.42 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling