MaâRİF (Mevlâna'nın Hocası) seyyid burhâneddin tiRMİZÎ Tercüme Ali Rıza karabulut


ona hizmet edip saygı gösteriniz ve onu büyük tanıyınız!"


Download 1.12 Mb.
Pdf ko'rish
bet95/98
Sana09.02.2023
Hajmi1.12 Mb.
#1182074
1   ...   90   91   92   93   94   95   96   97   98
Bog'liq
Maarif-Seyyid-Burhaneddin-Tirmizi

ona hizmet edip saygı gösteriniz ve onu büyük tanıyınız!" (âyet 9) Ben kime 
hürmet edip yüceltti isem, siz de cân-ı gönülden ona hizmet edin ve sözlü olarak 
halk içinde onun büyüklüğünü, ululuğunu söyleyerek ona saygı gösterin ve onu 
yüceltin!
(Bey'atlaşmak)
Allâhü Teâlâ: "Gerçekten seninle bey'at edenler var ya" buyuruyor.(âyet 
210 Bu sözler de Câferü'l-Hazzâ veya Câferu'l-Huldî'ye âit sözlerdir, Sülemf'nin Hakâyık isimli Tefsirinden 
iktibas edilmiştir. 
211 Bu sözler, Sehl b. Abdullah Tüsterî'nindir. Sülemî'nin Hakâyık isimli Tefsirinden iktibastır 
212 Bu söz de yine Sehl b. Abdullah Tüsterî'nindir. Sülemî'nin Hakâyıkında ve Sehl b. Abdullah Tüsterî'nin 
tetsi-rinde zikredilmiştir, bak.s. 137. 


10) Sana ellerini uzatarak seninle bey'at yapanlar var ya, işte onlar ellerini Allah'a 
uzatmışlar ve Allah ile bey'atlaşmış gibi olmuşlardır. Yani sendeki beşeriyyet sıfatı 
geçicidir, geçici olan bir vâsıtayı, geçici olmayan bir vâsıta olarak görmek gerek.
213
Yüce Allah: "Allah'ın kuvvet ve yardımı, o bîat edenlerin vefa ve 
sadakat/arının üstündedir" buyuruyor, (âyet 10) Yani bu bey'atle onlar Allah'a 
minnet yükleyemezler, bilakis Allah'ın onlar üzerinde minneti vardır. Bazıları derler 
ki: "Onların bey'atleri ve onların kuvvetleri Hakkın gücü ve kuvvetinin altındadır, 
onları bu işe sokmasaydı, onlar bu işi başaramazlardı. Çünkü: "Kuvvet ve kudret 
ancak Cenâb-ı Hakka mahsustur"
214
Yüce Allah, onların ifadesiyle: "Bizi mallarımız, çotuğumuz, çocuğumuz, 
ailemiz oyaladı" demişlerdir, (âyet 11) Seni oyalayıp Allah'a ulaşmaktan alıkoyan 
her şey; Senin için iyi bir şey değildir, ister kadın olsun, ister çoluk-çocuk, ister mal-
mülk. Burada, bey'atten geri kalmamak için "Allah'ın rızasını kazanmağa" işaret 
olduğu gibi, huzur ve sükûna kavuşmaktan mahrum kalmamak için, dünya sevgisini 
terketmeye ve o sevgiden vazgeçmeye işaret vardır. Makamı gönül olan o sükûn ve 
o nurdan mahrum kalmamak için dünya sevgisini bırakmak gerektir. Yine makamı 
gönül olduğundan, gönülde sakin bulunduğundan ona huzur demişler ve sükûn 
adını vermişlerdir.
Yüce Allah: "Eğer inanan erler olmasaydı" buyuruyor.(âyet 25) Sehl b. 
Abdullah Tüsterî demiştir ki: "Gerçek mümin o kimsedir ki, nefsinden ve gönlünden 
gaflete düşmez. Falan vakit ne yaptım, şu anda nasıl bir haldeyim, diyerek, 
geçmişte yapmış olduğu amellerini araştırıp durur. Eğer bir değişiklik 
görürse,ağlayıp sızlamağa başlar. Nitekim yeryüzünde, Ay ve Güneş tutulması, 
deprem, yağmur yağmaması, çekirge, Veba salgını, kıtlık ve buna benzer -Allah'ın 
gazabından- bir şey musallat olduğunda, yeryuzündekiler, gerçek olarak bilirler ki, 
bütün bu belalar kendi günahlarından ve kusurlarından meydana gelmiştir, ağlayıp 
sızlamaya başlarlar. Müminler ise gerçek iman nurunun kaybolduğunu, gözyaşlarının 
kuruduğunu, gönüllerine bir kötü rüzgarın estiğini, vakit/erindeki kıymet ve 
bereketin yok olduğunu görünce, ağlamaya ve sızlamaya başlarlar. Belki bu dünya 
belaları, Hak'tan ayrılık işareti değildir, fakat gönüldeki bu değişiklikler ve bu belalar, 
Haktan ayrılık belirtisidir. Buna göre müminler; noksanda fazlalığı, fazlalıkta ise 
noksanı görürler. Hani başkalarının dünyaya âit eksikliklerden korktukları gibi, 
müminler de dünyanın ve dünyalığın çokluğundan korkarlar. Gönüldeki azıcık 
değişmeden, gönlün ibâdete karşı nefret duymasından, ibâdet etmeyi lüzumsuz 
görmesinden korkar ve ağlamaya başlar, çünkü bilir ki az birşey, çok şeyleri çekip 
götürür ve yok eder.
215
Yüce Allah: "Hani o kâfirlerin kalplerinde coşup kabaran kıskançlık, 

Download 1.12 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   90   91   92   93   94   95   96   97   98




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling