Sevgili Milena
Download 0.97 Mb. Pdf ko'rish
|
Sevgili Milena - Franz Kafka ( PDFDrive )
- Bu sahifa navigatsiya:
- Perşembe, daha geç
Perşembe
Çalışkan Milena! Kafamda değişiyor odan biraz, yazı masası filan iyi ama, iş yapılan bir oda gibi gelmiyordu bana, ne var ki, şimdi bunca işi görünce - duyuyorum, inanıyorum da - olağanüstü sıcak, olağanüstü serin ve sevinçli bir hava olmalı odanda şimdi. Yalnız dolabın bütün ağırlığıyla duruyor yerinde, kimi zaman direniyor, açmıyor kapısını, hele pazar günü giysini vermek istemiyor, öyle mi? Dolap demeye dili varmıyor insanın... Yeni bir ev kurarsan, almayız, atarız o dolabı! Son günlerde yazdığım birçok şeyden ötürü utanıyorum, kızma, olur mu? Oradan kopamıyorsan suç yalnız sende değil, kendini suçlu bulup üzülme, asü suçlu benim... Açıklarım bunu bir gün. Perşembe, daha geç Milena, bak ne demek istiyorum: Belki durumum çok iyi değil, belki daha çok mutluluk, daha çok güven, daha çok ağırlık taşıyabilirdim -gene de pek bilmiyorum, hele burada Prag'da?- ama çoğunluğu göz önünde tutacak olursak, ben daha rahat, daha iyi, kuşkuya düşecek kadar iyiyim üstelik; bir şey olmaz da sürerse bu durum, senden de her gün küçük bir haber alırsam, bana yazmanın seni üzmediğine de inanırsam: yan yarıya esenliğime kavuşurum belki. Onun için Milena, yalvarırım sana, üzme kendini artık; fizik'e hiç ermez aklım (çok çok termometre bölümlerine... o da fizik'e girer, değil mi?). Hele "Yeryüzü Terazisini hiç anlayamam, o da beni anlayamaz (böylesine büyük bir terazi ne yapsın benim elli beş kilomu? Bana mısın demez, kılı kıpırdamadan olduğu gibi durur); Viyana'da olduğum gibiyim, elin elimde, bıraktığın sürece kalacak orda. Franz, hayır, F. değil, Senin. O da değil. Yeter: sessiz, derin orman sadece. Werfel'in şiiri, herkesin yüzüne bakan bir portre gibi, bana da bakıyor, ama asıl yazan o haylazın yüzüne bakıyor. İzin işini anlayamadım, nerde geçireceksin tatil günlerini? Cuma Hayır, o kadar kötü değildi! Biraz içim açılsın diye yapılmış küçük bir takılmadan başka bir şey değildi... Gene de bugüne değin yazdıklarımın çoğunu doğru buluyorum. Kimi şeyleri sen ters anlamışsın, tek üzüntü sözünü örneğin; kendi kendini yiyip bitirmen, bana verdiğin tek üzüntü, demiştim... Mektupların olur mu hiç? Mektupların yaşama gücü veriyor bana, akşamı edemem onlar olmazsa, günümün iyi geçmesini sağlıyor onlar. (Tekini bile gözden çıkaramam elbet, tekini bile, günlerimi de.) İnan ki, kıskanç değilim, ama kıskanmanın yersiz olduğuna akıl erdirmek güç geliyor biraz. Kıskanç olmamayı başarıyorum da, kıskançlığın yersizliğine akıl erdirmeyi başaramıyorum. Neyse, Max'a söyleyecek bir şey var şimdi; ama büyük kitabı için çok 1cısa bir eleştiri yapmışsın. Durmadan seni sorar Max, nasıl olduğunu, neler yaptığını, bir sonuca varıp varmadığını bilmek ister, candan ilgilidir durumunla. Çok şey anlatamıyorum ona; Viyana'da yaşayan herhangi bir Milena'dan söz açıp, şunu yapıyor, şunu söylüyor diyemem ki... Sen ne "herhangi" bir "Milena"sın, ne de V'sun; saçmalık olurdu düpedüz, onun için bir şey anlatamıyorum. Öylesine doğal ki bu, üzülmüyorum bile. Bak, yabancılarla daha rahat konuşabiliyorum, hoşuma da gidiyor. Biraz da numara yapabilsem konuşurken -zor tutuyorum kendimi- daha da hoşlanacağım. Geçenlerde Rudon Fuchs'u (*) görmüştüm. Severim onu, ama elini uzun uzun sıkacak kadar da değil. Umduğumu bulamayacağımı biliyordum, ama olsun, dedim, ne çıkar? Hemen Viyana sözünü açtım, kimleri gördüğünü sordum, bir sürü erkek adı saydı önce, yok canım, dedim, beni daha çok kadınlar ilgilendirir. "Ha, evet" dedi, "Milena da vardı, tanırsınız onu değil mi?" "Milena mı?" dedim, "tabii..." Ama çıkmadı arkası, başka adları saymaya başladı, benim de öksürüğüm tuttu, kesildi konuşmamız. Ama ben, o konuya dönmek istiyordum gene, nereden başlamalıydım? "Ben" dedim, "savaşın hangi yılında Viyana'daydım? Siz anımsıyor musunuz?" "1917'de" dedi. "O zamanlar E.P.(**) Viyana'da mıydı? Pek anımsayamıyorum, yoksa evli değil miydi daha?" "Değildi" dedi, kesti gene. Senden anlatsın istiyordum, ama olmadı, başaramadım. Baş ağrılarından yakmıyorsun, çok mu ilaç alıyorsun gene? Paris yolculuğu tasarısı ne oldu? Nereye gitmeyi kuruyorsun bu günlerde? (Gideceğin yerde posta durumu nice?) Ne zaman gidiyorsun? Ne kadar kalacaksın? Altı ay mı? Her zaman yarısını söyle ki, senden bir şeyler bulayım. İki gün Prag'a gelmeyi nasıl düzenleyecektin? (Merak ettiğimden soruyorum.) "Ona rağmen" sözüne teşekkür ederim, bu sözcükte bir tılsım var, kanıma işliyor. (*) Prag'lı bir ozan. (**) Milena'nın kocası. - Çevirenin notu. Download 0.97 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling