T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ bati dilleri ve edebiyatlari(rus diLİ ve edebiyati) anabiLİm dali


Download 5.01 Kb.
Pdf ko'rish
bet9/12
Sana21.02.2017
Hajmi5.01 Kb.
#977
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12

http://www
. kuprin.net. 

A.A. Volkov, Tvorçestvo A. İ. Kuprina , Moskva, 1962, Sov.Pisatel, s. 8.
 
 

sayılamaz. Konusu ve üslubu melodramatik, tipler doğallıktan uzaktır. Konu olarak
1881 yılında sevgilisi tarafından terk edilen ünlü opera sanatçısı E. P. Kadmina’nın 
sahnede intihar etmesi gerçek olayını alan Kuprin, bu trajik aşkın sentimental 
hikayesini oluşturmuştur.
387
 
 1947 
yılında basılan Kuprin’in Seçme Eserleri kitabına bir giriş makalesi 
yazan A. Myasnikov, “Son Gala” öyküsü için şu satırları kaleme almıştır: “Öykünün 
kadın kahramanı; bir taşra tiyatrosunun aktrisi olan ‘küçük insan’. Bu ‘küçük 
insanların’ ruh zenginliğini Kuprin, pek çok eserinde resmedecektir. Bu öyküde 
Kuprin; aşkı, yaşamın en değerli hazinesi olarak resmetmektedir. Aşkın kaybı, insan 
varlığının kaybıyla eşit anlamdadır...”
388
 
 Dört 
yıl süren subaylık görevinden sonra sağlık sebepleriyle 1894 yılında 
ordudan istifa eden Kuprin Kiyev’e yerleşir. Çok değişik mesleklerde çalışır, daha 
sonra gazetecilik yapmaya başlar. Gazetecilik mesleği sanatına olumlu etkiler yapar. 
Deneme, makale, skeçler yazar. Bu eserlerinde genç, realist bir yazarın yetenek 
kıvılcımları görünür. Ortaya koyduğu tiplerde hep küçük insana karşı beslenen derin 
sempati hissedilir. Bu, ordu yaşamını  işlediği “Sorgu”, “Uzatmalı Piyade Çavuşu”; 
rüşvetçi memurları ve dolandırıcıları  işlediği “Gizli Tahkikat” ve “Ricacı” 
öykülerinde özellikle hissedilir. Yine bir dizi eserinde medeniyetin dokunmadığı 
sıradan insanlar göklere çıkarılır. Kuprin’in erken dönem sanatında onun psikolojik 
analize meyilli olduğu görülmektedir. Bu, özellikle “Korkunç An”, “Konaklama”, 
“Viktoriya” öykülerinde açık bir şekilde hissedilir.
389
 
                                                           
387
 ibid, s. 8. 
388
 A.İ. Kuprin, izbrannıye Proizvedeniya, Goslitizdat, Moskva, 1947, s.3 / B. N. Afanasyev, 
Aleksandr İvanoviç Kuprin- Kritiko-Biografiçeskiy Oçerk , .-2-e, ispr. i dop. izd., Moskva, 1972, 
s. 8. 
389
 A. A. Volkov, 1962, s. 11. 

 
Kuprin’in önemli askeri öyküleri arasında “Askeri Öğrenciler”, “Harp Okulu 
Öğrencileri” ve “Düello” üçlemesi önemli yer tutar. Bu üçlemeden en meşhur olanı 
“Düello” dur. Üçlemenin ikinci eseri “Harp Okulu Öğrencileri” göçmenlik yıllarında 
kaleme alınmıştır. 
 
A. G. Sokolov’a göre; Kuprin’in sanatsal gelişiminin ilk etabında 
Dostoyevski’nin kuvvetli etkisi olmuştur. “Karanlıkta”, “Mehtaplı Gecede” 
“Delilik”, “Diva’nın Kaprisi” vb. Sonradan ‘’Minyatürler’’ (1897) kitabına dahil 
olan diğer bazı öykülerinde bu etkinin izleri görülür.
390
 
 “Karanlıkta” öyküsünde ilginç bir konu vardır: Toplum şartlarıyla bozulmuş, 
kötüleşmiş bir şahsiyette gerçek insani duyguların uyandırılması konusudur bu. Fakat 
konu ikna edici bir çözüm bulamamıştır. Anlatım dilinin sadeliği, dilin isabetli ve 
yerinde kullanıldığı sayfaların yanı  sıra pek çok sayfasında da kahramanların 
doğallıktan uzak davranışları, süslü ifadeler melodramatizm ve yapmacıklı üslup yer 
almaktadır.
391
 
 
Kuprin’in ilk eserlerinin özünde; insana olan sevgi, onu özgür ve mutlu 
görmek fikri vardır. Düşünsel ve estetik arayışlarının temelini bu konu oluşturur. 
Kuprin’in kahramanları sevgi ve güzelliğe heves duyarlar, fakat bayağılık ve ruhsal 
bağımlılığın hüküm sürdüğü bu yaşamda mükemmele ulaşamazlar. Pek çokları 
mutluluğa ulaşamazlar veya kendilerine düşman olan çevrede çarpışmalarda 
hayatlarını kaybederler. Fakat tüm varlıklarıyla, tüm hayalleriyle yeryüzünde 
mutluluğa ulaşılabileceği düşüncesini iddia ederler. “Olesya” gibi öykülerinde ve 
                                                           
390
 Sokolov, A.G., “Tvorçesto A.İ.Kuprina”, İstoriya Russkoy Literaturı Kontsa XIX-Naçala XX 
Veka: -2-e, izd.,ispr. i dop. –Moskva 1984, s. 63-73. 
391
 A. A. Volkov, 1962, 19. 

ordu yaşamını anlattığı eserlerinde sevginin ışığı insana ve doğanın olağanüstü 
güzelliğine doğru yönelir.
392
 
 
İki dünyanın, karanlık ve aydınlık, karşı karşıya getirilmesi genç Kuprin’in 
eserlerinin başlıca özelliklerinden biridir. Mevcut olanı inkar ederek halkın 
mutluluğu için özgür ve mükemmel olanı savaşmakta değil medeniyetin erişmediği 
insanlarda arar.
393
 
 
Kuprin’in daha ilk dönem sanatında burjuva bayağılığına, insanın yaşamı ve 
mal, servet edinmesine yönelik düşüncelere duyulan nefret ifade edilir. Bu konuda 
Kuprin, Çehov’un fikir açısından halefi gibidir. Yaşamın bir anlam içermeden 
geçirilmesinden duyulan korku her iki yazarın da ortak çıkış noktasıdır.
394
 
 
Kuprin’in keskin gözlüğü ve büyük gözlem gücünün yansıdığı “Kiyevliler” 
deneme serisi konu olarak iki ana gruba ayrılır: Birinci grupta her türlü 
karikatürleştirme ve mübalağadan kaçınılarak küçük burjuva temsilcilerinin 
portreleri verilmiş, bu yaşamın özellikleri satirik olarak gösterilmiştir. İkinci grupta 
ise mümkün olduğu takdirde bir şeyler olma hayalindeki evsiz barksız, hiçbir 
sınıflandırma grubuna dahil olmayan insan portreleri verilmiştir. “Kiyevliler” 
denemeler serisinin en önemlileri; “Süvari Mektebi Öğrencisi”, “Yalancı  Şahit”, 
“Baldırı Çıplak”, “Hırsız”, “Ressam”, “Doktor” ve “Yalancı Sofu” dur.
395
 
 
Erken dönem sanatında Kuprin halkla yakınlaşma yolları arar, çalışma ve 
insan gücünün bulunduğu ortamları tasvir etmeye çalışır. Fabrikalarda dayanılmaz 
çalışma şartlarının ezdiği küçük insanlar ilgilendirmeye başlar yazarı. 1870 yılından 
itibaren toprak köleliği sisteminin kalkması sonrasında bu konu pek çok yazarın 
                                                           
392
 ibid, s. 20. 
393
 ibid, s. 21. 
394
 ibid, s. 22. 
395
 ibid, s. 23. 

ilgisini çekmiştir. 90 lı  yıllarda toprak köleliği sistemi sanayi köleliği sistemine 
dönüşmüştür. Sanayicilerle işçiler arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi edebiyat için 
yeni bir konu ve arena oluşturmuştur. Kuprin, bu yıllarda işçilerin yaşam ve çalışma 
koşullarına eğilen az sayıdaki yazardan biridir. Belki de bu konuyu araştırmak 
uğruna birkaç ay süreyle işçilerle birlikte çalışmayı deneyen tek yazardır. Konuyla 
ilgili birkaç deneme yazan Kuprin’e buradaki çalışması “Moloh” öyküsünü yazması 
için de materyal sağlamıştır.
396
 Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kuprin, “Moloh” 
öyküsünde işçilerin korkunç bir şekilde sömürülmesini konu etmiştir. 
 
Kuprin, “Ruh Hastası” öyküsünde, soyut ve fantastik bir biçimde olmasına 
rağmen büyük bir heyecan ve canlılıkla ebedi güzelliği, kirli ve acıklı gerçekliğin 
karşısına koyarak göklere çıkarmıştır. Fakat, maalesef bu öyküsünde de dekadanların 
etkisinin hissedildiği psikopatolojik ve gizemli motifler yer almaktadır.
397
 
 
Çok yönlü yaşam tecrübelerinin sanatçısı olan Kuprin, on dört yılını geçirdiği 
ordu çevresini çok iyi bilmektedir. Pek çok edebi eserini ordu yaşamına ayırmıştır. 
Bu konunun geliştirilmesi onun yeteneğinin bireysel süsleme özelliğiyle de önemli 
derecede bağlantılıdır. Zira Rus edebiyatında yeni olan çoğu konu onun tarafından 
edebiyata dahil edilmiştir. Askeri ortamı tasvir ederken okuyucunun önünde Rus 
yaşamının edebiyat tarafından az incelenmiş konularını açmıştır. Kuprin’in ünlü 
çağdaşları Çehov ve Gorki tarafından burjuva yaşamına ağır eleştiriler yöneltilmiştir. 
A. A. Volkov’a göre; Kuprin tarafından ilk kez böyle sanatsal bir ustalıkla ve 
etraflıca subay burjuvazisi ve çevresi anlatılmıştır.
398
 Entelektüel sayılan insanlarla 
halktan insanlar arasındaki kopukluğu ele almıştır Kuprin. Ordu yaşamındaki bu 
                                                           
396
 ibid, s. 31. 
397
 ibid, s. 32. 
14 
ibid, s. 34.
 
 

kopuklukları göstermek, çarlık ordusunun geniş ve güvenilir tasvirini yapmak için 
elbette ordunun tüm kademelerinde bulunmak ve bu yaşamı iyi bilmek 
gerekmektedir.
399
 
 
“Sorgu” öyküsünde Kuprin, alışık olduğu bir ortamı tasvir eder. Genç subay 
Kozlovski, arkadaşının çizme konçunu ve 37 kopek parasını çaldığından 
şüphelenilen Er Muhammet Bayguzin’i sorgulama görevi almıştır. Bayguzin Tatardır 
ve Rusça anlamamakta, hatta yaptığı  işin ne anlama geldiğini bile idrak 
edememektedir. Fakat Kozlovski bir askerdir, aldığı emri yerine getirecektir. Bildiği 
Tatarca birkaç kelimeyi söyledikten sonra susmakta direnen Bayguzin suçunu itiraf 
eder. Kozlovski bundan sonra ona acımakta, başına geleceklerden dolayı kendini 
suçlu hissetmektedir. Israrla verilecek cezanın hafifletilmesi için çaba sarf etse de 
Bayguzin’in yüz değnek cezası almasına mani olamaz. 
 Öykünün 
sonlarına doğru öncü konumundaki bir entellektüelin ahlaki 
sorgulamaları ile onun harekete geçemeyen zayıf iradesi arasındaki zıtlıklar açığa 
çıkarılmaktadır. Bu tezatlıklar fikirsel açıdan çıkmaza götürür kahramanı. Kuprin’in 
entellektüel kahramanı sadece anlık bir şekilde enerjisini açığa çıkarmış, sonrasında, 
genellikle  şiddetli bir sinir buhranının ardından ruhsal bir bezginlik sürecine 
girmiştir.
400
 
 “Uzatmalı Piyade Çavuşu” öyküsünde de Kuprin yine alışkın olduğu askerlik 
yaşamını farklı bir boyutta anlatmayı sürdürür. Buradaki kahramanı hasat 
mevsiminde zengin bir çiftlik sahibinin yanında çalışmak için gönderilen askerlerin 
komutanı Uzatmalı Piyade Çavuşu Lapşin’in çiftlik sahibinin kızına duyduğu temiz 
                                                           
399
 ibid, s. 34. 
400
 ibid, s. 36. 

ve özverili aşk ile şımarık kızın bu aşkı fark edemeyip, ona günlük bir gönül 
eğlencesi olarak bakması konu edilir. 
 
Yüksek sosyetenin boşluğu ve riyakarlığının karşısına yazar sıradan bir insan 
olan Lapşin’in içtenliğini ve sağlıklı ahlaki duygularını koyar. Lapşin ruh temizliğini 
halka yakın olması sayesinde kaybetmemiş bir tiptir. Zengin Ket’e olan talihsiz aşkı, 
Lapşin’in romantik hayallerine indirilen ilk ağır darbedir ve aynı zamanda genç 
hayalperest için çok ağır bir sosyal derstir. Lapşin’in karşılık görmeyen aşkına 
öykünün önemli bir kısmı ayrılmıştır. Bu aşk hikayesinde; yazara sonraki dönem 
eserlerinde ilham kaynağı teşkil eden ve “Kızıl Bilezik” öyküsünde en yüksek 
sanatsal ifadesini bulan karşılıksız kalan duyguların motifleri hissedilmektedir.
401
 
 
Bu öyküyü sadece ölen hayallerin tasviri olarak görmek, öykünün fikirsel ve 
sanatsal anlamını yeterince anlamamak demektir. Öyküye olumlu bir başlangıç 
yapılmış, gerçek insani özelliklerin teyidi ile son verilmiştir. Her ne kadar bu 
özellikleri taşıyan kişilerin kaderi trajik olarak sonlansa da yine de bu duygular 
dünyada en önemli ve en değerli hazineler olarak görülmektedir. Yazar, gerçek 
güzellik; ruh güzelliğidir demektedir.
402
 
 Ruh 
güzelliğinin takdir edilmesi, soyut bir karakter taşımaz öyküde. Bu 
özellik, en önemli, hatta diyebiliriz ki, Kuprin’in devamlı başvurduğu entellektüel 
çevrenin halkla olan manevi bağları konusundan ayrılamaz. Entellektüel kesimin 
halkla ilişkileri, Kuprin için entellektüel bir kişinin, özellikle de bir subayın olumlu 
özelliklerinin sınandığı bir konudur. A. A. Volkov’a göre; öyküdeki Yüzbaşı Vasili 
Akinfiyeviç, subay kastının günahlarından arınmış biri değildir.
403
 Bazen askerlerine 
                                                           
401
 ibid, s. 39. 
402
 ibid, s. 40. 
19 
ibid, s. 41.
 
 

tokat atmaktan geri kalmaz. Fakat sadece kusuru olanları disipline eder. Askerler onu 
sever, zira iyidir, askerlerini düşünür, hatta kendi kesesinden askerlere yiyecek bile 
alır. Kuprin, ordunun muharebe kabiliyetini artırmanın en iyi yolu olarak; subaylar 
ve erler arasında karşılıklı ilişkiler ve güvenin tesis edilmesini görür. Subayların 
askerlerle yakınlaşması gerekir. Çavuş Lapşin günlüğünde hasat çalışmaları sırasında 
subaylar ve askerler arasında hıyerarşik farklılığın zayıfladığından bahseder. Rus 
insanının doğasından kaynaklanan doğal mizah duygusunun hiçbir ortamda 
kaybolmadığından bahseder biraz da öykü.
404
 
 
“Gece Nöbeti” öyküsünde; işlediği bir suçtan dolayı angarya nöbetine giren 
Luka Merkulov anlatılır. Kaderini kabullenmiş, cezasını çeken Merkulov asker 
arkadaşlarının yatmadan önceki sohbetlerini ilgiyle dinlerken, ortalık sessizliğe 
büründüğüne istem dışı olarak nöbetinde uyuyakalır. Devriye subayının yumruk ve 
tekmeleriyle kesilen rüyalarından uzaklaşmak zorunda kalan Merkulov iki gün daha 
angarya nöbetiyle cezalandırılır. 
 Kuprin, 
çarlık dönemi kışlaları ile ilgili eserlerinde farklı inançlardaki Tatar, 
Başkır vb. milletlerin temsilcilerinin tasvirine önemli bir yer ayırır. “Sorgu” 
öyküsündeki Tatar Bayguzin tipini “Gece Nöbeti” öyküsündeki Tatar Şangirey 
Kamafutdinov tipi takip eder. Onbaşı Noga, renkli üçgen ve kare desenli 
battaniyesinin içinde uzanmış, yattığı yerden Tatar askerle “edebiyat” provası yapar. 
İnsan onurunu bu “ders” kadar alçaltan başka bir şey düşünülemez. Rusçayı iyi 
bilmeyen asker, tüfeğin parçalarının adlarını sayacak durumda değildir ve Noga 
devamlı surette seçme küfürlerle onu örselemektedir. Çok sıkı terbiye adına bu kadar 
baskıya maruz kalan Tatar, nihayetinde “ders”in konusunun ne olduğunu bile 
                                                           
404
 ibid, s. 41. 

tasavvur edemeyecek hale gelir. Dersin yeni aşağılamalar ve angarya 
görevlendirmelerle son bulacağını tahmin etmek hiç de zor olmaz.
405
 
 
“Moloh” öyküsünde gelişme bölümü büyük işadamı ve zengin sanayici 
Kvaşnin’in gelişinden itibaren yoğun bir gelişme kaydeder. Bu andan itibaren olaylar 
dramatik bir hal alır ve kahramanların çıkar çatışmaları başlar. Olaylara düğümü, 
fabrikadaki patlama son noktayı koyar. Kvaşnin’in gelişinden önce öykünün ana 
motifi açığa çıkmaya başlar: Bu, işçilerin acımasızca istismar edilmelerine, insanları 
ölüme götüren ağır fiziksel çalışma koşullarına karşı bir başkaldırıdır.
406
 
 “Moloh”ta 
işçilerin ağır çalışma koşulları,  şartların iyileştirilmesine yönelik 
adımların atılmayışı vb. konular zayıf iradeli Bobrov’un Nina’ya duyduğu ve ifade 
etmekten korktuğu temiz aşk örgüsüyle birlikte işlenmiştir. Fabrika sahibi 
Kvaşnin’in satılık bir damat bularak Nina’yı onunla evlendirip başkente götürmeye 
karar vermesi konuyu derinleştirir. Neticede paranın gücü temiz bir aşka galip gelir. 
Nina, annesinin de baskısıyla zengin, ama çirkin ve ahlaksız bir adamın metresi 
olmayı tercih eder. 
 
A. Volkov’a göre; “Moloh”un konusunun esasını teşkil eden entrika Kuprin’e 
“yaşamın sahipleri”nin ahlaksızlıklarını göstermek için gereklidir.
407
 Binlerce insan 
canını ateşe atan bir kapitalist kendi bir anlık zevki için bir insan ruhunu 
karartmaktan da geri kalmaz. Kvaşnin, işçilerin emeklerini satın aldığı gibi, Nina 
Zinenko’yu da satın almaktadır.
408
 
 
“Moloh” öyküsünde genel sosyal konular kompleksinin içine sınırlı da olsa 
giren aşk konusu, yazarın sanatında giderek daha çok yer kaplamaya başlar. Bu, 
                                                           
405
 ibid, s. 46. 
406
 ibid, s. 50. 
407
 ibid, s. 64. 
408
 ibid, s. 64. 

yazara normal olmayan toplumsal ilişkilerin insan ruhunu öldüren etkisini 
derinlemesine gösterme, Kvaşninlerin dünyasının tüm temiz ve kutsal değerlere 
zararlı etkisini anlatma imkanı vermiştir. Aşk konusu Kuprin için tüm alçak, adi ve 
maddi  şeylerden kaçtığı bir sığınak gibidir. Diğer maddi değerler insana, insan 
ruhunun gücüne ve güzelliğine inanan, ruhsal açıdan sağlıklı büyük yazarın ilgisini 
çekmemiştir. Kuprin, bu konunun aktarılmasında XIX. yy.ın Rus edebiyatının haklı 
bir mirasçısıdır.
409
 
 Kuprin’in 
aşk konusunu işlediği eserleri, konu bakımından, dramatik 
dolgunluk bakımından hep ilgi çekici olmuştur. Fakat yazar eğlendirmek veya 
ürkütmek için görevler ortaya koymaz. Tasvir ettiği keskin ve dramatik durumlarda 
daima kötüye karşı iyiyi, alçaklığa karşı yüce ruhluluğu, çirkine karşı mükemmeli 
koymuştur. Bunlarda devamlı surette karşılıksız, içten, tek taraflı aşk, iyiyle kötünün, 
ruh güzelliğiyle ruh çirkinliğinin çatışmasının en yüksek trajedik gergin atmosferinin 
motifleri hissedilir.
410
 
 Kuprin’in 
aşkın tasvirindeki aydınlık ve romantik geleneği Rus edebiyatında 
sonraki dönemde iz bırakmadan kaybolmamış, K. Paustovski’nin lirik nesrinde aynı 
sanatsal biçimiyle benimsenmiş ve geliştirilmiştir.
411
 
 
“Büyü” ve “Viktoriya” öyküleri evlilik problemlerine değinen eserlerinden 
bazılarıdır. Bu öykülerden ilki Kuprin için alışkın olduğumuz realist tarzda 
yazılmıştır. Toplam üç sayfadan oluşan bu öyküde oldukça karmaşık alt metinler ve 
pek çok psikolojik nüans vardır. 
                                                           
409
 ibid, s. 70. 
410
 ibid, s. 70. 
411
 Kolobayeva, L. A., “Preobrazovanıye idei malenkogo çeloveka v tvorçestve A.İ.Kuprina”, izd. 
Moskovskogo Universiteta, 1987 / 
http://www
. kuprin.net. 

 
Hikayenin kendi ağzından sade bir şekilde anlatıldığı kadın kahraman, genç 
fakat çok şey görmüş ve yaşamış biridir: Vurgularında hem şüphe, hem ironi, hem de 
bir parça yorgunluk vardır. 17 yaşında bir kızken kırk yaşındaki bir süvari 
generalinin karısı olmuştur. Öykü onun evliliğine ithaf edilmemiş, bilakis yalnız bir 
genç kızın hayalinin yakılmasına adanmıştır.
412
 
 “Viktoriya”nın konusu ise; tesadüfi bile olsa gerçekleşmeyecek trivial bir 
ihanet olayı üzerine kurulmuştur. Fakat öyküde özellik arz eden romantik bir hava 
vardır, ayrıca banal bir konu çözümlemesi tehlikesini tamamen ortadan kaldıracak 
konu dönüşü vardır. Dilsiz kadın kahraman Viktoriya İvanovna gizemli, güzel bir 
kadındır. Kendisini seven şişman ve yaşlı kocası Matvey Kuzmiç’in onun hakkındaki 
kaygılarını acı bir kayıtsızlıkla karşılamaktadır. Viktoriya, gizemli büyüsünün 
etkisinde kalan bir öğrenci için devamlı olarak piyanoda sessiz melodiler 
çalmaktadır. Aralarında bir bağ oluşur. Kocası, karısıyla bu öğrencinin 
buluşacağından haberdar olunca kendini feda etmeye hazır bir davranış sergiler. 
Çünkü karısını her şeyin üzerinde tutmaktadır. Aralarına girmek istemez, ancak hasta 
sessiz bir kadına uzun süre tahammül edemeyeceğini düşündüğü öğrenciye adımını 
atarken dikkatli olmasını söyler. Öğrenci de Viktoriya’nın, Matvey Kuzmiç’in 
hayatındaki yerini anlayarak ertesi gün gideceğine dair söz verir.
413
 
 
Temiz kalpli Matvey Kuzmiç bu öykünün gerçek kahramanıdır. Zira onun 
aşkı karşılıksız olmamakla birlikte en sağlam, en özverili, en iyi bir aşktır. 
 
“Viktoriya” öyküsünde hissedilen trajedi, “Allez” öyküsünde en doruk 
noktasına ulaşır. Bu öykü, yazarın çok yakından tanıdığı sirk artistlerinin yaşamını 
anlatır. Burada da kör duygular, tam ve içten duyguların karşısındadır. Genç at 
                                                           
412
 A. A. Volkov, 1962, s. 71. 
413
 ibid, s. 72. 

cambazı Nora tipinde güzel duygular, Palyaço Menotti tipinde de kaba, hayvani ve 
kötü duygular çok güzel ifadesini bulmuştur. Öykünün konusu bir aşk üçgeni üzerine 
kuruludur. Palyaço Menotti ünü sayesinde hiç zorluk çekmeden mutluluğu tatmamış 
ürkek, yalnız ve öksüz bir kızı ayartmayı başarır. Fakat amacına ulaştıktan sonra 
kızdan bıkar ve başka bir aktris ile ilgilenmeye başlar. Nora ise intihar ederek 
yaşamına son verir.
414
 
 Kuprin’in 
öykülerinde 
aşk, insanlar mutluluğa erişmekten uzak oldukları 
yaşam  şartlarında bulundukları için ölür. Karşılıksız, bazen bayağılaşmış, mutluluk 
veren aşk; acı bir mutluluktur. Sadece özveriyle ve tek başına sevenler ve ölümü bile 
aşkın büyük bir mükafatı olarak kabullenebilenler Kuprin’in sanatında gerçek yerini 
alırlar.
415
 
 “Karşısına  İlk Çıkan Erkek” öyküsünde; hayatını ders vererek kazanmaya 
çalışan yalnız ve fakir bir adam bir gün yolda tesadüfen yüksek sosyeteden bir 
bayanla çarpışır. Kadının şaşkın görünüşü karşısında o da şaşırır ve yardımcı olmayı 
teklif eder. Bu anda hiç beklenmedik bir şey olur. Kadın onunla konuşmaya başlar ve 
emredercesine bir otele gidip bir oda tutmasını söyler. Kadın, kocasının ihanetine 
uğramanın verdiği ruhsal karmaşayla karşısına ilk çıkan kişiyle ilişkiye girerek 
intikam almak arzusundadır. Odada erkek kahramanın ahlaki temizliği, ruhsal 
inceliği sayesinde kadının isteri durumu geçer ve delikanlıyla ayrılırken ona refakat 
etmemesini, soyadını  öğrenmek için bir gayret sarf etmemesini rica eder. Fakat bu 
buluşma erkek için öyle kolay unutulmaz. Gururlu ve güzel bir kadınla böyle bir olay 
yaşadıktan sonra onu unutamaz, sever ve bu yüce duygu hayatının anlamı oluverir.
416
 
                                                           
414
 ibid, s. 73. 
415
 ibid, s. 74. 
416
 ibid, s. 75. 

 Karşılıksız aşkı doğaya yakın insanlarda arar Kuprin. Burada sosyal 
tezatlıklar ve sanayileşmenin öldürücü tesiri çok az hissedilir. Kuprin’in Polesya 
doğasında geçirdiği sürede kaleme aldığı doğa ve tabiat serisi içinde “Issız Orman” 
ve “Olesya” öyküleri yazarın sanatsal gelişiminde çok ilginç ve verimli etaplar olarak 
değerlendirilir. Bu öyküler sanatçının halkın yaşamına giderek artan ilgisini anlatır. 
Zira özellikle halkın arasında içten, güzel, temiz ve yüce duyguları aramaya 
başlamıştır.
417
 
 “Issız Orman” öyküsünün kahramanları muhtar Kirila ve Polesya köylüsü 
Talimon’dur. Bu kahramanların portreleri realist bir tarzda işlenmiştir ve 
Turgenyev’in “Avcının Notları” öykü serisindeki köylü tiplemelerini andırır.
418
 
 Kuprin’in 
aşkı konu edilen hiçbir eserinde “Olesya” daki kadar iki kalbin 
birbirine akışı böylesine bir ilhamla ve böylesine temiz bir zarafetle anlatılmamıştır. 
Bu öykü, trajik finaline rağmen, karşılıklı  aşkın yüksek saadetini bünyesinde 
barındıran bir poemadır.
419
 
 
Resmi bir görevle Polesya’da bulunan İvan Timofeyeviç’in bataklıkta 
yaşayan büyücü Maniyluha’nın torunu Olesya’ya aşkıdır öykünün konusu. Bu, her 
türlü riyakarlıktan uzak temiz aşk yine Turgenyev eserlerinin özelliklerindeki gibi 
erkek kahramanın zayıf karakteri ve çekingenliği yüzünden ayrılıkla sonuçlanacaktır. 
 Karşılıklı  aşk teması “Olesya” öyküsünde, Kuprin’in sanatında devamlı 
surette yankı bulan başka bir temayla; erişilemeyen mutluluk temasıyla yer değiştirir. 
Duygularına kendini kaptırmış olan öykünün kahramanı geleceğe gözlerini kapar. 
                                                           
417
 ibid, s. 76. 
418
 ibid, s. 77. 
35 
ibid, s. 87.
 
 

Fakat Olesya böyle davranamaz. Onun aşkı, yüce ruhlu aşkı daha ziyade sevdiği 
adama bir zarar verme endişesi taşımaktadır: 
“-Hayır, hayır... Sende çok iyi biliyorsun ki bunu düşünmek 
bile komik. Gerçekte nasıl senin karın olabilirim ki? Sen, 
beyefendisin, akıllısın, eğitimlisin, ya ben? Okumayı bilmem, nerede 
nasıl davranacağımı bilmem... Benim kusurlarım yüzünden kendini 
savunamazsın...” 
 
“Kızma sevgilim, diyerek haykırdı yüzüme bakarak. Bu 
sözlerde canımı sıkan bir şey vardı, seni incitmek istemiyorum. Sadece 
senin mutluluğunu düşünüyorum.” 
420
 
 Olesya’nın bu sözlerinde aklının ve yüce ruhlu kalbinin izleri mevcuttur. 
Olesya, Rus edebiyatında temizliği, yüce ruhluluğu ve ruhsal bütünlüğüyle en ilginç 
kadın tiplerinden biridir. Öykü, kahramanın terk edilmiş kulübeye gitmesi ve Olesya 
tarafından bırakıldığını düşündüğü kırmızı bir kolyeyi bulmasıyla son bulur. 
Kahramana devamlı olarak sevdiği kadının zarif, yüce ruhlu aşkını hatırlatacaktır bu 
kolye. 
 
“Olesya” Kuprin’in en ilginç eserlerinden biri olmasına rağmen  Russkoye 
bogatstvo dergisi tarafından basılmak istenmemiştir. Önceden basımı konusunda 
anlaşma sağlanmış olmasına rağmen muhtemelen barış ve iyiliğin hüküm sürdüğüne 
inanılan köy yaşamının kaba ve kötü bir şekilde tasvir edilmesinin halkın gözünde 
yanlış yargılar oluşturacağı endişesiyle basılmadığı değerlendirilmektedir.
421
 
 
“Mucizevi Doktor” ve “Armonikacı” gibi öykülerinin konusu belli ölçüde 
yılbaşındaki hayır işlerinin izlerini taşısa da bu tarza özgü süslü ifadelerden uzaktır. 
                                                           
420
 ibid, s. 99-100. 
421
 ibid, s. 100. 

“Mucizevi Doktor”da nemli bir bodrum katında yaşayan fakir bir aile anlatılır. 
Burada her şey sıradandır: baba işsizdir, hasta bir kız, açlık, soğuk ve keder vardır. 
Fakat birden yoksul Mertsalov bir gün tesadüfen ihtiyar bir adamla çarpışır ve ona 
çektiği acıları anlatır. İhtiyar, fakir adamla nemli bodrum katına gider, adamın hasta 
kızına reçete yazar ve fark ettirmeden reçetenin altına birkaç tane çek bırakır. O 
günden itibaren Mertsalov ailesinde her şey iyiye doğru gider. Kutsal masallarda 
genellikle hayırsever rolünü, bayramlarda kardeşlerini, yoksul insanları sevindirme 
gereği duyan zengin kimseler üstlenir. Kuprin’in bu öyküsünde de varlıklıyla 
varlıksız arasındaki anlık kardeşlik teması  işlenmiştir.
422
 A. Volkov’a göre; 
“Mucizevi Doktor” öyküsünde hayırsever kişi olarak aslında Rus tıbbının yetiştirdiği 
Pirogov anlatılmıştır.
423
 
 
“Mucizevi Doktor” öyküsündeki gibi “Armonikacı” öyküsünde de şanslı bir 
karşılaşma fakir bir insanın kaderinde keskin bir dönüm noktası oluşturur. Fakat bu 
öyküde hayırsever kişi, birden fakir insanı seven zengin bir kişi değildir. Yetenekli 
çocuğun iyilik meleği ünlü piyanist Anton Rubinşteyn’dir. Böylece hem hayırsever, 
hem de hayır yapılan kişi sanat erbabı kişiler olarak karşımıza çıkar.
424
 
 
Kuprin 1901 yılının sonbaharında Ryazan eyaletinin Zaraysk iline gider. 
Burada kadastro çalışmaları icra eder. Bu ıssız bataklıkların bulunduğu yerdeki 
izlenimleri, köyü daha iyi tanımasına vesile olur ve yazarda Rus köylüsünün ağır 
kaderinin öyküsünü yazma isteği doğurur.
425
 “Bataklık” öyküsünde konu yoktur 
aslında. Kadastro memuru Jmakin ve öğrenci Serdyukov, ormanda ölçüm yaparken 
orman bekçisi Stepan’ın kulübesine gelirler, geceyi orada geçirirler. Gecenin bir 
                                                           
422
 ibid, s. 103. 
423
 ibid, s. 103. 
424
 ibid, s. 103. 
425
 ibid, s. 119. 

vakti orman yangınının Stepan’ın sorumluluk sahasına sıçradığını haber vererek onu 
çağırırlar ve Stepan nemli karanlığa, korkunç ve esrarlı sessizliğe çıkar gider. 
Öyküdeki tüm olaylar bundan ibarettir.
426
 Stepan, üç tane çocuğunu sıtmaya kurban 
vermiş, diğerleri de bu hastalıktan muzdarip, kaderine razı olmuş bir Rus köylüsüdür. 
 
“Sakin Hayat” öyküsü, Kuprin’in en iyi eserlerinden biridir. L. N. Tolstoy bu 
eser için şöyle der: “Onun (Kuprin) eserinin adını hatırlamıyorum ama: bir ihtiyar 
kiliseye gidiyordu. Ne kadar güzel! Fakat ihtiyar ispiyoncu yapılmasa daha iyi 
olurdu. Niçin? O, öyle de iyi, rölyefli, parlak”
427
 Fakat, Kuprin tarafından yaratılan 
Nasedkin tipi sadece renkli bir şekilde tasvir edilmiş tanrıdan korkan biri değildir. 
Nasedkin, küçük bir iftiracı ve casus tipidir. İyi saydığı  şey uğruna kötülük 
yaratmaktadır. Nasedkin’in karakterinde ve dünya görüşünde; onu fikren besleyen 
çevrenin, ihtiyarın gördüğü iyiliklere karşılık vermek için iyi bir şeyler yapma 
aceleciliği gösterdiği ortamın şahsiyeti yansımaktadır.
428
 
 
Fakir bir tüccar ailesinin kızı olan Şçerbaçeva’yı kendisinden kırk yaş büyük 
bir adamla evlendirmişlerdir. Kocası kendisinden önceki iki karısını da döverek 
öldürmüş biridir. Kadının gönlü genç bir delikanlıya akar. Nasedkin sakin hayat 
uğruna kadının sevgilisiyle olduğu sırada anonim bir mektupla kocasını haberdar 
eder. Eve gelen koca aşığına bir şey yapmaz, kadını ise bir et yığını haline gelinceye 
kadar döver. Kadın sonra iyileşir, ama ruhundaki derin yara kapanmaz. 
 
“Beyaz Barbet Köpeği” öyküsünde; okuyucunun gözleri önünde varlıklı 
olanlarla yoksulların dünyası getirilir. İhtiyar Martin Lodıjkin’in ne evi, ne bağı 
bahçesi, ne pasaportu ne de nüfus cüzdanı vardır. Bu ihtiyar laternacıyı toplumla 
                                                           
426
 ibid, s. 121. 
427
 Peterburgskaya Gazeta, 26.07.1907, No: 202/ A. A. Volkov, 1962, s. 127. 
44 
A. A. Volkov, 1962, s. 127.
 
 

bağlayan tek şey; laternasını çaldıktan sonra önüne atılan bakır paralardır. Bu yüce 
ruhlu ihtiyar bazen canlı bir varlıkmış gibi laternasını okşar ve onunla konuşur.
429
 
İhtiyar Lodıjkin’in bir de akrobasi numaraları icra eden Sergey isimli iş arkadaşı 
vardır. Her ikisi de gezgindir. Her ikisi de aynı yaşamı sürdürürler. Meslekleri 
aynıdır. Onları birleştiren; aşk ve sağlam bir dostluktur. Fakat biri ömrünün sonuna 
gelmiş, diğer ise hayata yeni başlamaktadır. Bir de kalpten bağlı oldukları Arto 
isminde köpekleri vardır. Zengin bir evin bahçesinde sundukları temsilin ardından 
evin  şımarık çocuğu köpeği istediğinde demir gibi bir iradeyle köpeği 
satmayacaklarını ifade ederler.
430
 
 
“Düello” Kuprin’in 90’lı  yıllardaki ordu yaşamını konu edindiği önemli bir 
eserdir. Bu eser 1905 yılındaki Japonya-Rusya savaşında alınan mağlubiyetin izahatı 
gibidir.
431
 Askeri konuları inceleyen eserler, Kuprin’in “Düello”yu yazmasından 
önce de Rus edebiyatında mevcuttu. Kuprin’in subayların psikolojisini anlamasında 
ona tesir eden bazı yazarlar ve eserler olarak; V. M. Garşin’in “Emir Eri ve Subay”, 
“Dört Gün”; Çehov’un “Öpücük” ve “Üç Kız Kardeş” vb. sayılabilir.
432
 
“Düello”, otobiyografik bir eserdir. Kuprin bir gün karısına:  “Sana, hiç 
kimseye, hatta Bunin’e bile açmadığım bir konudan bahsedeceğim. Büyük bir şey, bir 
roman tasarladım. Başrolünde kendim varım. Fakat ilk ağızdan yazmayacağım; 
böylesi hem beni sıkar, hem de can sıkıcı olur. Askerlik hizmetim boyunca birikmiş 
izlenimlerin ağırlığından kurtulmam gerek. Romanımın adı “Düello” olacak, çünkü 
bu benim çarlık ordusuyla düellom olacak, ... Çocukluk ve gençlik yıllarımdan, harp 
okulu, askeri öğrencilik ve muvazzaflık hizmetindeki yıllarımdan nefret ediyorum. 
                                                           
429
 ibid, s. 141 
430
 ibid, s. 142. 
431
 ibid, s. 166. 
432
 P.N., Berkov, 
Download 5.01 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling