T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ bati dilleri ve edebiyatlari(rus diLİ ve edebiyati) anabiLİm dali


A. İ. Kuprin, Sobraniye Soçineniy v 9-ti t


Download 5.01 Kb.
Pdf ko'rish
bet6/12
Sana21.02.2017
Hajmi5.01 Kb.
#977
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12
A. İ. Kuprin, Sobraniye Soçineniy v 9-ti t. , Moskva, 1964, t. 2, s. 
479. 
281
 ibid, s. 479. 

 
Öyküde yazar ilk kez çağdaşlarını oldukça heyecanlandıran büyük çaplı 
toplumsal meselelere yönelmiştir. “Moloh”, o devirde içinde işçi isyanının tasvir 
edildiği birkaç eserden biridir. Öykü, açıkça ifade edilen anti kapitalist, öfke ve 
protesto dolu bir karakter taşımaktadır. Eleştirmenlerden biri öykü yayımlandıktan 
hemen sonra: “Bu, yaşamın bayağı yönlerine, altın buzağıya genel tapınmaya ve 
çağdaş medeniyetin tüm istikametlerine karşı kuvvetli bir protestodur”, demiştir.
282
  
 Öykünün 
kahramanı akıllı ve insani yönleri gelişmiş Bobrov, çevresini saran 
gerçekçiliği, korkunç adaletsizliği ve sosyal felaketleriyle birlikte algılamaktadır. 
Fakat aynı zamanda bu zayıf, yaşamın ürkekleştirdiği adamın savaşmaya gücü yoktur 
ve sadece zayıf bir şekilde kapitalizmi lanetlemektedir. Bunu da genel olarak sınai 
gelişimin gerekliliğini inkar ederek dile getirmektedir.
283
 
 Eleştirmenler öyküyü olumlu karşılamışlardır. Makalelerin pek çoğunda 
yazarın sanatını iyi bildiğine, doğru psikolojik karakterler yaptığına ve tiplerin 
canlılığının çok iyi olduğuna dair yazılar yer almıştır. “Moloh” yazıldıktan üç yıl 
sonra Kuprin tekrar işçilerin durumu ile ilgili meselelere eğilir ve “Yerin 
derinliklerinde” (В  недрах  земли) öyküsünü yazar. Genel karanlık özelliklerine 
rağmen öykü gerçekte iyimserdir. İnsan ruhunun iyi özelliklerine olan inançla 
doludur, işçi dayanışması fikriyle aydınlanmıştır.
284
  
 
Bu dönemde, Kuprin’in 1897 yılında bulunduğu Polesya ile ilgili öyküleri de 
önemlidir. 
 “Askeri 
Öğrenciler” (Кадеты) adlı otobiyografik öyküsü de yazarın ordu 
yaşamıyla ilgili öyküleri içinde önemli bir yer tutar. Bu öykü “Düello”nun kapısını 
                                                           
282
 ibid, s. 479. 
283
 ibid, s. 479. 
17 
ibid, s. 480.
 
 

aralar sanki. E. Rotstein’e göre; özellikle bu tip kapalı yatılı askeri okul yaşamından 
yazarın daha sonra “Düello” öyküsünde detaylı tasvirini yapacağı askeri kabalıklar, 
kültür eksikliği, kibir, halktan kopuk sürdürülen yaşam özellikleri çıkmaktadır.
285
 
 Sanatının bu evresinde yayımlanan eserleri: “Moloh” (Молох,1896), “Büyü” 
(Чары,1897), “İlk Çocuk” (Первенец,1897), “Nergiz” (Нарцисс,1897), “Uzatmalı 
Piyade Çavuşu” (Прапорщик  армейский,1897), “Barbos ve Julka” (Барбос  и 
Жулка,1897), “Çocuk Bahçesi” (Детский  сад,1897), “Allez” (Аллез,1897), 
“Breget” (Брегет,1897), “Karşısına  İlk Çıkan Erkek” (Первый  встречный,1897), 
“Düzensizlik” (Путаница,1897), “Mucizevî Doktor” (Чудесный  доктор,1897), 
“Yalnızlık” (Одиночество,1898), “Issız Orman” (Лесная  глушь,1898), “Olesya” 
(Олеся,1898), “Gece Nöbeti” (Ночная  смена,1899), “Yerin Derinliklerinde” (В 
недрах  земли,1899), “Şanslı Kâğıt” (Счастливая  карта,1899), “Cellat” 
(Палач,1900), “Ölü Kuvvet” (Погибшая сила,1900), “Dönüm Noktasında”/ “Askeri 
Öğrenciler” (На переломе / Кадеты,1900), “Armоnikacı” (Тапер,1900)’dır. 
 Kuprin’in 
sanatının üçüncü evresi 1901-1905 yıllarını kapsar. Bu tarihlerde 
Kuprin tüm Rusya çapında tanınan ünlü bir yazar, Rus realist edebiyatının önde 
gelen ustalarından biri olmuştur. 
 1901-1911 
yılları, Kuprin’in sanatının ve yaşamının en güzel yıllarıdır. Artık 
öğrencilik yılları bitmiştir. Yeteneği yıldan yıla gelişmektedir.
286
 
 Devrim 
yıllarında demokratik sempatisi ve ruh hali sanatında mevcut toplum 
düzenine karşı eleştiri tonunda derinlik kazanır.
287
 
                                                           
285
 ibid, s. 480. 
286
 N. E. Krutikova, A. İ. Kuprin , Leningrad, 1971, s. 36. 
287
 E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, A. İ. Kuprin, Sobraniye Soçineniy v 9-ti t. , Moskva, 1964, t. 3, s. 
359. 

 1902-1905 
yılları arasında önceki yıllara oranla oldukça az sayıda eser 
vermiştir. Portföyünde artık eğlenceli okuma parçaları yerine “Sirkte”, “Bataklık”, 
“Korkak”, “At Hırsızları”, “Beyaz Barbet Köpeği”, “Sakin Hayat”, “Kızamık”, 
“Sokaktan” ve “Düello” gibi ciddi eserler vardır.
288
 
 
Bu dönemde yazar, esas vazifesinin hayatın katı gerçeklerine sadık kalmak 
olduğunu görür. 1905 yılında  Peterburgskaya gazeta muhabiri, “Edebi sanatının 
vazifelerine nasıl bakıyorsunuz?” sorusunu yönelttiğinde;  “Ben  şahsen gerçeği; 
insanın kafasını  ağrıtan, nasıl derler yaldızlı  çıplak gerçekliği seviyorum. Yazar, 
hiçbir şeyden sapmadan yaşamı öğrenmelidir. Kötü bir koku, pis bir şey mi var? Git 
gözlemle. Yakışmıyor mu? Canlı dokümanları kürekle kapatamazsın. Ben de öyle 
yapıyorum... Yazar hiçbir şeye, hiçbir kimseye hor bakmamalıdır” cevabını verir.
289
 
 Kuprin’in 
yazarlık  şahsiyetinin oluşmasında Çehov’un fikri ve sanatsal 
olduğu kadar şahsi etkisi de büyük rol oynar. 1901 yılından başlayarak, Çehov’un 
öldüğü güne kadar Kuprin kendisiyle pek çok kez görüşmüş, düzenli olarak 
mektuplaşmıştır. Düzeltilmesi için Çehov’a öykülerini göndermiş, onun tavsiye ve 
eleştirilerini rica etmiştir. Kuprin, Çehov’dan kısa öykü sanatını, edebi vecizliği, 
kahramanların karakterlerini açma becerisini, dilin ekonomik ve yerinde kullanımını 
öğrenmiştir.
290
 
 
Çehov’un Yalta’daki evinde “Sirkte” öyküsünü yazarken Çehov’un çok 
değerli görüşlerini alır Kuprin. Çehov, Kuprin’in sirk ortamını elbette kendisinden 
daha iyi bildiğini söyleyerek doktorluk konusunda da ona bir ders verme ihtiyacı 
hisseder: 
                                                           
288
 N. E. Krutikova, 1971, s. 37. 
289
 E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, 1964,  t. 3, s. 359. 
290
 ibid, s. 359. 

 “-Kahramanınız neden ölüyordu, biliyor musunuz? Zira öykünüz 
doktorların eline de geçecek... 
 -Kalp büyümesinden..., dedi mahcup bir edayla. Hamalların, 
demircilerin, denizcilerin hastalığı. 
 -Paltonuzu çıkarın ve peşimden çalışma odama gelin, dedi Çehov şaka 
yollu bir sertlikle. Hastalığın özellikle hangi semptomlarının dikkate 
değer olduğuna karar verelim... Bunları öyle belirgin hale getirelim 
ki, hastalık özellikleri akıllarda bir şüphe bırakmasın.” 
291
 
 
Fakat, Kuprin’in iyi tanıdığı ve sevdiği yaşam, onun önüne yeni meseleler 
koymuştur. Tarihsel yaşamın yeni olaylarının tasvirinde gerçekçi bir yazar olarak 
varlığını sürdürebilmesi için yazarın açık politik mücadelede kendi pozisyonunu 
daha iyi belirleme zorunluluğu doğmuştur. Bu yıllarda Gorki’nin büyük etkisi 
olmuştur Kuprin’e.
292
 
 Gorki’nin, 
Kuprin’e 
etkisi; 
şahsi tanışıklıkları ve Znaniye dergisiyle işbirliği 
içinde bulunduğu sıralarda açıkça hissedilmeye başlar. 1903 yılına kadar Kuprin’in 
eserlerindeki kahramanlar; yaşam koşullarının ezdiği insanlar, yani sosyal 
adaletsizliğin giderek kötüleşen  şartlarında kendi kaderini değiştirmeye gücü 
olmayan kurbanlardır.
293
 
 1903 
yılının Mart-Nisan döneminde kaleme aldığı “Düello”nun ilk altı 
bölümü hoşuna gitmez Kuprin’in. El yazmalarını parçalara ayırır ve bir buçuk yıl bu 
öyküye dönmez. Fakat Mariya Karlovna kocasından gizli olarak, bir gün öyküsüne 
geri döneceği ümidiyle, bu parçaları özenle yapıştırıp saklar.
294
 
                                                           
291
 O. M. Mihaylov, Kuprin , Moskva, 1981, s. 10. 
292
 E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, 1964, t. 3, s. 360. 
293
 ibid, s. 360. 
294
 N. N. Fonyakova, Kuprin v Peterburge-Leningrade , Leningrad, 1986, s. 44. 

 Yeni 
tarihi 
şartlarda, özellikle insanın toplum içindeki konumunu düzenleyen 
aktif ilişkilerin ertelenmesinin mümkün olmadığı bu yeni şartlarda, zayıf 
kahramanlar yetersizdir. 
 
Kuprin, Gorki’yi takip ederek, sanatsal tiplerinin problemini aktif, protesto 
eden bir hale sokarak meseleyi kendince çözme yolunu tutar. Özellikle Rusya’da 
dolaştığı  yıllarda çok iyi tanıdığı, toplumun alt tabakasındaki insan örneklerine 
yönelir. Yazar bu yıllarda, toplumda gelişen ve talep edilen önemli toplumsal 
meseleleri ele alma başarısını göstermiştir.
295
 
 Sanatının bu evresinde: “Duygusal Roman” (Сентиментальный 
роман,1901), “Gri Kurt” (Серебряный  волк,1901), “Sipariş Üzerine” (По 
заказу,1901), “Sefer” (Поход,1901), “Sirkte” (В  цирке,1902), “Rahatlıkta” (На 
покое,1902), “Bataklık” (Болото,1902), “Korkak” (Трус,1903), “At Hırsızları” 
(Конокрады,1903), “Koğuşta” (В  казарме,1903), “Beyaz Barbet Köpeği” (Белый 
пудель,1904), “Sakin Hayat” (Мирное  житие,1904), “Kızamık” (Корь,1904), 
“Yahudi Kadın” (Жидовка,1904), “Pırlantalar” (Брильянты, 1904), “Boş Villalar” 
(Пустые  дачи,1904), “Sokaktan” (С  улицы,1904), “Kara Duman” (Черный 
туман,1905), “İyi Toplum” (Хорошее  общество,1905), “Rahip” (Жрец,1905), 
“Rüyalar” (Сны,1905) öykülerini kaleme almıştır.  
 Kuprin’in 
sanatının dördüncü evresi 1905-1907 yıllarını kapsamaktadır. Bu 
devir, edebi şöhretinin zirvesidir adeta. Devrimin coşku veren tesiri, öncü sanata 
yakınlığı onun realizmini yeni bir aşamaya getirmiştir. Gorki’ye ithaf ederek 
yayımladığı  “Dokuz  şiddetindeki bir dalga tesirindeki” “Düello” öyküsü, yüzyılın 
başındaki Rus edebiyatının en gerçekçi ve heyecan verici eserlerinden biridir.
296
 
                                                           
295
 E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, 1964, t. 3, s. 360. 
296
 ibid, s. 478. 

 
“Düello” öyküsünün Kuprin’in yaşadığı çağ açısından toplumsal önemi şu 
şekilde açıklanabilir: Kuprin, Rus İmparatorluğunun sayısız alaylarından birinin her 
günkü iş ortamında köhnemiş mutlakiyet düzeninin tüm özelliklerini, çürümüşlüğünü 
ve düşüşünü görmüş ve buna damgasını vurmuştur. Tsusima bozgununun arifesinde, 
Rus-Japon savaşının cephelerinde Rus ordusunun ağır mağlubiyet günlerinde E. 
Rotstein’e göre; Nazanski’nin geri kalmış, içi boşalmış, ülke ve halkın 
ihtiyaçlarından bihaber subaylık sistemi ile ilgili monologları, politik bir çağrı gibi 
yankı bulmuştur.
297
 
 
Fakat Kuprin eskiden nefret ederek, eskiyi yadsıyarak kendince yeniyi de 
görmüş ve beraberinde yaklaşan devrimi de getiren, basit insanın uyanışını, kendi 
üzerinden sınıf ve kast zulmünü atışını getiren yeniyi de yansıtmıştır. “Düello”da 
sadece yüzyılın başındaki Rus toplumsal hayatının tipik yönleri cisim bulmamış, aynı 
zamanda bireysel hayatın iç ve derin süreçleri; geniş demokratik katmanlarda 
şahsiyetin düzeltilmesi ve devrimin psikolojik eğitimi konuları da ele alınmıştır. 
 
E. Rotstein’e göre; kışla esaretinin, kendisini sosyal eşitsizlik, hor 
görülenlerin acıları, hayatın anlamı ve amacı konularında düşünmeye zorladığı 
Teğmen Romaşov’un hikayesi, onun ölümüyle sonuçlanır. Fakat “Düello”nun finali, 
kahramanının sosyal kötülüklerden gücü tükenmiş, umudu kırılmış, ancak yaşamaya 
devam eden “Moloh” öyküsü gibi karamsar değildir. Romaşov, eski dünyaya 
direnme yoluna girmeyi başardıktan sonra ölür ve öykü bir dizi karanlık tablo 
içermesine rağmen iyimser bir gelecek vaat ederek mesajını verir.
298
 
                                                           
297
 E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, A. İ. Kuprin, Sobraniye Soçineniy v 9-ti t. , Moskva, 1964, t. 4, s. 
478. 
31 
ibid, s. 478.
 
 

 Devrim 
zamanının gerçekliği, bu periyotta kaleme aldığı diğer eserlerinde de 
yansır. “Düello” nun ardından yayımlanan “Kıdemli Üsteğmen Rıbnikov” öyküsünde 
de psikolojik analizler ustaca verilmiş, Tsusima günlerinin, Rus-Japon Savaşı’nın 
trajik ve utanılacak sonunun atmosferi çok doğru bir şekilde yaratılmıştır. Gün 
ortasında başkentte gizli işler çeviren Japon casusu, hükümet çevresini kaplamış 
panik ve bozulmanın maddi bir delilidir. Gericiliğin sadık hizmetkârı, tüm Rusya’nın 
kusurlarını düşleyen ve kindar, gerici öğretmen memur tipi “Mekanik Yargılama” ve 
“Dev” öykülerinde tasvir edilmiştir. Profesyonel hırsızların kendilerini yağmacılarla 
özdeşleştirmelerini protesto edişlerinin anlatıldığı “Gücenme” öyküsü konu 
bakımından anekdotik özellikler taşır.
299
 
 
“Gambrinus” öyküsü devrim yankılarıyla dolu parlak bir eserdir. Koyu 
gericilik terörünün kurbanı olmuş, liman meyhanesinde müzisyenlik yapan Yahudi 
Saşka’nın, yani küçük bir insanın cesaret ve dayanıklılığını resmederken Kuprin 
izlenimci bir şekilde 1904-1906 yıllarının politik durumunu, kısa süreli özgürlüğün 
coşkun günlerini ve ardından idamlarla, yağmalarla bastıran gericilik günlerini tasvir 
eder.
300
 
 Kuprin, 
karşı devrim terörünün insan psikolojisini soysuzlaştıran etkisini 
“Yaşam Irmağı” öyküsünde anlatmıştır. Sulu bir realist üslupla tasvir edilen küçük 
burjuva yaşamı tablosunun fonunda istemeyerek de olsa bir hainlik yapmış devrimci 
örgüt elemanının dramı göz önüne gerilir. Hainliğin, insanı diri diri öldüren korkunç 
bir kötülük gibi yargılanması “Demir Kaya” alegorisinde de yansıma bulur.
301
 
                                                           
299
 ibid, s. 479. 
300
 ibid, s. 479. 
34 
ibid, s. 479.
 
 

 Devrim 
zamanındaki sanatçının rolü hakkındaki derin düşüncelerini “Sanat” 
bilmecesinde dile getirmiştir Kuprin. Gerçek güzellik ve doğruluk, dahiyane bir 
heykeltıraş tarafından oyulmuş kölelikten kurtarılan birinin heykeline benzer şekilde 
sanatın “mücadelenin zevkini” telkin ettiği yerde bulunduğunu, söyler yazar. 
Sanatçının amacı; cahil sanat hamilerine keyif vermek değil (“Efsane” öyküsündeki 
kahraman gibi), bilakis halka hizmet etmek (“Gambrinus”), özgürlük savaşı 
kahramanlarına terennüm etmektir.
302
 
 Fakat, 
canlı, gerçekçi bir devrimci karakteri yaratmak yazara nasip olmaz. 
“Kadeh” öyküsündeki devrim savaşçıları; retorik bir şekilde tasvir edilmiş “hararetli 
ruhlu,  ışıldayan gözlü kahramanlardır”. “Kadeh”deki geleceğin krallığı statik ve 
gelecek fikrinden uzaktır: 2906 yılının insanlarının yeni dünyanın cam duvarları 
arasında canı  sıkılmakta ve sosyalist zamanlardan önceki devirlerin özlemini 
çekmektedir. “Kadeh” de, aynen “Düello”da olduğu gibi, Kuprin’in bazı anarşik 
bireysel düşünceleri de yansıma bulur. Adaletli bir şekilde Hıristiyan hümanizmini 
eleştirirken Nazanski, tüm toplum hizmetlerini, kollektivizmi reddeder ve sadece 
yalnız bir bireyin bireysel isyanını kabul eder. Sosyal reorganizasyon yollarının tam 
anlaşılamayışı bu yıllardaki diğer bazı eserlerinde de görülür. Şöyle ki; karşı devrim 
terörü hakkındaki öykülerinde Kuprin’in gericiliğin yapışkan karabasanına karşı 
kuvvetli ve içten protestosu, ahlaki cezaları, ağır vicdan azaplarını anladığı ütopik 
ümitlerle birleşir (“Katil”). “Hezeyan” öyküsünde isyancılara karşı  şiddet 
uygulanması etüdünün tasviri, her türlü şiddetin zararlı olduğuna dair bir ahlak dersi 
niteliğindedir. 
303
 
                                                           
302
 ibid, s. 479. 
303
 ibid, s. 480. 

 Sanatının diğer evrelerinde olduğu gibi Kuprin, bu dönemde de büyük bir 
istekle doğa, yani “tabii” durum temasına yönelmiştir. V. Vorovski; “Onun 
düşünceleri sosyal mücadeleden ıssız bir ormana, engin bir denize kayar.” 
304
 der. 
Bununla birlikte bu devirde yazdığı tabiat ve hayvanlarla ilgili öykülerin en 
iyilerinden olan “Zümrüt”, önemli bir sosyal temayı sanatsal açıdan ele almıştır; 
Yarış halindeki burjuva toplumu alçak ihtiraslarının mücadelesini yaparken tüm 
doğal, temiz ve mükemmel olan şeyleri öldürmektedir.
305
 
 
Kuprin’in 1905-1907 yılları arasındaki eserleri, özellikle üslup özellikleri, 
sanatsal biçimleri ve araçları bakımından çeşitlilik gösterir. “Düello”daki olgunlaşan 
kahramanın zorlu evrimi, Lev Tolstoy’un psikolojik realizm, “ruhun diyalektiği” 
konusunun biraz daha açılarak tekrarıyla, insan bilincinde eski ile yeninin çatışması 
anlayışında tasvir edilmiştir. Fakat ince psikoloji ve ayrıca insan yaşamının iyi ve 
gerçekçi tasviri “Düello” da (ve bu da bu öykünün üslup özelliklerinden biridir) 
yazarın düşüncelerinin doğrudan, resmi, açık bir şekilde ifadesiyle birleşmektedir. 
Kuprin nesrinin esas kurgusu, Nazanski’nin coşkun monologlarından başlar; 
artırılmış hissiyat, ahenge giden cümle tekrarları ve tropelerle devam eder. Bu 
kurguyla süslenmiş “Kadeh”, “Rüyalar”, “Hezeyan” ve “Katil” öyküleri, içlerinde 
lirizm barındırırlar. Kuprin, bilmece, alegori ve efsane gibi (“Sanat”, “Demir-Kaya”, 
“Efsane”, ”Masal”) mecazi türlerden de istifade eder, ayrıca hicve de yönelir. Hiciv 
dergilerinde, 17 Ekim tarihli Çar manifestosuyla bahşedilen dar kapsamlı 
özgürlükleri hicvettiği siyasi “Masallar” yazar; “Duma Hakkında”, “Anayasa 
Hakkında”. “Mekanik Yargılama”, “Devler”, “Masallar” öykülerinde oldukça geniş 
                                                           
304
 Vorovski, V., “Literaturno-Kritiçeskie Stati”, . s. 287 / E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, 1964, t. 4, s. 
480. 
38 
E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, 1964, t. 4, s. 480.
 
 

bir  şekilde parodi, grotesk ve Ezop dili kullanır. Kendisi için yeni olan bu türlerin 
yanı  sıra mizaç tasvirlerini (“Nasıl Aktör Oldum”, “Önemsiz Şeyler”) ve edebi 
denemesini (“Yaban Horozlarına”) geliştirmeye devam eder.
306
 
 Kuprin’in 
sonraki 
çizgisi 
düz olmaz; takip eden on yılın zorlu toplumsal-
politik şartlarında yazar, bazı kararsızlık ve kesintilere maruz kalmıştır. Fakat yazar 
tarafından 1905 yılında demokratik sanata yapılan katkı görmezlikten gelinemez. 
Geniş okuyucu kitleleri için Kuprin “Düello”nun, ilk devrim yılları zamanındaki 
özgürlük kalkınışının bu cesur ve coşkun ifadesinin yazarı olarak kalmıştır.
307
 
 Sanatının bu evresinde: “Düello” (Поединок,1905), “Kıdemli Üsteğmen 
Rıbnikov” (Штабс-  Капитан  Рыбников,1906), “Kadeh” (Тост,1906), “Mutluluk” 
(Счастье,1906), “Katil” (Убийца,1906), “Yaşam Irmağı” (Река  жизни,1906), 
“Gücenme” (Обида,1906), “Yaban Horozlarına” (На  глухарей, 1906), “Efsane” 
(Легенда,1906), “Sanat” (Искусство,1906), “Demir-Kaya” (Демир-Кая,1906), 
“Nasıl Aktör Oldum” (Как я был актером,1906), “Gambrinus” (Гамбринус,1907), 
“Fil” (Слон,1907), “Hezeyan” (Бред,1907), “Masallar” (Сказочки,1907) ‘’Mekanik 
Yargılama” (Механическое  правосудие,1907), “Devler” (Исполины,1907), 
“Zümrüt” (Изумруд,1907), “Önemsiz Şeyler” (Мелюзга,1907) öykülerini kaleme 
almıştır. 
 Kuprin’in 
sanatının beşinci evresi 1908-1913 yıllarını kapsar. Bu yıllarda 
Kuprin’in edebi şöhreti giderek artar, en çok okunan ve еn sevilen yazarlardan biri 
olur. 1909 yılında Bilimler Akademisi zarif edebi eserler kategorisinde İ. A. Bunin 
ile birlikte Puşkin Ödülü’ne layık görür. 1910 yılına yaklaşırken Lev Nikolayeviç 
Tolstoy tarafından sanatı büyük övgüler alır: Tolstoy ” Günümüz yazarlarının en 
                                                           
306
 ibid, s. 480. 
307
 ibid, s. 480. 

yeteneklisi olarak Kuprin’i görüyorum”, “Kuprin, gerçek bir sanatçı, muazzam bir 
yetenek, çağdaşlarından çok daha derin yaşam meselelerine değiniyor”, demektedir. 
1912 yılında A. F. Marks yayınevi, devrin popüler dergisi Niva’nın eki olarak 
Kuprin’in bütün eserlerini basar ve bu da çok geniş bir okuyucu kitlesi tarafından 
daha da iyi tanınmasını sağlar.
308
 
 Bu 
yıllarda Kuprin’in yaşama karşı duyduğu ihtiraslı ilgide bir zayıflama 
olmaz. 1909 yılında ünlü sporcu S. Utoçkin ile birlikte balon yolculuğu yapar, aynı 
yıl dalgıç kostümüyle denize dalar. 1910 yılında da güreşçi İ. Zaykin’in pilotluğunu 
yaptığı bir uçakla uçar.
309
 
 Balaklava 
balıkçıları ile önceki görüşmelerinin hatıraları ışığında 1907-1911 
tarihleri arasında “Listrigonlar” adlı harikulade denemelerini yaratır. 1911 yılında ilk 
yurt dışı seyahatine çıkar. Bu gezinin sonunda da “Gök Mavisi Kıyılar” denemelerini 
kaleme alır.
310
 
 Sanatının ana konularını  işlemeye devam ederken bir taraftan da E. 
Rotstein’in deyimiyle “mutlakiyetin uşakları”nı açığa vuran bir dizi eser yazar 
Kuprin. “Nikah” ve “Aforoz” hikayeleri bu gruba dahil olup çarlık sansürünün 
takibine uğramışlardır. Birinci eserde “Düello”nun en iyi gelenekleri ruhunda 
acımasızca çarlık subaylık sistemi eleştirilmiş, ikincisinde ise büyük Rus yazarı Lev 
Nikolayeviç Tolstoy’u aforoz eden kilise yöneticileri sert bir şekilde eleştirilmiştir. 
 
Kuprin, önceden olduğu gibi küçük burjuva sisteminin uzlaşmaz düşmanıdır, 
onları “Son Söz”, “Beyaz Akasya” ve “Kara Şimşek” gibi eserlerinde rezil rüsva 
eder. 
                                                           
308
 E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, A. İ. Kuprin, Sobraniye Soçineniy v 9-ti t. , Moskva, 1964, t. 5, s. 
401. 
309
 ibid, s. 401. 
310
 ibid, s. 401. 

 
Ancak, 1905 devriminden sonra ortaya çıkan, o sıralar yurt dışına göç etmiş 
Gorki ile doğrudan görüşme imkanından kendisini mahrum eden, geçici siyasi 
gericilik döneminde Kuprin, öncü demokratik görüşlerinde bir müddet duraklama 
yaşamıştır. 
 
Böylece XXVI. ncı yüzyılın gelecekteki mutlu insanlarının tasvir edildiği 
“Kraliçenin Parkı” öyküsünde Kuprin, insanların düzene sokulmuş ve tanzim edilmiş 
varlıklarına karşı kaçınılmaz isyan fikrini geliştirmiştir. Sosyalist gelecek hakkındaki 
takdim, burada burjuva ve küçük burjuvaların hükümleri ruhunda verilmiştir.
311
 
 
Bilimsel-fantastik öyküsü “Sıvı Güneş”de, ana kahramanlardan birisi olan 
dahi bilim adamı Çalsberi, insanlığı mutlu edecek olağanüstü bir buluş üzerinde 
çalışmaktadır, fakat tam başarıya ulaşmışken buluşunun  “kötü maksatlarla 
kullanabilecek bir kısım alçakların malı olacağı, sıvı güneşin olağanüstü kudrette top 
mermilerine ve bombalara dönüşebileceği” tehlikesi baş gösterir. İnsanı hiçe sayan 
burjuva düzeninin eleştirisi bu öyküde bu düzenin devrilebilirliğine olan inançsızlıkla 
ve insanlığın geleceğiyle ilgili pesimist fikirlerle birleşmektedir.
312
 
 Gericilik 
yıllarında Kuprin sıklıkla bazı almanak ve yıllıklarda yazılarını 
yayımlanmıştır, ki bunların sahipleri (Artsıbaşev ve diğerleri) Rus edebiyatının öncü 
geleneklerine karşı durma fikrini savunan insanlardır.
313
 
 1908 
yılında Kuprin “Jizn” yıllığında “Deniz Hastalığı”, “Zemlya” 
almanağında “Sulamif” öykülerini yayımlatmıştır. Her iki eser de Gorki tarafından 
sert bir şekilde eleştirilmiştir. İlk eser, devrimcilerin tasvirinin çarpıtıldığı, ikinci eser 
ise gerçekçilikten uzaklaşıldığı gerekçeleriyle eleştiriye maruz kalmıştır. “Deniz 
                                                           
311
 ibid, s. 402. 
312
 ibid, s. 402. 
46 
ibid, s. 402.
 
 

Hastalığı” öyküsüne Gorki tarafından yapılan eleştiri Kuprin’in yararına olmuştur. 
Kuprin bu eserini bazı kaba natüralist ayrıntılardan arındırdıktan sonra sadece ilave 
redaksiyon çalışmasına tabi tutmamış, aynı zamanda, en önemlisi de budur zaten, 
sonraki sanat hayatında artık o zamanlarda moda olan “cinsiyet problemleri”ni 
Artsıbaşev gelenekleri çerçevesinde çözme yoluna gitmemiş, bu yola bir daha 
başvurmamıştır.
314
 
 
Şüphesiz Gorki, “Sulamif”in yazarı olarak Kuprin’i yeni başlayan gericilik 
devresinde gerçeklikten uzaklaştığı,  “masalsı-esrarlı” geçmişe heves duyduğu için 
eleştirmekte haklıdır. Fakat tüm bunlara rağmen Kuprin’in eseri o zamanlar bolca 
piyasaları dolduran Dekadanların eserleriyle aynı kefeye konulamaz. Eğer şahsiyetin 
özgürlüğünü ön plana çıkarmak kisvesi altında bu eserlerde ahlaksızlığa prim 
veriliyorsa, eğer bu eserlerde yaşama karşı hafif, düşüncesiz bir ilişki iddia ediliyor 
ve aşk gibi, sadakat gibi değerler göz ardı ediliyorsa, Kuprin’in eseri, ölümden de 
kuvvetli olan, insanları kim olduklarına bakmaksızın (bilge kral Solomon veya üzüm 
bağlarındaki zavallı kız) mükemmel yapan gerçek aşka methiyeler dizesidir. Büyük 
aşkın övgüsü ve sevgiliye fedakârane bağlılık bugün bile Kuprin okuyucularını 
heyecanlandırmaktadır.
315
 
 
Gorki, Kuprin’in 1910 yılında yayımlanan, yazarın en çarpıcı eserlerinden 
biri sayılan “Kızıl Bilezik” öyküsünü çok takdir etmiştir. Aşkı yaşamın en büyük 
hazinesi gibi kabullenerek onu kalbinde taşıyan mütevazı memur Jeltkov’u “yüksek 
sosyete”nin soğuk ve egoist temsilcileriyle karşılaştırarak Kuprin yeniden sanatının 
en sevdiği kahramanlarına, içlerinde büyük insani değerler taşıyan  “küçük 
                                                           
314
 ibid, s. 402. 
315
 ibid, s. 402. 

insanlar”a yönelmiştir. “Telgrafçı” öyküsündeki Saşa Vrublevski ve sonraki dönem 
eserlerindeki bazı kahramanlar bahse konu kişilerle aynı özellikleri taşırlar.
316
 
 Önceden 
olduğu gibi bu yıllarda da ilgiyle ve büyük bir aşkla hayvanlar 
hakkında öyküler yazar. Gerçi eserleri arasında hayvanlara adanmış öyküleri olsa da 
yine de sıkça dramatik olarak süslenmiş, insanların acımasızlığını anlatan (“Ayılar”, 
“Fil Gezintisi”) veya dünyanın bilinmezliği hakkında filozofça işlenmiş düşüncelerin 
yer aldığı (“Barbet Köpeği Hakkında”) öykülerine rastlanmaktadır.
317
 
 Kuprin 
tarafından bu dönemde yazılan eserlerin hepsi sanatsal açıdan eşit 
değerde değildir. Yazarın ana hümanist çizgisini devam ettirdiği, toplumsal 
basamağın hangi seviyesinde olursa olsun insanın ruhsal zenginliği olmasını iddia 
eden (“Aile İşleri”), ilk aşkın yüce zevkinden bahseden (“Lenoçka”) öykülerinin yanı 
sıra Kuprin bu yıllarda değersiz minyatürler veya komik, eğlenceli (“Cazibe Amiri”) 
veya beklenmedik, bazen de anekdotik konular üzerine inşa edilmiş (“Vahşi Hayvan 
Kafesinde”) yazılar da kaleme almıştır.
318
 
 Sanatının bu evresinde: “Sulamif” (Суламифь,1908), “Deniz Hastalığı” 
(Морская  болезнь,1908), “Öğrenci” (Ученик,1908), “Düğün” (Свадьба, 1908), 
“Pasaportum” (Мой  паспорт,1908), “Son Söz” (Последнее  слово, 1908), “Defne 
Yaprakları” (Лавры,1909), “Barbet Köpeği Hakkında” (О пуделе,1909), “Kırım’da” 
(В  Крыму,1909), “Zavallı Prens” (Бедный  принц, 1910), “Tramvayda” (В 
трамвае,1910), “Aile İşleri” (По  семейному,1910), “Lenoçka” (Леночка,1910), 
“Ayartma” (Искушение,1910), “Vahşi Hayvan Kafesinde” (В клетке зверя,1910), 
“Hoppa Kızböceği” (Попрыгунья-  стрекоза,1910), “Kızıl Bilezik” (Гранатовый 
                                                           
316
 ibid, s. 403. 
317
 ibid, s. 403. 
51 
ibid, s. 403.
 
 

браслет,1911), “Kraliçenin Parkı” (Королевский  парк,1911), “Telgrafçı” 
(Телеграфист,1911), “Beyaz Akasya” (Белая  акация,1911), “Cazibe Amiri” 
(Начальница  тяги,1911), “Başkasının Horozu” (Чужой  петух,1912), “Gezginler” 
(Путешественники, 1912), “Yabani Ot” (Травка,1912), “Kara Şimşek” (Черная 
молния,1913), “Ayılar” (Медведи,1913), “Aforoz” (Анафема,1913), “Fil 
Gezintisi” (Слоновья  прогулка,1913), “Sıvı Güneş” (Жидкое  солнце,1913), 
“Aydınlık Son” (Светлый конец,1913) öykülerini kaleme almıştır.  
 Sanatının altıncı evresi 1914-1916 yıllarını kapsar. Bu dönemde ünlü 
“Genelev” (Яма,1909) öyküsü ve diğer öykülerini kaleme almıştır. 
 
“Genelev” öyküsünde Kuprin, Rus edebiyatında bir asırdan daha fazla bir 
geçmişe sahip bir konuya eğilmiştir. Daha XVIII. yy.ın sonunda devrimci yazar A. 
N. Radişçev, ünlü “Peterburg’dan Moskova’ya Seyahat” kitabının bazı bölümlerine 
öfkeyle aşk ihtirasının paralı zevklerini yerleştirmiştir. XIX yy.da fahişelik ve kadın 
ticareti, pek çok Rus yazarının eserlerinde yer almıştır.
319
 
 Hayatın kirli taraflarını ifşa etmeye karşı olduklarını belirten duru sanat 
savunucuları ile polemiğe giren M. Gorki, 1899 yılında şu satırları yazmaktadır: 
“Belki de tiksinen bir yüz ifadesiyle ‘Niçin tüm bunlar 
yayımlanıyor ki? Abes bir düşünce! Edebiyatta fahişelere yer yok...’, 
diyecek insanlar çıkacaktır. 
  
Bunlar, aptalca ve yalan sözler olacaktır... Edebiyat, kalbinde 
yaşamın düzensizliklerini ve insanlığın acılarını insanlara aktarmak 
için büyük bir coşku duyan her türden insan için bir tribündür...” 
320
 
                                                           
319
 E. Rotstein, P. Vyaçeslavov, 
Download 5.01 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling