T. C. KÜLTÜr ve turizm bakanliği tüRKİye küLTÜr portali projesi
Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e: Bir İmparatorluğun Yıkılış Sürecinde Sanat Ve
Download 17.59 Kb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- İMPARATORLUĞUN BAŞKENTİ İSTANBUL’UN SEMBOLLERİ SARAYLAR Prof. Dr. Kıymet GİRAY
- 8.4. İmparatorluğun Başkenti İstanbul’un Sembolleri Saraylar Anahtar Kelimeler
- Kaynak
- ANKARA
- 9. Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarisi Anahtar Kelimeler
8.3.2. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e: Bir İmparatorluğun Yıkılış Sürecinde Sanat Ve Kültür Ortamı Anahtar Kelimeler: Batılılaşma, Meşrutiyet, II. Abdülhamid, Kültür, Sanat, Mimari. Tanzimat sonrası Osmanlı mimari programına giren yapılar olarak tren garları dikkati çeker. Osmanlının son dönemine damga vuran bu yapılardan en önemlileri Sirkeci ve Haydarpaşa garlarıdır. Batı modellerine göre planlanan eserlerden Sirkeci Garı (1888-1890) oryantalist üslubu yansıtırken, Neo-Rönesans üslubunda tasarlanan Haydarpaşa Garı (1906-1908) aynı zamanda köşe kuleleri ile ortaçağ mimarisine de göndermeler yapar. İmparatorluğun ilk belediye dairesi olan Altıncı Daire-i Belediye Binası (1879-1883) Neo- Klasik özellikleri ile dönemin resmi yapıları için karakteristik bir örnek oluşturur. Bunu izleyen Duyûn-ı Umûmiye (1897) tasarımı ile benzer yapılardaki geleneği sürdürmekle birlikte, dışta Neo-Osmanlı üslubunun ilk belirtileri olan bazı mimari motifler de görülür. Dönemin siyasi eğilimleri doğrultusunda gelişen bu tutumun resmi yapılardaki gelişimi Sirkeci Posta ve Telgraf Nezareti (1909) binasında daha belirgin olarak ortaya konur. II. Abdülhamid dönemi eğitim politikasına bağlı olarak yapımı hız kazanan okullar boyutları ile de kentin fiziki yapısında önemli yer tutarlar. Neo-Klasik ve Neo-Rönesans özellikler gösteren Sanayi-i Nefise Mektebi (1882-1892) dönemin önemli yapılarından biridir. Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne (1893-1900), İslam-Hint mimarisinin yanı sıra, Osmanlı ve Endülüs mimarisinden seçilen öğe ve motiflerin özgün bir sentezini sunan Oryantalist üslubun kent peyzajına damgasını vuran anıtsal bir örneğidir. Karakol yapıları II. Abdülhamid’in istibdat döneminde daha da önem kazanır ve bir güç gösterisi olarak yurdun her yerine inşa edilir. Armalı ve yüksek kolonlu girişiyle Neo-Klasik mimarinin tipik örneklerinden biri olan Yıldız Karakolu (1884), Neo-Gotik üsluptaki Sarıyer Mesaburnu Karakolu (1891) ile Topçu Karakolu bunların bazı örnekleridir. Yine devletin gücünü simgeleyen anıtsal boyutlardaki kışla yapılarının sonuncusunu Yıldız’daki Orhaniye Kışlası (1887) oluşturur. Genel kışla şemasına göre tasarlanan eser diğer resmi yapılarda olduğu gibi Neo-Klasik ağırlıklı bir özellik gösterir. Kentlerin yeni yüzü olan pasaj, işhanı, banka ve otel gibi yapılar, ithal edilen plan düzenleri ve cephe tasarımlarıyla tamamen batlı özellikleri taşırlar ve Osmanlı mimarisindeki yabancılaşmanın en iyi göstergesidirler. Kayseri Hanı (1895), Franız Hanı ve Ömer Abdal Han eklektisist cepheleriyle bunların bazı örnekleridir. Mimar Kemaleddin’in eseri olan Dördüncü Vakıf Hanı (1912-1926) Neo-Rönesans etkiler ile birlikte Neo-Osmanlı özellikleri taşır. Halep Pasajı (1885), Rumeli Pasajı (1894) ve Anadolu Pasajı (1900) gibi yapılar daha komplike mimari tasarım özelliğine sahiptirler ve dönemin mimari anlayışına uygun olarak Art Nouveau gibi eğilimler gösteren dış cepheleri Avrupa mimarisinden alınmış dekoratif unsurlarla bezelidir. Galata ve Pera’da yoğunluk kazanan Londra Oteli (1891), Pera Palas Oteli (1894) ve Bristol Oteli (1896) gibi yapılar içinde benzer durum söz konusudur. Avrupa tarzı yaşamı simgeleyen bu yapılara apartmanlar da eklenir. Galata ve Beyoğlu’nda yoğunluk kazanan apartmanlar dönemin diğer yapılarında olduğu gibi plan ve Eklektisist cephe tasarımıyla kente Batılı bir görünüm kazandırır. Frej ve Azaryan apartmanları bunların bazılarıdır. R. D’Aronco’nun yaptığı Botter Apartmanı (1900) Art Nouveau akımının İstanbul’daki önemli bir tensilcisi olur. Hamidiye Camisi (1876), hünkâr dairelerinin bir saray cephesini niteliğinde tasarlanması ve üçgen tepelikle sonuçlanan taç kapı kompozisyonun mihrap cephelerinde tekrarlanması geleneksel dini mimariden uzaklaşan sivil bir karaktere bürünmeyi ifade eder. Neo-gotik pencere düzenlemesi ve Oryantalist motiflerden oluşan seçmeci bir tasarım sergiler. Diğer İslami yapılara referans veren Hidayet Camisi (1887) Oryantalist üslubun dini mimarideki denemelerinden birini ortaya koyar. İmparatorluğun son dönemlerinde ortaya konan Bebek Cami ve Kamer Hatun Camisi ise klasik Osmanlı camilere dönüşü simgelerler. Yüzyılın sonuna doğru önemini kaybeden türbelerde, diğer yapılarda olduğu gibi Oryantalizmle birlikte Neo-Klasizm ve Neo-Gotik gibi üslup bileşenlerinden oluşan Eklektisist tasarım hâkim olur. Bu uygulamalar Osmanlı’nın son dönemlerinde yerini geleneksel mimarlık denemeleri olan Osmanlı Neo-Klasiği diyebileceğimiz örneklere bırakır. Mahmud Şevket Paşa Türbesi (1909), Served Kadın Türbesi (1910) ve Gazi Osman Paşa Türbesi (1912) bunların bazılarıdır. Mimar Kemaleddin’in tasarımı olan Sultan Reşat Türbesi (1918) Osmanlı türbe mimarisinin son özgün yapısını oluşturur. Çeşme mimarisin son dönemlerinde yeni tasarım denemeleri görülür. Bu değişim Aksaray’daki Pertevniyal Valide Sultan Çeşmesi’nde (1881), geleneksel motiflere dönüşle kendini gösterir. Galata’daki D’Aronco Çeşmesi ile Maçka’daki II. Abdülhamid Çeşmesi (1888) geleneksel ögelerle Art Nouveau üslubunun birlikteliğini ortaya koyan eserlerdir. Osmanlı çeşmelerinin son örneklerini teşkil eden Kısıklı Çeşmesi (1914) ve Üçüzlü Çeşme, Selçuklu ve Osmanlı tasarım öğelerinin bir sentezini sunar. Kaynak: Anonim, “Oteller”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 179-180 Arel, Ayda, Onsekizinci Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Batılılaşma Süreci, İstanbul (1975); Arslan, Necla, Gravür ve Seyahatnamelerde İstanbul, İstanbul (1992); Aykut, Pelin, “Anadolu Pasajı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, 1993, 256 Aykut, Pelin, “Londra Oteli (Mimari)”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.5, 1994, 257; Barışta, H. Örcün, “Pertevniyal Valide Sultan Çeşmesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 245-246 Batur, Selçuk, “Ondokuzuncu Yüzyılın Büyük Camilerinde Son Cemaat Yeri ve Hünkâr Mahfili Sorunu Üzerine”, Anadolu Sanatı Araştırmaları, C.II, 1970, 97-112 Batur, Selçuk, “Yıldız Cami”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7, 1994, 514-515; Batur, Afife, “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.3, 1985, 1038-1090 Batur, Afife, “Botter Apartmanı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.2, 1994, 312-314 Batur, Afife, “Düyun-ı Umumiye Binası”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.3, 1994, 111-112 Batur, Afife, “Frej Apartmanı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.3, 1994, 338-339; Batur, Afife, “Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne Binası” Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.5, 1994, 377-379 Batur Afife, “Pera Palas (Mimari)”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 240- 24 Batur, Afife, “Sanayi-i Nefîse Mektebi Binaları”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 447-448 Can, Cengiz, “Altıncı Daire-i Belediye Binası”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, 1993, 123-12; Cezar, Mustafa, Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi, İstanbul (1971) Cezar, Mustafa, XIX. Yüzyıl Beyoğlusu, İstanbul (1991) Çoruhlu, Tülin, “Orhaniye Kışlası”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 137- 138 Demiriz, Yıldız, “Mehmed V Türbesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.5, 1994, 349 Demirtaş, Belgin, “Abdülhamid II Çeşmesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, 1993, 43 Denel, Serim, “19. Yüzyılda Osmanlı Sivil Mimarisinde Bazı Oran-Ölçek Değişmeleri”, Bedrettin Cömert’e Armağan, 1980, 544-546 Denel, Serim, Batılılaşma Sürecinde İstanbul’da Tasarım ve Dış Mekânların Değişimi Nedenleri, İstanbul (1982) Kuban, Doğan, Osmanlı Mimarisi, İstanbul (2007) Ödekan, Ayla, “Mimarlık ve Sanat Tarihi”, Türkiye Tarihi-3, 2002, 369-455 Ödekan, Ayla, “Çeşmeler”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.2, 1994, 488-491; Ödekan, Ayla, “İstanbul Art Nouveau’su”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.4, 1985, s.1086-1088 Salman, Yıldız, “Osmanlı Bankası Binası”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 166 Saner, Turgut, “Hidayet Camii”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.4, 1994, 71 Sey, Yıldız, “Apartman”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, 1994, 281-282; Tuğlacı, Pars, Osmanlı Mimarlığında Batılılaşma Dönemi ve Balyan Ailesi, İstanbul (1981); Tuğlacı, Pars, Osmanlı Mimarlığında Balyan Ailesi’nin Rolü, İstanbul (1993) Ünsal, Behçet,”İstanbul Türbeleri Üzerine Sitil Araştırmaları”, Vakıflar Dergisi, S.XVI, 1982, 86-98 Yavuz, Yıldırım, Mimar Kemalettin Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi, Ankara (1981) Yavuz, Yıldırım - Özkan, Süha, “Osmanlı Mimarlığının Son Yılları”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.4, 1985, 1078-1085 Yavuz, Yıldırım, “Batılılaşma Dönemi Osmanlı Sağlık Kuruluşları”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, S.2, 1988, 123-142 Yavuz, Yıldırım, “Mahmud Şevket Paşa Türbesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.5, 1994, 72-273 Yıldırım, Nuran, “Askeri Hastaneler”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, 1993, 344-349 Haklar (Rights): (Telif ve kullanım hakları ile ilgili bilgiler.) 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca hazırlanan tüm içeriğin her türlü ortamda umuma arz yetkisi sınırsız süreyle Kültür Turizm Bakanlığına devredilmiştir. Bakanlık sonraki zamanlarda hazırlanan içerikle ilgili düzeltme, ekleme, silme veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Kaynağı Hazırlayan / Emeği Geçen Konu Editörü Proje Yöneticisi Prof. Dr. Kıymet GİRAY/ Dr. Mesut Dündar Prof.Dr. Kıymet GİRAY Prof.Dr. Hale KÜNÜÇEN T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ OSMANLI’DA BATILILAŞMA DÖNEMİNİN DİNAMİKLERİ İMPARATORLUĞUN BAŞKENTİ İSTANBUL’UN SEMBOLLERİ SARAYLAR Prof. Dr. Kıymet GİRAY Kasım 2009 ANKARA 8.4. İmparatorluğun Başkenti İstanbul’un Sembolleri Saraylar Anahtar Kelimeler: Batılılaşma, Kültür, Sanat, Mimari, Saray, İstanbul. Batılılaşama hareketleriyle Osmanlı sultanların yönetim ve yaşam tarzında meydana gelen değişimlerin en iyi görsel ifadesini, yeni bir fonksiyona bürünen saraylar ortaya koyar. Sultanların kendi yaşamlarına çağdaş bir görünüm kazandırmak amacıyla giriştikleri imar faaliyetleri sonucunda ortaya konan saraylar, Osmanlı mimarisi ile birlikte kentsel değişimin de birer simgesi olur. Türk sarayları, genel itibariyle Doğu kökenli, İslam mimari geleneğine bağlı köşk ve kasırların temel öğesini oluşturduğu pavyon sistemine dayalıdır. Bunun en güzel örneğini, 19.yy otalarına kadar konut ve yönetim merkezi olarak kullanılan Topkapı Sarayı teşkil eder. Lale Devri ile başlayan dışa açılma, yaşam tarzı ve zevklerdeki değişmelerle birlikte saray mimarisi yeni bir boyut kazanmaya başlar ve bunun ilk demeleri Kâğıthane’deki Sadabad Sarayları’nda görülür. Aynı zamanda Boğaziçi ve Haliç kıyılarında, kadın sultanlar ve sadrazamların başı çektiği yalı tarzında saray yapılaşması baş gösterir. Boğaziçi kıyıları, 19. yüzyılda giderek daha da genişleyen bir sahilsaray yapılaşmasına sahne olur. Antoine-Ignace Melling’in yenileyip düzenlediği Ortaköy’deki Hatice Sultan Sarayı (1809) bunların en bilinedir. Saray, Melling’in tasarladığı Neo-Klasik üsluptaki köşkü ve kitleler arasındaki organik bütünlüğü ile bazı geleneksel değerlerin terk edilmeye, Batılı formların görülmeye başladığı bir dönemi işaret eder. II. Mahmud tarafından yaptırılan Çırağan Sarayı (1830), Boğaziçi kıyılarında inşa edilen geleneksel zarif ahşap saray mimarisinden farklı bir anlayışı yansıtan, Neo-Klasik ve Ampir özellikleriyle Avrupa tarzındaki ilk büyük eserdir. Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılan Dolmabahçe Sarayı (1842-1856), kavram, üslup ve boyut bakımından gelenekten tamamen kopuşu ifade eder. Devlet yönetimi, saray teşkilatı ve protokolü gibi alanlarda yaşanan değişimlere uygun olarak, pavyonlardan oluşan saray mimarisi, tek bir yapı ya da yapılar topluluğundan oluşan büyük konut kompozisyonlarına dönüşür. Sarayın, yeni ve genişletilmiş işlev ve programlara göre tek seferde bütüncül bir proje olarak tasarlanması, Avrupa örneklerine eşdeğer bir yaşam ve idari biçimine göre mekân ve dekorların oluşturulması yeni olgulardır. Bu çerçevede Dolmabahçe Sarayı, “Osmanlı hanedanın yaşamında, kendini ve yöneticiliğini kavramlaştırmada” ve İstanbul’un kentsel tarihinde bir dönüm noktasını teşkil eder. Mega boyutları, Neo-Klasik ve Barok ağırlıklı Eklektisist tasarımı ve çevre yapılarla oluşturduğu “imperial” mahalle özelliğiyle kentin yeni merkezi ve sembolü durumuna gelir. Sultan Abdülaziz’in yaptırdığı Beylerbeyi ve Çırağan sarayları, Dolmabahçe’de ortaya konan yeni anlayışın daha küçük ölçekteki temsilcileri olarak kent mimarisinde yerlerini alır. Boğaziçi’nin Anadolu yakasındaki Beylerbeyi Sarayı (1861-1865), bir ana bina ile ona bağlı köşkler ve diğer hizmet binalarından oluşan bir kompleks niteliğindedir. Kıyıya paralel uzanan saray binasında, Mabeyn, Hünkâr ve Harem daireleri tek bir çatı altında toplanmıştır. Geleneksel orta sofalı plan şemasının Batılı yorumunu ortaya koyan eser Dolmabahçe’nin daha sade bir versiyonudur. Dışta, Barok ve Neo-Rönesans özellikleri yansıtan eserin içersi, sultanın isteği doğrultusunda, geleneksel öğelerde içeren Oryantalist üslupta düzenlenir. Çırağan Sarayı (1863-1871), Dolmabahçe ve Beylerbeyi saraylarında kullanılan plan şemasının daha ileri ve “kristalize” olmuş bir örneğini sunar. Olgun ve klasik bir sadeliğe ulaşan plan ve kütle tasarımı, daha önce Dolmabahçe ve Beylerbeyi saraylarında denen geleneksel üç sofalı şemanın aksaklıklardan kurtarılarak tek bir dikdörtgen içine alınarak kesin bir geometriye kavuşturulduğu özgün bir yorumu ortaya koyar. Uzun dikdörtgen prizmatik kütlenin cepheleri, Barok, Neo-Gotik ve Neo-Klasik motiflerle birlikte dengeli bir sadelik sergiler. Güçlü bir Oryantalizmin seçildiği içeride, Mağrip-Endülüs kökenli öğelerin yanı sıra bazı geleneksel Osmanlı biçimler uyum içerisinde kullanılarak bir sentez yatılmaya çalışılmıştır. İmparatorluğun son sarayı olan Yıldız Sarayı, farklı dönemlerde inşa edilen köşk ve kasırlardan oluşan karakteriyle, bir bakıma Topkapı Sarayı’ndaki geleneksel pavyon sistemine dönüşü ortaya koyar. Başta güvenlik olmak üzere çeşitli nedenlerle kent içindeki Dolmabahçe Sarayı’nda uzaklaşmak isteyen II. Abdülhamid, güçlü duvarlarla çevreleyip askeri yapılarla takviye ettiği yıldız pavyonlarına ihtiyaca göre yeni köşkler ekleyerek saray ve yönetimini Yıldız’a taşır. Uzun bir zaman dilimi içinde değişik mimarlar tarafından farklı üsluplarda inşa edilen çok sayıdaki köşk ve pavyon tipi binalardan oluşan saray kompleksinde, yönetin ve hizmet binalarının bulunduğu resmi bölüm, haremin yer aldığı özel bölüm ve dış bahçe alanları işlev olarak birbirine bağımlı olmakla birlikte, görsel olarak kapalı bölümlere ayrılır. Engebeli bir araziye kurulan yıldız sarayı, su öğesinin kullanıldığı büyük havuzları, Rönesans ve Barok geleneklerinin yapay grottoları ve köprüleriyle Avrupa’nın Romantik bahçe tasarımıyla da ilgi çeker. İstanbul, Dolmabahçe Sarayı İstanbul, Beylerbeyi Sarayı İstanbul, Çırağan Sarayı İstanbul, Yıldız Sarayı, Şale Kasrı İstanbul, Yıldız Sarayı, Büyük Mabeyn Köşkü Kaynak: Arslan, Necla, Gravür ve Seyahatnamelerde İstanbul, İstanbul (1992) Arslan, Necla, “Osmanlı Sarayı ve Mimar Antonie-Ignace Melling”, Osman Hamdi Bey ve Dönemi Sempozyumu (17-18 Aralık 1992), 1993, 113-122 Arslan, Necla, “Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Beşiktaş Sahilinde Saray Yerleşimi”, Milli Saraylar 1994-1995, 102-114 Artan, Tülay, “Hatice Sultan Sahilsarayı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, 1994, 19- 20 Batur, Afife, “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.3, 1985, 1038-1090 Batur, Afife, “Yıldız Sarayı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7, 1994, 520-526 Cezar, Mustafa, “Sanatta Batı’ya Açılışta Saray Yapıları ve Kültürünün Yeri”, TBMM Milli Saraylar Sempozyumu/Bildiriler, İstanbul (1985), 46-68 Cezar, Mustafa, “Süslemeleri Yönünden Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayları”, Milli Saraylar 1992, 8-29 Cezar, Mustafa, “XIX. Yüzyılda Neden Batı Tarzı Saray”, Milli Saraylar 1993, 8-19 Eldem, S. Hakkı, Köşkler ve Kasırlar, C.I-II, İstanbul (1969-1974) Eldem, S. Hakkı, Sa’dâbâd, İstanbul (1977) Eldem, S. Hakkı – Akozan, Feridun, Topkapı Sarayı, Ankara (1981) Esemenli, Deniz, “Tanzimat’ın Sarayı Dolmabahçe”, MS Tarih Kültür Sanat Mimarlık, S.1, 1999, 48-75 Esemenli, Deniz, Osmanlı Sarayı ve Dolmabahçe, İstanbul (2002) Ezgü, Fuad, Yıldız Sarayı Tarihçesi, İstanbul (1962) Gülersoy, Çelik, Çerağan Sarayları, İstanbul (1992) Kuban, Doğan, Osmanlı Mimarisi, İstanbul (2007) Necipoğlu, Gürlu, 15. ve 16. Yüzyılda Topkapı Sarayı: Mimari, Tören ve İktidar, İstanbul (2006) Küçükerman, Önder, Sanayi ve Tasarım Yarışında Bir İmparatorlu İki Saray “Topkapı” ve “Dolmabahçe”, İstanbul (2007) Ortaylı, İlber, “19. Yüzyılda Osmanlı Saraylarının Geçirdiği Değişim”, MS Tarih Kültür Sanat Mimarlık, S.1, 1999, 14-25 Saner, Turgut, 19. Yüzyıl İstanbul Mimarlığında “Oryantalizm”, İstanbul (1998) Sevim, N. Arslan, “XVIII ve XIX. Yüzyıl Sahil Sarayları”, Osmanlı, C.10, 1999, 429-434; Sözen, Metin, Devletin Evi Saray, İstanbul (1990) Tuğlacı, Pars, Osmanlı Mimarlığında Balyan Ailesi’nin Rolü, İstanbul (1993) Ülgen, Aygün, “Osmanlı Saray, Kasır ve Köşkleri”, Osmanlı, C.10, 400-428 Yücel, İhsan vd., Dolmabahçe Sarayı, İstanbul (2005) Haklar (Rights): (Telif ve kullanım hakları ile ilgili bilgiler.) 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca hazırlanan tüm içeriğin her türlü ortamda umuma arz yetkisi sınırsız süreyle Kültür Turizm Bakanlığına devredilmiştir. Bakanlık sonraki zamanlarda hazırlanan içerikle ilgili düzeltme, ekleme, silme veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Kaynağı Hazırlayan/Emeği Geçen Konu Editörü Proje Yöneticisi Prof. Dr. Kıymet GİRAY/ Dr. Mesut DÜNDAR Prof.Dr. Kıymet GİRAY Prof.Dr. Hale KÜNÜÇEN T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ SANAT TARİHİ CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK MİMARİSİ Prof. Dr. Kıymet GİRAY KASIM- 2009 ANKARA 9. Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarisi Anahtar Kelimeler: Türkiye Cumhuriyeti, Mimarlık, Ulusal Mimarlık Üslubu, Türkiye’de Çalışan Yabancı Mimarlar, Rasyonel Mimarlık Osmanlının son yıllarında milliyetçilik akımı, giderek yaygınlaşmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarını da içine alan bu görüş, özellikle Ziya Gökalp’in geliştirdiği Türkçülük fikirlerinin etkilerinin yoğunlaştığı sanat alanlarını da kapsamına alır. Bu doğrultuda, Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’nden yetişen genç mimarlar da bu görüşü benimserler. Bu dönem mimarları da, Osmanlı kimliğini belirleyen mimari eserler vermeyi amaç edinir. Ancak Avrupa mimarisinin teknolojik özelliklerinden yaralanılarak ve Milli karakteri de saklı tutan yapılar üzerinde çalışacaktır. Plan ve tasarım özellikleri batılı nitelikler taşıyan bu yapılarda; salt dekorasyonda, özellikle de cephe tasarımlarında Osmanlı Mimarisinin elemanları bezeyici niteliklerde yer alacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile başta başkent Ankara’nın inşası olmak üzere yoğun bir imar faaliyetine girişilir. 1930’a kadar süren 1. Ulusal Mimarlık Üslubu olarak da anılacak olan bu dönem az sayıda mimarla temsil edilecektir. Mimar Vedat, Mimar Kemalettin Bey, Muzaffer Bey, Julia Mongeri ve Arif Hikmet Koyunoğlu üstlenir Cumhuriyetin ilk yapılarının inşasını. 1930 yıllarda çok sayıda yabancı mimar Türkiye’de çalışma imkânı elde eder. Başta eğitimle ilgili binalar ve diğer devlet daireleri Ankara’da yükselmeye başlar. Avrupa’da ortaya çıkan modern mimarlık akımlarının uygulamalarıyla çağdaş Türkiye’nin yeni yüzü belirir. 1930’lu yıllarda Ernst Egli, Bruno Taut, Martin Wagner, Franz Hilinger, Hans Poelzig, Martin Elsasser, Clemens Holzmeister, Robert Öerley, Theodor Post gibi yabancı mimarların yanı sıra Bedri Uçar, Seyfi Arkan, Şekip Akalın ve Şevki Balmumcu gibi birçok genç Türk mimarı da inşaat sektöründe etkinlik gösterirler. 1940’dan 1950’ye kadar 10 yıl kadar süren 2. Ulusal Mimarlık Üslubu, özellikle kaynağını geleneksel Türk sivil mimarisinden alan bir anlayışı yansıtacaktır. Bu dönem Paul Bonatz, Sedat Hakkı Eldem, Emin Onat, Orhan Arda, Doğan Erginbaş gibi mimarlarla temsil edilecektir. 1950’li yıllarda mimarlık faaliyetlerinde Le Corbusier, Mies Van Der Rohe gibi mimarların ilkelerinin uygulandığı rasyonel-pürist anlayış egemendir. Düzgün, klasik, geometrik biçimler ve mükemmel oranlar elde etmek gibi özellikleri sıralanabilen rasyonel mimarinin etkileri 1950’lerden sonra da günümüze kadar etkinliğini sürdürür. Download 17.59 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling