T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi
III.4.3. Altın Orda’nın İmtiyazlı Kıldığı Kilisenin, Rusya’nın Bağımsızlığı Elde
Download 3.07 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- ALTIN ORDA’NIN RUS DEVLET TEŞKİLATI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- IV.1. Rus Topraklarının Taksimi
- IV. 2. İktidar
- IV. 2. 1. Knezin Durumu
III.4.3. Altın Orda’nın İmtiyazlı Kıldığı Kilisenin, Rusya’nın Bağımsızlığı Elde Etmesindeki Rolü Nüfus
sayımı, askere alınma ve Altın Orda hanlarının Rus mitropolitlere verdikleri yarlıklar gibi konuları incelediğimiz ikinci bölümde Altın Orda’nın Rus Ortodoks kilisesi de dahil olmak üzere bütün dinlere eşit ve müsamahalı davrandığını, kilise ve din adamlarını vergiden muaf tuttuğunu, onları kendi himayeleri altına aldığını, nüfus sayımına tâbi tutmadığını ve askere almadığını ayrıntılı bir şekilde anlatmıştık. 888 Burada ise bu konulara tekrar değinmeden hanların Rus Kilisesi ve din adamlarına karşı izledikleri bu politikanın sonuçlarını analiz etmeyi amaçlıyoruz.
En
başta Altın Orda hanlarının bütün din adamlarına müsamahalı davranmaları Rus Kilisesi ve din adamlarının yukarıda anlattığımız propaganda çalışmalarını kolaylaştırmıştır. Nitekim Kilise, insanları açık bir şekilde Han’a karşı örgütlemediğinden bu durum, Altın Orda’yı rahatsız etmemiştir. Halbuki, mitropolitlerin propagandaları uzun vadede Altın Orda için tehlikeli sonuçlara yol açmıştır. Kilise Rus halkının tek çatı altında toplanması fikrini yaymış ve bu bağlamda Rus knezliklerinin Moskova etrafında birleşmelerinde önemli rol oynamıştır.
Elde ettiği imtiyazlar sayesinde her geçen gün güçlenen Rus Kilisesi’in girişimlerinin artması, Rus knezlikleri topraklarındaki kilise sayısının artmasına da neden olmuştur. Mitropolit Aleksiy kiliselerin nezdinde yurtlu manastırların kurulmalarını sağlamıştır. Aleksiy’in görüşüne göre, bu tür manastırlar Bütün Rus knezliklerine yayılacak “Hristiyanlık ışıklarının merkezi” olacaktı. Moskova yanlısı
888
Bkz. II.1.3; II.4; II.7. 221
kurulan bu manastırlar, siyasî birliğin kurulması sürecinde de bir araç olarak görülmüştür. Ayrıca bu tür manastırlar askerî ve savunma fonksiyonlarını da taşımışlardır. Aleksiy sadece Moskova’da dört manastır kurmuştur. 889
V. O. Klüçevskiy’e göre, XIV-XV. yüzyıllarda 35 yeni manastır kurulmuştur. 890 N. M.
Karamzin de Tatar hâkimiyetinin neticelerinden birinin dinîn yükseldiğini, kilise mülkiyetinin ve din adamlarının arttığını yazmaktadır. Karamzin neredeyse bütün manastırların Altın Orda döneminde kurulduğunu belirtmektedir. 891
Vergilerden muaf tutulan kiliseler Altın Orda döneminde maddî olarak güçlenmiş, kilise ve toprakları, bağımsız olduğundan köylüler manastır ve kiliselere ait topraklara akın etmiş ve bu bağlamda kilisenin köy üretimindeki oranı da artmıştır. 892 Bu husus hiç şüphesiz Rus Kilisesi’nin işine yaramıştır. Böylece bir taraftan Kilise’nin idaresindeki köylü sınıfının sayısı artmış, diğer taraftan da Kilise artık köylülere daha rahat bir şekilde ulaşmıştır.
Nitekim Kilise’nin amaçlarından biri de Rus halkının Hristiyanlaşma sürecini hızlandırarak tamamlamak olmuştur. Zira, Kiyev Rusyası döneminde Hristiyanlık daha çok üst sınıf ve şehirliler arasında hâkimdi. O tarihlerde kurulan manastırların birçoğu da şehirlerde bulunuyordu. Köylerde ise Hristiyanlık sağlam temellere oturtulmamış ve paganlık kalıntıları kendisini göstermeye devam ediyordu. Altın Orda döneminde ise Doğu Rusya’daki köy nüfusu da tamamen Hristiyanlaştırılmıştır. Bunda hem Rus din adamlarının çabaları hem de halk arasındaki dinî ve millî duyguların artması önemli rol oynamıştır. Dönemin Rus din adamları köy köy dolaşarak piskopos ve papazları yönlendirmeye çalışmışlardır.
Yine
Saray şehrindeki Rus piskoposluğunun varlığı, dikkate değer gelişmelerdendir. Altın Orda hanının otağının kuruluşu ile neredeyse aynı zamanda
889 S. Perevezentsev, Smısl Russkoy İstoriyi, s. 188-189. 890 V. O. Klüçevskiy, Kurs Russkoy İstoriyi, Soçineniya v Dvuh Tomah, Moskova 1988, s. 231-233, 237, 246. 891
N. M. Karamzin, İstoriya Gosudarstva Rossiyskoğo, V, s. 647. Altın Orda dönemi Rus manastırları hakkında daha geniş bilgi için bkz. M. İ. Bihova, “Monastıri na Rusi 11-Seredinı 14 Veka”, Monaşestvo i Monastıri v Rossiyi XI-XX Vekov, Yayına haz. N. V. Sinirsına, Nauka Yayınları, Moskova 2002, s. 25-56; B. M. Kloss, “Monaşestvo v Epohu Obrazovaniya Tsentralizovannogo Gosudarstva”, Monaşestvo i Monastıri v Rossiyi XI-XX Vekov, s. 57-80. 892
G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 384-385. 222
Altın Orda’da Ortodoks Kilisesi’nin piskoposluğu kurulmuştur. Saray’da Rus piskoposluğunun kurulmasının birkaç nedeni vardır. En başta Altın Orda’da, özellikle de başkent Saray’da Rus nüfusu küçümsenmeyecek kadar kalabalıktı. Sadece köleler değil, Rus knezleri ve aileleri, knezlerin temsilcileri ve tüccarlar da Saray şehrinde yaşıyordu. Uzun yıllar hanların yanında kalmak zorunda olan knezlerin burada evleri dahi vardı. Diğer taraftan Altın Orda hanları, Kilise’nin faaliyetlerine karşı çıkmıyor ve bundan dolayı da Saray’da bir piskoposluğunun mevcudiyetini kendileri için tehlikeli görmüyordu. Yine hanlar, Altın Orda ile Bizans ilişkilerinin geliştirilmesinde Saray’daki Rus piskoposluğunu bir araç olarak kullanmışlardır. Nitekim Saray’daki Rus piskoposluğunun kuruluşu, 1261’de Bizans İmparatoru Mikhail Paleolog’un İstanbul merkezli imparatorluğunu restore etme ve Haçlıları uzaklaştırma tarihine denk gelmektedir. Altın Orda’nın merkezinde Rus piskoposluğunun varlığı, hiç şüphesiz Rus Ortodoks Kilisesi’nin faaliyetlerini de kolaylaştırmış ve Rusların işine yaramıştır. Piskoposluk bir taraftan Altın Orda’da Rusların çıkarlarını savunurken, diğer taraftan da misyonerlik faaliyetlerinde de bulunmuştur. Yine piskoposluk görevlilerinin Saray’da olup bitenleri, Rus knezlerine aktardıklarını tahmin etmek mümkündür. Rus piskoposluğunun Saray’daki mevcudiyeti ve Rus Kilisesi’nin Altın Orda’da etkisini artırma çabalarının bir diğer nedeni de Altın Orda hanlarını Katolik misyonerlerden koruma ve Altın Orda hanlarını Katoliklerle olan mücadelede kendi taraflarına çekmek isteğidir. Böylece Saray’daki Rus piskoposluğunun varlığı Altın Orda’dan ziyade, Rusların işine yaramıştır.
bu propaganda sırasında ölen knez ve din adamlarınının hayatlarını bir araç olarak kullanmaları, halk arasında gerek dinî duyguları güçlendirmiş, gerekse Rus knezliklerindeki halkın Moskova etrafında birleşmelerinde önemli rol oynamıştır. Kilise’nin knezlikler arasında verilen mücadelede Moskova’yı desteklemye başlaması ve Rus Piskoposluğu’nun Moskova’ya taşınması 893
ile birlikte Moskova, Rus knezliklerinin sadece siyasî değil, aynı zamanda dinî merkezi haline de
893
Bkz. III, 2.4.b; III.4. 223
gelmiştir. Kilisenin knezlere göre Rus şehirlerinin birleşmesinde daha fazla rol oynamasının en önemli nedeni ise, knezlerin hâkimiyetinin ancak kendi knezlikleri içerisinde geçerli olmasının, mitropolitlerin hâkimiyetlerinin ise bütün Rus knezliklerinde kabul edilmesidir. Böylece Altın Orda döneminde Rus kilisesi güçlenerek Rusya tarihi boyunca en rahat dönemlerinden birini yaşamış, hem de Rus halkını örgütleyerek Rusların Altın Orda’nın boyunduruğundan kurtulmalarını ve Rus knezliklerinin Moskova etrafında birleşmelerini sağlamıştır.
Altın Orda’nın Rusya üzerindeki etkileri siyasî ve dinî alanlarla sınırlı kalmamakta, kendisini devlet teşkilatı ve sosyo-ekonomik alanda da göstermektedir. Moskova Rusyası’nın devlet teşkilatının Altın Orda teşkilatı örneğinde oluşturulması ve siyasî müesseselerin Altın Orda kökenli olması, Altın Orda baskısından ziyade,
224
Moskova knezlerinin Altın Orda’yı “model” olarak benimsemelerinden kaynaklanmaktadır. Han’ı sık sık ziyaret eden Rus knezleri, sarayda uzun süreler ikamet ettiklerinden 894
ve kendilerinden sonra knez olacak oğullarını sarayda rehin olarak bıraktıklarından 895 dolayı Altın Orda’nın idarî yapısı, siyasî ve sosyal kurumları hakkında birinci elden bilgi edinme şansına sahiptiler.
Bununla birlikte Rusların Altın Orda’nın devlet teşkilatı ve siyasî kurumlarını ne zamandan beri örnek aldıkları ve ne zamandan beri benzer yapıyı kendi knezliklerinde uygulamaya başladıkları kesin olarak bilinmemektedir. Örneğin G. Vernadskiy, Rusların ancak 1480’de tamamen bağımsızlığa kavuşmalarıyla birlikte Altın Orda’daki yapıyı benimsediklerini yazmaktadır. Vernadskiy’e göre, bu benimseme “gecikmiş bir eylem” olup, Altın Orda’nın yıkılışından sonra Moskova’ya sığınan Tatarlar sayesinde gerçekleşmiştir. 896
Karl Wittfogel de Vernadskiy’in bu görüşüne katılmaktadır. 897 Yine bir başka Rus tarihçisi Pelinskiy de aynı görüşte olup, bu alandaki etkilerin daha çok Kazan Hanlığı yoluyla 1550’lerde olduğunu yazmaktadır. 898 Ancak Altın Orda’nın siyasî ve idarî yapılarının Ruslar tarafından daha önce benimsendiğini tahmin etmek mümkündür. Zira, Rus knezliklerinin Moskova etrafında birleşmesi uzun bir süreç olup, Moskova Knezliği daha XIV. yüzyılın başında yükselmeye ve Altın Orda’yı taklit etmeye başlamıştır. Tatarların Rus knezliklerine göç etmeleri 899 ise Rusları siyasî ve idarî yapıdan ziyade kültürel alanda etkilemiştir.
Diğer taraftan yukarıda görüşlerine yer verdiğimiz tarihçiler, Moskova Rusyası’nın “yıkılan” Altın Orda’yı yapısal anlamdaörnek alarak kendi sistemlerine uyarlamalarının nedenlerini açıklamamaktadırlar. Bizim kanaatimize göre, Rusların Altın Orda’nın siyasî ve idarî yapısını benimsemelerinin nedeni, knezlerin Rus
894 Bkz. II.2.2. 895 Bkz. II.2.3. 896 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 341-342. 897 Karl A. Wittfogel, “Russia and the East: A Comparison and Contrast”, Slawic Review, vol. 22, Illinois 1963, s. 635-636. 898
D. Ostrowski, “The Mongol Origins of Muscovite Political Institutions”, Slavic Review, vol. 49, No 4, Illinois 1990, s. 526. 899 Bkz. IV.6.1. 225
topraklarını birleştirmek için yeni bir yapıya ihtiyaç duymaları ve yeni devlet için “ilham” almak istemeleridir. Ruslar, Altın Orda’dan daha uygun bir model de bulamazlardı. Nitekim, Rus toprakları Altın Orda sistemine göre taksim edilmekle kalmamış, knez ve diğer ileri gelen devlet adamlarının konumu, idarî, askerî ve diğer yapılar da Altın Orda örneğinde oluşturulmuştur.
IV.1. Rus Topraklarının Taksimi
Karl Marx, dünyada tarih boyunca vuku bulan istilâ ve neticelerini üç ana gruba ayırarak incelemektedir. Marx’a göre, istilâcıların bir kısmı (İngiltere’nin İrlanda’da ve kısmen de Hindistan’da yaptığı gibi) kendi idarî yapı ve üretim metodlarını kendileriyle getirmekte ve ele geçirdikleri bölgelerde bunları uygulamaya çalışmaktadırlar. Bir başka grup istilâcılar (Türk ve Romalılar) ise ele geçirdikleri topraklarda eski sistemi devam ettirmekte ve fethedenler ele geçirdikleri bölgeleri sadece vergiye bağlamaktadırlar. Marx’a göre son grubu ise fatihler ile boyun eğenlerin karşılıklı etkileşimlerinden ortaya çıkan bir sentez oluşturmaktadır. 900 Moğolların Ruslara karşı izledikleri politikayı Marx’ın bu sınıflandırmasına dahil etmek güçtür. Zira Moğollar ele geçirdikleri Rus topraklarının farklı bölgelerini farklı şekilde yönetmişlerdir. Moğollar Güney Batı Rusya, yani Pereyaslavl, Kiyev, Podolye gibi knezliklerde knezlik idaresini kaldırmış ve bölgeyi doğrudan idare etmişlerdir. Galitsk, Volıny, Smolensk, Çernigov ve Doğu Rusya’da ise Moğollar kendi idarelerinin yanı sıra knezlik yönetimini de devam ettirmişlerdir. 901 Yine Moğollar her ne kadar kendi siyasî kurum ve sosyo-ekonomik alandaki uygulamalarını Ruslara zorla kabul ettirmeseler de, Ruslar kendiliğinden Altın Orda’dan birçok alanda etkilenmişlerdir.
Moğol yönetimi, ele geçirilen topraklar üzerinde iki önemli amaç gütmüştür: Bu amaçlardan ilki, orduya asker temini olup, ikincisi de devlet ve han ailesinin
900 G. A. Fedorov-Davıdov, Obşestvennıy Stroy Zolotoy Ordı, İzdatelystvo Moskovskoğo Universiteta, Moskova 1973, s. 26. 901
G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 221. 226
masrafları için vergi tedarikidir. Dolayısıyla Rus toprakları sayım ve vergi ile asker temini bakımından “taksime” uğramıştır. Sayım anlamına gelen Rusça’daki çislo terimi, böylece hizmet edecek askerin miktarını ve vergi ödeyecek halkın sayımını ifade ediyordu. Bu taksimata göre, vergi ve diğer yükümlülüklerden muaf olanlar hariç Rus halkı onluk, yüzlük, binlik, onbinlik (tümen) birimlere bölünmüştür. Altın Orda hanlarının Rus mitropolitlerine verdikelri yarlıklarda da onbaşı, binbaşı ve tümen başı görevlilerinin adlarının Rusça tercümeleri verilmiştir. 902
Bu taksim aynı zamanda coğrafî ve idarî açıdan da kullanılmıştır. Yani, onluk ve diğer birimler sadece belli bölgede yaşayan insan sayısını değil, bölgenin kendisini de ifade ediyordu. 903 Böylece her sayısal taksimat bir askerî-malî mıntıkayı, belli sayıda asker ve belli miktarda vergi talep edilecek bir bölgesel birimi teşkil ediyor ve Altın Orda’daki uygulama 904 aynen Rus toprakları için de kullanılıyordu. Moğollar hükümranlıklarının başından beri vergi olarak her şeyin onda birini istiyorlardı. 905
Dolayısıyla onluk birimde kadın ve erkek nüfusunun tahmini sayısının 200, tümende ise 200.000 olduğu tahmin edilmektedir. 1270’lerden sonra Rus topraklarında nüfus sayımı yapılmadığından eski bilgiler kullanılmış ve tümen ile aynı manada kullanılan tyma bir değerlendirme birimi haline gelmiştir. 906 Her tyma ve binlik biriminin başına da birer daruga getirilmiştir. Daha sonraki tarihlerde darugaların görev ve yetki alanının Rus knezlerine devredilmesine 907 rağmen, söz konusu sistem, III. İvan’ın (1462-1505) toprak reformları uygulanıncaya kadar devam etmiştir.
902 “Yarlık Taydulı Tsaritsı Alekseyu Mitropolitu Kiyevskomu i Vseya Rusi Çudotvortsu”, PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 544-545. 903
R. G. Landa, “İstoriya İslama v Rossiyi”, İstoriya i İstoriçeskiy Proçess, İzdatelystvo Mahinur, Nijniy Novgorod 2005, s. 98; G. V. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 222-223. 904 Daha geniş bilgi için bkz. M. Kafalı, Altın Orda Hanlığının Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, s. 126- 128. 905
PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 217. 906
G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 224-225. 907
I. Vasary, “The Golden Horde Term Daruga And Its Survival In Russia”, s. 191. 227
Hukuken Altın Orda döneminde Ruslar bağımsız hükümete sahip değillerdi. Başta Büyük Moğol İmparatoru, Altın Orda’nın imparatorluktan bağımsızlık kazandıktan sonra Altın Orda hanları, bütün Rus topraklarının hâkimi olup Rusya’nın iç işlerine karışmışlardır. Hiçbir Rus knezi hanın yarlığı olmaksızın hüküm sürme hakkına sahip değildi. Ayrıca hanlar istedikleri zaman knezleri azletme ve istediklerini knezliğe atama hakkına sahiplerdi. Knezlik ve knez, adeta hanların elinde Rus topraklarını sorunsuz yönetme ve vergi ile asker tedarikini gerçekleştirmek için kullanılan araçtı. Bu durumda Rus knezlerinin Moğol istilâsı ile güç kaybettiklerini, ancak Altın Orda hakimiyetinin sona ermesiyle de konumlarında değişiklikler yaşandığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan bu değişiklikler sadece knezi değil, boyar ve diğer sınıfları da kapsamıştır.
Altın Orda döneminde Rus knezlerinin iktidarı, hanın yarlığına dayanmakta idi. Bilindiği gibi, Kiyev Rusya’sında ancak Rurik hanedanlığından gelenler Rus knezlik makamına çıkabiliyorlardı. Moğollar bu geleneği devam ettirmiş ve sadece Rurik soyundan gelenlere yarlık vermişlerdir. 908
Moğollar için bu tür uygulama yabancı değil idi. Zirâ, sadece Çengiz Han’ın soyundan gelenler Moğol hanı olabiliyordu. Moğolların, Rurik hanedanlığının bu statülerini kabul etmeleri her iki tarafın da işini kolaylaştırmıştır. Moğollar böylece daha fazla olabilecek taht sorunlarından kurtulmuş, hâkimiyetleri onaylanan Rurikler ise Moğol hâkimiyetini kabul etmişlerdir.
yaşlısına iktidarı devretmeyi öngören iktidar anlayışı da artık iyice bozulmuştur. Zirâ hanlar, knezlere yarlık verirken bu hususa itibar etmemiş ve yarlıkları daha çok knezlerin en büyük oğullarına vermeye başlamışlardır. Böylece babadan oğula prensibi işlerlik kazanmaya başlamıştır. Tahtın babadan oğula geçmesi ile knezler
908
Bkz. II.1.1. 228
büyük oğullarına mirastan daha çok pay bırakarak müstakbel knezi daha fazla güçlendirmeyi amaçlamışlardır. Başlangıçta pek fark edilmeyen bu uygulama, zamanla sistematik hale gelmiştir. Örneğin, II. Vasiliy, büyük oğlu III. İvan’ın idaresine 14 şehir bırakırken, diğer dört oğluna toplam ancak 12 şehir vermiştir. 909
vermiştir. 910
Kendilerinden sonra tahta çıkacak büyük oğulların hâkim konumlarını pekiştirmeye çalışan knezler, bu uygulama ile tahtın babadan oğula geçme uygulamasının pekişmesine neden olmuşlardır.
Altın Orda’nın zayıflamaya yüz tuttuğu dönemlerde ise Rus knezleri, oğullarına topraklarını miras bırakmanın yanı sıra varisi de kendileri belirlemeye başlamışlardır. Dmitriy Donskoy kendi oğluna (I. Vasiliy) knezlik tahtını bırakan ilk knez olmuştur. Ancak I. Vasiliy yine de Han’dan yarlıgı almadan tahta çıkmamış, 911
birlikte II. Vasiliy, hanın izni olmadan oğlu III. İvan’a Büyük Knezliği bırakmıştır. III. İvan da Han’ın onayı olmadan tereddütsüz tahta çıkmıştır. 912 Vergi tahsili, para basımı ve diğer benzeri yükümlülüklerde olduğu gibi, knezlerin kendi varislerini belirlemeleri de dönemin şartlarına göre değişmiştir. Altın Orda hanlarının Rus toprakları üzerindeki hâkimiyetlerinin artık zayıfladığı dönemde knezler, zaman zaman bağımsız hareket etme gayretinde olmuşlardır. Ancak, Rus topraklarına düzenlenen küçük bir sefer dahi, knezlerin Altın Orda’daki karışıklıklar döneminde ele geçirdikleri imtiyazları tekrar kaybetmelerine ve geri adım atmalarına neden olmuştur.
Knezin yetkilerine gelince, Kiyev Rusya’sı döneminde knezlik idaresi askerî, malî ve yargı alanlarını kapsıyordu. Knez, aynı zamanda yargının ve ordunın başı idi. Knezin yardımcıları knez namına vergi tahsil ediyorlardı. 913
Moğol istilâsından sonra knezin tüm hak ve yetkileri Han’a geçmiş, knezlerin hâkimiyet alanı
909
“Duhovnaya Gramota (Pervaya) Velikoğo Knyazya Vasiliya Dmitriyeviça”, DDG, s. 55-57. 910
“Duhovnaya Gramota Velikoğo Knyazya İvana Daniloviça Kalitı”, DDG, s. 7-11. 911 PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, s. 127. 912 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 209. 913 A. N. Kurat, Başlangıçtan 1917’ye Kadar Rusya Tarihi, s. 59; G. Vernadskiy, Russkaya İstoriya, Agraf Yayınları, Moskova 2002, s. 51. 229
sınırlandırılmıştır. Başta vergi tahsili, asker tedariki, para basımı, posta teşkilatı gibi tüm yönetim işleri han ve hanların temsilcilerinin yetki alanı içindeyken, zamanla vergi tahsilatı, Rus knezlerine devredilmesiyle durum değişmiştir. Moğolların oturttukları sistemi devam ettikleri için vergi toplama ve askere alma konularında zorluk çekmeyen knezler, böylece tekrar idarî foksiyonlar elde etmişlerdir. Hanların knezlere bazı yetkileri devretmesinden knezler kârlı çıkmıştı. Zira knezler, topladıkları vergilerin ancak bir kısmını hana gönderiyor, kalan kısmı ise kendi hazinelerine aktarıyorlardı. 914 Altın Orda’nın zayıflamasıyla birlikte ise Rus knezleri, bir taraftan kurulmakta olan yeni devletin hükümdarı oldular, diğer taraftan da Han’ın bütün yetkilerini ele geçirdiler ve hayatın her alanında Han’ı taklit etmeye başladılar.
Download 3.07 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling