Töb-der tarihi İsmail Aydın “de te fabula narratur” “anlatılan senin hikayendir”
“Mehmet Kopan ve Nurettin Yıldıran TCK’nun 142/1-3 Maddesi Uyarın-
Download 3.81 Mb. Pdf ko'rish
|
“Mehmet Kopan ve Nurettin Yıldıran TCK’nun 142/1-3 Maddesi Uyarın- ca Yargılandıkları Davada Mahkum Oldular”, “Eşme Şubemiz Kapatıldı” “Hukuk Köşesi”nde Avukat Halit Çelenk’in “Tutuklu Sanık ve Avukat İlişkileri” başlıklı yazısına yer verilmiş. Bültenin son sayfasında “Milli Eği- tim Bakanı Dedi ki…” başlıklı bir yazı var. Bu yazıda Milli Eğitim Bakanı Sabahattin Özbek’in, TBMM’de bakanlığının bütçesi üzerine yaptığı ko- nuşmasının bir bölümüne yer verilmiştir. Bakanın konuşmasından kısa bir bölüm ; “…(bazı öğretmenlere kıydığım iddia ediliyor ) yok eğer olu- yorsa bunun için diyorlarsa ben kıyıyorum ve kıyacağım da beyefendi- ler. (AP sıralarından şiddetli alkışlar ve bravo sesleri) 170
TÖB-DER Bülteninin 1.3.1973 tarihli 44. sayısının manşetinde “Bildiri Davası Düştü” başlıklı bir haber görmekteyiz. Bu haberde özetle şunlara yer verilmiştir: “TÖB-DER Merkez Yürütme Kurulu, 24.1.1972 tarihinde idam cezalarının yasalarımızdan çıkarılması konusunda bir bildir yayın- lamıştı. Bu bildiri TÖB-DER Haber Bülteni’nin 24.1.1972 tarihli sayısında da yayınlanmıştı. 171 Savcılık bu bildiri hakkında dava açmıştı. (…) Savcılık TÖB-DER’in siyasi faaliyette bulunduğunu ileri sürmüş ve yöneticilerinin TCK’nun 526. Maddesine göre cezalandırılmasını ve örgütün de kapatıl- masını talep etmişti. Avukatlarımızın başvurusunu değerlendiren mahke- me heyeti 20.2.1973 tarihinde zaman aşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.” 108 Bültenin “Başyazı”sında “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”nin 3, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 19, 20, 23, 26, 27 ve 28. maddeleri aynen yazılmıştır. Yine bültenin ön sayfasında TÖB-DER Ankara şubesi üyelerinden Siyasal Bilgiler Fakültesi eski dekanı Prf. Mümtaz Soysal hakkında “Anayasa’ya
mahkemesinde verilen kararın Askeri Yargıtay tarafından bozulduğuna dair bir habere yer verilmiştir. “Kıyım…Kıyım…Kıyım” başlıklı bölümde verilen haberlerin bazılarının başlıkları da şöyle: “Trabzon Şubemiz Aran- dı ve Kadri Çoban Gözaltına Alındı”, “Gümüşhacıköy Kızık köyü öğret-
kında Kıyım Kararı Verdi” Bültenin 13. sayfasının tümü “Dostum Halil Aytekin” başlıklı bir yazıya ayrılmış. “Hukuk Köşesi”nde Avukat Halit Çelenk’in “Yeni Dernekler Ya- sası ve Politika” konulu yazısı yayınlanmış. Son sayfada ise “Yücel’i Anı- yoruz” başlıklı bir yazı var. Yücel’in ölümünün 12. yıldönümü nedeniyle yazılan bu yazıda özetle; Hasan Ali’nin 1938’de Celal Bayar Hükümetinde bakan olarak görev aldığı ancak 1946’da Recep Peker Hükümetinde ka- bine dışında bırakıldığı, Tonguç’a Köy Enstitüleri konusunda yetki verdi- ği anlatılırken onun bir öğretmen arkadaşına yazdığı mektuptan kısa bir alıntı da yapılmış. Yücel mektubunda şunları söylüyor: “Ben hiçbir zaman yürüdüğüm yoldan dönmedim ve kimseye teslim olmadım. Sevgilisinden mahkeme kararıyla ayrılmaya mahkum edilmiş durumundayım. (…) Köy Enstitüleri için söyledikleriniz gerçeğin ta kendisidir. Ne yapalım ki, onu yıkmaya önce benim siyaset arkadaşlarım ve ardıllarım başladılar.” 15.3.1973 tarihinde yayınlanan bültenin manşetinde “Bilirkişi Bildiride Suç Görmedi” başlıklı haberi gözümüze çarpıyor. Haberde “TÖB-DER eski yürütme kurulunca yayınlanan bildiri üzerine Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi’nce dava açılmış, bilirkişi olarak tayin edilen Doç. Dr. nevzat Toroslu, 172 mahkemeye sunulan ra- porunda bildiride her hangi bir suç oluşmadığını belirtmiş, ancak savcı bildiriyi yayınlayanların TCK’nun 159. Maddesine göre cezalandırılmaları konusunda ısrarcı olmuştur.” denilmiştir. Bu haberin altında “Örgütlen- me Çalışmalarımız Sürüyor” haberine yer verilmiş. Haberden “23 il ve ilçede yeni şubelerimizin kurulması için Genel Merkezimize başvuruda 109 bulunulmuştur.” bilgisini öğreniyoruz. 173
bir yazıya yer verilmiş. Bu yazı bir tür özeleştiri gibi olduğundan yazının kısa bir bölümünü aktarmak istedik:
Bültende “Yeni Kurulan Şubelerimiz” başlıklı haberden öğrendiğimize göre; Adıyaman, Erciş, Oğuzeli, Batman, Ulukışla ve Cide’de TÖB-DER şubeleri açılmıştır. “Kıyım…Kıyım…Kıyım…” başlıklı bölümde yer alan bazı haberler de şunlar: “Mehmet Baki Karslı, Ağır Ceza Mahkemesinde Yargılanacak”, 174 “Aşkale Şubemiz Üyelerinin Evlerinde Arama Yapıldı ve Bazı Kitaplarına El Konuldu”, “Ordu Fatsa Çamşar Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Mustafa Ünüvar Komünizm propagandası yaptığı gerekçesiy- 110 le açığa alındı”, “Gölbaşı (Adıyaman) şubesi üyelerinden Mustafa Burç, sürgün edilince öğretmenlikten istifa etti.” “Gerçek Atatürkçü Öğret- menler Sürülmektedir” 175
TÖB- DER Karasu şubesi yönetim kurulu üye- siyken idam cezalarının kaldırılması yönünde bildiri yayınlayan E. Ali Kılı- çaslan, sürgün edildi”, “Öğretmen Tahir Pekmezci göreve başlatılmıyor” Bültenin 9-13. sayfalarında “TÖS Davasının Gerekçeli Kararı Açıklandı” başlıklı bir haber var. Bu haberde “Ankara 1 nolu Sıkıyönetim Mahke- mesinde görülen TÖS davasının Gerekçeli Kararı açıklanmıştır. Duruşma Hakimi Hakim Binbaşı Zeki Eğin, 22 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararına karşı muhalif kalmıştır. Zeki Eğin’in karşı oy yazısını bir bölü- müne yer verilmiştir. Biz de bu yazının kısa bir özetine yer vermeyi uy- gun gördük: “Askeri savcı esas hakkındaki mütalasının birinci sayfasında TÖS’e mensup bütün üyelerin Marksist-Leninist olmadığını, TÖS’lü öğ-
değillerdir. Bu sebeple davanın TÖS Davası olarak isimlendirilmesi doğru değildir. (…) Dev-Genç ile müşterek çalıştıkları doğru değildir. İddiaya delil olarak gösterilen toplantıya TÖS ile birlikte 15 kuruluş katılmıştır. Toplantı sonucu 14 Mart tarihli gazetelerde yayınlanmıştır. Komutanla- rın muhtırası ve Demirel Hükümeti’nin istifası konusundaki görüşler açık- lanmış, bütün örgütler tarafından 12 Mart Muhtırası’nın desteklenece-
değildir. (…) Satılmasının ve evlerde bulundurulmasının suç olmadığı bazı yayınların reklamının TÖS’e ait yayın organlarında yer alması da suç oluş- turamaz. (…) Devrim için eğitimin suç olduğu, bunun Marksist-Leninist bir eğitim olduğuna dair yeterli ve inandırıcı delil bulunmamaktadır. (…) Fakir Baykurt’un 7-9 Temmuz 1969’da Kayseri’de düzenlenen TÖS Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın bir bölümü bütünden so- yutlanarak farklı yönlere çekilebilecek bir muhteva kazandırılmıştır. Bu tutarlı değildir. (…) Fakir Baykurt’a Ağrı Öğretmen Okulu öğretmen ve öğ- rencilerinin yazdığı mektuplar suç unsuru sayılmıştır. Ancak bu mektubu
Bültenin 13. Sayfasında İ. Safa Güner tarafından kaleme alınan “125. Yı- lında Öğretmenlik” başlıklı bir yazı yayınlanmıştır. Bu yazıdan özet bir bölümü aktarmayı yararlı gördük: 111 125. Yılında Öğretmenlik / “Valiyi Başka yere Alınız…” “16 Mart 1848 tarihi mesleğimizin başlangıcı sayılmaktadır. El- bette daha önceleri de eğitim ve eğitimci vardı. Ne var ki, dev- letçe öğretmenliğin meslek sayılması söz konusu değildi. 16 Mart 1848’de Öğretmen Okulunun açılması, mesleğin başlangıcı ol- muştur.(…) 1848 ile günümüz arasında toplumumuz iki kez meş- rutiyet olayını yaşamış, emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı’nı başarmış, cumhuriyeti kurmuştur. Cumhuriyet kurulduktan sonra laiklik, eğitim birliği, alfabe, adalet, dil, kıyafet ve kadın hakları gibi konularda evrim aşamaları yaşanmıştır. Bunları çok partili sisteme geçiş izlemiştir. Bu dönemde iki kez de politik yaşama mü- dahale olmuştur. (…) Öğretmenin devrini tamamlamış iktidarlar tarafından horlandığı, yeni rejim ve onun iktidarınca bir süre ok- şanıp övüldüğü, fakat ne yazık ki bir süre sonra bu yeni iktidar da öğretmene ters düşüp onu karşısına aldığı ve onun üzerine çullan- dığı görülür. Bu neden böyle olur? Böyle olması doğaldır da on- dan. Zira öğretmen evrim kurallarını bilen, benimseyen ve uygu- layan bir varlıktır. Daima iyiye, güzele, doğruya yararlıya yönelen eylemcidir. Böyle olması da zorunludur. Oysa egemen çevreler – velev ki önceki bir düzeni yıkarak doruğa çıkmış olsunlar- statü- kocudurlar. Durumlarını sürdürmek isterler. Ondan dolayı sosyal değişim için atılım yapacak olanlar eskiyi yıkmaya en yatkın ve etkin olan öğretmenden yararlanırlar. Sonra da tekrar yenileşme- ye katlanamadıkları için öğretmene karşı çıkarlar. Cumhuriyetin kuruluşunda saltanatçıların, devrimlerde anti-Kemalistlerin, 27 Mayıs’ta tutucuların tavırları böyle belirtilmiştir. İki ayrı dönemin iki olayını hatırlatmak mesleğin dünü ile bugünü arasındaki farkı aydınlatır kanısındayım. Cumhuriyetin ilk on yılı içinde Batı Karadeniz kesimi illerinin birinde Vali, bir öğretmenin tavrından tedirgin olur. Bir salona girdiği zaman öğretmenin ayağa kalkmamış olmasını devlet bü- yüklerine yapılmış saygısızlık olarak düşünen Vali, öğretmenin başka bir ile naklini ister. Milli Eğitim Bakanlığı müfettiş yollayıp olayı inceletir. Müfettişin, bu olayı öğretmenin özel yaşamı ile il- gili görmesi üzerine, Bakanlık öğretmenin nakline gerek görmez. 112 Vali ise bunu bir prestij sorunu yapar, diretir. Durum Atatürk’e iletilir. Atatürk şu talimatı verir: “öğretmene sorunuz, o yerinden memnun ise valiyi başka yere alınız.” İkinci olay geçtiğimiz öğretim yılı içinde, Doğu Karadeniz kesi- minde geçer. İki olay şaşılacak derecede benzerlik göstermektedir. Henüz bir aylık genç bir öğretmen ders yapmakta iken sınıfa Vali girer. Öğretmenin arkası kapıya dönüktür. Ayağa kalkan öğrenci- lere öğretmen oturun der. Öğretmenin oturun demesini saygısızlık olarak gören Vali, öğretmeni açığa alır. İşte, mesleğin dünü ve bugünü.(…)” 176 “Hukuk Köşesi”nde Av. Halit Çelenk’in “Yeni Dernekler Yasası ve Bildiri Yayınlama” başlıklı yazısı yer almış. Üç sayfalık bir değerlendirme yazısı var bültende. Başlığı “Üçüncü Beş Yıllık Plan ve İlköğretimde Okullaş- ma”. Bültenin son sayfasında “Bursa’nın Sesi” Gazetesi’nde yayınlanan “TÖB- DER’de Birleşen Devrimci Öğretmenim” başlıklı Seyfettin Şen’in bir ya- zısı var. Yazıda özetle; “Türk Öğretmeni, bir yandan kendisine yapılan her türlü baskıyı karşılamak, öte yandan Atatürk ve devrimciliğe karşı insaf- sızca saldıranlara cevap vermek için TÖB-DER çatısı altında toplanmış- tır. (…) Tüm yurtseverlere düşen görev TÖB-DER’i bütün engellemelere
Bültenin 46. Sayısı 1.4.1973 tarihlidir. Bu sayıdan sonra bültenin çıkışın- dan bu yana sağ üst köşesinde yer verilen “Atatürk’ün eğitim ve öğret-
Bültenin manşetinde “Askeri Yargıtay Esastan Bozdu” başlıklı bir haberi görmekteyiz. Haberde özetle şu bilgiler yer almaktadır: “Askeri Yargıtay 1. Dairesi, bundan bir süre önce Ankara Sıkıyönetim Askeri Mahkemesin- ce 25 gün hapis cezasına mahkum edilen Genel Başkanımız Ali Bozkurt hakkındaki kararı esastan bozmuştur. Askeri Yargıtay ayrıca daha önce aynı mahkemece beraat ettirilen eski Genel Sekreter Avni Aytan hakkın- daki beraat kararını ise onaylamıştır. Bilindiği gibi Türkiye Öğretmenler 113 Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) 9-11 Kasım 1972 tarihinde genel yönetim kurulu toplantısı yapmış, ancak Sıkıyönetim Komutanlığın- dan gerekli izni almadıkları için 7.12.1972 tarihinde gözaltına alınmışlar ve Askeri Savcılık tarafından izinsiz toplantı yapmaktan haklarında dava açılmıştı.” Bültenin Başyazısı “Yanılmayı Alışkanlık Haline Getirenlere Doğruları Anlatmak Zordur” başlığını taşımaktadır. “Çalıkuşu Olmak” “Artık hiç kuşkumuz kalmadı: Bugüne kadar biriken bir kinin il- kel intikamı ile karşı karşıyayız. Ülkemizde aydın kırımı vardır. Öğretmenin kişiliğinde şekillenmiş bir kırım… Milli Kurtuluş Sa- vaşı’nda yenilen sillenin intikamı alınmaktadır. Hilafet ve saltana- tın şahsında ezilen irtica ve emperyalizmin, 27 Mayıs’ın intikamı alınmaktadır.” girişinin ardından yazıda bir kadın öğretmenin ya- şadıklarını anlatan bir mektubuna yer verilir. Bu kadın öğretme- nin başından geçenlerin yeni kuşak öğretmenlere örnek olacağını varsayarak olayı özetle anlatacağız 177 : Yeni mezun genç bir kadın öğretmen yaşadığı idealizmin heyecanıyla Hakkari’nin adını bile bilmediği bir köyüne tayin ister ve tayini oraya çıkar. Köylülerle kısa sürede kaynaşır. Günün birinde hakkında bir ihbar olur. Gö- zaltına alınır, sonra serbest bırakılır. Ama eski görev yerine tayin edilmez. Bu kez Nevşehir’in bir köyüne sürülmüştür. Bir süre son- ra köye genç bir stajyer öğretmen gelir. Köylüleri kadın öğretme- ne karşı kışkırtır. Köylüleri başlangıçta ikna edemez. Daha sonra köye bir yetkili daha gelir. Bu yetkili de kadın öğretmene karşı köylüleri kışkırtmaya çalışır. Sonuç alamazlar. Bir gün sabahle- yin köy kahvesine gelen köylüler, kahvenin kapısına kilit vuruldu- ğunu görürler. Fısıltı gazetesi harekete geçer. Başlarına gelenler bu kadın öğretmenin yüzündendir. Öğretmenin evi basılır. Kitap, defter nesi varsa öğretmenin evinde arabaya yükleyip öğretmeni de yanlarında kasabaya götürürler. “Gominis” yakalamışlardır. Savcılığa çıkan öğretmen serbest bırakılır. Serbest kalan öğret- men tekrar okuluna döner. Bir gece öğretmenin evinin kapısı zor- lanır. Öğretmenin seslenmesi ve korku içinde haykırdığı çığlıkları 114 duyulmaz. Bunun üzerine öğretmen başına gelenleri gözyaşları içinde yazdığı bir mektupla TÖB-DER’e bildirir ve mektubun so- nunda “şimdi ne yapayım?” diye sorar. Başyazıda öğretmene şu cevap verilir “Dayanacaksın genç meslektaş. Sana gelinceye ka- dar zulme, işkenceye uğrayanlar nasıl dayandılarsa, sen de öyle dayanacaksın.” 178 Bültende “Açığa alınan, tutuklanan, gözaltına alınanlarım maaşlarının ödeneceğine dair Maliye Bakanlığı’nın bir yazısı” genelge şeklinde şube- lere gönderilmiştir. “Haberler” başlıklı sayfalardaki bazı haberler şu şe- kilde verilmektedir: “Yeni Kurulan Şubelerimiz” 179
, “Adana’da Tahir Pek- mezci Tahliye Edildi”, “Pazarcık Şube Başkanı Mihmani Süvari Serbest Bırakıldı”, “Fıstıklı Köyü öğretmeni Yusuf Dil, beraat etti”, “Malatya şu- bemiz üyesi Mustafa Yılmaz beraat etti”, “Bakanlık emrine alınan İsmet Yalçınkaya hakkında Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi” Kıyım… Kıyım… Kıyım… başlıklı bölümde yer alan bazı haberler de şöy- le; “TÖB-DER üyesi Ahmet Coşkun, Kuyucak’ta Dövüldü”, “Besni şubemiz hakkında Komünizm propagandası yaptıkları gerekçesiyle lüzumu muha- keme kararı verildi”, “Cemil Çakır, 312. Maddeden 6 aya mahkum oldu”, “Malatya şubemiz üyesi Kemal Kırlangıç, Danıştayın yürütmeyi durdur- ma kararı üzerine göreve iade edildi, ancak müdürler komisyonunca görevden uzaklaştırıldı”, “Ankara Kurtuluş Lisesi öğretmenlerinden ve Ankara şubemiz üyelerinden Muzaffer Gürses, Şükrü Kapucu ve Asım Hışıl, görevlerinden uzaklaştırıldı”, “Gazi Eğitim Enstitüsü’nden yedi öğ- retmen sürüldü”. Hukuk Köşesi’nde Av. Halit Çelenk imzalı “Dernek Ka- patma” yazısına yer verilmiş. Bültenin 11-13. Sayfaları “TÖB-DER Bildiri Davasının Savunması” metnine ayrılmış. 14. Sayfadaki yazının başlığı ise “Anayasa Gene Değiştirildi” 180
Bültenin son sayfasında ise Aşık Veysel’in “Okul” ve “Köy Enstitüleri” şiirleri yayınlanmış. 18 Nisan 1973 tarihinde çıkan TÖB-DER Bülteni’nin manşetinde “Halk Öğretmenine Sahip Çıktı” başlıklı bir haber bulunmaktadır. Haberde yer alan gelişmelere göre TÖB-DER Midyat Şubesi kurucusu olan ve göreve yeni atanan Midyat Lisesi Türkçe öğretmeni Ahmet Orhan ile ilgili sah- te imzalı bir ihbar yapılmıştır. Bu ihbar sonucunda Bakanlık bir müfettiş görevlendirir. Gelen Bakanlık Müfettişi’nin öğretmen Ahmet Orhan’a yö- nelttiği sorular şöyledir: 1- Sınıfta öğrencilere sol propaganda yaptığınız, 115 onlara bir çanta dolusu kitap ve dergi dağıttığınız ve bu kitap ve dergileri geri vermeyen öğrencile- re baskı yaptığınız iddia ediliyor, ne dersiniz? Bu dergiler senin mi? 2- İlçe- de “solcu” diye tanınan kişilerle gezip dolaştığınız iddia ediliyor, ne dersi- niz? 3- Sınıfta, NATO’yu, Amerika’yı kötülediğiniz, Türkiye’nin geri kaldığından söz ettiğiniz iddia ediliyor, ne dersiniz? 4- Postahanede “gizli” bir posta kutunuz olduğu ve şifreli mektuplar Download 3.81 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling