Alexander Tekniğiyle Bel ve Sırt Ağrısının


  Yerçekiminin etkisi her şeyin sürekli olarak _____________  çekilmesidir.  6


Download 3.01 Kb.
Pdf ko'rish
bet5/12
Sana25.12.2017
Hajmi3.01 Kb.
#23026
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

5  Yerçekiminin etkisi her şeyin sürekli olarak _____________ 
çekilmesidir. 
6 ___________ bir tepkiye neden olan şeydir. 
7  Bedenin her bir bölümünün özel bir ________ vardır. 

39
Neye yarar?
3
Neye yarar?
Bu bölümde: 
• 
Alexander Tekniğinin tedavisine yardımcı olabileceği 
rahatsızlık türlerini
• 
bu tekniği öğrenmekten en çok kimlerin fayda sağlayacağını
• 
kötü alışkanlıklar edinme şeklimizi ve bunları zihnimizden 
nasıl sileceğimizi
öğreneceksiniz.
Hangi pozisyon size “doğru geliyorsa” o pozisyonu alırsınız 
ama bu sadece kusurlu koordinasyonunuza uyan bir 
pozisyon aldığınız anlamına gelir.
F.M. Alexander
İnsanın evrim sürecinin gerekli bir parçası da belli savunma 
mekanizmalarının geliştirilmesiydi. İnsan bedeni ve özellikle de 
baş, içinde taşıdığı çok değerli organ nedeniyle ne pahasına olursa 
olsun korunması gereken çok hassas ve narin bir mekanizmadır. 
Mağaralarda yaşadığımız sıralarda tehlikelere karşı verdiğimiz belli 
tepkiler vardı, hâlâ da aynı tepkileri veriyoruz. Bu tepkilere yol 
açan yabani bir hayvanın yaklaşmakta olması gibi dış uyaranlar ya 
da düşüyor olduğumuzu ya da bir şekilde korunmaya ihtiyacımız 
olduğunu bize haber veren acı hissi gibi beden sensörlerinden 
kaynaklanan iç uyaranlardır. 

40
Kaç ya da savaş
Bu tepkiler gereksiz yere tetiklendiğinde tüm bedende kas 
gerginliğine neden olan stres kalıpları oluşur. Atalarımızdan 
yadigâr “kaç ya da savaş” tepkisi hâlâ doğamızın bir parçası ama 
eskisi kadar kullanılmıyor. Öte yandan potansiyel bir tehlike 
karşısında öteden beri yapageldiğimiz gibi tepki veriyoruz. 
Sadece düşmanlarımızla fiziksel olarak savaşmamız ya da sahiden 
kaçmamız artık toplumsal kabul görmüyor. 
DÜŞEN İNSANLAR
Peki kendimizi tehdit altında hissettiğimizde bedenin faaliyete 
soktuğu tüm bu savunma mekanizmalarıyla ne yapıyoruz? 
Genellikle kas stresi şeklinde depoluyoruz. Bu kas stresleriyle 
yaşamayı öğrendik zaten. İç uyaranlar için de durum aynı. 
Bedenimiz ne zaman düşüyor olduğunu düşünse kasılıp bir 
yaralanmaya karşı hazırlanarak tepki verir ve düşmediğinde de 
bu gerilimi depolar. Sorun şu ki, hareket etmeyi öğrenme şeklimiz 
bedenimizin sürekli düştüğünü düşünmesine neden oluyor. Bu 
bölüm bu depolanmış tepkileri fark etmeyi öğrenmeyi ve ortadan 
kaldırmayı konu ediniyor. Bedenin tepki vermesini engelleyemeyiz 
ama tepkisini değiştirebiliriz. 
Genel bakış 
Kaç ya da savaş tepkisi evrimimiz sırasında bizi tehlikelerden 
korumak üzere geliştirildi ve avcılık yaptığı dönemlerde ilkel 
insan için hayat kurtarıcıydı. Stres belirtilerine neden olan
kaç ya da savaş refleksinin aktif olmasıdır ve bu stresin bir 
bölümünü kas gerginliği şeklinde depolarız. 
Aşırı gerginlikten kurtulmak 
Aşırı gerginlikten kurtulmadan önce nasıl ve neden “gerildiğimizi” 
ve gerginliğin neden daha sonra da devam ettiğini anlamamız 
gerekiyor. Bunun ardında korku var. Her zaman değilse bile çoğu 

41
Neye yarar?
zaman korku içindeyiz. Biliyorum bana katılmıyor ve başınızı iki 
yana sallıyorsunuz. İzin verin açıklayayım. 
Doğa bize bazı refleksler bahşederek başımızın çaresine bakmamıza 
olanak verir. Bu reflekslerin “tetiklenme süresi” çok kısadır. Başka 
bir deyişle sürekli aktif bir şekilde beklerler ama her seferinde 
tepki göstermezler, ne zaman ufacık bir tehlike işareti olsa hemen 
tetiklenmeye hazır durumdadırlar. Sanki sürekli pamuk ipliğine 
bağlı yaşıyor gibiyizdir. 
Bazı insanlarda tetikleme mekanizmaları çok hamdır. Muhtemelen 
böyle tanıdıklarınız vardır: Ne olursa olsun hemen fırlayarak tepki 
verirler—telefon mu çaldı hemen fırlarlar. Bazıları ise çok daha 
gevşek bir tepki süresine sahip gibidir. O kadar da göze çarpan bir 
şekilde fırlamazlar ama yine de tepki gösterirler. 
Bu tepkilerin bazı temel belirtileri vardır. Buna genellikle “irkilme 
tepkisi” adı verilir. Bu tepkiler fiziksel olarak görülebilir ve içsel 
olarak izlenebilir (bak. Şekil 3.1). 
Önce
Sonra
Şekil 3.1 İrkilme tepkisi 

42
Stres belirtileri 
Fiziksel değişiklikler
• baş geriye ve aşağı doğru çekilir
•  omuzlar kalkar ve kamburlaşılır
• göğüs düzleşir
• kollar 
düzleşir
• bacaklar 
bükülür
Fizyolojik değişiklikler
• kan 
yoğunlaşır
• kan 
basıncı artar
• nabız hızlanır
• kalp 
atışı hızlanır
•  sindirim sistemi çalışmayı durdurur
•  adrenalin gibi hormonlar salınır
• damarlar 
büzülür
Her iki listeye eklenebilecek başka değişiklikler de var: Akciğerler 
daha çok havayla dolar, cilt rengi değişir, beden ısısı düşer, ter 
bezleri faaliyete geçer, tüyler bile diken diken olur. Sonuç olarak 
tüm sistem içinde radikal değişiklikler meydana gelir. Ne zaman 
irkilme tepkisi versek bunlar olur. Telefonun çalması bedeninize 
neler yapıyor tahmin edebiliyor musunuz? İrkilme tepkisi 
doğamıza, söz konusu uyaranın sıklığına, bu uyarana ne kadar 
aşina olduğumuza ve stresle nasıl başa çıktığımıza bağlı olarak 
daha büyük ya da küçük olabilir. 
Stresle baş etmek 
Alexander Tekniği hem nasıl tepki vereceğimizi hem de bu 
tepkilerden bir kısmını nasıl değiştireceğimizi öğretir. Gerçekten 
korktuğunuzda irkilme tepkinizi kontrol edemeyebilirsiniz, zaten 
bunu yapmaya çalışmamalısınız da. Hayatımız tehlikedeyse 

43
Neye yarar?
bedendeki tüm bu değişiklikler tehlikeyle başa çıkmamızı sağlar. 
Ancak ister gerçek ister hayali olsun tehdit ortadan kalktıktan 
sonra bu gerilim devam eder ve biz bu gerilimi ortadan kaldırmayı 
öğrenebiliriz. Engellemeyi öğrenerek bu denli içgüdüsel bir seviyede 
tepki vermemeyi öğrenebiliriz. O bir anlık süreden faydalanmak 
durumu değerlendirmemize olanak verir. Azami tepkiyi mi vermemiz 
gerekiyor? Yoksa sadece biraz irkilme yeterli mi? Telefon çaldığında 
tüm sistemin kırmızı alarm durumuna geçmesi gerekli mi? Yoksa bu 
tepkimizi vahşi hayvanlar için mi saklamalıyız? 
Gerçekten savaşacak ya da kaçacaksak bedenin tüm bu 
değişikliklere ihtiyacı vardır. Tüm ekstra oksijen ve kan iyi bir 
şekilde kullanılacaktır ve başın içeri çekilmesi de onu ölümcül bir 
darbeden koruyacaktır. Ama tehlike uzaklaştığında bu gerilime 
son verebiliriz. Tüm sistemimizi izleyerek ne zaman gergin 
olduğumuzun farkına varmayı çok çabuk öğrenebilir ve sonra da 
bu gerginliğin geçmesini sağlayabiliriz. 
Düşme konusuna geri dönelim
Çoğu zaman uyaranlar dış uyaranlardır—trafiğin çılgın akışı, zor 
insanlar, sevimsiz durumlar, kazalar, felaketler. Peki ya kendi 
kendimizi sürekli irkiltiyorsak? Bunu size söyleyen kişi olmak 
istemezdim, ama öyle. 
Dış uyaranlar bizi etkilediğinde genellikle neler olup bittiğinin 
farkında oluruz ama içsel bir uyaranı tespit etmek daha zordur. Peki 
ya düştüğümüzü düşünüyorsak ama bunun farkında bile değilsek? 
Bedenin tüm savunma mekanizmaları harekete geçer ve kendimizi 
gerilmiş ya da aşırı kas gerginliği nedeniyle yorgun hissederiz. 
Bizi “düşen insanlar” olarak adlandırıyorum çünkü farkına bile 
varmadan çoğu zaman düşmekle meşgulüz. Alexander Tekniğinin 
temel derslerinden biri oturup kalkmakla ilgilidir. Bir ders sırasında 
hocanız sizi oturtup kaldırmakla epey zaman harcayacaktır. 
Sizse bunun nedenini anlamakta güçlük çekebilirsiniz. Bazen 
size “doğru” yapıyormuşsunuz gibi gelir ama çoğunlukla doğru 
yapmıyor olursunuz. Oturup kalkmaya bu kadar çok zaman 

44
ayrılması bunların uyanık olduğumuz zamanın çoğunu kaplayan 
aktiviteler olmasıdır. Ayrıca neden ve nasıl gerildiğimizi gerçekten 
anlamak için de iyi bir yöntemdir. 
İÇ SENSÖRLER
İç sensörler denge ve uzam açısından nerede ve nasıl bir pozisyonda 
olduğumuzu tespit eder. Bu sensörler medeniyetimizin evrildiği 
hıza yetişemediğinden hâlâ kaç ya da savaş zamanlarındaki gibi 
ilkel bir seviyede çalışır. Temel olarak beynimize gönderdikleri 
mesaj ne yaptığımızla ve bunu yapabilmek için hangi kaslara 
ihtiyaç duyulduğuyla ilgilidir. Ayağa kalktığımızda dik durmak 
için sırtımızdaki büyük kaslara ihtiyaç duyarız. Uzandığımızda bu 
büyük kaslar devre dışı bırakılabilir çünkü beden uykuya dalmak 
üzere olduğumuzu bilir. Bu sensörlerin bir kısmı ayaklarımızın 
pozisyonundan ipuçları alarak çalışır. Ayaklarımız yere düz 
basıyorsa ayaktayız demektir ve kaslar kullanıma geçer. Ayaklar 
yere basmıyorsa o zaman uzanıyoruz demektir ve bu kaslar devre 
dışı bırakılabilir. Sadece iki yönlü bir mekanizma söz konusu—
devreye sokulur ya da devreden çıkarılır—ayakta durulur ya da 
uzanılır. Hepsi bu, basit bir mekanizma ve işe yarıyor. Diyeceğim 
o ki kendini bilmezin biri çıkıp da sandalyeyi icat ederek her şeyi 
karman çorman etti. Oturmak ayakta durmakla aynı değildir, 
uzanmaya da benzemez. Otururken geçici olarak dengemizi 
kaybeder ve kısacık bir an için arkaya devriliriz. Sonuç? Evet, 
tüm bu irkilme tepkisi faaliyete geçer ve ne zaman gevşemek için 
oturacak olsak geriliriz. Aklımızın karışmasına şaşmamalı. 
Eskiden nasıl oturuyorduk diye merak ediyor olabilirsiniz. 
Oturmuyorduk. Çömeliyorduk. Ayağımız yere düz basıyordu, bu 
sayede sırtımızdaki büyük kaslar aktif kalıyor ve bize destek veriyordu. 
DÜŞMEYEN İNSANLAR
O halde bununla ilgili ne yapabiliriz? Sandalyede oturmayı 
bırakabilir ve çömelebiliriz ya da düşmeden oturmayı öğrenebiliriz. 
Bu kolaydır. Aşağıdaki talimatları takip edin. 

45
Neye yarar?
Egzersiz 
Birkaç kez oturmayı deneyin. Bir mutfak masası sandalyesi 
gibi sert sırtlı bir sandalye kullanın. Tabii kaç kere 
oturursanız bir o kadar da kalkmanız gerekecek. Her 
seferinde başınızın ve boynunuzun ne yaptığını hissetmeye 
çalışın. 
Şimdi ellerinizi ensenize yerleştirerek deneyin. Parmak 
uçlarınız hafifçe ensenize dokunsun ve şimdi ne olduğuna 
bakın. Boynunuz arkaya gidiyor mu? Kendinizi kastığınızı 
hissedebiliyor musunuz? Çoğu insan ellerinden ya da 
kollarından yardım alarak sandalyeye oturmak üzere 
çömelir ve birkaç santimetre kalınca da kendisini sandalyeye 
bırakır. Bu irkilme refleksine neden olur, baş arkaya gider 
ve yukarıda bahsedilen tüm diğer değişiklikler de devreye 
girer. Oturursunuz ve kendinizi daha da kötü hissetmeye 
başlarsınız—işte nedeni. 
Kendinizi yavaşça alçaltarak oturmayı deneyin
—parmak uçlarınız ensenizde olsun—ve birinin sandalyeyi 
altınızdan çekmek üzere olduğunu hayal edin. Herhangi 
bir anda durabilmelisiniz çünkü hiçbir noktada kendinizi 
“bırakmazsınız”. Dengenizi koruyun ve kendinizi 
bırakmayın. Bu, irkilme refleksini devreye sokmamak 
anlamına gelir. Böylelikle de hiçbir gerilim olmaz ve 
kendinizi gevşemiş hissedersiniz. 
Biraz pratik yapmanız gerekiyor çünkü tekrar 
kalkabilmenizin tek yolu bedeninizin hafifçe öne 
devrilmesine izin vermektir. Bedeniniz düşmenize izin 
vermeyecek ve sizi ileri ve yukarı doğru çekecektir. Şekil 3.2 
ve 3.3’ü inceleyin ve ne kadar ilerleme kaydettiğinize bir 
bakın. 

46
  
Kanepesinden ayrılamayanlar 
En iyisi oturma ve kalkma egzersizlerini dik ve sertçe bir 
sandalyede yapmaktır. Bu egzersizleri koltukta yapmaya 
kalkışırsanız problem olur. Bu egzersizi koltukları da kapsayacak 
şekilde genişletmek isterseniz oturur pozisyondayken kendinizi öne 
Şekil 3.2 Alexander Tekniğini kullanmadan oturmak 
Şekil 3.3 Alexander Tekniğini kullanarak oturmak 

47
Neye yarar?
doğru kaydırarak koltuğun kenarına gelin. Bu şekilde yukarı doğru 
“kendinizi bırakmak” için en iyi pozisyonda olursunuz. 
Destek alarak kalkmak
Bu yukarı doğru “kendini bırakma” tekniği oturur pozisyondayken 
kalkmanız gerektiğinde her zaman kullanılabilir. Bu tekniği nasıl 
uyguladığınızı görmek için denemeye değer iki faaliyet de yataktan 
kalkmak ve arabadan çıkmaktır. Yine önce her zaman yaptığınız 
gibi yapın. Sonra parmak uçlarınızı ensenize koyup tekrar deneyin. 
Parmakları enseye koymanın iki amacı vardır: Kalkarken normalde 
boynunuza bindirdiğiniz gerilimi hissetmenizi sağlar ve kendinizi 
kaldırmak için ellerinizi ve kollarınızı kullanmayı bırakırsınız. 
Genellikle koltukların 
içine gömülürüz ve 
kalkmak için uğraşırız. 
Koltuğun önüne 
kayarsanız ve 
sonra da ileri doğru 
“kendinizi bırakırsanız” 
kalkmanız çok daha 
kolay olur.
Şekil 3.4 Koltuktan kalkmak

48
Destek alarak kalkmak, otururken kalkmak için çoğu insanın 
yaptığı bir şeydir. 
Ayağa kalkmak nedir?
Şekil 3.5’e bakarsanız ayağa kalkmak için insan bedeninde 
pozisyon değiştirmesi gereken kısmın aslında üçte birlik bir kısım 
olduğunu göreceksiniz. Otururken bedeninizin üçte ikisi zaten 
dik durumdadır. Başınız, boynunuz ve gövdeniz dik durumdadır, 
bacaklarınızın alt kısmı da dik durmaktadır. Pozisyon değiştirmesi 
gereken sadece uyluklarınızdır—oturur pozisyonda olan sadece 
bu kısımdır. Hafifçe öne kaydırarak onlara yardımcı olursunuz ve 
kendinizi öne ve yukarı çekmek için başınızı kullandığınızda tek 
yapmanız gereken uyluklarınızı yaklaşık 45 derecelik bir açıda 
hareket ettirmektir. Başınızın, boynunuzun ve gövdenizin öne 
hareket etmesi gerekir ama açı değiştirmesi gerekmez. Ayaklarınız 
ve bacaklarınızın alt kısmı oldukları yerde kalır. Tek hareket 
eden uyluklarınız olur. Bu, hepimizin yapmak için fazladan efor 
sarfettiği basit bir işlemdir. Kendimizi bir yerden güç alarak 
kaldırmamız ve kalkıp otururken yanlış kasları çalıştırarak çok 
değerli enerjimizi tüketmemiz gerekmez. 
İki tip kas
Vücudumuzda iki tip kas bulunur: İstemli (non-postural) ve 
istemsiz (postural) kaslar. Bu iki kas grubunun farklı özellikleri, 
amaçları, avantajları ve dezavantajları vardır. 
•  Kollarınızdaki ve bacaklarınızdaki kaslar gibi istemli kaslar çok 
esnektir; hemen yorulurlar ve yönlendirilmeleri gerekir. Bir şey 
alıp getirmek, taşımak, tutmak, hareket etmek ve genel işler gibi 
beceri gerektiren işlerde kullanılırlar. Temel olarak bizim bir 
şeyler yapmamıza olanak verirler.
•  Sırtınızdaki kaslar gibi istemsiz kaslar çok esnek değildir. 
Neredeyse kesintisiz çalışabilirler ve sizin herhangi bir girdiniz 
olmadan beden sensörleri tarafından “devreye sokulurlar”. 
Duruşu korumak, örneğin ağır bir obje kaldırdığımızda 

49
Neye yarar?
meydana gelen gerilim ve burkulmalara direnmek ve şeklimizi 
ya da pozisyonumuzu değiştirmek için kullanılırlar. Esasen bizi 
dik tutarlar. 
Genel bakış 
İki kas grubu—istemli ve istemsiz kaslar—birbiriyle 
karıştırılmamalıdır: Ayağa kalkmak için istemsiz (postural) 
Sırt 
dikey
Uyluklar 
yatay
Bacaklar 
dikey
Sırt, uyluklar 
ve bacaklar
—üçü de dikey
Şekil 3.5 Uylukların doğrulma oranı

50
kaslarınızı, okumak üzere gazeteyi tutarken ise istemli 
(non-postural) kaslarınızı kullanırsınız. Sırtınızdaki istemsiz 
kasların gazeteyi sizin için tutmasını beklemezsiniz ama yine 
de kollarınızdaki istemli kasların sizin için kaldırma işini 
yapmasını bekliyorsunuz. 
KASLARDAKİ İKİ SİNİR SİSTEMİ
Kaslarda iki sinir sistemi vardır. Birinci sistemden uzun zamandır 
haberimiz var. Bu, kaslardaki liflerin kasılmasını ya da kısalmasını 
sağlayan sistemdir. Sinirler “sinyal göndermeyi” kestiğinde bu 
lifler gevşer ve kaslar tekrar uzar. İkinci sistem ise yeni keşfedildi. 
Bu gruptaki sinirler doğrudan kaslara değil kasların içinde 
bulunan ve “kas iğcikleri” adı verilen çok sayıdaki mikroskobik 
demete bağlanır. Bunlar kas lifleri boyunca uzanır ve kasların 
uzamasından sorumludur. Daha önceleri ilk sinir sistemi grubu 
sinyal göndermeyi kestiğinde kasların gevşediğini düşünüyorduk. 
Artık ikinci bir sürecin daha devrede olduğunu biliyoruz. Bu ikinci 
sistem kaslar üzerinde ince ayar yapmaya benzetilebilir ve iğciklerin 
de kendi minik kasları vardır. Bunlar kaslarımızı kullanırken onları 
aşırı kasmamızı engeller—kastaki aşırı gerilimi dağıtan bir işlevleri 
vardır. 
ÖLÜ KAS İĞCİKLERİ 
Kaslarımızı uygun bir şekilde gevşetmeden sürekli kısaltırsak ikinci 
sistem atıl kalabilir ve iğcikler “ölüm uykusuna yatabilir”. Bu, 
kasların daha da kısalmasına neden olur; bunun sonucu da bozuk 
bir duruş ve çökmüş bir bedendir. 
Alexander Tekniği bu kasları yeniden uzatmayı hedefler. Kasların 
tekrar uzatılması kas iğciklerini yeniden aktive eder ve kaslarımızı 
tam kapasite kullanmamızı sağlar. İnsanlar Alexander Tekniğini 
kullanmanın genel olarak daha zinde, daha sağlıklı ve “daha canlı” 
hissetmelerini sağladığını söyler. Çoğunlukla kişinin kendini genel 
olarak daha iyi hissetmesinin nedeni ikinci kas sinir sisteminin 
hayata döndürülmüş olmasıdır.

51
Neye yarar?
UZAMAK 
Dr. W. Barlow’un Londra’daki Kraliyet Müzik Okulu’ndan 50 
öğrenci üzerinde yaptığı araştırması Alexander Tekniği öğretilen 
öğrencilerde çok büyük gelişme olduğunu gösterdi. Sadece altı ay 
sonra 49’unun boyu 4,5 santimetreye kadar uzadı. Kas iğcikleri 
tekrar çalışmaya başlamıştı ve teknik, kasların, temel olarak da 
boyun kaslarının aşırı kasılmasını engelliyordu. 
Genel bakış
Bedenlerimizi yapısına uygun bir şekilde kullanarak hem hiç 
ummadığımız faydalar sağlayabilir hem de daha formda, 
daha sağlıklı ve daha uzun hissedebiliriz. Onlarca yıldır 
Alexander Tekniğini kullanan birçok kişi kendisini uzamış 
hissettiğini söylüyor. Bu artık bilimsel olarak ölçülebiliyor ve 
gerçek olduğu da kanıtlandı. 
ARABADAN İNMEK 
Kalkarken “destek almak” çok yaygın bir alışkanlık. Bunu 
anlamak için arabadan inen insanlara bir bakmanız yeterli. 
Arabanın kapısını açarlar, ön panelden ya da direksiyondan kuvvet 
alarak dik duruma geçerler. Bunu bir on ila yirmi sene yaptık 
mı istemsiz kaslarımızın kuvvetini ve kullanımını büyük oranda 
kaybederiz. 
Egzersiz
Arabadan inerken şu tekniği kullanın. Arabanın kapısını 
açın. Bacağınızı dışarı çıkarmak için hafifçe dönün sonra 
da kendinizi yukarı doğru bırakın (bak. Şekil 3.6). Bir 
deneyin ve kolay olup olmadığını görün. Yerçekiminin size 
karşı değil sizin için çalışmasına izin veriyor olacaksınız. 
Destek alarak doğrulmak yerçekimini yenmeye çalışmaktır. 
Kendinizi bıraktığınızda ise dik duruma geçinceye kadar 
beden ağırlığı başın ağırlığını eksen alır.

52
BEYNİ ŞAŞIRTINCA
İki tip kasın nasıl çalıştığını gördük. Gün içinde muhtelif farklı iş 
için yanlış kasları kullanıp kullanmadığınızı anlamaya çalışmak 
yararlı bir egzersiz olacaktır. 
Ayakta duran insanlar
Unutmayın ayaklarınızı yere düz basmanız bedeninize hangi 
tip kasların kullanılmasının gerektiğine dair sağlam bir işaret 
verecektir. Öte yandan bu sistemi şaşırtmanın da çeşitli yolları 
vardır. Her iki ayağınız da yere düz basar bir şekilde oturursanız 
beyninize giden mesaj sizin ayakta duran bir insan olduğunuzdur. 
Eski yöntem—bir el 
direksiyonu bir el de ön 
paneli tutuyor
Yeni yöntem—önce dönün 
sonra kalkın
Şekil 3.6 Arabadan inmek

53
Neye yarar?
Bu mesajı alan beden postural, yani istemsiz kaslarınızı devreye 
sokacaktır. Böylece uzun süre yorulmadan oturabilirsiniz. 
Uzanan insanlar
Ayağınızı yukarı kaldırırsanız verilecek mesaj sizin uzanmakta 
olan bir insan olduğunuzdur ve beyin postural kasların çalışmasına 
son verecektir. Dik oturmaya devam ederseniz destek için istemli 
kaslarınızı kullanmanız gerekir. Sonuç, çabuk yorulmanızdır. Peki 
bacak bacak üstüne attığınızda ne oluyor? İşte o zaman beyninizi 
epey şaşırtıyorsunuz. 
Bacak bacak üstüne atmak
Bacak bacak üstüne attığınızda sinyaller karışır ve bedenin bir 
yarısındaki postural kaslar devreye girerken öbür yarısındaki 
postural kaslar devreden çıkar. Siz de kendinizi ya bir şeye tutunur 
ya da dik durmak için bir yerden destek alır halde bulursunuz. Bir 
yana yığılırsınız ve destek gerekir. (bak. Şekil 3.7). 
Şekil 3.7 Bacak bacak üstüne atarak oturmak
Beden çökmüş
Kol desteği gerekiyor

54
Üstünlük meselesi değil
Ele aldığımız hiçbir şeye ilişkin doğru ya da yanlış yapma şekli 
olmadığını unutmayın. Dik oturmak zorunda değilsiniz, otururken 
bacak bacak üzerine atabilirsiniz, istediğiniz kadar kambur 
durabilirsiniz. Alexander Tekniği kurallarla değil tercihlerle 
ilgilidir ve hüküm verilmez. Birine baktığınızda kötü oturduğunu 
düşünebilirsiniz ama bu o kişiye kalmış bir konu ve “daha iyi” 
oturmak bir üstünlük sağlamaz. Sizin için işe yarıyorsa yapın 
ama sessiz ve sakince. Denediğiniz takdirde Alexander Tekniğinin 
istenilen etkilere ulaşmanızı sağladığını görebilirsiniz. Başkalarına 
da buna ihtiyaçları olduğunu ya da kötü oturduklarını söylemek 
onları bu tekniğe karşı soğutacaktr. Sizin için işe yararsa harika. 
Bırakın diğerleri yeni zarif hareket biçiminizin, sağlıklı ve hayat 
dolu oluşunuzun sebebini merak etsin. Sırrınızı öğrenmek isterlerse 
soracaklardır. O zaman onlara söyleyebilirsiniz ama o zamana kadar 
sadece kendinize konsantre olun.
Yapmanın üç şekli
Herhangi bir şeyi yapmanın sadece üç şekli vardır: 
1.  Düşünmeden yapmak
2.  Düşünerek yapmak
3.  Doğasına uygun yapmak 
Alexander doğru şekilde yapmak için ne kadar çabalarsanız o 
kadar yanlış yapacağınızı söyledi. Doğru ve yanlış kavramları bir 
kez zihnimize girdi mi duruş şeklimizi bize dikte edebilir ve bu da 
yanlış olur (bak. Şekil 3.8). Yetiştirilme tarzımız nedeniyle neyin 
doğru neyin yanlış olduğuna dair nosyonumuz daha iyisinden 
habersiz başkalarının bize verdiği hatalı bilgilere dayanıyor. Neyin 
doğru neyin yanlış olduğuna dair fikirlerimize sarılmaya devam 
ettikçe her zaman yanlış yapıyor olacağız. Bu kavramlardan 
kurtulduğumuzda bir şansımız var demektir. “Yapma” işine yeni 
ve taze bir bakış açısıyla bakmamız gerekiyor. 

55
Download 3.01 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling