Hazirlayanlar
Download 3.23 Mb. Pdf ko'rish
|
Özet Roma Kilisesi, Ermeniler arasında Katolik mezhebini yay- mak için uzun süre gizlice faaliyetlerde bulunmuştur.. Bu- nun sonucunda Katolik mezhebine girenler ile Gregorian mezhebinde olan Ermeniler arasında ihtilafl ar çıkmaya başlamıştır. 1778 yılına gelindiğinde Katolik Ermeniler, ölülerinin defi n işlemlerinde ve sair konularda karşılaştık- ları güçlükler sebebiyle, kendilerine ayrı bir Katolik Ermeni Patriği tayin edilmesi için Padişah’a bir arzuhal sunmuşlar- dır. Sunulan arzuhal Bâb-ı Âsafî’ye havale edilerek değer- lendirilmesi istenmiştir. Bunun üzerine reisülküttab Âtıf- zade Ömer Vahîd Efendi bir rapor hazırlayarak verilecek karara esas olmak üzere Sadrazama sunmuştur. Raporda, kısaca, Ermenilerin yaşadıkları yerleri, Selçuklu ve Osmanlı idaresine girmelerini, nüfusları, Katolik mezhebini Ermeni- ler arasında yayma çalışmalarının başlangıcı ve faaliyetle- rin ne şekilde yürütüldüğü ele alınmaktadır. Sonuçta ise Katolikleştirme faaliyetlerinin Osmanlı Devleti açısından doğuracağı sonuçlar verilmiştir. Biz bu tebliğimizde anılan raporun ayrıntıları üzerinde du- rarak Ermenileri Katolikleştirme faaliyetleri karşısında Os- manlı Devleti’nin takındığı tavrı ele alacağız. 147 Dr. Abdurrahman SAĞIRLI Giriş Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim tebaası içinde Ermeniler önemli bir yer tutmuş, sosyal ve ticarî hayatta yerlerini almışlardır. Ancak siyasî ha- yatta bir rolleri olmadığından resmî ve gayriresmî Osmanlı vekâyinameleri Ermeniler hakkında genellikle suskundurlar ve haklarında fazla malûmat vermezler. Ermeniler, Hıristiyanlığın kendilerine mahsus olan Gregorian mezhe- bine mensup olup, Osmanlı Devleti nezdinde Fatih Sultan Mehmet’in tesis ettiği İstanbul’daki Ermeni Patrikliği vasıtasıyla temsil edilmekte ve dinî yaşayışları Patrikhane vasıtasıyla düzenlenmekte idi. Zaman içinde Roma Kilisesi’nin Ermeniler arasında Katolik mezhe- bini yayma faaliyetleri neticesinde Gregorian mezhebinde olan Ermeniler ile Katolik mezhebine geçmiş olan Ermeniler arasında ihtilafl ar çıkmaya başlamıştır. 1778 yılına gelindiğinde Katolik mezhebini seçen Ermeniler, ölen Katolik Ermenilerin defi n işlemlerinde ve sair konularda karşılaşı- lan güçlükleri bahane ederek, mevcut Gregorian Ermeni Patriği’nden ayrı olarak bir de Katolik Ermeni Patriği tayin ettirme teşebbüsünde bulun- muşlardır. Katolik Ermeni Patriği nasbı için yapılan bu teşebbüs Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilerin genel durumu ve gelişen olayları içine alan bir raporun hazırlanmasına sebep olmuştur. Raporda, Ermenilerin yaşadıkları coğrafya ve kısa tarihçeleri ile aralarında mezhep tartışmalarının ortaya çıkmasının sebepleri ve mezhep ihtilafl arının doğuracağı sonuçlar üzerin- 148 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER de durulmuştur. Hazırlanan rapor Vakanüvis Sadullah Enverî tarafından
içine derc edilmiştir 1 . Enverî’nin yazdığı devrenin olaylarını ona dayana- rak yeniden kaleme alan ve bazı şerhler veren Vâsıf bu raporu da kısaca özetlemiş ve bazı tamamlayıcı bilgiler ilâve etmiştir 2 . Raporun bir özeti, daha sonra dönemin tarihini yeniden yazan, Ahmet Cevdet Paşa’nın Ta- rih-i Cevdet’ine aksetmiştir. Raporun Tarih-i Cevdet’e yansıyan kısımları Ermeniler arasındaki dinî mücadeleler üzerinde etrafl ı bir doktora yapan Recep Kılıç tarafından çalışmasına aktarılmıştır 3 . Biz bu tebliğimizde, konunun tüm tarihi detaylarına girmeksizin 4 , sadece söz konusu raporun ayrıntılarını inceleyerek Osmanlı Devleti’nin bu olay karşısında takındığı tavrı ele aldık. Raporun transkripsiyonlu metnini ise ek olarak verdik. Enverî, Zikr-i Men’-i Nasb-ı Patrik-i Katolik başlığı altında, reisül- küttâb Âtıfzade Ömer Vâhid Efendi’nin kaleme aldığı takririn hulâsasını tarihine kaydetmiştir. Takrirde önce Katolik Ermeni Patriği teşebbüsüne kadar Ermenilerin tarihi hakkında kısa ve toplu bilgiler verilmiş, arkasın- dan Patrik nasb ettirilmesi için Katolik Ermenilerin verdiği arzuhal Kato- lik Ermeni Patriği tayininin Osmanlı Devleti açısından değerlendirilerek muhtemel sonuçlarına yer verilmiştir. Takrire göre, Osmanlı Devleti’nin cizye-güzâr (cizye-ödeyen) reaya- sından olan Ermeniler devletin kuruluşundan itibaren hakimiyet sahası- nı genişlettikçe peyder pey Osmanlı Devleti’nin idaresi altına girmiş ve 1192/1778 senesine gelindiğinde üç yüz binlik bir nüfusa ulaşmıştır 5 . IV. Murat’ın saltanatına tesadüf eden 1041/1631-1632 tarihine gelinceye ka- dar aynı mezhebin mensupları olarak varlıklarını sürdüren Ermeniler mez- 1 Tebliğ ekinde transkripsiyonu verilen raporun yazma nüshalardaki metni için bkz. Enverî, Enverî Tarihi, Âtıf Efendi Kütüphanesi, No: 1829, vr. 123a-125a; Ali Emîrî, Tarih No: 67, vr. 97b-99a. 2 Ahmet Vâsıf, Vâsıf Târîhi, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Hazine No: 1410, vr. 78b-80b. 3 Recep Kılıç, Osmanlı İdaresinde Ermeniler Arasındaki Dinî ve Siyasî Mücadeleler, Ankara 2000, s.139-140. 4 Ermeniler arasında tarih boyunca cerayan eden mezhep ihtilafl arı konusunda daha detaylı bilgiler için bkz. Kılıç, a.g.e. 5 Metinde üç yüz bin nefer olarak verilen bu rakam muhtemelen cizye defterlerine göre he- saplanmış olmalıdır. Bu rakama cizyeye tâbi olmayan kadın, yaşlı ve çocukların dâhil olup olmadığına dair herhangi bir işeret yoktur. Kaneatimizce bu rakamlar nüfus istatistik uz- manlarınca incelenerek Ermenilerin XX. yüzyıl başlarındaki nüfusu hakkında tahminde bu- lunulabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, anılan tarihte Osmanlı Devleti’nin sınırlarının tam tespiti ile, varsa bu tarihten sonra Osmanlı idaresinden ayrılan bölgelerde yaşayan Ermeni nüfusun oranının nihai tahminlerden düşülmesidir.
149 Dr. Abdurrahman SAĞIRLI hep farklılıklarından kaynaklanan sızıltılardan da uzak kalmışlardır. Ancak anılan tarihe gelindiğinde Frenk papazları Ermeniler arasında faaliyetlerini genişleterek bazı Ermenileri gizlice kiliselerine davet ederek onlara Ka- tolik mezhebini telkin etmişlerdir. Katolik mezhebinin Ermenilerin men- sup olduğu Gregorian mezhebine göre daha serbest olması onlar arasında taraftar bulmasını kolaylaştırmıştır. Katolik mezhebindeki kolaylıklardan bazıları, kadınların örtünme mecburiyetinde olmamaları, erkeklerin perhiz vakitlerinde deniz hayvanlarının etlerini yemelerine cevaz vermesi, hatta Hz. İsa aleyhisselâma vekâleten, ölenlerin günahlarının affına dair elle- rine senetler vermeleridir. Katolik papazlarının bu faaliyetleri sonucunda gerek İstanbul’daki gerekse diğer yerlerdeki Ermeniler arasında Katolik- liğin hızla yayılmasına sebep olduğu IV. Murat’a arz olundukta bu şekilde faaliyet gösterenlerin cezalandırılmaları yoluna gidilmiştir 6 . Aynı şekilde, 1147/1734-1735 tarihinde Hekimoğlu Ali Paşa’nın sadrazamlığı sırasında Katolik mezhebini yaymak için faaliyet gösteren birkaç kişi idam edilmiş- tir. Ayrıca Ermeniler arasındaki bu tür faaliyetlerin Osmanlı Devleti’nin gücünün zayıfl amasına ve büyük zararlara sebep olacağının farkında olan devlet yetkilileri Ermeni Patrikleri’ne müekked ve müşedded (emirlerin tam olarak uygulanmasını, aksi taktirde cezalandırılacaklarını bildiren) emirler vermişlerdir. Emirlerin genel muhtevası, Efrenc kiliselerine devam eden ve Katolik mezhebine geçen Ermeni reayasını haber aldıkları taktirde yetkililere bildirerek kürek cezası ile cezalandırılmalarının temin edilmesi şiddetle tembih edilmekteydi. Kendi mezheplerinin zıddına hareket eden- lerin cezalandırılmaları için Ermeni Patriği’nden gelen mühürlü arzlarının göz ardı edilmeyip uygulanması istenmekteydi. Katolik mezhebine geçişi önlemek için alınan tedbirlerden ve Ermeni Patrikleri’nin beratlarında da vurgulanan hususlardan birisi de Katolik mezhebine geçen Ermenilerin ölülerinin kendi mezheplerine göre defnedilmeyip, ortada bırakılması hu- susu idi. Ermeni Patrikleri’nin Ermeniler arasında Katolik mezhebinin yayıl- masının engellenmesi hususunda zamanla gerekli dikkati göstermeme- leri üzerine, Katolik papazları faaliyetlerini artırmış, kasaba ve köylerde üçerli-beşerli gruplar halinde gezerek gizlice çok sayıda kimsenin Kato- lik mezhebine girmesini temin etmişlerdir. Neticede 1192/1788 senesinde 6 Vâsıf, isyan sonrası, IV. Murat’a yakınlığı ile bilinen Abaza Paşa’nın idamının sebeplerinden birisinin de bu faaliyetler olduğunu kaydeder. Ahmet Vâsıf, Vâsıf Tarihi, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Hazine No: 1410, vr. 79a. 150 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER mevtât-ı azîme (çok sayıda ölüm) meydana gelmiştir 7 . Ermeni Patriği ken- di mezhebinin mensuplarının Katolik mezhebine geçişlerini önlemek mak- sadıyla Katolik olan Ermenilerin defi n işlemlerinin yapılmaması yolunda beratlarında yer alan maddenin işletilmesini istemiş ve bu sebeple de pek çok Katolik Ermeninin ölüleri defnedilememiştir. Bunu fırsat bilen Katolik Ermeniler, ölülerinin defnedilememesinin asıl sebebinin Katolik mezhebi- ne geçmiş olmaları olduğundan bahs etmeksizin, bu durumun Patriklerinin kusurundan kaynaklandığını iddia ederek ve kendilerine mahsus bir Patrik tayin edilmesi ümidiyle rikab-ı hümayuna (Padişah’ın bizzat kendisine) bir arzuhal sunmuşlardır. Padişah’a sunulan arzuhal Bâb-ı Âsafîye (sadrazama) havale edilmiş ve isteklerinin yerine getirilmesinden doğabilecek fayda ve zararların de- ğerlendirilmesi istenmiştir. Bunun üzerine reisülküttâb Âtıfzade Ömer Vâ- hid Efendi, Katolik Ermeni Patriği tayin edilmesinden Osmanlı Devleti’ne gelebilecek zararları ayrıntılı şekilde anlatan bir takrir (ayrıntılı rapor) ka- leme almıştır. Takrir, Ermenilerin yaşadıkları yerlerden, niçin Ermeni diye adlandırıldıklarına, Selçuklu ve Osmanlı idareleri altına girişlerine ve Ka- tolik mezhebini yayma çalışmalarına, bu çalışmaların Ermeniler arasında çıkardığı karmaşaya ve doğabilecek başka mahzurlara temas etmiştir. Takrire göre, Ermenilere Ermeni denilmesinin sebebi İran’da Azer- baycan’ a tâbi Ermeni bölgesine nispet edilmelerindendir. Bu bölgeye Er- meniyye denilmesinin sebebi ise arazinin hakimi Ermen Bara’nın hükü- met merkezi olmasından kaynaklanmaktadır. Ermeniler 600/1203 tarihle- rine kadar Küçük Ermenistan (Ermeniyye-i Sugrâ) diye adlandırılan Ruha (Urfa), Antakya, Van, Erzurum ve Sivas bölgelerinde ve Azerbaycan taraf- larında Ermeniye-i Kübra’da da kendi melikleri idaresinde yaşamışlardır. Bu tarihten sonra Konya’yı kendilerine merkez yapan Anadolu Selçuklu- larından Sultan Gıyaseddin zamanından itibaren yavaş yavaş yaşadıkla- rı bölgeler Anadolu Selçuklularının ellerine geçerek hâkim ve melikleri ortadan kaldırılmış ve Selçukluların idaresinde ehl-i zimmet reaya olarak hayatlarını sürdürmüşlerdir. Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren geniş- ledikçe bu reaya onların idaresine geçmiş ve refah içerisinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Yukarıda da izah edildiği gibi, IV. Murat dönemine gelin- ceye kadar Ermeniler diğer Hıristiyan mezheplerinden farklı olarak tek bir mezhep üzere Gregorian olarak hayatlarını sürdürmüşler, anılan döneme gelindiğinde özellikle Katolik Efrenc papazlarının faaliyetleri sonucunda 7 Takrirde sebebi belirtilmeyen ölümlerin sebebi veba salgını idi. Bkz. Kılıç, a.g.e., s.139. 151 Dr. Abdurrahman SAĞIRLI Ermeniler arasında huzursuzluklar çıkmaya başlamıştır. Önceleri alınan tedbirler sayesinde bu rahatsızlıklar giderilmeye çalışılmışsa da, zamanla faaliyetler artmış ve kendi içlerinde sosyal huzursuzluklar baş göstermiştir. Her iki mezhep mensuplarının birbirlerinin kestiği etleri yememek ve bir- birlerinin aleyhine faaliyet göstermek bu huzursuzlukların başlıcalarıdır. Takrirde, Katolik mezhebine geçenlerin Osmanlı Devleti aleyhine kalben ve fi ilen faaliyet gösterdikleri, buna mukabil ecdatlarının dininde kalan, yani Gregorian mezhebinde olan Ermeniler tarafsız olmaları sebe- biyle devlete sadakat gösterdikleri vurgulanmaktadır. Katolik mezhebine geçenlerin Avrupalılarla açık-gizli işbirliğine gitmelerinin Ruslarla Os- manlılar arasında cerayan eden savaşlar sırasında Ortodoks olan Rusların aynı mezhepten olan Osmanlı Rum tebaası ile işbirliği yapmaları ile büyük benzerlikler gösterdiği belirtilmiştir. Katolik mezhebine geçen Ermenilerin Avusturya ve Venedik’te kili- seler kiraladıkları, zenginlerinin ise çocuklarını terbiye ve eğitim için bu kiliselere gönderdikleri, buraya gidenlerin ise, o zamanlar Ermeni toplumu içinde âdet olmayan, başlarına şapka ve üzerlerine Frenk elbiseleri giymek ve benzeri Avrupa âdetlerinin yaygınlaştığı da işaret edilen konular arasın- dadır. Yine Katolik mezhebine geçenlerden bazıları sarrafl ık ve tüccarlık yapmaları sebebiyle devlet erkanı ile yakın temas kurdukları, dolayısıyla devlet sırlarını elde ederek casusluk faaliyetinde bulundukları da belirtil- miştir. Vâsıf ise, kendi tarihinde Enverî’nin verdiği bilgileri özetledikten son- ra Katolik sarraf ve tüccarların aşırı murabaha vadiyle nakit paralarını al- dıkları Müslümanları nasıl dolandırdıkları hakkında bilgiler vermektedir. Buna göre, aşırı kâr payı vadiyle fazla miktarda nakit toplayan Katolik Ermeniler, belli süre bunun nemasını ödedikten sonra bu paraları bağlantı kurdukları ve himayesine girdikleri Avrupa devletlerine aktarmakta idiler. Bu şekilde biriken paraların geri ödeme vakti geldiğinde, bir takım belirsiz kişilere ait borç ödeme senetleriyle borçlarını alacaklarından fazla, yani kendilerini ifl as etmiş göstermekte idiler. Bunun üzerine birkaç ay hapis yattıktan sonra himayelerine girdikleri devletlerin elçileri vasıtasıyla bazen müfl is oldukları iddiasıyla bazen de alacaklılarla cüzî miktarlara anlaşmak suretiyle yakalarını kurtarmakta idiler. Bu şekilde kendilerini kurtardık- tan sonra her yıl Avrupa’da faize yatırdıkları paraların yıllık gelirleriyle rahatça hayatlarını sürdürmekte idiler. Vâsıf bu bilgileri, bundan sonra bu
152 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER gibi durumlarla karşılaşacak olanları ikaz ve aldanmamalarını temin için tamamlayıcı olarak eserine ilâve etmiştir 8 .
tarafından zapt olunarak her yıl Avrupa’ya bin keseden fazla bir meblağın sevk edildiği de ortaya konulmuştur. Takririn sonuç kısmında, eğer Katolik mezhebini yaymaya çalışan- lara fırsat verilirse Anadolu ve Rumeli’deki bütün gayrimüslim reayanın Katolik mezhebine geçeceği ve bunun doğuracağı mahzurlara dikkat çe- kilmiştir. Reisülküttabın hazırladığı takrir sadrazam tarafından Padişaha arz olunmuştur. Onun irâdesi doğrultusunda aşağıdaki hususlar sadrazam tara- fından Ermeni Patriği’ne müekked bir buyruldu ile bildirilmiştir: Ermeni tâifesi arasında Katolik mezhebini yaymaya çalışanların men edilmesi, bu faâliyetlere devam edenlerin cezalandırılmaları için kimler olduklarının, garazdan âri olarak, Ermeni Patriği tarafından arzuhal ile bil- dirilmesi. Katolik ölülerinin sızıltıya meydan verilmeden ve kendi iç nizamlarını bozmayacak şekilde tavr-ı hakîmane ile defnettirilmesi. Bu buyuruldu ile cemaatin iç düzenini bozan Katoliklik söylenti ve faaliyetlerine meydan verilmemesi amaçlanmış, Katolik Ermeni Patriği ta- yin edilmesi yönündeki teşebbüs de akîm bırakılmıştır. Sonuç Ermeni toplumunu kendilerine meylettirebilmek için, Osmanlıların Efrenc papazları diye nitelendirdiği, Katolik papazları Ermeniler arasında uzun süre gizlice Katolikleştirme faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu faa- liyetlerin Ermeni toplumu içindeki olumsuz etkilerinin ortaya çıkışı IV. Murat dönemine kadar inmektedir. Bu tarihten itibaren Patriklerinin kendi cemaatleri içinde Katolik mezhebini yayanlara karşı tedbirli olmaları ve bu yönde faaliyet gösterenlerin bildirilmesi görevi Ermeni Patrikleri’ne veril- miş ve bu husus kendilerine verilen beratlarda da açıkça vurgulanmıştır. Katolikleştirme faaliyetleri Ermeni toplumunun iç huzurunu sarsmış ve aralarında birbirlerinin kestiğini yememek, ölülerini kaldırmamak, bir- birlerinin aleyhlerinde faaliyetlerde bulunmak gibi davranışlara itmiştir. 8 Ahmet Vâsıf, Vâsıf Târîhi, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Hazine No: 1410, vr. 80a-b. 153 Dr. Abdurrahman SAĞIRLI Avrupa’nın muhtelif yerlerinde satın aldıkları kiliselerde faaliyet gös- teren ve çocuklarını buralarda eğiten zengin Katolik Ermeniler ve dolayı- sıyla da Ermeniler arasında, o tarihlere kadar görülmeyen, şapka giymek ve Frenk elbiseleri giymek gibi âdetler yaygınlaşmıştır. Katolik mezhebine geçenlerden bazıları sarrafl ık ve tüccarlık yapma- ları sebebiyle devlet ileri gelenleri ile olan yakın ticarî ilişkilerde elde et- tikleri bilgileri Avrupa’ya aktarmak suretiyle casusluk yaptıkları kanaati oluşmuştur. Gregorian mezhebindeki Ermenilerin tarafsızlıkları dolayısıyla daima Osmanlı Devleti’nin yanında yer alarak başarısı ve galibiyeti temennisinde bulunurken, Katolik mezhebini seçenlerin aksine Avrupalıların lehine kal- ben ve fi ilen çalıştıkları tespit edilmiştir. Aynı Ortodoks mezhebine mensup Ruslarla Osmanlı tebaasından olan Rumların 1765’te başlayan Osmanlı-Rus Savaşı sırasındaki olumsuz işbir- liğinin, Katolik mezhebinin Ermeniler arasında yaygınlaşması durumunda, Avrupalılarla Osmanlı Devleti’ndeki Katolik Ermeniler arasında da tekrar- lanacağı vurgulanmış ve bunun da Osmanlı Devleti açısından doğuracağı tehlikelere dikkat çekilmiştir. Netice olarak, Osmanlı Devleti gayrimüslim cemaatlerin inançlarına müdahale etmediği gibi, hem cemaatin sosyal düzeni hem de kendi stra- tejik güvenliği açısından, dışardan yapılan müdahaleleri engellemek için de gerekli tedbirleri almıştır. Zira kendi stratejik güvenliğinin her cema- atin kendi mezhebi içinde hareket etmesi ile yakından ilişkili olduğunun farkındadır. Buna rağmen Gregorian Ermenileri kendi dinlerinin farklı mezheplerinden gelen dış etkilerin altında kalmaktan kurtulamamışlardır. Başlangıçtan itibaren XVIII. yüzyıla kadar Katolik mezhebinden etkilenen Ermeniler, bilindiği gibi, XIX. yüzyıldan itibaren Protestan misyonerliği- nin de hedef kitlesi haline gelmiştir. Her türlü dış etkinin aksine Ermeni- ler, Türklerin himayesinde oldukları hiçbir dönemde din ve mezheplerine bizzat Türkler tarafından yapılmış bir müdahale mevcut değildi. Bilakis kendi mezhepleri dairesinde yaşamaları için gereken azamî gayret de yine Türkler tarafından gösterilmiştir. 154 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Ek Ermenileri Katolikleştirme Çalışmaları ve Sonuçları Hakkında 1778 Yılında Hazırlanan Raporun Enverî Tarihi’nde yer alan metninin transkripsiyonu 9 . Zikr-i men’-i nasb batarîk-ı Katolik (vr. 123a) Der-miyân-ı Ermeniyân-ı devlet-i aliyye-i ebediyyü’l-is- timrârın cizye-güzâr re’âyâsı esnâfından Ermeni tâifesi âfi tâb-ı saltanat-ı seniyyenin resîde-i evc-i iştihâr olub zor-ı şemşîr ile teshîr-i memâlik ve tevfîr-i emsâr eylemeğe şürû’ eylediği zamân-ı sa’d-iktirândan berü yevme fe-yevmen tekessür bularak el-hâletü-hâzihî üçyüz bin nefere bâliğ ve her ne miktâr ise binkırk târîhlerine gelinceye dek âyîn-i vâhid üzre zîr-i sâye-i devlette te’ayyüş eyleyüb sâir edyân-ı bâtıla ve mezâhib-i ‘âtıla rüsûmı güft ü gûsundan ezhân-ı pelîdeleri fâriğ iken Frenk papazlarından ba’zı şeyâtîn- mânend efkâr-ı fâside beynlerine hülûl ve mekr ü fi rîb ile ba’zı kem-idrâk ve bî-şu’ûrların nihânî kiliselerine da’vet iderek Romada vâki’ Papa di- dikleri hınzırın mezhebi tevâbi’inden Katolik âyîn-i dalâlet-rehînine ter- gîb ile meşgûl olub, merdûd-ı mel’ûnun mesleği ise erâmine meşreblerine nisbet ziyâde vâsi’ ve meselâ avretleri perde-i istitâreden ârî ve erkekleri pehrîz vaktlerinde lahûm-ı hayvânât-ı bahriyyeden ictinâb eylemek tekel- lüfl erinden berî olmak cihetlerinden be-gâyet müttesi’ olmaktan nâşi bir taraftan ba’zı bî-dîn kendüleriyle hem-âyîn olmağı kabûl eylemek takrîbi ile gün be-gün iğvâya ictirâ ve vüs’at-i dîn-i bâtıllarına dâir niçe habâset ve dalâlete ruhsat virdiklerinden ma’dâ, hâşâ sümme-hâşâ iddi’â-yı vekâlet- i İsa aleyhi’s-selâm ile, helâk olan kâfi rlerin cerâimini affı mutazammın
10 senet virerek az zamanda kati vâfi r kâfi ri mahfîce ıdlâl ve yeni baştan çirkâb-ı küfr ü dalâle idhâl eylediler. Keyfi y- yet-i mezbûre beyne’r-re’âyâ meşhûr olub melâ’în-i hâsirînin gerek âsitâ- ne-i aliyye 11 ve gerek memâlik-i mahmiyyede kâin ba’zı ﺡﺭﻡﻥﺵﺍﻥ re’âyâyı hiyel ü huda’ takrîbi ile Katolik zümresine ilhâka bezl-i tâkat ve ol gürûh-ı habâset-enbûhun kimesne bilmeyerek fırka-i mesfûreye dühûle şedd-i nitâk 9 Transkripsiyonlu metin Enverî Târîhi’nin Âtıf Efendi Kütüphanesi, No: 1829, vr. 123a-125a varakları esas alınarak yazılmış ve Ali Emîrî, Tarih No: 67, vr. 97b-99a ile mukabele olun- muştur. 10 memhûr: Atıf Efendi 1829; Ali Emîri Tarih 67. 11 aliyye: Atıf Efendi 1829; Ali Emîri Tarih 67. 155 Dr. Abdurrahman SAĞIRLI eyledikleri devr-i Murâd Hân-ı Râbi’de ma’rûz-ı südde-i felek-tumturâk oldukta o makûle ifsâd-ı re’âyâya ictirâ iden mel’ûnelerin cezaları tertîb ve binyüzkırkyedi târîhlerinden Hekimbaşı-zâde Ali Paşa sadâreti esnâsında hâdise-i mezkûre içün tâife-i mesfûreden bir kaç kâfi rin i’dâmı ile züm- re-i mersûme gereği gibi tehtîd ve te’dîb olunduklarından başka vâkı’a- i mezkûre ‘iyâzen bi’llâhi te’âlâ saltanat-ı kaviyye-i ebediyyü’l-kıyâmın fi kdân-ı miknetini müstevcib olur mazarrât-ı cesîme-i mülkiyyeden oldığı müsellem-i cumhûr-ı ‘ukalâ-yı devlet olmağın betârîk-ı Erâmine yedlerine mü’ekked ve müşedded emrler i’tâ ve mazmûnlarında Efrenc kiliselerine giden ve Katolik mezhebine dühûl iden re’âyâyı haber aldıkları ân hükkâ- ma arz ve ihbâr ve bilâ-tevakkuf küreğe vaz’ ile zecr ü indâz ittirmeleri ve mezheblerine mu’ârız nizâm-ı ra’iyyeti nâkıs evzâ’a cesâret idenlerin gûş- mâllerine dâir Patriklerinin gönderdikleri memhûr arzları redd 12 olunma- yub müsâ’ade kılınması tasrîh olunmuşiken bir zamandan berü cânib-i sal- tanat-ı sâmiye ve Patrikleri kıbelinden ahvâl-i re’âyâ-yı Erâmine tefahhus ve tecessüs olunmadığıdan re’âyâdan niçe mâldâr kâfi rler Katolik olmağa ictisâr ve anların i’ânetleriyle 13 Katolik papazları Papa mel’ûnundan yed- lerine memhûr kâğıdlar ahz ve üçer beşer kasabât ve kurâda geşt ü güzâr eyleyüb mugâyir-i nizâm-ı devlet buldukları re’âyâyı ke’l-evvel âyînlerine tahvîl ve hufyeten hadd u hasrdan bîrûn re’âyâ-yı saltanatı Frenk mezhe- bine dühûle delîl ve semt-i dûzâha tesbîl eylemeğe şürû’ elediler. Hıfz-ı nizâm-ı re’âyâya i’tinâ mukaddemâ Ermeni Patriklerine verilen berevât ve senedât fehvâlarında o gûne Frenk mezhebine dühûl ile gark-ı çirkâb olan dûzah-me’âbların meredeleri kaldırılmayub mânde-i mezbele-i hevân olmaları musarrah olmağın işbu sâlde vâki’ olan mevtât-ı azîm esnâsın- da o makûle Katolik mezhebinden reh-rev-i ka’r-ı nîrân olan meredelerin haklarında şart-ı berâtlarının icrâ olunmasın da’vâ ve bu sûrette ihâfe ve tehtîd iderek re’âyâ-yı devleti Katolik mesleğinden keff eylemeğe sa’-yı evfâ idegeldiklerinden nihânî Katolik mezhebine giren melâ’în-i haserân- karîn tervîc-i âyîn-i mefsedet-rehînleri zımnında meredelerinin cîfe-ken- desi meydanda kalmasına ‘illet Katolik olmaları oldığından ‘adem-i bahs ile (vr. 124a) mutlakâ Ermeni dînine mugâyir olan hâliklerinin süpürde-i mugâk ittirilmemesin Patrikleri üzerine esâ’et ve kusûr ‘add iderek Erme- ni Patrikinden tertîb-i şikâyet ve kendülere mahsûs Patrik nasb olunmak ümmîdiyle rikâb-ı kamer-tâb-ı cenâb-ı cihândârîye ref’-i ruk’aya cesâret eylediler. 12 redd: Atıf Efendi 1829; Ali Emîri Tarih 67. 13 i‘ânetleriyle: Atıf Efendi 1829; i‘ânetiyle Ali Emîri Tarih 67.
156 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Pes, rikâb-ı müstetâb-ı hazret-i hilâfet-penâhîye virdikleri arzuhâl bâb-ı âsafîye gelüb matlûblarının zımnında pûşîde ve müşedded olan nef’ ü mazarrat ‘ukalâ-yı ekâbir-i saltanat-ı seniyyeden istinbâ ve etrâfıyla tef- tîş ve istiksâ 14 olınub tâife-i mezbûrye mahsûs Patrik nasb olunması husû- sunda cânib-i devlet-i aliyyeye teferru’ idecek mazarrâtı mübeyyin reîsü’l- küttâb Âtıf-zâde Ömer Vahîd Efendi bir kıt’a mufassal takrir 15 tahrîr idüb, mefhûmunda tâife-i mezbûrenin ism ü resmlerinden bahs ile devlet-i aliyye re’âyâsının ekseri Ermeni gürûhundan ibâret ve kendülere Ermeni tesmiyesi fi ’l-asl sâkin oldukları kutr-ı İrandan Azerbaycan muzâfâtından Ermeni zemîne nisbet kabîlinden olub Ermeniyye isimleri dahi ol arâzînin hakimi olan Ermen Bara 16 makarr-ı hükûmet oldığından neş’et eylediği- ni ve altıyüz târîhlerine gelince Ermeniyye-i Sugrâdan Ruha ve Antakya ve Van ve Erzurum ve Sivas ve Ermeniyye-i Kübrâdan Azerbaycan ta- rafl arının müstakillen melikleri olub, Konya kendülere hükûmetgâh olan selâtîn-i Selçukıyyeden Sultân Gıyâseddîn zamânlarında tedrîc ile dâr u diyârları zabt ve hakimleri istîsâl ve ahâlîsi taht-ı ra’iyyete idhâl olundığı ve hurşîd-i âfak-gîr-i devlet-i ebed-peyvendin zuhûr ve serkeşân-ı tavâif-i hükkâmı zîr-i sadme-i mülûkânelerinden müdemmer ve makhûr eyleyüb bilâd-ı mezkûre zamîme-i memâlik-i mahrûseleri oldığı âvân-ı meyâmin- iktirândan Sultân Murâd-ı Râbi’ vaktine gelince zümre-i mersûmenin mez- hebleri kâffe-i milel-i nasârâ âyînlerine mugâyir olmağın i’tikâd-ı vâhid üzre imrâr-ı rûzgâr ider cizye-güzâr bir tâife-i belâdet-şi’âr olduklarını ve hafazana’llâhü te’âlâ Efrenc mel’ûnları leyl ü nehâr hanedân-ı şâmihü’l- erkân-ı saltanat-ı seniyyenin müstelzim-i tezelzül ve teşettüti olur hafâyâ- yı fesâdâtı kuvvetten fi ’le getürmeği hasr-ı endîşe ve efkâr üzre olmalarıyla Moskovlunun hem-milletleri olan Rum tâifesiyle nihânî ittihâd ve devlet- i aliyye ile akt-ı muhârebe eylediği hengâmlarda zümre-i mel’ûnelerden isti’âne ve istimdâd ve melâ’în-i hâsirîn dahi ta’assub mülâbesesiyle mu’âvenette bezl-i ictihâd eylediklerin kendülere meslek ittihâz ve anlar dahi balâda tafsîl olundığı üzre Katolik mezhebin Ermeni tâifesi miyânına ilkâya âgâz ve ol vechile ifsâd-ı re’âyâ-yı devleti mûcib hiyel tertîbinden hâli olmadıklarını ve ânifen beyân olundığı târîhlerde töhmet-i mezkûre içün ol gürûh-ı habâset-enbûhun (vr. 124b) bâb-ı hümâyûnda katl olunarak hafazan li’l-nizâm te’dîb ve gûşmâllerine ikdâm olundığı ve halâ Ermeni milleti ile Katolik olanlar beynlerinde birbirinin zebh eylediğini yememek 14 ﺍﺱﺕﻕﺹﺍ 15 takrîr: Atıf Efendi 1829; Ali Emîri Tarih 67. 16 ﺍﺭﻡﻥ ﺏﺍﺭﻩ
157 Dr. Abdurrahman SAĞIRLI ve ehadühümâ âharın izâlesini sevâb add eylemek derecelerinde münâfe- ret olub sahîh mezheb-i kadîminde olan şahs-ı Ermeni şevketlü kerâmetlü veliyyü’n-ni’am-ı âlem pâdişâh-ı encüm-haşem efendimiz hazretlerinin mansûriyetleri da’avâtına muvâzabat ve Katolik-meşreb-i habîsi ile tedey- yün iden melâ’în-i efrenc-nihâd lâ-muhâl düvel-i efrenciyyenin gâlib olma- sı du’âlarına bi’t-tab’ müdâvim ve mütekâlib olduklarını ve bu müdde’âya delîl karîbü’l-’ahtde Rusya seferi hilâlinde Moskovlu ile Rum tâifesi miyâ- nında cereyân ve müşâhid olan evzâ’-ı ma’hûdâneleri kâfî oldığını ve âbâ ve ecdâdı âyîninde kalan gürûh-ı Erâmine bî-taraf olmalarıyla dâimâ dev- let-i aliyyeye sadâkat üzre olub, Katolik mezhebine giren kâfi rlerin Nemçe ve Venedik diyârlarında birer kilise iştirâ ve ganî ve mütemevvilleri evlâd ve akrabâlarını terbiye olmak maslahatı zımnında ol keniselere irsâl ve başlarına şabka ve sâir elbise-i Frengiyye ilbâsıyla gereği gibi kazûrât-ı küfre îsâl eyledikleriden başka 17 sarrâf ve bâzirgânlık mülâbesesiyle ve ba’zıları ricâl ve kibâr-ı devletin dâirelerine tereddüd iktisâb ve âyâb u zehâb iderek serâir-i devleti istirkâka 18 fursat-yâb olmağa bezl-i üzre ol- duklarını ve tâife-i merdûde-i mesfûrenin ba’zı mütemevvil meredelerinin emvâli Katolik papazları tarafl arından zabt olunarak beher sâl bin kiselik emvâl Frengistana irsâl olunmaktan hâli olmadığını ve ma’âza’llâhü te’âlâ zümre-i mel’ûne-i mersûmeye zerre kadar rûy-ı müsâ’ade göstermek lâ- zım gelür ise Rumeli ve Anadolı diyârlarında sâkin kâffe-i re’âyâ bir-iki yıl zarfında temâmen Katolik olacakları bî-iştibâh oldığını dîn ü devle- te nâfi ’ mevâdd-ı hayriyye ile mufassalan terkîm ve tastîr eyledi. Takrir-i merkûmun balâsı reîsü’l-küttâb efendinin melhûzâtı oldığunu mübeyyin kelimâtla tavşîh olunduktan sonra cânib-i sadrıa’zamîden taktîm-i huzûr-ı şehriyâr-ı Sikender-serîr kılınub zîr ü balâsı manzûr-ı çeşm-i pâyân-bîn- i mülûkâneleri buyuruldukta irâde-i aliyye-i cenâb-ı cihânbânîleri üzre o gûne hilâf-ı nizâm-ı ra’iyyet ve mugâyir-i ahkâm-ı kadr-menkıbet Ermeni tâifesi i’tikâl ve ıdlâl ve Firenk âyînine teşvîk ve Katolik rüsûm-ı bâtılasını sahîh Ermeni ra’iyyeti dînine telfîk eylemeğe hasr-ı âmâl iden şeyâtîn-i haserân-me’âlin rü’esâsı kimler ise te’dîb ve gûşmâl olunmalarıçün garaz ve nefsâniyyetten ‘ârî olarak arzuhâl ile ifâde eylemesiçün Ermeni Patri- kıne hitâben mü’ekked ve müşedded buyuruldı tahrîr ve Katolik merede- lerinin meydanda kalmayub nizâmlarına halel gelmiyecek sûretlerde tavr-ı hakîmâneye mukârin üslûb ile ref’-i merede (vr. 125a) olunmasına ruhsat birle kat’-ı nizâ’ olunması tasrîh ve tenbîh olınub ol gûne vesîle-i ihtilâl ve 17 başka: Atıf Efendi 1829; sonra Ali Emîri Tarih 67. 18 istirkâka: Ali Emîri Tarih 67; istirâka Atıf Efendi 1829. 158 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER izmihlâl-i re’âyâ olur Katolik güft ü gûsunun men’ ü ref’ olunmasına her taraftan ihtimâm olundı. |
ma'muriyatiga murojaat qiling