Hazirlayanlar


 Türkçe Söyleyip Yazan Ermeni Âşıkların Sayısının Azalması


Download 3.23 Mb.
Pdf ko'rish
bet29/42
Sana17.10.2017
Hajmi3.23 Mb.
#18083
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   42

3. Türkçe Söyleyip Yazan Ermeni Âşıkların Sayısının Azalması

Kafkasya, İran ve Osmanlı arazisinde bulunan bütün Ermeni âşıkların/

âşugların 1876-1877 Osmanlı Rus Savaşı yıllarına kadar ağırlıklı olarak 

Türkçe türküler okuyup, şiirler yazdıkları ve Türkçe halk hikâyesi anlat-

tıkları görülmüştür. Bu âşıklar çok az sayıda Ermenice, Rusça, Gürcüce 

ve Farsça şiirler yazmışlardır. Ancak XIX. yüzyılın ortalarından itibaren 

Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve Türk dünyasını zayıf düşürmek isteyen, 

Fransa, Rusya, Amerika, İngiltere gibi ülkeler Ermeni-Türk kültür birlik-

teliğini bozmayı hedefl emişlerdir. 

Kevorkyan’ın dediği gibi Ermenilerin dinî ve toplumsal işlerini 



idare etmek üzere kurulan İstanbul Ermeni Patrikliği, zamanla Osman-

lı  İmparatorluğu’nu parçalama hesaplarına girişen yabancıların siyasî 

emelleri uğruna, esas kuruluş nedeniyle bağdaşmayan millî ve siyasî bir 

makam olarak görülmek istenmiştir… Sistematik bir şekilde çalışan ya-

bancı devletler, asırlara dayanan Türk-Ermeni kardeşliğinin böğrüne han-

390

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



çeri saplamışlar ve işleri bittiğinde de Ermenileri silkelemekten çekinme-

mişlerdir

12

.



Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hırant Dink, 17.04.2006 tari-

hinde Malatya’da yaptığı bir konuşmada bu meseleye temas ederek şöyle 

demiştir: İngiliz, Fransız, Rus ve Almanlar geçmişte bu topraklarda oy-

nadıkları oyunları bugün de tekrarlıyor. Geçmişte Ermeni halkı, onlara 

güvendi. Kendilerini Osmanlının hakimiyetinden kurtaracak zannettiler. 

Ama yanıldılar; çünkü onlar kendi işlerini, hesaplarını yapıp gittiler. Bu 

topraklarda da kardeşi kardeşe kan içerisinde bıraktılar

13

.



Bu ülkeler, Osmanlı Devleti topraklarında görevlendirdikleri konso-

loslar ve M. De Morgan, Charles Downing, C. Der Molkenian, W. C. Noel, 

W. Minorsky, M. Daniel gibi Fransız, İngiliz, Rus ve Amerikalı uzmanlar 

vasıtasıyla Ermenileri, Türk milletinden ve Türk kültüründen tefrik etme-

ye başlamışlardır.

Bir taraftan kendileri, diğer taraftan da Arşak Çobanyan

14

,  Ġ. Ağa-



yan

15

, Ġ. Ahverdyan



16

, G. Kosdanyan

17

, Ġ. Levonyan



18

, T. Balyan

19

, Ġ. Ah-


verdyan

20

, V. Trdatyan



21

, Zaminyan

22

, H. Acaryan



23

, Kirakos

24

, H. Manand-



yan ve H. Acaryan

25

, E. M. Astvasaduryan



26

 gibi Ermeni asıllı yazarlara 

yayımlattıkları eserlerle, hatta birçok müellifi  belirsiz eserlerle

27

, samimi 



olmayan faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Bütün bu çalışmalar, bu şer odaklarının meydana getirdikleri isyanlar

terör olayları Türkçe yazıp okuyan Ermeni âşıklarının sayısını azaltmış, 

12 


Kevorkyan, a.g.e., s.116.

13  17.04.2006 tarihli gazeteler.

14 Arşak Çobanyan, Les Trouvéres Arméniens (Ermeni Âşıkları), Paris 1906.

15  Ġ. Ağayan, “Müasir Érmeni Şifahî Neğmeleri”, Daraz gazetesi, 1893

16  Ġ. Ahvérdyan, Sayat Nova, Moskva 1852.

17 


G. Kosdanyan, Hovannes Tlkurantsi ve Onun Şérleri, Tifl is 1892.

18 


Ġ. Levonyan, Ermeni Âşıġları, Aleksandropol 1892.

19  T. Balyan, Ermeni Âşıġları, İzmir 1911.

20  Ġ. Ahvérdyan, Ermeni Âşıġları, Tifl is 1903.

21 Varşam Trdatyan, Âşıġ Baydzârenin Mahnıları, Tifl is 1895.

22  Zaminyan, Ermeni Edebiyatı Tarihi, Yeni Nahçıvan 1915.

23  H. Acaryan, Ermeni Diline Türk Dilinin Tesiri ve Ermenilerin Türkçeden Aldıkları Sözler, 

Vağarşabad.

24 Kirakos, Ermeni Tarihi, Vénésiya 1865.

25  H. Manandyan, H. Acaryan, Yeni Ermeni Fedaileri, Éçmiadzin 1903.

26  E. M. Astvasaduryan, Neğmeler Mecmüesi, El Yazması, 1921.

27 Âşıġ Civanî’nin Mahnıları, Aleksandropol 1893; Sayat Nova, Şérler, Tifl is 1918.


391

Yrd. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI

bununla da Türk âşıklık geleneğinin Ermeni kültürü üzerindeki etkisi azal-

mıştır.


4. Türkçe Söyleyip Yazan Ermeni Âşıkların Eserlerinden 

Örnekler

Ermeni âşıklar, Türk âşık şiiri türlerinin, mâni, koşma, türkü, destan 

gibi her türünü şekil ve içerik özellikleri ile birlikte iktibas etmişlerdir.

Nahapét Kuçak (Vanlı Göyçek)’tan XVI. yüzyıla ait koşma örneği:



Olmaz

28

Me’rifet insanın özünde gerek,



Kenardan démekle ay olmaz, olmaz.

Binası olmaya, kökü olmaya,

Her ġaynar bulaġdan çay olmaz, olmaz.

Her insanın yüz fi kri min heyalı var,

Eyleşib bir yérde éylemez ġerar,

Merdlik, merdanelik hünerden olar,

Her yéten merdane ay olmaz, olmaz.

Vanlı Göyçek görüb dünyada ne var,

Laçına tay olmaz yapalaġ, ne sar,

İnsandan insana nesihet olar,

Ağıldan ağıla pay olmaz, olmaz.

Diyarbakırlı Âşık Civan (1747-1815)’dan bir koşma örneği:



Bahtım Uyansın

29

Derd ü gamdan göz açmadım ağalar,



Dua edin kara bahtım uyansın,

Her kim beni kem bildirmiş o yâra,

Bugün yarın al kanlara boyansın.

28 Sednik Paşayev, Érmeni Âşığlarının Azerbaycanca Şérleri, Hayastan Neşriyatı, Yérévan 

1975, s.7-8.

29 Köprülü, Saz Şâirleri, s.352, 400.



392

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Gavvas kimi aşk bahrine dalınca,

Can çürüttüm tâ bir gevher bulunca,

Vazgeçemem canım tende olunca,

Canım yakmak ister rakıyb o yansın.

Buruk koydu bu âşıkın boynunu,

Pek zalimdir asla saymaz sonunu,

Bir yâr sevdim gayri sürmüş gününü,

Böyle derde nasıl Civan dayansın?

Günümüz Âşık/Şâirlerinden Âşık Roben Hagopyan Sevan’dan bir zin-

cirleme koşma örneği:

Zincirleme Koşma

30

Dédim göyül yâr vesfi ni édende,



Yanah danış, puhah danış, hal danış.

Ġış möhnetin ötür, vesf-i yaz éyle,

Süsen danış, sümbül danış, gül danış.

Gülden alar göyül metlebin bülbül,

Ârif ol sözümün metlebin bül bül,

Arının çiçekten metlebin bul bul,

Şehdi danış petek danış, bal danış.



Bal aradın gönül şana yétiştin,

Şövket ahtarırdın şâne yétiştin

31

,

Gövherçiydin bedahşana yétiştin,



Kebut

32

 danış, zümrüt danış, lel danış.



Leli sat zergere, satma nadâne,

Ârif biler sıdâ

33

 nedi, nidâ



34

 ne!


Sevan sözün ne dürdü ne dane,

Meden danış küle danış ġal danış.

30 Panalist tarafından kendisinden alınmıştır.

31  Şane yétişmek: Şâir olmakla üne kavuşmasını kastediyor.

32 Kebut: Kıymetli taş.

33 Sida: Arapça, yankı.

34  Nida: Birisinin seslenmesi, çağırması.


393

Yrd. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI

Âşık Miskin Bürcü (1810-1847)’den geraylı örneği:

Düşersen

35

İnsan oğlu, kelek ġurma,



Keleye, fende düşersen.

Nahaġ yérden üze durma,

Ġafi l kemende düşersen.

Her adamla olma tanış,

Yay gününü éyleyer ġış,

Fikir éyle, sonra danış,

Zülmnen anda düşersen.

Miskin Bürcü heberdar ol,

Yoldaşınla hoş ilġar ol,

Yaman güne şükürdâr ol,

Dönüb asanda düşersen.

Âşık Keşişoğlu’ndan XVIII. asra ait çığalı koşma (yedekli Koşma) ör-

neği:

Bu Kâğızım

36

Bu kâğızım géder olsa vetene,



Déyin menim üçün éller ağlasın.

Gözü yaşlı düştüm ġürbet éllere,

Düşmüşem uzağa yollar ağlasın.

Yolu gözler,

Yol üste yolu gözler,

Balası gürbete gédenin,

Anası yolu gözler…

35 Paşayev, a.g.e., s.48.

36 Paşayev, a.g.e., s.36.


394

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Cavan iken düştüm éşġ ataşına,

Ġorhuram bu sövdam yétmeye başa,

Çünki elim yétmir ġohum-ġardaşa,

Di ġoy derdli-derdli diller ağlasın.

Veten şirin,

Köyneyi kâtan şirin,

Gezmeye ġürbet éller,

Ölmeye veten şirin.



Kéşişoğlu, gün görmedin binadan,

Hesret könlüm intizârdı hanadan,

Yarın zülfü eyilmesin şanadan,

Lâl gerdende siyah téller ağlasın.

Ġuşum kôl üste,

İki gözüm yol üste,

Ezrail, canım alma,

Nişanlıyam, toy üste.

1897 yılında Azerbaycan’ın Şuşa şehrinde Ermeniler tarafından, Azerî 

bayatı/mânilerinden yararlanarak oluşturulan ve Karabağ’ın her yanında 

okunan Tirme Şal adlı türkü Ermeni kültürünün Türk âşıklıklık geleneğin-

den ne derece etkilendiğini çok açık gösteriyor:



Tirme Şal

37

Héyrik



38

 canım, hoy hoy,

Tirme şalım hoy hoy.

Durum başına dönüm

Tirme şalım hoy hoy.

Menim yârım içibdi,

Menimti tâ kéçibdi,

Olum başına gurban,

Tirme şalım hoy hoy.

37 Yérévanlı, a.g.e., s.128.

38  Héyrik/hayrik: Ermenice, ata/baba.


395

Yrd. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI

Durma gapı dalında,

Gözüm galdı halında,

Olum başına gurban,

Tirme şalım hoy hoy.

Saçın ucun hörmezler,

Seni mene vérmezler,

Eyil üzünden öpüm,

Karanlıgda görmezler.

Harahçının mendedi,

Ahtarma, cibimdedi…

Dünya gözele dönse,

Menim gözüm sendedi.

Âşık Miskin Bürcü (1810-1847)’den muhammes divanî örneği:

Ġırmızı

Al, yaşıl, abı sarı, benövşe, ġara, ġırmızı,

Alasan géydiresen hemişe yâra ġırmızı.

Cepkeni atlas ola, dizliyi hara ġırmızı,

Sûreti şö’le salıb, döner bahara ġırmızı,

Yandırma nâhaġ bizi yanarsan nara ġırmızı.

Her kimin varı ola év tiktirer hanası ağ,

Dolanar çırağının başına pervanesi ağ.

Bir uşaġ ki, ağ ola olur onun anası ağ,

Kim görübdür ki, yarın sûreti gül, sinesi ağ,

Leblerinden emesen döner şekere ġırmızı.

Tanrı yahşı yaradıb göy ile asımanı âbı,

Dibi yoh, kenarı yoh, dolanır dörd yanı âbı,

Başa-baş géydiresen gözel Tükezibânı âbı,

Örpeyi zeralafa, çarğatı, tumanı âbı,

Tutulub dörd terefi  le’lü-gövhere ġırmızı.



396

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Derdime éyle dua éy üzü ağ, halı ġara,

Ġoyma dünyada ġalım behti ġara, hâlı ġara.

Çoh kéçir âşığının ayı ġara, salı ġara,

Bürcü’nün béyle olub néyleyim iġbalı ġara,

Yalvarım Tarı

39

 ġıla tézlice çâra ġırmızı.



Âşık Roben Hagopyan Sevan’dan bir zincirleme divanî örneği

40

:



Zincirleme Divanî

Şükür olsun yéttim paye saġi-yi méyhaneden,

Méy badesin ser çekmişem, mest oldum péymaneden.

Mest-i çeşm-i yâr sırrını men soruştum bülbülden,

Bülbül dédi men nâşıyam, get örgeş pervaneden.

Pervane tek éşg oduna bu canım bîġanedi,

Öz ölkemde ġerib oldum dört yanım bîġanedi,

Ölüb bağban

41

, köçüb bülbül



42

, mekânım viranedi,

Gece gündüz ban çekirem bayġu tek viranede.

Viran oldu köynüm evi battım méhnet behrine,

Bir sonanın sévdasında düştüm ġemler nehrine,

Aşna yârım döndü yâda, yandım hicran ġehrine,

Deli köylüm Ġéysî kimi üzülmür cânânede.



Cânânının, Fağır Sevan çoh çekibdi cefasın, 

Ferhat kimi canın ġoyub görmüyüb yâr vefasın,

Bu fenanın hetta bir dem sürmüyübdü sefasın,

Gelen günden sitem görüb kesibler ġemhanede.

39 Tarı: Tanrı.

40  Kendi sesinden kasette.

41 Bağban: Babası.

42  Bülbül: Genç yaşta ölen kardeşi…



397

Yrd. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI



5. Türkçe Söyleyip Yazan Ermeni Âşıkların Türk Halk 

Hikâyelerini Benimsemeleri ve Varyantlarını Oluşturmaları

Türk âşıklık geleneğinin önemli bir dalını oluşturan ve Türk halkının 

ve ozanlarının yüksek muhayyilesi ile vücut bulan halk hikâyeleri, Ermeni 

halkı arasında büyük hüsnü kabul görmüştür. Türk halk hikâyesi anlatan 

Ermeni âşıklarına Türk ve Ermeniler çok büyük bahşişler vermişler, bunun-

la da sürekli onları Türkçe hikâye anlatmaya teşvik etmişlerdir. Köroğlu, 

Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Ali Han, Nevruz, Âşık 

Garip, Melik Şah, Tahir ile Zühre, Emrah ile Selvi gibi birçok Türk halk 

hikâyesi, Ermeni kültürünün önemli bir bölümü haline gelmiştir. Türk halk 

hikâyeleri Ermeni halkı arasında o kadar yayılmıştır ki bu hikâyelerin var-

yantları oluşmaya başlamıştır. Türk halk hikâyelerini severek iktibas eden 

Ermeniler, hikâyelerin konu bütünlüğünü ve olay örgüsünü değiştirmeden 

Ermenice yeniden oluşturmuşlardır. Bu hikâyeler Türkçe anlatıldığı gibi 

metin kısmı Ermenice, Türküleri Türkçe olarak da kullanılmıştır

43

. Kö-


roğlu hikâyelerinden sadece 14 tanesi üzerine 35 Köroğlu varyantı tasnif 

etmişlerdir

44

. XVIII. yüzyılın başlarından itibaren Türk halk hikâyelerinin 



bazı bölümlerinin Ermeni harfl eriyle yazıya alındığı görülmektedir

45

.



Türk halk hikâyelerinin Ermeni varyantları incelendiğinde Ermeni-

lerin Türk halk hikâyelerinin tamamına yakınını iktibas ettiklerini, var-

yantlarını oluşturdukları, hatta bu hikâyeleri esas alarak orijinal hikâyeler 

oluşturdukları görülmektedir

46

.

6. Ermeni Saz Bentler (Saz Yapımcıları)



Yüzyıllardan beri gerek Türk ve gerekse Ermeni âşıklara saz yapan, 

Ermeni saz ustalarını da kaydetmek gerekir. Kazak-Tovuz muhitinde Usta 

Mihek, Usta Şagin (Şahin), İran coğrafyasında Urmiye’de Usta Pire, Usta 

Dadaş Bayramyan, Save-Kum muhitinde Usta Neriman, Usta Armenek ve 

Usta  Şemaver ünlü saz ustalarıdır. Usta Neriman’ın oğlu Usta Neriman 

halihazırda Tahran’da yaşıyor ve saz/çögür imalâthanesi vardır.

43  Daha fazla bilgi için bkz. Türkmen, a.g.e., s.20-21.

44 Yérévanlı, a.g.e., s.181-182.

45 Elyas Müşeg, Neğmeler Kitabı, Tebriz 1721. Bu el yazmasının fotokopisi Nizamî Edebiyat 

ve Dil Enstitüsü’ndedir (M. T.).

46 Yérévanlı, a.g.e., s.183.


398

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



7. Yaşayan Ermeni Âşıklardan Âşık Yusuf Ohannes

Yusufî, 1927 yılında Urmiye’ye bağlı Dizeteke kentinde, Türk âşıklık 

geleneğinin hadimi olan bir Ermeni ailede dünyaya gelmiştir. Dedesinin 

adı Âşık İşo, babasının adı Âşık Yakup’tur.

Yusufî, dünyaya geldiği Tekedize köyünde beş yıl öğrenim görmüştür. 

On yaşından itibaren saz çalmaya başlamıştır. İlk saz ve âşıklık geleneği 

derslerini babası Âşık Yakup’tan almıştır. On beş yaşında babasını kaybet-

miştir. Babasının ölümünden sonra Urmiye’de, babasının arkadaşlarından 

üstat Âşık Ferhat’tan ders almıştır. On yedi yaşından itibaren düğün der-

neklerde meydan almıştır. 2006 yılı itibariyle 62 yıldır Türk âşıklık gele-

neğine hizmet etmektedir.

Yusufî aynı zamanda İran devlet âşıklarındandır. Devlet tarafından 

maaş verilmektedir. Kırk yedi halk hikâyesi, yetmiş iki âşık havası bil-

mektedir. İran’ın Urmiye, Şiraz, Tahran, İsfahan, Erdebil, Tebriz gibi he-

men her şehrinde düğün dernek, radyo, televizyon programlarına katılıyor. 

Saz çalıp türkü okuyor, hikâye anlatıyor. Televizyon ve sinema fi lmlerinde 

rol almıştır. Yusufî, Türk halk hikâyelerinden Köroğlu Destanı esas alına-

rak çekilen Savalan fi lminde Köroğlu rolünü üstlenmiştir. Bu fi limde hem 

hikâyeyi anlatmış hem de hikâyenin türkülerini okumuştur.

Dört âşık yetiştirmiştir. İkisi Karapapak Türklerinden Âşık Muhammet 

Ali Mahmudî ve Âşık Rıza Puyende, biri Azerî Türklerinden Âşık Zülfeli, 

biri de Ermeni âşıklardan Âşık Antranik’tir. Âşık Antranik ölmüş diğerleri 

hayattadır.

Âşık Yusufî’nin elinde kullandığı iki sazı vardır. Birisi babasından ka-

lan 153 yıllık Osmanlı dönemi sazı, ki bu sazı Ermeni Sazbent Pire yap-

mıştır, diğeri ise ünlü Ermeni Sazbent Dadaş Bayramyan’ın yaptığı 47 yıl-

lık sazdır.

Osmanlı ordusu, Urmiye ve Sulduz bölgesindeki Ermeni halkın isya-

nını bastırmak için geldiğinde Yusufî’nin dedesi İşo göğsünde ay yıldızlı 

sazı ile Türk ordusunun önüne çıkarak onları Köroğlu Havası ile karşıla-

mış. Yusufî bu konuyu şöyle anlatmaktadır: Osmanlı ordusu bizim Tekedi-

ze köyüne geldiğinde, Ermeniler korkup kaçmışlar. Dedem İşo eline sazını 

alıp damın üstüne çıkmış ve onlara bir Köroğlu havası çalıp, okumuş. Türk 

subaylarına ben âşığım demiş. Türk subayları da onu ve bütün köylüleri, 

onun âşıklığına bağışlamış. Bu olaydan ötürü her zaman bana derler senin 


399

Yrd. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI



deden Âşık İşo, Osmanlı askerlerine bir türkü okumuş ve canımızı kurtar-

mış.

Ohannes Yusufî, yıllardan beri yakın uzak yüzlerce Türk ailesinin to-

yuna, düğününe davet edildiği gibi, Urmiye ve Salmas bölgesinde bulunan 

Heftivan, Hosrova, Kaleser, Savra, Nahcivantepe gibi köyler başta olmak 

üzere Türkçe konuşan Ermeni köylerine de düğüne, şenliğe davet edilmek-

tedir.


Ohannes Yusufî’nin bir koşması

47

:

Yavaş Yavaş

Sekkala den düştü, pozuldu endam,

İstiyir ağara baş yavaş yavaş.

Daha yéyemmérem berk ġezaları,

Tökülür dehennen diş yavaş yavaş.

 

Tarlaşıp gözlerim görmeyir gözüm,



İkini üç edip, titriyir dizim,

Cavanlar içinde kéçmeyir sözüm,

Yétişir yétmişe yaş yavaş yavaş.

Bir de ele düşmez cavanlık, köçtü,

Ġametim dal oldu, göze tar düştü,

Hemsin olanlarım hamısı köçtü,

Bize (de) heber gelir köç yavaş yavaş.

Âşık Yusuf ves(i)yet fi krine tüştü,

Ecel péymanesin doldurub içti,

Heber gétti dostlar geldi yétişti,

Düzdüler mezar(ı)ma daş yavaş yavaş.

47  Bu bilgiler ve şiir, panelist tarafından, 18 Mart 2006 günü Urmiye’de Âşık Ohannes 

Yusufî’den alınmıştır.


400

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Ezizinem sağam gel,

Ölmemişem sağam gel,

Boynumda ġem zenciri,

Ġapında dustağam gel.



Sonuç

Bütün özellikleri ile Türk kültür ve medeniyetinin ürünü olan Türk 

âşıklık geleneği, hiçbir milletin kültüründen iktibas edilmemiş, aksine bazı 

milletlerin kültürünü etkilemiş, kökü derinlerde, Türke has bir kültür de-

ğeridir.

Ermeni âşıklarının, halâ Türkçe söyleyip, yazmaları, başından beri 



gusan/ozanâşık/âşug ve saz gibi Türk âşıklık geleneği kavramlarını kul-

lanmaları, Türk âşık şiiri nazım türlerini ve Türk halk hikâyelerini iktibas 

ve adapte etmeleri, onların Türk âşıklık geleneğinden etkilendiğini göster-

mektedir.



401

Yrd. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI



Kaynakça

Elyas Müşeg, Neğmeler Kitabı, Tebriz 1721. 

Kafkasyalı, Ali, Edebiyatımızda Ermeni Mezalimi, Atatork Üniversitesi Kâzım 

Karabekir Eğitim Fakültesi Yayınları, Erzurum 2001.

Kalafat, Yaşar, “Türk-Ermeni İlişkilerinde Siyasî ve Kültürel Boyut”, Ermeni 

Araştırmaları Dergisi, Sayı 12-13, Ankara 2004.

Kevorkyan, Dikran, “Uluslararası Terör Karşısında Türk-Ermenilerinin Düşünceleri”, 

Türk Tarihinde Ermeniler Sempozyumu, Tebliğler ve Panel Konuşmaları, 

Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir 1983.

Köprülü, Mehmet Fuad, Edebiyat Araştırmaları 1, Akçağ Yayını, Ankara 2004.

__________, Saz Şâirleri, Akçağ Yayını, Ankara 2004.

Öke, Mim Kemal, İngiliz Ajanı Binbaşı E. W. C. Noel’in Kürdistan Misyonu (1919), 

Boğaziçi Yayını, İstanbul 1992.

Paşayev, Sednik, Érmeni Âşıglarının Azerbaycanca Şérleri, Hayastan Neşriyatı, 

Yérévan 1975.

Purpirar, Nasir, Davâzdah Qarn Sukut, (Ta’amoli Dar Boniyan-e Tarikh-e İran), 

Kitab-ı Evvel: Barâmadan-e Hakhâmaneshiyan, Kareng Neşriyatı., 

1381 (2002). 

Tarih-i İran ve Cihan I, Cumhur-i İslâm-i İran, Tercüme Eden Sulduzlu Mirali Rızaî, 

Amuziş ve Perveriş Vizareti Neşriyatı, Tahran 1380 (2001).

Türkmen, Fikret, “Tarih Boyunca Türk-Ermeni Kültür İlişkileri”, Türk Tarihinde 

Ermeniler Sempozyumu, Tebliğler ve Panel Konuşmaları, Dokuz Eylül 

Üniversitesi, İzmir 1983.

__________, Türk Halk Edebiyatının Ermeni Kültürüne Tesiri, Akademi Kitabevi, 

İstanbul 1992.

Yerevanlı, Ekber, Azerî-Érmeni Edebî Elaġeleri, Ġedim Dövrden XVIII. Esrin Sonuna 

Ġeder, Hayastan Neşriyatı, Yérévan 1968.

Zehtabî, Mahmut Taki, İran Türklerinin Eski Tarihi I-II, Ehter Neşriyatı, Tebriz 1382 

(2003).


SANAT VE MUSİKİ ALANINDA

TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ



Sinema Sanatında Türk-Ermeni İlişkileri

Ali ÖZUYAR

Millî Eğitim Bakanlığı/Tarih Öğretmeni/Sinema Tarihçisi;

E-mail: aliozuyar@mynet.com; Tel: 0 532 741 23 76-0 312 252 02 90



Özet

Sanat, ulusları birbirlerine yaklaştırıp, ortak değerler üret-

melerine katkı sağlayarak dost edebildiği gibi, siyasî mü-

dahale ve yönlendirmeler ile ulusları karşı karşıya getire-

bilir, birbirlerinden uzaklaştırıp düşman yapabilir, kültürel 

anlamda erozyona uğratabilir. Dolayısıyla burada sorula-

cak olan asıl soru, sanatın ne amaçla ve nasıl yapıldığı? 

olacaktır. Çünkü tarihte sanat -istisnaları olsa bile- daima 

politikayla iç içe olmuş ve bazıları tarafından da politika-

ların gerçekleştirilmesinde bir araç olarak görülmüştür. 

Osmanlıda Türk ve Ermeni toplumları sanatın minyatür, 

mimarî, edebiyat ve müzik dallarında verdikleri eserlerle 

kaynaşmışlar ve yaratılan ortak değerler çerçevesinde or-

tak yaşama sanatını oluşturmuşlardır. Ancak sanat dalları 

içerisinde 7. Sanat adıyla nitelendirilen sinema ortak ya-

şama sanatının bozulmasında ve iki ulusun karşı karşıya 

gelmesinde oldukça büyük rol oynayacaktır. Ancak bu 

sanatın talihsizliği kuşkusuz Ermeni Sorunu’nun başla-

masından hemen sonra 28 Aralık 1895 tarihinde ortaya 

çıkmasıdır. Bu tarihten itibaren görsel, işitsel ve kurgusal 

yapısının kitleler üzerindeki yönlendirici etkisi sinemanın 

bir düşünceyi, öğretiyi, ideolojiyi ve inancı yayma, benim-

setme ve kamuoyunu oluşturmada etkili bir araç olması-

na yol açmıştır. Bu sanatın kendi yapısından kaynaklanan 

bu özellikleri, sinemanın XX. yüzyılın başlarından itibaren 

devletler nezdinde önemsenip kurumsal hale getirilmesi-

ni sağlamıştır. 


405

Ali ÖZUYAR



Download 3.23 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   42




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling